5053873217 [email protected]

BU DA SANAL FAL!

Geleceği öğrenme tutkusu sosyal paylaşım sitesi twitter’ı da etkisi altına aldı. Kahve falı bakan sosyal falcılar, bu yeteneklerini sanal alemde de kullanmaya başladı. Twitter’da hesap açan pek çok ‘falcı’nın şimdiden yüzlerce takipçisi var 

 

Sanal fal, falcının karşısında oturup kahve içmek ve fincanın soğumasını beklemekten daha kolay. Önce kendinize okkalı bir Türk kahvesi yapıyorsunuz. Evinizin konforlu ortamında kahvenizi yudumladıktan sonra tıpkı falcıya gitmişsiniz gibi fincanı ters çevirip, ‘Neyse halim, çıksın falim’ diyerek kapatıyorsunuz. Soğuması için üzerine bir yüzük koymayı da ihmal etmiyorsunuz. Yeterli süre geçip fincanınız soğuduktan sonra içini açıp fotoğraf makinenizin denklanşörüne iki üç kez basmanız yeterli. Fincanınızın içini birkaç cepheden görüntüledikten sonra, fotoğrafları internete yüklüyorsunuz ve linkini ‘falcınıza’ mention atıyorsunuz. O falınızı yorumlarken siz de bilgisayarınızın başında heyecanla onu okuyorsunuz.

TAKİPÇİLERİNE FAL BAKTIRTTI

Fal merakı sadece falcılara fotoğraf göndermekle de bitmiyor. Eğer ünlü biriyseniz, kapattığınız fincanın görüntülerini twitter’dan paylaşıyorsunuz ve binlerce takipçiniz sizinm fincanını yorumlamaya çalışıyor. Bunun son örneği de Merve Sevi’nin hesabında görüldü. Sevi, takipçilerinden ‘fal’ ricasında bulunurken “Bana kotu bisey yokmus gibi geldi ama” demeyi de ihmal etmedi.

EN ABSÜRD SEVGİLİLER GÜNÜ MESAJI BOYSAN’DAN GELDİ

 

” Rakıyla 70 senedir, eşimle 60 senedir evliyim. Demek ki evlenme kararını almak için 10 sene kafayı çekmek gerekiyormuş “

 

İstanbul aşığı ve adab-ı muaşeret “uzmanı” büyüğümüz mimar, yazar, yayıncı yaşayan tarih Aydın Boysan’a sevgililer günü ile ilgili söyleyecek sözü olup olmadığında bu cevabı verdi.

Biz de tarihe not düştük.

Aydın Boysan’ı sevgilisi Rakı ile birlikte daha nice seneler böyle mutlu görmek istiyoruz.

 

AYDIN BOYSAN KİMDİR?

17 Haziran 1921’de İstanbul’da doğdu. Öğretmen Nevreste Hanım ile muhasebeci Esat Boysan’ın oğludur. 1939 yılında Pertevniyal Lisesi’ni, 1945’te Güzel Sanatlar Akademisi’ni (Mimar Sinan Üniversitesi’nin Mimarlık Bölümü’nü) bitirdi. Mesleğini 1999’a kadar ara vermeden sürdürdü. Türkiye Mimarlar Odası’nın kurucuları arasında yer aldı; yönetim kurulu üyesi, ilk genel sekreteri ve İstanbul şube başkanı oldu. 1957-1972 yıllarında İstanbul Teknik Üniversitesi’nde ders verdi. Ulusal ve uluslararası mimarlık yarışmalarında ödüller kazandı. Kendi kitaplarını basmak için Bas Yayınları’nı kurdu (1984-93). Aralıksız olarak on yıl Hürriyet ve üç yıl Akşam gazetelerinde köşe yazıları yazdı.

GURMELERİ UTANDIRACAK İDDİA!

Milliyet Cadde yazarı Mehveş Evin, televizyon ve gazete kulislerinde sıkça konuşulan bir konuyu kaleme aldı. Evin, Vedat Millor’ı tenzih ederek gezi-gurme programı yapan birçok ismin mekanlardan ‘extra’ ücret karşılığında yayına çıkardığını iddia etti. Evin, ‘Sofra donattırıp üstüne para isteyen üç televizyon kanalını şimdi açıklamıyorum’ diyerek bu iddiaların büyük tartışmalara yol açacağının da sinyallerini verdi. İşte o yazı: 

Antakya’nın yemekleri pek meşhurdur… Bu nedenle şehrin ün yapmış lokantaları, televizyoncuları ve gezi-gurme yazarlarını sık sık ağırlıyor. Mesela Vedat Milor’un şehre gelip çektiği program, defalarca (27 kez) NTV’de yeniden yayınlanmış. Mekan sahipleri, doğal olarak bundan gurur duyuyor.

Ancak ne yazık ki her televizyoncu, Vedat Milor gibi hem mekanı tanıtıp, hem de hesabı ödeme kuralını yerine getirmiyor. Ohooo! Neden bahsediyoruz? Bırakın hesap ödemeyi, televizyon programı için mekan sahiplerinden para isteyenler varmış!

Rayicini sordum; programda iki dakika yayınlanacak bir çekim için mekan sahiplerinden 1.250 TL istendiğini öğrendim. Anlayacağınız, görsel medyadaki bazı meslektaşlarımız, ‘haber’ malzemesini doğrudan paraya tahvil ederek bu işi götürüyor.

Maaşın üzerine haraç

Bunun adı haraçtır. Sponsorlu programlar hariç, basın mensupları hem program çekip hem de ‘haber kaynağı’ndan para isteyemez. Sponsor zaten parayı anlaşma karşılığında TV kanalına öder, doğrudan haberciye ödeme yapılmaz. Bu da yayınlanan programda belirtilir. İzleyici, buna göre muhakemesini yapar.

Programı sunan kişi, zaten o işi yapmakla mükellef olduğu için çalıştığı kuruluştan maaş veya telif alır. Bu tip ‘gezme-yeme’ programları veya yazılarında olabilecek en maksimum ‘alışveriş’, ancak mekan sahibi teklif ederse, çekim için kurulan sofranın hesabının ödenmemesi olabilir. Ki bu da daha evvel, özellikle yazılı basında çok tartışılmış bir konuydu: Bir mekanda yiyip içip para ödemezsen, eleştirme ve haberi doğru yansıtmada sorun yaşarsın. Ayrıca mekanda, gazeteciye göre farklı muamele yapılması da kuvvetle muhtemel…

Reklam değil, program

Ancak televizyon çekiminde kimliği gizlemek gibi bir durum sözkonusu değil. Özellikle şehir dışındaki mekanlarda çekim yaparken, bu tip pazarlıkların döndüğünden TV kuruluşunun da haberi olmayabilir. Ne de olsa televizyoncu, doğrudan parayı cebe indiriyor. Burada
televizyon kuruluşunun alabileceği tek önlem, dürüstlüğünden şüphe duymadığı kişilerle çalışmak.
Mekan sahiplerine de uyarım, bu tip tufalara düşmemeleri. Zaten işini iyi yapıyorsan, karşılığını bulursun. Reklam yapmak istersen, fatura alarak istediğin kanala, yayına reklam verebilirsin.

Bana bunları anlatan kaynağımı güç durumda bırakmamak için, sofra donattırıp üzerine para isteyen üç TV kanalını şimdilik yazmıyorum. Onlar kendini bilir! Görsel medyanın ‘ombudsman’lığı ciddiye almasının zamanı geldi de geçiyor.

TÜRK GENÇ HOLLYWOOD’U KENDİNE HAYRAN BIRAKTI

 Batman serisinin üçüncü ve son filmi için hazırladığı jeneriği, Vimeo’ya yükleyen Doğan Can Gündoğdu’nun videosu 1,5 haftada 270 bin kişi tarafından izlenince dikkatleri üzerine çekti. Jeneriğin büyük ilgi görmesi üzerine Gündoğdu’ya Hollywood’dan, 2013’te gösterime girmesi planlanan bir başka filmin jeneriğini yapması için teklif geldi.

Dahi genci öğretmen olan babasına sorduğumuzda gururlanıyor ve şöyle anlatıyor Doğan Can’ı;

“Küçüklüğünden beri film  çekimlerine ve kameraya meraklıydı. Çocukken legolardan kamera yapar, etrafına kamera gözü ile bakardı. Yıllar yılı bu ilgisini hiç kaybetmedi. Üniversite sınavı sonucunda Endüstri Mühendisliği kazandığı halde gitmedi. Sayısalcı olmasına rağmen sözel puanla  girilen Bahçeşehir İletişim Tasarım bölümüne burslu olarak kayıt yaptırdı.”

BU BAŞARI TESADÜF DEĞİL;

Doğan Can Gündoğdu’nun bu başarısının ilk  adımları çocuk yaşlarda atılmış. Devamında çabaları sonuç vermiş ve 2006 Yılında Uluslarası İstanbul Film Festivalin’de 18 yaş altı kategoride 1. oldu. Ödülü getiren “Derin” isimli film yarışma sonrasında da örnek film olarak internette nam saldı.

Konsept olarak buz temasını seçtim’
“Jenerikte kullandığım malzemeler, mutfağımda yarattığım ürünler. Konsept olarak buz temasını seçtim, çünkü buz güçlü bir ögedir. Filmdeki kötü karakteri simgelemesi adına ön plana çıkardım. Malzemeler, buz, cam fanus, bıçak ve ip. Bunları harmanlayarak 2 gecemi alacak şekilde mutfak masasında ürettim. Gazete baskıları tasarladım. Gazete kağıtlarından ve yeni çıkacak filmin set fotoğraflarından faydalandım. Tüm görüntüler set fotoğrafları, ama ben onlara katil sanki onları izliyormuş, onlar hakkında bilgi topluyormuş izlenimi verdim.”

“Batman” serisinin üçüncü filmi için hazırladığı jenerik büyük ilgi görünce, Doğan Can Gündoğdu’ya  Hollywood’un kapıları açıldı.Okul projesi için Christopher Nolan’ın son Batman filmi Kara Şövalye
Yükseliyor
‘u konsept alınarak hazırlanan açılış jeneriği Doğan Can Gündoğdu tarafından yapıldı. Vimeo hesabına ekledikten
kısa bir sürede 260.000 kişi tarafından izlenip, büyük ilgi gördü. Aynı zamanda bir çok yabancı kaynaklı sinema ve tasarım sitelerinde bu konu başlık oldu.

Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Tasarımı Bölümü öğrencisi Doğan Can Gündoğdu’nun, yaz aylarında gösterime girecek.

Doğan Can ve çalışmaları ile ilgili daha ayrıntılı bilgi almak isterseniz

http://www.dogancangundogdu.com/  adresini ziyaret edebilirsiniz.

 

Dark Knight Ekibi de videoyu izleyip beğenisini dile getirmiş.

Örneğin the dark knight rises‘ın görsel efekt süpervizörü paul j. franklin’in videoyu çok beğenmiş.
https://twitter.com/…klin/status/162806165921742849

Ayrıca Doğan Can’ın Vimeo hesabından birden fazla bu tarz çalışmaları var. Ayrıca Kara Şövalye Yükseliyor filminde de çalışan Oscar’lı görsel efekt süpervizörü Paul Franklin kendisine Twitter üzerinden ulaşmış, kendisine iş teklifinde bulunmuş.

Amerika, Toronto ve Singapur merkezli pek çok farklı ajans ve film sirketinden de iş teklifleri gelmiştir. Kendisini mutlulukla kutluyor.

[youtube width=”600″ height=”365″ video_id=”drPEH8x8ots”]


KAPIDAN PENCEREDEN GİRİP 1 TÜP KAN VERMEYE ÇALIŞIYORLAR!

Lösemili anne Gamze Akbaş’ın Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ndeki doktorları son yaptıkları açıklamayla yardım etmek isteyenleri hayal kırıklığına uğrattı: birçok hastanenin kapılarından pencerelerinden girmeye çalışıyor, sözü edilen bir tüp kanı vermek istediklerini söylüyorlar!

Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Mehmet Ali Özcan ile tedaviyi sürdüren doktorlar ve Gamze Akbaş’ın babası İbrahim Cansever, hastanede basın toplantısı düzenledi. Prof. Dr. Özcan, çok sayıda kişinin hastanelere kan vermek için başvurduğunu, ancak şu aşamada buna gerek olmadığını belirtti.

ÇARESİZ DEĞİLİZ, KAOTİK BİR ORTAM YARATILDI

Prof.Dr. Özcan, şunları söyledi: “Önümüzdeki seçeneklerden bir tanesi her şey yolunda giderse başkasından kök hücre nakli yapmak. Kardeşinin uyumlu olmadığını tespit etmiştik. Şu aşamada yardım, destek talebinde değiliz. Çaresizlik sınırına ulaşmışız gibi bir durumla karşı karşıya kaldık. Ortaya çıkan durum kaotik bir ortam yarattı. Gamze’ye yardımcı olmak, bir tüp kan vermek isteyen herkes Türkiye’nin her yerinde hastanelere müracaat ediyor. Biz daha akraba dışı verici dönemini başlatmadık. Gamze’nin kemik iliğini taratacağız, akrabalarını taratacağız. Ama şu aşamada inanılmaz bir taleple karşı karşıya kaldık. Kemik iliği bankaları var, bunlar da taranacak. Sistem çalışıyor, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun olanakları yeterli.”

BİNLERCE İNSAN KAN VERİRSE SİSTEM TIKANIR

Sürecin devam ettiğini de anlatan başhekim, “Verici bulamadık gibi bir durumla karşı karşıya değiliz. Olasılık yönetimine geçersek sıkıntılarımız artacak. Çok sayıda insan birçok hastanenin kapılarından pencerelerinden girmeye çalışıyor, sözü edilen bir tüp kanı vermek istediklerini söylüyorlar. Biz sistemin böyle işlemediğini anlatmak durumunda kalıyoruz. Bu müracaatlar bu hızda ve kontrolsüz olursa bol bol örnekler alacağız ve bu örnekleri istenilen şekilde inceleme olanağı bulamayacağız. Binlerce insanın kan örneği veriyorum demesi sistemi tıkar” diye konuştu.

 

Gamze Akbaş’ın babası ise Türkiye’nin bazı bölgelerinde kızı için para toplandığı haberleri aldıklarını, kendilerinin bu yönde bir talebi olmadığını belirtti.

54. GRAMMY MÜZİK ÖDÜLLERİ SAHİPLERİYLE BULUŞTU

Whitney Houston’ın ölümü ile “always love you” temasının hakim olduğu törene Adele damga vurdu.

21 adlı  albümüyle, yılın en iyi şarkısı ve albümü dahil olmak üzere 6 dalda ödül kazanan İngiliz şarkıcı Houston’dan sonra geceye damga vuran isim oldu. Adele’in “21” albümü, geçen yıl 6 milyondan fazla satmış ve müzik listelerinin ilk sırasına oturmuştu.

Amerikalı şarkıcı Whitney Houston’ın önceki gün hayatını kaybetmesi, geceye gölge düşürürken, gecede Chris Brown, Paul McCartney ve Bruce Springsteen sahne aldı.

 

Grammy kazananlar şöyle sıralandı;

 

Yılın Albümü: “21”, Adele

Yılın Kayıtı: “Rolling in the Deep”, Adele

Yılın Şarkısı: “Rolling in the Deep”, Adele Adkins ve Paul Epworth

Yıldızı Parlayan Sanatçı: Bon Iver

Solo Pop Performansı: “Someone Like You”, Adele

Düet veya Grup Pop Performansı: “Body and Soul”, Tony Bennett ve Amy Winehouse

Vokal Pop Albümü: “21”, Adele

Alternatif Albümü: “Bon Iver”, Bon Iver

Rock Şarkısı: “Walk”, Foo Fighters

Rock Albümü: “Wasting Light”, Foo Fighters

Rock Performansı: “Walk”, Foo Fighters

Hard Rock/Metal Performansı: “White Limo”, Foo Fighters

R&B Albümü: “F.A.M.E.”, Chris Brown

R&B Şarkısı: “Fool For You” Cee Lo Green, Melanie Hallim ve Jack Splash

R&B Performansı: “Is This Love”, Corrine Bailey Rae

Geleneksel R&B Vocal Performansı: “Fool For You”, Cee Lo Green ve Melanie Fiona

Rap Albümü: “My Beautiful Dark Twisted Fantasy”, Kanye West

Rap Performansı: “Otis”, Jay-Z ve Kanye West

Rap Şarkısı: “All of the Lights”, Jeff Bhasker, Stacy Ferguson, Malik

Jones, Warren Trotter ve Kanye West

Dans/Elektronik Albümü: “Scary Monsters and Nice Sprites”, Skrillex

Solo Country Performansı: “Mean”, Taylor Swift

Country Albümü: “Own the Night”, Lady Antebellum

Country Şarkısı: “Mean”, Taylor Swift

 

Whitney Houston’ı “ilham kaynağı ve en büyük idollerinden biri” olarak tanımlayan siyahlar içindeki Jennifer Hudson, Houston’ın “I Will Always Love You” şarkısını seslendirdi. Hudson, şarkıyı söylerken göz yaşlarına zor hakim oldu.