5053873217 [email protected]

Bryan Johnson Kaç Yaşında ?

Milyarder Bryan Johnson, “sonsuz gençlik” arayışı uğruna yeni bir teknoloji daha kullandı.


Yaşlanma karşıtı yolculukta “genç İsveç kemik iliği” nakli, son teknoloji bir kök hücre prosedürü olarak biliniyor.

Kaliforniyalı biyohacker Bryan Johnson, son birkaç yıldır yaşını küçültme misyonuyla “sonsuz gençlik” arayışına milyonlarca dolar harcadı.

Johnson son olarak omuzlarına, kalçalarına ve dizlerine 300 milyon genç İsveç kemik iliğinden kök hücre enjekte ettirmek için Bahamalar’a gitti.

Johnson, bu sayede 18 yaşındaki eklem sağlığına geri dönmeyi hedefliyor.

Genç İsveç kemik iliğinden alınan kök hücreler, hastanın ömrünü uzatmayı ve eklem sağlığını iyileştirmeyi amaçlanıyor.

46 yaşındaki Johnson, bu operasyonu vücudundaki toplam kemik mineral yoğunluğunu eşitlemek amacıyla geçirdi.

Her eklem kök hücresi vücudun onarım sistemidir.

Sağlıklı genç İsveç hücresi nakli ise tüm önemli eklemleri geleceğe hazırlamayı ve kişiyi 18 yaşına bir adım daha yaklaştırmayı hedefliyor.

Bu nakil ile yaşa bağlı normal hasarın onarılması, canlılığı geri kazandırmak ve gelecekteki bozulmayı önlemek amaçlanıyor.

Kök hücreler, sıvı nitrojenle dolu kriyo tanklarında taşınarak İsveç’ten Bahamalar’daki kliniğe kadar 8 bin kilometre yol kat etti.

Hücreler iki parça halinde enjekte edildi; bir gün 150 milyon, ertesi gün 150 milyon.

Birinci gün her iki dizine ve sağ kalçasına enjeksiyon yapılırken, ikinci gün sol kalçasına ve her iki omuzuna odaklanıldı. Her ikisine de lokal anestezi uygulandı.

Tedavinin işe yarayıp yaramadığını değerlendirmek için altı ay sonra Johnson’ın eklemleri tekrar MRI ile kontrol edilecek.

Johnson’ın sonsuz gençlik arayışında deneysel tedavilere maruz kalması ilk kez olmuyor. Haziran ayında, “gençlik pınarı” arayışı sırasında 20 bin dolarlık bir tedavi için uzak bir adaya gittiğini açıkladı.

Artık her 19 ayda bir yaşlandığını ve biyolojik yaşını toplamda beş yıl geriye çektiğini iddia ediyor.

Milyoner iş insanı daha önce de biyolojik bir buluş paylaşmış ve yaşlanma sürecini 0,64 oranında azalttığını iddia ederek bunun “kişisel rekoru” olduğunu söylemişti.

Fahiş Fiyata Yeni Önlemler

TBMM Genel Kurulu’nun yeni haftada gündeminde, fahiş fiyatla mücadele teklifi olacak.

23 maddelik düzenleme, fahiş fiyat artışı cezasının 100 bin liradan 1 milyon liraya, stokçuluk cezasının 1 milyon liradan 12 milyon liraya yükselmesini öngörüyor.

Ayrıca en az 3 defa stokçuluk yapan 6 gün iş yeri kapatma cezası da verilebilecek.

Teklifle kapalı pazar yerlerinde pazar yerlerindeki tezgahların aracılar yoluyla kiralanması da yasaklanacak. Tezgahlar pazarcılara doğrudan tahsis edilecek. Kanun teklifinin önümüzdeki hafta Genel Kurul gündemine gelmesi bekleniyor.

Seçimde Önce Hangi Zarflar Sayılacak ?

Türkiye, 31 Mart 2024 Pazar günü sandık başına gidecek. YSK’nın verilerine göre nüfusta kayıtlı olan 61 milyon 441 bin 882 seçmen oy kullanması bekleniyor. 34 siyasi partinin yer alacağı seçimlerde ülke genelinde 206 binden fazla sandıkta oy kullanılacak. Peki, önce hangi oylar sayılacak? Oy pusulaları hangi renk olacak? İşte, detaylar…

Büyükşehirlerde sırasıyla büyükşehir belediye başkanlığı, belediye başkanlığı, belediye meclisi üyeliği ve muhtarlık sayımı, diğer illerde ise sırasıyla belediye başkanlığı, belediye meclisi üyeliği, il genel meclisi üyeliği ve muhtarlık, seçimlerine ait oy pusulalarının sayım ve dökümü yapılacak.

 

Büyükşehir belediye başkanlığına ilişkin oy pusulası beyaz, il genel meclisi üyeliklerine ilişkin pusula turuncu, belediye başkanlığına ilişkin oy pusulası mavi, belediye meclisi üyeliğine ilişkin oy pusulası ise sarı renkli olacak.

 

 

Oy verme saatlerinin 07.00-16.00 olduğu illerde saat 16.00’dan önce, diğer illerde saat 17.00’den önce oylar sayılmaya başlanamayacak. Sandık seçmen listesindeki bütün seçmenler oylarını kullanmış olsalar bile oy vermenin bitim saatinden önce sandıklar kesinlikle açılmayacak.

Yapay Zeka Suyu Tüketiyor!

 

Yapay zekayı soğutmada kullanılan su, çevre açısından endişe veriyor!

Yapay zeka modellerinin geliştirilmesi ve çalıştırılması esnasında ekipmanların aşırı ısınmasını önlemek amacıyla soğutma sistemlerinde kullanılan suyun miktarı araştırıldı. Artan yapay zeka uygulamalarıyla 2027 yılında 4.2-6.6 milyar metreküp su tüketilebileceği tahmin ediliyor.

Son araştırmaların GPT-3 ve BLOOM gibi modellerin ciddi miktarda su ve enerji tüketimine yol açabileceğini gösterdiğini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi İnci Karakaş, “İçilebilir ve kullanılabilir suya erişmedeki zorluk insanlığın paylaştığı en acil sorunlardan biri olduğu için de bu durum oldukça endişe verici.” dedi.

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu (SHMYO) Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdür Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi İnci Karakaş, yapay zeka uygulamalarının kullandığı su kaynakları ve çevre konusunu değerlendirdi.

“Uygulamalarının, çevresel açıdan pek çok avantajı bulunuyor”

Yapay zeka uygulamalarının, çevresel açıdan pek çok avantajı bulunduğunu dile getiren Dr. Öğr. Üyesi İnci Karakaş, “Yapay zeka uygulamalarıyla, enerji tüketimi analiz edilebiliyor ve potansiyel tasarruf alanları belirlenerek, enerjinin en iyi şekilde kullanılması sağlanabiliyor. Su kaynakları açısından ise su tüketimini belirleyen algoritmalar ile suya olan ihtiyaç en aza indirilerek; kısıtlı olan kullanılabilir su kaynakları korunabiliyor ve akıllı sulama sistemleriyle ürün çeşidine özel sulama sistemleri geliştirilebiliyor.” dedi.

“GPT-3 ve BLOOM gibi modellerin ciddi miktarda su ve enerji tüketimine yol açabileceği belirtiliyor”

Diğer yandan yapay zeka ile ilgili son araştırmalar incelendiğinde, GPT-3 ve BLOOM gibi çeşitli modellerin ciddi miktarda su tüketimi ve enerji tüketimine yol açabileceğinin belirtildiğini kaydeden Dr. Karakaş, şöyle devam etti:

“Kaliforniya Üniversitesinde yapılan çalışmada, artan yapay zeka uygulamalarıyla 2027 yılında 4.2-6.6 milyar metreküp su tüketilebileceği tahmin ediliyor. Hızla artan nüfus ve tükenen doğal su kaynakları sebebiyle içilebilir, kullanılabilir suya erişmedeki zorluk insanlığın paylaştığı en acil sorunlardan biri olduğu için de bu durum oldukça endişe verici. Çeşitli yapay zeka modellerinin geliştirilmesi ve çalıştırılması esnasında ekipmanların aşırı ısınmasını önlemek amacıyla soğutma sistemlerinde kullanılan suyun miktarının net olarak belirtilmesi çevresel açısından önemli olacaktır. Bir ürün veya hizmet üretmek için kullanılan tatlı su miktarını gösteren su ayak iziyle birlikte karbon ayak izinin de çevresel açıdan sürdürülebilir yapay zeka modelleri oluşturmak için ortaya konması gerekiyor.”

“İçilebilir ve kullanılabilir nitelikteki su kaynağı sınırlı”

İçilebilir ve kullanılabilir nitelikteki su kaynağının sınırlı ve dünya genelinde eşit olmayan bir şekilde dağıldığını dile getiren Dr. Öğr. Üyesi İnci Karakaş, “Tarımsal veya kentsel amaçlarla birlikte, yapay zeka uygulamaları için de yeraltı veya yüzeysel su kaynaklarından çekilen sular, kullanılabilir su kaynağını azaltabiliyor. Yeraltından ve yüzeysel su kaynaklarından sular çekildikten sonra, su kalitesinde meydana gelen değişim sonraki kullanımlar için su stresi seviyelerine katkıda bulunuyor. Küresel su kaynakları hem miktar hem de kalite açısından yetersiz kalarak, su kıtlığı riski ile karşı karşıya kalınabiliyor.” dedi.

“Su kıtlığının halihazırda 4 milyar insanı etkiliyor”

Şiddetli su kıtlığının halihazırda 4 milyar insanı, küresel nüfusun yaklaşık üçte ikisini, her yıl en az bir ay boyunca etkileyebildiğini de anlatan Dr. Öğr. Üyesi İnci Karakaş, “Küresel su sorununa entegre ve kapsayıcı yaklaşımlar getirilmediği takdirde, 2030 yılına kadar dünya nüfusunun neredeyse yarısının ciddi su sıkıntısı çekebileceği ve 2040 yılına kadar dünya genelinde yaklaşık her dört çocuktan birinin ciddi su sıkıntısı çeken bölgelerde yaşayacağı yapılan çalışmalarda vurgulanıyor. Ayrıca, yapay zeka uygulamalarının eğitildiği ve çalıştırıldığı yer ve zaman da su tüketimi açısından önemli olabiliyor.” diye bilgi verdi.

“Yeterince farkındalık oluşmadı”

Yapay zeka uygulamaları tarafından kullanılan su kaynaklarıyla ilgili yeterince farkındalık oluşmadığını da dile getiren Dr. Öğr. Üyesi İnci Karakaş, “Uygulamaların geliştirilip, çalıştırılması esnasında tüketilen su miktarları net olarak ortaya konmadığından, suyun sürdürülebilirliğini sağlamak çok zor olabilir. Su ayak izinin belirtilmemesi, gelecekte çevresel açıdan sürdürülebilir yapay zeka uygulamaları önünde potansiyel engel de oluşturabilir. Sürdürülebilir yapay zeka uygulamaları açısından su ayak izi ve karbon ayak izinin birlikte değerlendirilmesi önemli.” dedi.

“Yapay zeka uygulamalarının çevresel açıdan oluşturabileceği riskler ortaya konmalı”

Yapay zeka uygulamalarının, çevre bilimi, sağlık, eğitim ve araştırma, bilimsel yayıncılık, dijital asistanlar, ulaşım ve lojistik, finans ve çeviri gibi alanlarda kullanılabildiğini dile getiren Dr. Öğr. Üyesi İnci Karakaş, sözlerini şöyle tamamladı.

“Hayatımızın pek çok alanında kullanılan yapay zeka uygulamalarının çevresel açıdan oluşturabileceği riskler ortaya konmalı. Yapay zeka programları karmaşık olduğundan diğer bilgi işlem sistemlerinden daha fazla enerjiye ihtiyaç duyuyor. Yapay zeka araçlarının tam olarak ne kadar enerji harcadığını tespit etmek ise son derece zor.

“Küresel ısınmanın etkileri daha ciddi hissedilebilir”

2022 yılında yapılan bir çalışmada, BLOOM modelinin eğitilmesi sonucunda 24.7 ton karbondioksit emisyonu; ekipman üretimi ve modelin çalıştırılması sonucunda ise, 50.5 ton karbondioksit emisyonu yaydığı tahmin edilmiş. Karbondioksit sera gazı emisyonları içerisinde en büyük paya sahip olduğu görülüyor. Artan sanayileşme ve nüfus artışıyla birlikte, yapay zeka uygulamalarının da karbondioksit emisyonlarını yükseltmesiyle atmosferdeki sıcaklığın artarak, küresel ısınmanın etkileri daha ciddi hissedilebilir.

Çalışma saatleri Kısalıyor mu?

Çalışma saatlerinin 45 günden 40 güne düşüreleceği iddiaları uzun süredir gündemde. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, çalışma saatleri ve ücretleri konusunda önemli açıklamalarda bulundu.

Bakan Işıkhan konuyla ilgili olarak “Bakanlık olarak bir taraftan ülkemizin büyümesine ve istihdamının artmasına katkı sağlarken diğer yandan da çalışanlarımızın refahını arttıracak ve güvenliğini koruyacak tedbirleri hassasiyetle uygulamaktayız. Bu bağlamda Çalışma süreleri, ücretler, iş sağlığı ve güvenliği, işçilerin refahı, kadın, çocuk ve gençlerin çalıştırılması, kayıt dışılık, işsizlik, istihdam ve iş gücü piyasası uygulamaları gibi konular gündemimizde önemli bir yere sahiptir. Çalışma şartlarına ve ortamına ilişkin tüm mevzuat hükümlerinin uygulanmasına dair, araştırma, inceleme ve denetlemeyi kapsayan teftiş faaliyetleri bakanlığımızın iş müfettişleri tarafından yerine getirilmektedir.” dedi.

En Kötü Yıl 2024 mü Olacak ?

Nostradamus, Hiroşima’ya atılan atom bombasından Adolf Hitler’in yükselişine kadar pek çok tarihi olguyu 16. yüzyıldaki eserlerinde tahmin etti.

Şifreli şiirler halinde yazdığı eserleri, tarihsel olaylarla uyum içinde sürekli olarak yeniden yorumlanmaya açık.

Bu özelliğinden dolayı tahminlerinin “doğruluğunu” değerlendirmek için her yıl uzmanlar eserlerini dikkatle yorumlamaya devam ediyor.

Nostradamus 2023 yılını öngören şiirinde, “Buğdayın pahası o kadar yükseğe çıkacak ki / İnsanoğlu hemcinsini yiyecek” ifadelerine yer verdi.

Bu kehanet metaforla sınırlı kalsa da, dünyanın pek çok yerinde ülkeler yükselen enflasyon kaynaklı fiyat artışı nedeniyle sıkıntılar çekiyor.


Bir başka ilgi çekici tahmin ise iklim felaketi etrafında dönüyor. Nostradamus, bugün yaşadığımız şiddetli fırtınalar, kontrol edilemeyen yangınlar ve artan sıcaklıklar gibi şiddetli hava olaylarını önceden tahmin etmiş gibi görünüyor. Kahin, kuraklaşan topraklardan ve büyük sellerden bahseden şiirler yazdı.

Ayrıca, tarımı yok eden ve hastalıklara ve açlığa yol açan tsunamilere işaret edebilecek “devasa dalgalar yoluyla çok büyük bir kıtlık” konusunda da uyarıda bulundu. Eğer öngörüleri doğruysa önümüzdeki yıllarda çok daha ciddi iklim felaketleri gerçekleşebilir.