5053873217 [email protected]

CUMARTESİ GECESİ ‘DUMAN’LANACAKSINIZ

Rock müziğin en popüler gruplarından Duman, 24 Mart Cumartesi gecesi Bronx sahnesinde olacak. Kaan Tangöze, Batuhan Mutlugil, 
Ari Barokas, 
Cengiz Baysal’dan oluşan grup son albümleri,  18 Mart 2009 tarihinde Sony Music etiketi ile Duman 1 ve Duman 2 olmak üzere raflardaki yerini aldı. Bu albümdeki eserler de yine dinleyici kitlesinden büyük beğeni alırken hayran kitlesini daha da arttırmıştı. 3 yıldır albüm yapmamalarına rağmen popülerliklerinden hiçbir şey kaybetmeyen grubun sahneye çıkacağı gecenin bilet fiyatları 35 ve 40 TL.

İlk albümleri “Eski Köprünün Altında”yı 1999 yılında çıkartan Duman, daha önce “Mad Madam” adlı grupta beraber sahne alan Kaan Tangöze (vokal/gitar) ve Ari Borakas (bas) ikilisine, Batuhan Mutlugil (gitar) ve Alen Konakoğlu’nun (davul) katılmasıyla kuruldu. İlk albümle beraber özellikle sahne performansına ağırlık veren grup, kısa sürede kendine sadık bir dinleyici kitlesi yaratmayı başardı.

2002 yılının Ekim ayında piyasaya sürülen “Belki Alışman Lazım” adlı ikinci albüm kayıtları, özellikle çıkış parçası “Bu Akşam” ve “Herşeyi Yak” coverıyla, Duman’ın Türkiye çapında tanınan bir rock grubu haline gelmesini sağladı. Türkiye’nin pek çok şehrinde konserler vererek hayranlarıyla buluşan Duman, bu performanslarını yansıtan ve Bostancı Gösteri Merkezi’nde kaydedilen konser albüm ve DVD’si çıkarttı.

2005’in Temmuz ayında piyasaya çıkan 3. albümleri, albüme ismini veren “Seni Kendime Sakladım” ve bir Ari parçası olan “Aman Aman”la büyük beğeni topladı. Bu arada grubun “İstanbul” parçası Fatih Akın’ın İstanbul’un seslerini anlatan “Crossing the Bridge” belgeselinde kendisine yer buldu. Davul ustası Cengiz Baysal ‘ın gruba katılmasıyla yoluna devam eden Duman, sadece Türkiye ile sınırlı olmayıp Avrupa ve Amerika’da da konserler vermeye devam etti.

RED HOT CHILI PEPPERS İSTANBUL’DA KONSER VERECEK Mİ?

Red Hot Chili Peppers 2012 yazında İstanbul’da konser verecek. Peki konser mekanı neresi olacak? 

Bir süredir 2012 yazında İstanbul’da konser vereceği söylenen Red Hot Chili Peppers’in konseri kesinleşti. Konseri düzenleyecek olan Pozitif, resmi bir açıklama yapmamasına rağmen müzik çevreleri şimdi konserin mekanı hakkında öngörülerde bulunuyor. Mekanın Santral İstanbul olma olasılığından bahseden Tolga Akyıldız da “Buradaki en önemli mesele ‘yer’ meselesi. Şu anda yer olarak Santral İstanbul düşünülmekle birlikte grubun da bunu onaylaması gerekli. Bu tür büyük gruplar yer konusunda çok hassas oluyor. Umarım, bir son dakika aksiliği olmaz. Çok uzun zamandır beklediğimiz bir konser RHCP” diye yazdı.

DEMET AKBAĞ’DAN NURİ BİLGE CEYLAN VE FİLMLERİNE AĞIR ELEŞTİRİ!

Sanat filmlerinden bahseden Demet Akbağ’ın konu NBC’ye gelince ünlü yönetmene yaptığı övgü, yergiyle birbirine karıştı.

Demet Akbağ Film Arası Dergisi’nin mart sayısına verdiği röportajda sanat filmlerini anlattı. Sanat filmlerinden bahsederken Nuri Bilge Ceylan’a da değinmeden geçmeyen Demek Akbağ, Cannes Film Festivali’ni kast ederek “Bizim gözümüze onlar soktu Nuri Bilge Ceylan’ı. Onlar bize ‘Nuri Bilge önemli bir adam’ dediler. Çok tuhaf değil mi? Orada kıymete bindi önce. Şimdi yine aynı tarz filmler yapıyor ama artık yabancılar onayladı diye biz de onaylıyoruz onu” dedi. Akbağ’ın NBC’nin filmlerinden bahsederken kullandığı ‘ağır, yavaş, aynı tarz, kıymete bindi’ gibi sözcükler ünlü yönetmeni ağır bir dille eleştirdiğini açıkça ortaya koydu. Akbağ şunları söyledi:

“Onların (sanat filmlerinin) kendisine ait bir dünyası var. Oyuncuları ayrı, yönetmenleri ayrı, seyircileri ayrı. Bilmiyoruz biz onları. Vizyonda bile göremiyoruz ödül bile alsa. Hatta aldıkları ödüller de küçücük yazıldığı için, programlarda da filmin oyuncuları ödül almış diye çağırılmadığı için onlardan haberimiz bile olmuyor. Bu, dünyada da böyle. Hollywood filmleri ile Avrupa sineması arasındaki çatışma, tercih her zaman farklı. Her iki taraf da birbirini eleştiriyor. Yaftalıyorlar. Fransız filmi mi, çok uzadı, İngiliz filmi mi çok sıktı falan gibi. Bizde de bağımsız sinema dedikleri sanat filmleri, bol ödüllü ama gişesiz, seyirciye ulaşmayan filmler olarak kalıyor. Nuri Bilge Ceylan filmleri bile buna dâhil. Onun kendine ait bir PR’ı var. Cannes bunların en göze batanı ve bizi en çok ilgilendireni. Cannes’da bir film ödül alınca hepimizin haberi oluyor. Yabancılar değer verince biz Nuri Bilge Ceylan’a, böyle kıymetli bir adam sahip olduğumuzu anladık. ‘Aa bizde de bir Nuri Bilge Ceylan varmış’ dedik. Ama bizim gözümüze onlar soktu Nuri Bilge Ceylan’ı. Onlar bize ‘Nuri Bilge önemli bir adam’ dediler. Çok tuhaf değil mi? Orada kıymete bindi önce. Şimdi yine aynı tarz filmler yapıyor ama artık yabancılar onayladı diye biz de onaylıyoruz onu. Ne kadar ağır, ne kadar uzun, aslında bizim sinemada gülmekten hoşlanan seyircimize göre ne kadar yavaş film de yapsa, artık o Nuri Bilge Ceylan seyircinin gözünde. O da nispeten yani. Hiç bir zaman milletin kasıklarını tutarak güldükleri filmlerle yarışamayacak gişesi ama artık onun değişmez bir yeri oluştu”

ADANALI’YA BOND EZİYETİ

Adana’da 007 James Bond-Skyfall filminin 15 dakikalık bir bölümü Adana demir yolunda çekilecek. Demir yolu hattıve hat üzerinde bulunan köprüler trafiğe kapatılınca Adana şehir içi trafiği felç oldu. Çekimleri için her gün on binlerce aracın geçiş yaptığı Varna köprüsü de trafiğe kapatılınca halkın isyanı büyük oldu.

Serinin 25. filminde son 3 filmde olduğu gibi Bond’u Daniel Craig canlandırıyor.

 

 

[youtube width=”600″ height=”365″ video_id=”jQxL6Qm5klw”]

SAVCI BEY GERÇEKTEN CLARK GABLE’A BENZİYORSUNUZ

Nuri Bilge Ceylan’ın her filmi bir önceki aşmış bir gelişim seyri ile karşımıza çıkıyor. “Bir Zamanlar Anadolu’da” ise öncekilerden farklı bir ustalıkla işlenmiş, trajik anlara kodlanmış mizah öğeleriyle “Pulp Fiction”  tarzı bir güzellik yakalanmış. En olmadık anlarda trajedinin üstüne binmiş komik diyaloglar gerçek hayatın  mistik anlarının dahi bir yönetmen gözüyle izleyiciye fark ettirilmesi başarısı.

İşte savcı ve etrafındakiler arasında geçen Clark Gable muhabbeti de “Nuri Bilge Ceylan Gözünün” neler  görebildiğinin bir kanıtı. Bunca trajik olayın ortasında etrafındakilerin tek tek savcıya;

“-Savcı Bey Clark Gable’a benziyorsunuz.”

“-Savcı Bey Clark Gable’a gerçekten benziyorsunuz.”

“-Savcı Bey Clark Gable’a gerçekten çok benziyorsunuz.”

Döngüsü ortasında savcının da fırsattan istifade gururlanarak Doktor Cemal’e;

“-Faküldedeyken lakabım Gable Nusret’di. Beni öyle çağırırlardı.” demesi,

Yine kanun adamları tarafından tarladan aşırıp makdül ile birlikte bagaja yerleştirilen kavunlar… Filmin resim kalitesi ve çekim teknikleri ile tekrar tekrar gündeme gelmesi bir tarafa ayrıntılardaki gücünü ortaya koyan çok önemli kısımları.

Ama bu “-Savcı Bey Clark Gable’a gerçekten çok benziyorsunuz” repliği sinema tarihine çoktan girdi bile. Yıllar geçtikçe yerini daha da sağlamlaştıracak olan bu repliği sinemaya armağan eden “Bir Zamanlar Anadolu’da”  mükemmel bir de tirad kazandırdı tarihe.

Arap karakterinin Doktor Cemal’e söylediği sözler yine “Masumiyet” de Haluk Bilginer2in ağaç altında esrar çekerken söyledikleri gibi bir çok konservatuar öğrencisi tarafından tekrar tekrar ezberlenecek.

“Buralarda silahı olmayan mı var doktor? Silahsız olmaz.  iyisi var, kötüsü var. Bilemezsin. Gerektiğinde sen de acımayacaksın. Çakacaksın ağzının ortasına. Bizim buralarda böyle doktor. Kendi göbeğini kendin kesmek mecburiyetinde kalıyorsun bir yerde. Ha yok ben kesemem arkadaş diyorsan, iki dakkada alırlar çapını. Nereden geldiğini şaşarsın. Yok işte öyle. Hem şoför mahali olun, hem cam kenarı olsun hem de bedava. Yemezler. Maalesef hayvan terli. Adamın gözünden sürmeyi çekerler üstüne üstlük bir de seni borçlu çıkarırlar. Onu bilir onu söylerim. Dairede duracaksın. Merkezi kollayacaksın. Haa çember olsa olmaz mı? Olur o da olur. Fakat yerinde ve  zamanında. Yalnız icab ederse vazgeçmeyi de bileceksin. Hiçbirimiz dünyaya kazık çakmadık değil mi doktor. Hz. Süleyman; 750 yaşına kadar yaşamış. Altın mücevher. E dünya ona da kalmamış. Değil mi doktor?”

Aslında her şeyi söylediğini sanıp hiçbir şey söylemeyen Anadolu insanı bilgeliği, biraz daha az konuşsa bir şeye benzeyecekken kendini ispat çabasıyla lafın içine dolanan küçük insan bu kadar güzel tarif edilirdi kendi ağzından. Filmin büyüklüğü gündelik diyalogların tüm basitliği ve gerçekliği ile bu kadar güzel yansıtılmasında. Filmin başındaki “camız yoğurdu” muhabbeti de başka bir kanıtı bu profesyonel alımlayıcılığın. Bir sosyolog uzmanlığıyla gözlemlerini yapan NBC biriktirdiklerini ustalıkla yansıtmış.

İZNİK ÇİNİLERİ ART BOSPHORUS’DA

İznik çinileri, Emire Konuk’un güncel yorumu ile 15-18 Mart tarihleri arasında Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek olan 5. Art Bosphorus Çağdaş Sanat Fuarı’nda olacak. 
Emire Konuk, İznik Çinilerinin en tanınan motiflerinden biri olan, saz yolu motifini hiç değiştirmeden, motifin geleneksel anlamı olan, sonsuzluk kavramına yeni bir görsellik kazandırdı. Saz yolu motifi, yaşamın sürekliliğini, doğada yeniden yeniden doğuşu, bedensel ve ruhsal yenilenmeyi, sonsuzluğu, bitki ve su motifleriyle kutsayan Anadolu sanatının en güzel örneklerinden biridir.

Emire Konuk

5. Art Bosphorus Çağdaş Sanat Fuarı’na İngiltere merkezli Future Studio sanatçısı olarak katılan Emire Konuk, 8mx4m’lik bir alanın tabanı ve tavanını ayna ile kaplayarak mekanın ortasına 3m yüksekliğinde, İznik Vakfı’nın, eski İznik çini tekniğini yeniden yaratıp ürettiği, Saz Yolu motifinin tekrarından oluşan bir çini sütun yerleştirmekle, eksi sonsuzdan artı sonsuza giden çok etkileyici bir görüntü elde etmiş. Bu enstalasyon, İznik Çini sanatının aydınlığını, huzurunu, çok az ögeyle ifade edebildiği sakin görkemini, sonsuzluk inancını, etkili bir şekilde bize bir kere daha yaşatıyor.

Aynı serginin bir başka bölümü, İznik çinilerinin kullandığı renkleri, ayrı ayrı altın varak çerçevelerde sunarak yüceltiyor. Bir mucizeyi kutsar gibi altın varak çerçevelerde sunulan çiniler doğaya yapılan kutsal bir ayin gibi.

Aynı alanda bir video enstalasyonunda da bu sanatın doğaya ne kadar yakın olduğuna şahitlik eden deniz görüntüsünü izliyoruz. İznik çinilerine rengini veren kobalt mavisi, su yeşili denizin süt beyazı dalgaları sonsuz gelgitleri ile… Yapıtlarında sonsuzluk ve kutsal kavramları çerçevesinde dolanan Emire Konuk aynı konuları bu defa da İznik çinileriyle ifade ediyor.