Pestisitten Nasıl Korunuruz? Sağlığınızı Korumak İçin Önemli İpuçları

Pestisitler, tarımda bitkileri zararlılardan ve hastalıklardan korumak için kullanılan kimyasal maddelerdir. Ancak bu kimyasallar, doğru kullanılmadığında veya korunmasız temas edildiğinde insan sağlığı için ciddi riskler oluşturabilir. Pestisitlere maruz kalmanın önlenmesi, hem çiftçiler hem de tüketiciler için büyük önem taşır. İşte pestisitten korunmanın etkili yolları…

orman doğa


Pestisitlerin İnsan Sağlığına Etkileri

Pestisitler, deri, solunum yolu veya ağız yoluyla vücuda girebilir ve baş ağrısı, mide bulantısı, cilt tahrişi gibi kısa vadeli rahatsızlıklara yol açabilir. Uzun süreli maruziyet ise sinir sistemi hasarı, kanser ve hormonal bozukluklar gibi ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir.


Pestisitten Korunmak İçin Alınması Gereken Önlemler

1. Koruyucu Giysi ve Ekipman Kullanın

Pestisit uygulaması sırasında mutlaka uzun kollu giysi, maske, eldiven ve gözlük gibi koruyucu ekipmanlar kullanılmalıdır. Bu, kimyasalların doğrudan cilde veya solunum yoluna temasını engeller.

2. Uygulama Alanından Uzak Durun

Pestisit uygulanırken veya hemen sonrasında alanı terk etmek, maruziyeti azaltır. Rüzgâr yönüne dikkat ederek kimyasalın yayılabileceği bölgelerden uzak durulmalıdır.

3. Pestisitleri Doğru Şekilde Saklayın

Kimyasal maddeler, çocukların erişemeyeceği, iyi havalandırılan ve serin yerlerde muhafaza edilmelidir. Ambalaj üzerindeki talimatlar kesinlikle dikkate alınmalı ve son kullanma tarihleri kontrol edilmelidir.

4. Meyve ve Sebzeleri İyi Yıkayın

Pestisit kalıntılarından korunmak için satın alınan meyve ve sebzeler bol suyla iyice yıkanmalı, gerekirse kabukları soyulmalıdır. Organik ürün tercih etmek de kimyasal maruziyetini azaltır.

5. Pestisit Kullanımı İçin Eğitim Alın

Tarım ile uğraşan kişiler, pestisitlerin doğru kullanımı, dozajı ve uygulanma şekli hakkında eğitim almalıdır. Yanlış uygulamalar hem sağlık riskini artırır hem de çevreye zarar verir.


Pestisitten Korunmada Doğal ve Alternatif Yöntemler

Kimyasal pestisitlere alternatif olarak biyolojik mücadele yöntemleri ve organik tarım teknikleri giderek yaygınlaşıyor. Zararlılarla mücadelede doğal düşmanların kullanılması veya bitkisel özler tercih edilmesi, pestisit kullanımını azaltarak hem sağlık hem de çevre açısından fayda sağlar.


Sonuç: Sağlıklı Yaşam İçin Pestisitten Korunmak Şart

Pestisitlerin sağlık üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirmek için bilinçli davranmak ve gerekli koruyucu önlemleri almak gereklidir. Özellikle tarım sektöründe çalışanlar ile tüketiciler, pestisitlere maruz kalmamak için bu önerilere dikkat etmelidir.

Unutulmamalıdır ki, sağlıklı bir yaşam için pestisitten korunmak sadece bireysel değil, toplum sağlığı açısından da kritik bir öneme sahiptir.

Depresyona Girmemek İçin Şart

The British Journal of Psychiatry’de yayımlanan çalışmada, 10 yıl süresince 50 yaş ve üzerindeki bireylerin kültürel etkinliklere katılımı ile ruhsal sağlık durumları arasındaki ilişki incelendi.

Bulgular, kültürel faaliyetlere katılan kişilerin depresyona girme olasılığının çok daha düşük olduğunu gösterdi. Araştırmacılar, ayda en az 1 kere bile kültürel aktivitelere katılmanın, depresyon riskini yüzde 48’e kadar düşürdüğünü ifade etti.

Çalışmada kültürel etkinliklerin, stresin azalmasına, zihinsel uyarımın artmasına ve sosyal bağların güçlenmesine yardımcı olduğu belirlendi.

Ancak araştırmanın dikkat çekici bir diğer yönü, kültürel etkinliklerin bu faydalarının ekonomik durumdan bağımsız olmasıydı. Yani, kişinin gelir durumu ne olursa olsun, kültürel faaliyetlere katılmanın ruh sağlığı üzerindeki pozitif etkisinin devam ettiği gözlemlendi.
Araştırmanın baş yazarı Daisy Fancourt, bireylerin kültürel faaliyetlere genellikle sadece eğlenmek için katıldığını ancak bu tür etkinliklerin daha derin sağlık yararlarına sahip olduğunu vurguladı.

Sağlıklı Dişler İçin Ne Yapmalı ?

Ağızda varolan bakteri plakları, asitler üretip diş minesine saldırır. Bu bakteri plakları asit üretimini şekerli gıdaların artıklarından faydalanarak yapar. Bakteri plaklarının diş minesine saldırması sonucu dişler çürür. Çürük dişlere neden olan en temel faktörler şekerli gıdaların aşırı tüketimi, dişlerin fırçalanmaması ve yeterli ağız hijyeninin yapılmamasıdır.

Diş çürümesi genellikle şu sebeplere bağlı olarak ortaya çıkar:

  • Dişlerin fırçalanmaması
  • Şekerli gıdaların yoğun tüketimi

  • Yetersiz ağız hijyeni

  • Ağız kuruluğu

  • Dişte meydana gelen çatlaklar

  • Florür eksikliği

  • Diş eti çekilmesi

  • Genetik faktör

  • Anoreksiya ve bulimia gibi yeme bozuklukları

ÇÜRÜK DİŞ BELİRTİLERİ NELERDİR?
Diş çürüğünün meydana geldiği dişin boşluğundaki ağrı, yoğun bir şekilde hissedilen ağız kokusu, dişte kahverengi, siyah veya beyaz lekelenme ve sıcak-soğuk suyla temas edildiğinde oluşan diş hassasiyeti çürük dişlerin en belirgin semptomlarındandır.

Dişlerin çürümeye başladığı genellikle şu belirtiler sonucu belli olur:

  • Zaman zaman keskinleşen diş ağrısı
  • Dişte belirgin şekilde ortaya çıkan delik ve boşluklar

  • Yoğun bir şekilde hissedilen ağız kokusu

  • Dişte kahverengi, siyah veya beyaz lekeler

  • Sıcak-soğuk suyla temas edildiğinde oluşan diş hassasiyeti

  • Diş eti kanaması

  • Herhangi bir besinin ısırılması sonucu hissedilen ağrı

  • Yüzün şişmesi

  • DİŞ ÇÜRÜMESİNİN YAYGIN NEDENLERİ NELERDİR?
    1. KÖTÜ BESLENME
    Ne yediğiniz önemlidir. Çok fazla şekerli yiyecek ve içecek tüketiyorsanız veya nişasta oranı yüksek bir diyet uyguluyorsanız, ağzınızı bakterilerin beslenebileceği şekerlerle dolduruyorsunuz. Çok asitli yiyecekler ayrıca diş minesini zayıflatarak diş çürümesine de katkıda bulunur.

    1. AĞIZ KURULUĞU
      Lizozim, tükürüğünüzde bulunan ve plak oluşumunu doğal olarak engelleyen bir enzimdir. Ağızda aşırı kuruluk, bu önleyici enzimin varlığını azaltır, bakterilerle savaşma yeteneğini sınırlar ve diş çürümesine yol açar.

    2. DİŞ GICIRDATMA
      Birçok insan dişlerini gıcırdattığını fark etmez, çünkü bu genellikle uykudayken olur. Dişleri birbirine gıcırdatmak diş minesini aşındırır ve bu da onları çürümeye daha yatkın hale getirir. İhtiyacınız olursa, bir diş hekimi gece takmanız için bir ısırık koruyucusu önerebilir.

    3. YETERSİZ AĞIZ HİJYENİ
      Çürükleri karşılamanın en hızlı yolu diş bakımında gevşek davranmaktır. Düzenli olarak dişlerinizi fırçalamamak veya diş ipi kullanmamak, ağız gargarası kullanmamak veya dilinizi fırçalamamak dişlerinizi çürümeye karşı savunmasız bırakacaktır. Dişlerinizi her seferinde iki dakikadan az fırçalamak da çürüklere yol açabilir.

    4. GENETİK YATKINLIK
      Bazı insanlar, kalıtsal bir yatkınlık nedeniyle diş çürümesine daha yatkındır. Bu nedeni özel olarak ele almak için yapabileceğiniz hiçbir şey olmasa da, sorunu en aza indirmek için diş hijyeninizde daha dikkatli olabilirsiniz.

    5. AŞIRI FIRÇALAMA
      Çok sert bir fırçayla çok sert fırçalamak diye bir şey vardır. Diş minesini kesmemek ve çürümenin dişin daha derinlerine ulaşmasına izin vermemek için nazik olun ve fırçalarken acele etmeyin.

    6. DİŞ ETİ ÇEKİLMESİ
      Diş etleriniz geri çekildikçe, dişin daha fazla kısmı, hatta kökü bile açığa çıkar ve çürümeye karşı hassas olan daha geniş bir diş alanı oluşur.

    Kahve Dost mu Düşman mı ?

    Kahve içmek bazı kişilerde hemen tuvalete gitme ihtiyacı yaratabiliyor. Bilim insanları yaptıkları araştırmalarda bunun ardında yatan gerçeği açıkladı.

    Kahve, sindirim sistemini uyararak bağırsak hareketlerini teşvik edebilir. Bunun nedeni, kahvenin kafein ve diğer bileşenlerinin bağırsaklardaki hareketliliği artırmasıdır.

    Doktor Hussain Ahmad, kahve içmenin vücutta nasıl değişikliklere yol açtığını anlattı.Dr. Ahmad, “Kahve içmek, kafeinin kolonunuzu hareketlendirmesi ve atıkların sisteminizde hareket hızını artırması nedeniyle daha sık tuvalete gitme ihtiyacınızı artırabilir.” dedi.

    Kafeinsiz olanlar bile bu etkiye sahip olabilir, çünkü sindirim sisteminizi tetikleyebilecek asitler ve yağlar içerir.Bu yüzden birçok insan kahve içtikten sonra tuvalete çıkma isteği duyuyor.

    Gastroenterolog Kenneth Brown da bu sorunun sizi nasıl etkilediği hakkında konuştu. Dr. Brown, kafeinin kabızlık çekenler için doğal bir çözüm olabileceğini söylüyor. “Ancak bazı kişilerde ishale de neden olabiliyor ” diyor.

    Ayrıca kafein mide asidi üretimini artırabilir, bu da mide ekşimesi veya asit reflüsüne neden olabilir, bu da rahatsız edici ve hatta ağrılı olabilir.

    Dr. Brown, kahve çekirdeklerinin klorojenik asit adı verilen bir maddeye sahip olduğunu ve bunun bir tür antioksidan olduğunu açıkladı. “Bu bileşik bağırsaktaki kasları uyararak bağırsak hareketlerini tetikleyebilir” dedi.

    N-alkanoyl-5-hidroksitriptamidler [nörotransmitter serotonin ile yakından ilişkili bir kimyasal], müshil görevi gören doğal olarak oluşan bileşiklerdir. Bu bileşikler, kolondaki su içeriğini ve kolon kaslarının kasılmalarını artırır.Bu bileşiklerin birleşimi bazı kişilerde aniden tuvalete gitme isteği yaratabilir, ancak aynı zamanda kabızlık için harika bir doğal çaredir.

    Kahvenin sindirim sisteminiz üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle kahve içmekte zorluk çekiyorsanız, Dr. Ahmad ilk olarak tüketiminizi azaltmanızı öneriyor. “Aç karnına içmekten kaçının veya farklı kahve çeşitlerini deneyin” diye ekliyor. Dr. Brown, eğer bu sorunla mücadele etmek gerekirse, bu sorunun çözümünde büyük yardımı olacağını söylediği dört noktayı dile getirdi.

    Bir seferde daha az miktarda kahve içmeyi deneyin. Bu, sindirim rahatsızlığına neden olabilecek kahvedeki kafein ve diğer bileşenlerin miktarını azaltmaya yardımcı olabilir.

    Günün çeşitli saatlerinde kahve içmeyi deneyin. Sabahları kahve, midedeki hormonların rektumun kasılmasını söylediği gastro-kolik refleksi uyaracaktır.

    Farklı demleme yöntemlerini deneyin. Bazı insanlar soğuk demleme veya French press kahvenin normal filtre kahveden daha az mide rahatsızlığına neden olduğunu görüyor.

    Kahvenize çok fazla krema veya şeker eklemekten kaçının. Bunlar bazı kişilerde tetikleyici olabilir ve özellikle IBS (irritabl bağırsak sendromu) gibi sorunlarınız varsa mide rahatsızlığına katkıda bulunabilir.

    Yapay Zeka Hastanesi Açıldı

    Her ne kadar bir bilim kurgu filminin konusu gibi görünse de, robot doktorlarla birlikte dünyanın ilk yapay zeka hastanesi Çin’de açıldı.

    Yakın zamanda yayınlanan bir rapora göre robot doktorlardan oluşan kadrosu ile hastane günde 3 bin hastayı tedavi edebilecek ve milyonlarca kişiyi kurtaracak.


    Pekin’deki Tsinghua Üniversitesi’nden araştırmacılar otonom etkileşim yoluyla çalışacak Agent Hastanesi projesi üzerinde çalışıyor.

    Yapay zeka hastanesi geliştirme sürecinin son aşamalarında ve bu yılın ikinci yarısından itibaren hasta kabul etmeye başlaması bekleniyor.

    Agent Hastanesi’nin araştırma ekibi lideri Liu Yang, Global Times’a yapay zeka hastanesinin doktorların hastalıkları teşhis etme ve tedavi etme şeklini değiştireceğini, kendileri ve hastaları için büyük faydalar sağlayacağını söyledi.

    Onaylı Randevu Sistemi Nedir ?

    Merkezi Hekim Randevu Sistemi’nde (MHRS) Onaylı Randevu dönemi bugün başladı.

    Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, geçen yıl gelinmeyen toplan randevu sayısı 81 milyona ulaştı. Bu nedenle randevu kapasitesinin yüzde 30’u kullanılamadı.

    Yeni uygulama bu durumun önüne geçmek için hayata geçirildi.

    İşte MHRS Onaylı Randevu dönemine ilişkin merak edilen 10 soru ve yanıtları…

    1- Onaylı Randevu Sistemi nedir?
    Onaylı Randevu Sistemi, randevuların iptal edilmesinin ardından boş kalan kapasitenin hizmet bekleyen hastalar için kullanılmasını sağlayacak.

    2- Randevu için onay gerekecek
    Randevu tarihinden bir gün önce, akşam saat 20.00’ye kadar kişilerin randevusuna onay vermesi veya gelemeyeceğini bildirmesi gerekecek. Onay, www.mhrs.gov.tr internet sitesi, mobil uygulama ve ALO 182 çağrı merkezi olmak üzere tüm kanallar üzerinden verilebilecek.

    3- Onay verilen randevu iptal edilebilecek mi?
    Randevu tarihinden bir gün önce saat 20.00’ye kadar www.mhrs.gov.tr internet sitesi, mobil uygulama ve ALO 182 çağrı merkezi aracılığıyla iptal işlemleri gerçekleştirilebilecek.

    4- Randevu onaylanmazsa ne olacak?
    Son onay saatine kadar randevusunu onaylamayan kişilerin randevusu sistem tarafından iptal edilecek.

    5- Randevuya gidilmezse 15 gün engellenecek
    Randevusunu onayladığı halde gitmeyen kişilerin, aynı branş için 15 gün boyunca yeni randevu alması kısıtlanacak. Fakat bu kişiler Bakanlığa bağlı sağlık kuruluşlarından randevusuz hizmet alabilecek.

    6- Randevusunu onaylamayan ya da iptal etmeyen kişiler, ertesi gün başvuruda bulunduğu hastaneden hizmet alabilecek mi?
    Üzerinde herhangi bir işlem yapılmayan randevular, bir gün önce saat 20.00’de otomatik olarak iptal edilecek. Bu durumda kişi tekrar randevu alabilecek ya da sağlık tesislerinden randevusuz hizmet alabilecek.

    7- Tüm randevular için onay zorunlu mu?
    Üç gün ve daha sonrası için alınan tüm randevularda onay zorunluluğu olacak, ancak muayene tarihinden önceki iki gün içerisinde alınan randevular, otomatik olarak onaylanmış sayılacak. Örneğin 24 Mayıs tarihi için 22 veya 23 Mayıs’ta alınan bir randevu, otomatik olarak onaylanmış kabul edilecek.

    8- Kimler muaf?
    Onaylı randevu sistemindeki bu uygulamadan 65 yaş üstü hastalar ve kanser hastaları muaf tutulacak. Bu gruptaki hastalar, her zaman randevu alabilecek.

    9- Hastanın randevuya gitmesini engelleyen bir durum ortaya çıktığında nasıl bir yol izlenecek?
    Randevu, kişi tarafından ya da otomatik olarak onaylanmış olsa da iptal edilebilecek. Saat 20.00’ye kadar onaylı randevusunu iptal etmeyen ve randevusuna gitmeyen kişilerin, aynı branş için 15 gün boyunca yeni randevu alması kısıtlanacak. Fakat kişiler sağlık tesislerinden randevusuz hizmet alabilecek.

    10- Randevu otomatik olarak iptal edilince yeni randevu alınabilecek mi?
    Randevuları, onaylanmadığı için otomatik iptal edilen kişiler, tekrar randevu alabilecek. Herhangi bir kısıtlama uygulanmayacak. Saat 20.00 itibarıyla otomatik olarak iptal edilerek boşalan randevular, öncelikli olarak talepte bulunan kişilere verilecek.