Sağlık
The British Journal of Psychiatry’de yayımlanan çalışmada, 10 yıl süresince 50 yaş ve üzerindeki bireylerin kültürel etkinliklere katılımı ile ruhsal sağlık durumları arasındaki ilişki incelendi.
Bulgular, kültürel faaliyetlere katılan kişilerin depresyona girme olasılığının çok daha düşük olduğunu gösterdi. Araştırmacılar, ayda en az 1 kere bile kültürel aktivitelere katılmanın, depresyon riskini yüzde 48’e kadar düşürdüğünü ifade etti.
Çalışmada kültürel etkinliklerin, stresin azalmasına, zihinsel uyarımın artmasına ve sosyal bağların güçlenmesine yardımcı olduğu belirlendi.
Ancak araştırmanın dikkat çekici bir diğer yönü, kültürel etkinliklerin bu faydalarının ekonomik durumdan bağımsız olmasıydı. Yani, kişinin gelir durumu ne olursa olsun, kültürel faaliyetlere katılmanın ruh sağlığı üzerindeki pozitif etkisinin devam ettiği gözlemlendi.
Araştırmanın baş yazarı Daisy Fancourt, bireylerin kültürel faaliyetlere genellikle sadece eğlenmek için katıldığını ancak bu tür etkinliklerin daha derin sağlık yararlarına sahip olduğunu vurguladı.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Sağlık
Kahve içmek bazı kişilerde hemen tuvalete gitme ihtiyacı yaratabiliyor. Bilim insanları yaptıkları araştırmalarda bunun ardında yatan gerçeği açıkladı.
Kahve, sindirim sistemini uyararak bağırsak hareketlerini teşvik edebilir. Bunun nedeni, kahvenin kafein ve diğer bileşenlerinin bağırsaklardaki hareketliliği artırmasıdır.
Doktor Hussain Ahmad, kahve içmenin vücutta nasıl değişikliklere yol açtığını anlattı.Dr. Ahmad, “Kahve içmek, kafeinin kolonunuzu hareketlendirmesi ve atıkların sisteminizde hareket hızını artırması nedeniyle daha sık tuvalete gitme ihtiyacınızı artırabilir.” dedi.
Kafeinsiz olanlar bile bu etkiye sahip olabilir, çünkü sindirim sisteminizi tetikleyebilecek asitler ve yağlar içerir.Bu yüzden birçok insan kahve içtikten sonra tuvalete çıkma isteği duyuyor.
Gastroenterolog Kenneth Brown da bu sorunun sizi nasıl etkilediği hakkında konuştu. Dr. Brown, kafeinin kabızlık çekenler için doğal bir çözüm olabileceğini söylüyor. “Ancak bazı kişilerde ishale de neden olabiliyor ” diyor.
Ayrıca kafein mide asidi üretimini artırabilir, bu da mide ekşimesi veya asit reflüsüne neden olabilir, bu da rahatsız edici ve hatta ağrılı olabilir.
Dr. Brown, kahve çekirdeklerinin klorojenik asit adı verilen bir maddeye sahip olduğunu ve bunun bir tür antioksidan olduğunu açıkladı. “Bu bileşik bağırsaktaki kasları uyararak bağırsak hareketlerini tetikleyebilir” dedi.
N-alkanoyl-5-hidroksitriptamidler [nörotransmitter serotonin ile yakından ilişkili bir kimyasal], müshil görevi gören doğal olarak oluşan bileşiklerdir. Bu bileşikler, kolondaki su içeriğini ve kolon kaslarının kasılmalarını artırır.Bu bileşiklerin birleşimi bazı kişilerde aniden tuvalete gitme isteği yaratabilir, ancak aynı zamanda kabızlık için harika bir doğal çaredir.
Kahvenin sindirim sisteminiz üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle kahve içmekte zorluk çekiyorsanız, Dr. Ahmad ilk olarak tüketiminizi azaltmanızı öneriyor. “Aç karnına içmekten kaçının veya farklı kahve çeşitlerini deneyin” diye ekliyor. Dr. Brown, eğer bu sorunla mücadele etmek gerekirse, bu sorunun çözümünde büyük yardımı olacağını söylediği dört noktayı dile getirdi.
Bir seferde daha az miktarda kahve içmeyi deneyin. Bu, sindirim rahatsızlığına neden olabilecek kahvedeki kafein ve diğer bileşenlerin miktarını azaltmaya yardımcı olabilir.
Günün çeşitli saatlerinde kahve içmeyi deneyin. Sabahları kahve, midedeki hormonların rektumun kasılmasını söylediği gastro-kolik refleksi uyaracaktır.
Farklı demleme yöntemlerini deneyin. Bazı insanlar soğuk demleme veya French press kahvenin normal filtre kahveden daha az mide rahatsızlığına neden olduğunu görüyor.
Kahvenize çok fazla krema veya şeker eklemekten kaçının. Bunlar bazı kişilerde tetikleyici olabilir ve özellikle IBS (irritabl bağırsak sendromu) gibi sorunlarınız varsa mide rahatsızlığına katkıda bulunabilir.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Sağlık, TeknoPress
Her ne kadar bir bilim kurgu filminin konusu gibi görünse de, robot doktorlarla birlikte dünyanın ilk yapay zeka hastanesi Çin’de açıldı.
Yakın zamanda yayınlanan bir rapora göre robot doktorlardan oluşan kadrosu ile hastane günde 3 bin hastayı tedavi edebilecek ve milyonlarca kişiyi kurtaracak.
Pekin’deki Tsinghua Üniversitesi’nden araştırmacılar otonom etkileşim yoluyla çalışacak Agent Hastanesi projesi üzerinde çalışıyor.
Yapay zeka hastanesi geliştirme sürecinin son aşamalarında ve bu yılın ikinci yarısından itibaren hasta kabul etmeye başlaması bekleniyor.
Agent Hastanesi’nin araştırma ekibi lideri Liu Yang, Global Times’a yapay zeka hastanesinin doktorların hastalıkları teşhis etme ve tedavi etme şeklini değiştireceğini, kendileri ve hastaları için büyük faydalar sağlayacağını söyledi.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Sağlık
Merkezi Hekim Randevu Sistemi’nde (MHRS) Onaylı Randevu dönemi bugün başladı.
Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, geçen yıl gelinmeyen toplan randevu sayısı 81 milyona ulaştı. Bu nedenle randevu kapasitesinin yüzde 30’u kullanılamadı.
Yeni uygulama bu durumun önüne geçmek için hayata geçirildi.
İşte MHRS Onaylı Randevu dönemine ilişkin merak edilen 10 soru ve yanıtları…
1- Onaylı Randevu Sistemi nedir?
Onaylı Randevu Sistemi, randevuların iptal edilmesinin ardından boş kalan kapasitenin hizmet bekleyen hastalar için kullanılmasını sağlayacak.
2- Randevu için onay gerekecek
Randevu tarihinden bir gün önce, akşam saat 20.00’ye kadar kişilerin randevusuna onay vermesi veya gelemeyeceğini bildirmesi gerekecek. Onay, www.mhrs.gov.tr internet sitesi, mobil uygulama ve ALO 182 çağrı merkezi olmak üzere tüm kanallar üzerinden verilebilecek.
3- Onay verilen randevu iptal edilebilecek mi?
Randevu tarihinden bir gün önce saat 20.00’ye kadar www.mhrs.gov.tr internet sitesi, mobil uygulama ve ALO 182 çağrı merkezi aracılığıyla iptal işlemleri gerçekleştirilebilecek.
4- Randevu onaylanmazsa ne olacak?
Son onay saatine kadar randevusunu onaylamayan kişilerin randevusu sistem tarafından iptal edilecek.
5- Randevuya gidilmezse 15 gün engellenecek
Randevusunu onayladığı halde gitmeyen kişilerin, aynı branş için 15 gün boyunca yeni randevu alması kısıtlanacak. Fakat bu kişiler Bakanlığa bağlı sağlık kuruluşlarından randevusuz hizmet alabilecek.
6- Randevusunu onaylamayan ya da iptal etmeyen kişiler, ertesi gün başvuruda bulunduğu hastaneden hizmet alabilecek mi?
Üzerinde herhangi bir işlem yapılmayan randevular, bir gün önce saat 20.00’de otomatik olarak iptal edilecek. Bu durumda kişi tekrar randevu alabilecek ya da sağlık tesislerinden randevusuz hizmet alabilecek.
7- Tüm randevular için onay zorunlu mu?
Üç gün ve daha sonrası için alınan tüm randevularda onay zorunluluğu olacak, ancak muayene tarihinden önceki iki gün içerisinde alınan randevular, otomatik olarak onaylanmış sayılacak. Örneğin 24 Mayıs tarihi için 22 veya 23 Mayıs’ta alınan bir randevu, otomatik olarak onaylanmış kabul edilecek.
8- Kimler muaf?
Onaylı randevu sistemindeki bu uygulamadan 65 yaş üstü hastalar ve kanser hastaları muaf tutulacak. Bu gruptaki hastalar, her zaman randevu alabilecek.
9- Hastanın randevuya gitmesini engelleyen bir durum ortaya çıktığında nasıl bir yol izlenecek?
Randevu, kişi tarafından ya da otomatik olarak onaylanmış olsa da iptal edilebilecek. Saat 20.00’ye kadar onaylı randevusunu iptal etmeyen ve randevusuna gitmeyen kişilerin, aynı branş için 15 gün boyunca yeni randevu alması kısıtlanacak. Fakat kişiler sağlık tesislerinden randevusuz hizmet alabilecek.
10- Randevu otomatik olarak iptal edilince yeni randevu alınabilecek mi?
Randevuları, onaylanmadığı için otomatik iptal edilen kişiler, tekrar randevu alabilecek. Herhangi bir kısıtlama uygulanmayacak. Saat 20.00 itibarıyla otomatik olarak iptal edilerek boşalan randevular, öncelikli olarak talepte bulunan kişilere verilecek.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Sağlık
Vitaminler, vücudun normal işlevlerini sürdürmesi için gerekli olan organik bileşiklerdir. Bununla birlikte her vitaminin belirli bir işlevi vardır bu yüzden eksik oldukları zaman vücutta birden fazla soruna sebep olabilirler. İşte, vücudunuzda bir sorun olduğunda hangi vitaminin eksikliğini yaşıyor olabileceğinize dair detaylar…
- YORGUNLUK VE ZAYIFLIK
Kendinizi sürekli uykulu veya halsiz hissediyorsanız, D vitamini, B vitaminlerinden herhangi biri ve/veya C vitamini eksikliğiniz olabilir. D vitamini kemik ve kas kuvvetine yardımcı olur, bu nedenle yeterli D vitamini olmadığında kendinizi zayıf ve enerjisiz hissedebilirsiniz.
Medicine dergisinde 2017’de yayınlanan araştırmaya göre, D vitamini eksikliği, yorgunlukla bağlantılıdır ve D vitamini takviyesi almak bu semptomu iyileştirebilir. Ayrıca folat eksikliği, anemiye neden olduğundan yorgunluk ve halsizlik yaşatabilir.
2020 yılında Nutrients dergisinde yayınlanan araştırmaya göre, C vitamini ve folat (B9) dışındaki tüm B vitaminleri hücrelerinizde enerji üretiminde rol oynar, dolayısıyla bunlardan herhangi birinin eksikliği kendinizi tükenmiş hissetmenize neden olabilir.
- KURU CİLT VE SAÇ
Kuru cilt ve saç sorunları genellikle A, B, C ve D vitaminlerinin eksikliğiyle bağlantılıdır bu yüzden genellikle bu vitaminler, cilt bakımı ve saç bakım ürünlerinde yaygın olarak kullanılır.
- DEPRESYON
Halk Sağlığında Sınırlar dergisinde 2022’de yayınlanan bir meta analizde; B1, B3, B6, B9, B12, C ve D vitaminleri depresyonun hafifletilmesinde yardımcı olan takviyelerdir ancak antidepresan ilaçların yerini alamazlar. Bununla birlikte D vitamini eksikliği mevsimsel depresyon gibi durumları artırabilir.
- KOLAY MORARMA VE KANAMA
Kan pıhtılaşması, zayıf iyileşme veya kolajen (kan damarlarının duvarlarına güç verir) oluşumundaki sorunlar nedeniyle kolay morarma ve kanama meydana gelebilir. Cleveland Kliniği Tıp dergisinde 2016’da yayınlanan araştırmaya göre beslenme yetersizliği olduğunda C vitamininin eksikliği, vücutta kolay morarmaya sebep olabiliyor. Pediatrik Acil Bakım dergisinde 2019’da yayınlanan araştırmada ise özellikle yeni doğan bebeklerdeki K vitamini eksikliğinin kolay morarma ve kanamaya sebep olduğu bulundu.
- UZUN SÜREN KÖTÜ YARA İYİLEŞMELERİ
Pek çok temel vitamin iyileşme sürecine katkıda bulunur. Bazıları kolajen oluşumuna yardımcı olur, diğerleri farklı hücre veya doku türlerinin yeniden inşasına yardımcı olur ve diğerleri antioksidan aktivite yoluyla hücresel sağlığı destekler. A, B, C, D ve K vitaminlerinin eksik olduğu durumlarda yaraların iyileşme süreci uzar.
- ENFEKSİYONLARA YATKIN OLMAK
Bazı vitamin eksiklikleri, bağışıklık sistemini etkileyebilir bu yüzden enfeksiyonlara ve bulaşıcı hastalıklara yakalanma olasılığınızı artırabilir. Yani A, C, ve D vitamini eksiklikleri, enfeksiyona daha yatkın olmaya sebep olur.
Ayrıca, Oxford Üniversitesi Klinik Enfeksiyon Hastalıkları dergisinde yayınlanan araştırmaya göre A vitamini eksikliği; ishal, sıtma, kızamık, solunum yolu rahatsızlığı ve kronik kulak enfeksiyonları gibi hastalıklardan enfeksiyon kapmaya daha yatkın hale getirebilir.
- TEN RENGİ DEĞİŞİKLİĞİ
Vitamin eksikliğine bağlı cilt rengi değişiklikleri birkaç farklı şekilde kendini gösterebilir: Lekeler, pigmentasyon kaybı ve genel olarak soluk cilt. Açık tenli kişilerdeki pigmentasyon kaybı ve lekeler, D vitamini eksikliğinden kaynaklanır. Bununla birlikte, daha koyu pigmentasyon ise B12 vitamini eksikliğinden dolayı oluşabilir. Genellikle soluk cilde neden olabilecek eksiklikler ise C, B6, B9 ve B12 vitamini eksiklikleridir.
- KEMİK KIRIKLARI
Amerikan Tabipler Birliği dergisinde 2019’da yayınlanan araştırmaya göre kemiklerinizi güçlü ve sağlıklı tutan temel vitaminler arasında A, B6, B9, B12, C, D ve K vitaminleri bulunur, yani bu vitaminlerin eksikliğinde kemik yoğunluğu azalabildiğinden kırıklara yol açabilir.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Sağlık
İftar yemeklerinde besinleri hızlıca tüketiyor, ana yemeğin ardından genellikle şerbetli tatlılara yöneliyoruz. Hamurlu yemekleri de soframızdan eksik etmiyoruz. Ramazan’da yaptığımız bir başka önemli hata ise yemek sonrasında hareket etmek yerine koltuğa uzanmak oluyor. Acıbadem Fulya Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Oya Yönal, uzun süren açlık ve hatalı beslenme alışkanlıkları nedeniyle Ramazan’da mide sorunlarında artış görüldüğüne dikkat çekerek, “Uzun süre aç kaldıktan sonra iftarda fazla miktarda ve hızlı yemek yenmesi nedeniyle midenin boşalma zamanının uzaması ve midenin asit miktarının artması; hazımsızlık, reflü, gastrit ile ülser gibi mide sorunlarını tetiklemektedir” diyor. Mide sağlığı için iftar ile sahur arasında tek öğün yerine az ve sık beslenilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Oya Yönal, “Acılı baharatlı yemekler, asitli içecekler, yağlı yiyecekler, kızartmalar ve hamur işleri gibi sindirimi zor yiyeceklerden uzak durmak da çok önemlidir. İhmal edilmemesi gereken bir başka önemli konu ise iftar ile sahur arasında günlük su ihtiyacını karşılamaktır” diyor. Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Oya Yönal, Ramazan’da mide sorunu yaşamamak için dikkat edilmesi gereken kuralları anlattı; önemli öneriler ve uyarılarda bulundu.
Çorbadan sonra 15 dakika ara verin
İftarınızı çorba ve salata gibi hafif yemekler ile açmanız, ana yemeğe geçmek için 15 dakika beklemeyi alışkanlık edinmeniz çok önemli. Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Oya Yönal, hazımsızlık, gastrit ve reflü gibi sorunları önlemek için midemizi dinlendirmemiz gerektiğine işaret ederek, sözlerine şöyle devam ediyor: “Dolayısıyla çorba veya salatadan sonra hemen ana yemeğe geçilmemesi gerekir. Ayrıca iftarda aşırı yağlı, acılı ve kızartılmış besinler yerine; hazmı kolay sebze ve protein ağırlıklı besinler tercih edilmelidir. Aşırı şerbetli, yağlı tatlılardan da kaçınmalı; sütlaç, güllaç ve muhallebi gibi sütlü tatlılar veya meyve tatlıları tüketilmelidir”
Besinleri 3 öğünde tüketin
İftarda boş mideyi birden doldurmak mide rahatsızlıklarına sebep olduğu için iftardan sahura kadar öğün sayısını artırıp, aralıklı beslenmeye özen gösterin. Öğünlerinizi sahurda ve iftarda iki ana öğün ve ara öğün şeklinde düzenleyebilirsiniz. Böylece gün içinde almanız gereken besinleri 3 öğüne bölmüş, dolayısıyla tek bir öğüne yüklememiş olursunuz.
Porsiyonlarınızı küçültün
Uzun süreli açlık nedeniyle yemekleri hızlıca ve bir anda tüketmek midede şişkinlik, reflü şikayetleri ve kilo alımına yol açabiliyor. Prof. Dr. Oya Yönal, bu nedenle az az küçük porsiyonlar şeklinde beslenmeniz gerektiğini belirterek, “Tabağa tüm besinleri doldurmak yerine, her besini tükettikten sonra diğer yemeğe geçmek alışkanlık edinilmelidir” diyor.
Besinleri iyice çiğnemeden yemeyin
Uzun süreli açlık sonrasında mide hareketleri yavaşladığı için besinleri iyice çiğneyerek aralıklı beslenmek midede şişkinlik ve hazımsızlık şikayetlerini azaltıyor.
Bu besinlerden uzak durun!
Reflü sorununuz varsa acılı ve baharatlı yemekler, asitli içecekler, yağlı yiyecekler ile kızartmalar gibi sindirimi zor yiyecekler ve kahve ile sigaradan uzak durmanız gerekiyor. Ayrıca yatar pozisyondayken yiyeceklerin mideden yemek borusuna geri gelmesi kolaylaştığı için yemekten sonra hemen yatmak özellikle reflü şikayetlerini artırıyor. Bu nedenle yemek ile yatma saati arasında 2-3 saat bırakmayı ihmal etmeyin.
Sahurda ağır yemeklerden kaçının
Sahurda ağır yemeklerden kaçınmaya dikkat edin. Süt, yumurta ve peynir gibi besinlerden oluşan hafif bir kahvaltı yapmalı ya da çorba, sebze ve zeytinyağlı yemeklerden oluşan mideyi rahatsız etmeyecek bir öğün tercih etmelisiniz.
Bol bol su için
Uzun süreli açlıkta vücutta sıvı kayıpları oluyor ve fazla su tüketilmediğinde kabızlık gelişebiliyor. Ramazan’da günlük ihtiyacınız olan 2-2.5 litre su içmeyi asla ihmal etmeyin.
Yemeklerin pişirme yöntemine dikkat edin
Mide sağlığınızı korumak için önem vermeniz gereken bir başka önemli nokta ise yemeklerin pişirme yöntemine dikkat etmeniz olmalı. Mide sağlığınız için ızgara, haşlama veya fırında yapılan yemekleri tercih etmeli, kavrulmuş ve kızartılmış besinlerden ise kaçınmalısınız.
Bağırsakları harekete geçirin
Uzun süre sıvı alamamak, lifli gıdalarla beslenmemek, fast food türü yiyecekler ile hamur işi besinler tüketmek ve hareketsizlik kabızlık şikayetlerini artırıyor. Çorba ve salata ağırlıklı beslenmek, lifli yiyecekler tüketmek, öğünler arasında hurma, kayısı, erik ve komposto gibi bağırsak hareketlerini hızlandıracak gıdalara yönelmek ise kabızlık şikayetlerinin azalmasını sağlıyor.
İftardan sonra yürüyüş yapın
Sindirime yardımcı olmak için iftardan sonra televizyon veya bilgisayar karşısına geçmek yerine kısa mesafeli yürüyüşler yapmayı alışkanlık edinin.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...