5053873217 [email protected]

YILMAZ GÜNEY’İN ‘DUVAR’LA BÜTÜNLEŞEN BU MONTU SERGİDE

Türk sinemasının “Çirkin Kral” lakaplı usta oyuncusu Yılmaz Güney, 74. doğum gününde Kadıköy’de iki farklı etkinlikle anılacak. ‘Yılmaz’ın Yolu’ adlı sergide Duvar filminin tüm çekimleri sırasında üzerinde olan bu mavi mont da sergilenecek. 

Kadıköy Belediyesi, unutulmaz sanatçı Yılmaz Güney’i özel eşyaları, kendi el yazılı orijinal senaryoları, aşk mektupları, cenazesi ve özel yaşamından çekilen çok özel fotoğrafları ve filmlerinden aldığı ödüllerin yer aldığı “Yılmaz’ın Yolu Sergisi” ve Güney’in yasaklı filmi “Umut”un gösterimi ile anıyor. Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi’nde Yılmaz Güney’in eşi Fatoş Güney’in katkılarıyla ilk kez hazırlanan sergi, 31 Mart-22 Mayıs tarihlerinde ziyarete açık olacak. Sergide, Güney’in Cannes Film Festivali’nde kazandığı Altın Palmiye Ödülü, Locarno Film Festivali’nden aldığı Altın Leopar Ödülü, 7 Altın Portakal, 9 Altın Koza, İşçi Sendikaları ödülü, Yabancı Film Festivalleri ödülleri de ilk kez sergilenecek. Güney’in, İmralı Yarı Açık Cezaevi’nde yaptığı yağlıboya tablosu, evlilik cüzdanı, diplomaları, gözlüğü ve daktilosu ile serginin en önemli parçası olan Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye Ödülü’nü aldığında giydiği kıyafeti ile “Duvar” filmini çekerken giydiği mavi montu da ilk kez sergilenecek.

Serginin en önemli parçası, Güney'in Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye Ödülü'nü aldığında giydiği bu kıyafet.

Sanatçı Ara Güler’in objektifinden 7 kare fotoğrafın yanında cenazesi sırasında Paris’te çekilen fotoğrafları, filmlerin orijinal afişleriyle cezaevinden Fatoş Güney’e yazdığı mektupların orijinal halleri de sergiyi gezenlerin oldukça ilgisini çekecek. İlk basım kitaplarının orijinal hallerinin de yer aldığı bu özel serginin açılış töreni, 31 Mart Cumartesi günü saat 17.00 de Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk ile Fatoş Güney’in ev sahipliğinde yapılacak.

Tuncel Kurtiz ve Yılmaz Güney, Umut filminden bir karede...

Yılmaz Güney’i anma etkinlikleri kapsamında Güney’in Türk sinema tarihinde önemli bir dönüm noktası olan ve sansür kurulu tarafından yasaklanan “Umut” filmi de 31 Mart Cumartesi günü özel gösterimiyle yıllar sonra tekrar sinamaseverlerle buluşacak. Caddebostan Kültür Merkezi’nde saat 14.00’de yapılacak özel gösteriminden sonra Müjdat Gezen, Tuncel Kurtiz, Fatoş Güney, Arif Erkin, Kaya Ererez, Hüseyin Karabey ile Kürşat Alnıaçık’ın katılacağı bir söyleşi programı da gerçekleştirilecek. Yönetmenliğini, senaristliğini, yapımcılığını ve başrol oyunculuğunu Yılmaz Güney’in yaptığı filmde Tuncel Kurtiz de rol almıştı. 1970 yapımı film, Adana Altın Koza Film Festivali’nde 6 büyük ödül alırken, film Güney’e Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü kazandırmıştı. Aynı zamanda Grenoble Film Festivali’nde Seçici Kurul Özel Ödülü alan Umut filmi, Güney’in siyasi filmlerinin öncüsü olarak kabul ediliyor.

 

Hayat Bize

…hayat bize
mutlu olma şansı
vermedi sevgili
biz kendimizden
başka herkesin
üzüntüsünü üzüntümüz,
acısını acımız yaptık
çünkü. Dünyanın öbür
ucunda hiç tanımadığımız
bir insanın göz yaşı bile
içimizi parçaladı. Kedilere
ağladık, kuşların yasını tuttuk…
Yüreğimizin zayıflığı kimi zaman hayat
karşısında bizi zayıf yaptı. Aslında
ne güzel şeydir insanın insana yanması sevgili…
Ne güzeldir bilmediğin birinin derdine
üzülebilmek ve çare aramak. Ben bütün
hayatımda hep üzüldüm, hep yandım.
Yaşamak ne güzeldir be sevgili…Sevinerek,
severek, sevilerek, düşünerek… Ve o
vazgeçilmez sancılarını duyarak hayatın…

Yılmaz Güney

ELLİ METRE YÜKSEKTEN İÇİ SU DOLU KONSERVE KUTUSUNA ATLADILAR!

Ekranların sevilen dizisi ‘Öyle Bir geçer Zaman ki’ dizisinin senaristi Coşkun ırmak’ın yazdığı, Melih Ener’in yönettiği ‘Elli Metre Yüksekten İçi Su Dolu Konserve Kutusuna Balıklama Atlamak’ isimli oyunun galası renkli görüntülere sahne oldu.

İçinde soytarısından, beceriksiz palyaçosuna, Rin Tin Tin’den Ehli keyf maestrosuna ve birbirinden romantik aşk şarkılarını size söyleyecek güzel sesli bir kadınla Paris, Venedik, Malta, Girit, İstanbul’un görkemli boğazı, Hindistan ve Rusya’ya uzanan bir Dolandırıcı bir sirk topluluğunun mandolinli, akordeonlu, muhteşem oyun dün akşam Akatlar Kültür Merkezi’nde yapıldı!

Bir panayır havasındaki bu renkli galaya gelen davetliler; Çocukluğumuzun vazgeçilmez yiyecekleri elma şekerleri, pamuk helvalar, mısırlar, kokteyl boyunca gösterileriyle ortalığı şenlendiren soytarılarla buluştular. Galaya tiyatro dünyasının Afife Jale jürisinden birçok sanatçı ve jürinin de katıldığı bu geceye, ünlü oyuncu Cengiz Küçükayvaz ve sevgilisi Züleyha Karyağdı’da katılarak, kendi tiyatrolarında başka bir oyunda kendileriyle rol alan öğrencileri ve birlikte sahne aldığı arkadaşlarına ilk gecelerinde destek verdiler.

Ekranların sevilen dizisi ‘Öyle Bir geçer Zaman ki’ dizisinin senaristi Coşkun ırmak’ın yazdığı, Melih Ener’in yönettiği ‘Elli Metre Yüksekten İçi Su Dolu Konserve Kutusuna Balıklama Atlamak’ isimli oyunda; ‘ Hayat Bilgisi’ dizisinden ‘Kikirik’ karakteriyle tanıdığımız Çisil Oral, Melih Ener, Mir Mehmet Zekeriya Karakaş, Serhan Erbek gibi isimler rol alıyor. Feride Sofugil (Mandolin), Mustafa Sevindik (Akordeon) gibi müzisyenlerin de yer aldığı bu renkli, sirk havasındaki oyunun dekorlarını Selçuk Hasgül, birbirinden renkli kostümlerini Melahat Öztel, Şengül Tüfek üstleniyor.

 

OYUNUN KONUSU: Bu oyunda her şey var… Şöhreti dünya sınırlarını aşmış sirk soytarısı Muhteşem Pierre ve onu yaşamındaki tüm çıkmazlara katlanabilmek için ilahlaştıran Isabelle ya da Rin-Tin-Tin. Dolandırıcı bir sirk topluluğu, üçkâğıtçı bir sirk sunucusu, beceriksiz bir palyaço olan Alphonso, ehli keyif bir maestro ve şarkılarında aşktan, mavi nehirlerden söz eden, güzel sesli bir kadın…

Yalanlarla gerçeklerin birbirine karıştığı, artık ayırt edilemeyecek kadar iç içe geçtiği bir anda tüm sırların birden ortaya saçılıvermesi ve ardı ardına gelen itiraflar. Dünyanın karmaşası içinde görmezden geldiğimiz küçük insanlar. Paris’te sanat çevrelerinin kokusunu alıp, oradan Venedik’ te Akdeniz’ in dalgalarına, parlak güneş ışığına ”merhaba” diyeceksiniz. Oradan Malta şövalyeleriyle kılıç yarıştırıp ver elini Girit dedikten sonra İstanbul’ da akşamın kızıllığı, minarelerin uçlarını saracaksınız. Bir gece vakti Boğazın serin ve akıntılı sularını yüzerek geçip Hindistan’ a vardıktan sonra oradan da Rusya’ ya uzanan hayal dünyasında keyifli bir yolculuk yapacaksınız.

MARİLYN ÇALACAK JOHNNY DEPP SÖYLEYECEK

Carly Simon’ın 1972 çıkışlı hiti şarkısı “You’re So Vain”  ı Ünlü oyuncu Johnny Depp ve şarkıcı Marilyn Manson birlikte seslendirecekler.

 

Uzun zamandır arkadaş olan ikilinin düet yapacağı şarkı, Manson’ın 1 Mayıs’ta çıkaracağı yeni albümü “Born Villain”da yer alacak.

 

Daha önce Johnny Depp’in ‘Cehennemden Gelen’ (From Hell) filminde Manson’ın bir şarkısını kullanılmıştı.

KAYBEDENLER KULÜBÜ YİNE KAYBETTİ, BEHZAT Ç. PAYINA DÜŞENİ ALDI

Bir  ödül olmaktan çok eleştiri niteliği taşıyan Altın Bamya ödüllerinin dördüncüsü Kaybedenler Kulübü’ne gitti. Behzat Ç. törende payına düşeni aldı.

 

Sinemada erkek egemen bakışı eleştirmek ve cinsiyetçiliğe dikkat çekmek için dağıtılan Altın Bamya Ödülleri, dün gece Hollanda Başkonsolosluğu’nda yapılan bir törenle açıklandı.

Filmmor Kadın Filmleri Festivali’nin kapanış gecesinde dağıtılan ödüllerde, bu yıl, Altın Bamya Ödülü’nün sahibi Tolga Örnek’in yönettiği “Kaybedenler Kulübü” oldu. “Kaybedenler Kulübü” ayrıca ‘İzleyici Bamyası Ödülü’ne de layık görüldü.

Erkeklerin tüm anlam ve aksiyonunun merkezinde olduğu filmlerin değerlendirildiği erkek karakter ödülünü ise “Behzat Ç: Seni Kalbime Gömdüm” ile Behzat Ç., Harun ve Hayalet karakterleri kazandı.

SON YILLARIN EN KAPSAMLI MEDYA ARAŞTIRMASI VE ANALİZİ KİTAP OLDU

MEDYA VE TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM


Duayen iletişimbilimci Ünsal Oskay’ın izinden: SEYİRLİK CÜMBÜŞLER
Nurçay Türkoğlu, eleştirel iletişim bilimlerini yeni kitabında sürdürüyor….

Profesör Doktor Nurçay Türkoğlu ekibiyle birlikte TÜBİTAK projesinde yaptığı çalışmanın birikimini ve analizini bir kitap olarak okuyucuya sunuyor.

 

YAŞAMAKTA

OLDUĞUMUZDAN

BAŞKA

BİR DÜNYA

MÜMKÜN DEĞİL Mİ?

SEYİRLİK CÜMBÜŞLERDE

HER ŞEYDEN ÇOK

ÖRSELENMİŞ

UMUTLAR

VAR…

 

 

TOPLUMSAL DÖNÜŞÜMLER VE İZLEYİCİ KATILIMI: Nurçay Türkoğlu

Stüdyo Katılımlı Programlarda Eyleyici-Seyirci Ayrımı / Ezberlenmiş Sözcüklerden İbaret Televizyon Bilgisi / Televizyona Karşı Doğa / Stüdyoda Kurulan Sözde Komşuluk/ Hemşerilik Ortamı

 

EKRAN-STÜDYO GERİLİMİ: Selda Tunç

Postmodern Karşılaşma Yerleri: Stüdyolar / ‘Janus Yüzlü’ Stüdyo Mekânı: Stüdyoda ‘Getto’ / Sunucu Şiddeti

 

TELEVİZYON DİZİLERİNDE DEĞİŞEN AİLE DEĞERLERİ: Özge Gürsoy

Aile / Sitcom / Gençlik Dizileri, Mahalle/Cemaat Dizileri, Dönem Dizileri / Polisiye Diziler/Erkek Kahraman Üzerinden Kurgulanan Diziler / Romantik Aşk Dizileri

 

DEV EKRANIN MİNİK İZLEYİCİLERİ: Mustafa Elbir

Televizyonla Sosyalleşme/ Tüketim/ Aile Kucağında Televizyon İzlemek  / Medya Okuryazarlığı/Medya Paylaşımı Araştırması / Polatçılık, Adanalı’cılık, Ezel’cilik /

 

Kitaba en çok iletişim fakülteleri öğrencileri sevineceklerdir.

Ancak Nurçay Türkoğlu’nun

tüm kitapları gibi, bu kitap da

Türkiye’de sosyal bilimler adına

yol gösterici bir kaynak

olarak literatürdeki yerini alacaktır.

 

 

 

 

 

KİTAP HAKKINDA:

Seyirlik Cümbüşler: Medya ve Toplumsal Dönüşüm kitabının temeli sanırım, 1980’li yıllarda Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne bağlı Basın Yayın Yüksek Okulu’ndaki öğrencilik yıllarıma dayanır. Hocamız Ünsal Oskay, Aristo’nun katharsis/arınma teorisiyle günümüz popüler kültürünü anlatırken; “Antik dönemde, Büyük Diyonisos şenliklerinde Yunan komedyalarını izleyen halk öyle eğlenirmiş ki, gülerken kendilerinden geçip oturdukları sıralardan yere düşerlermiş” diye başlardı. Halkı gülmekten kırıp geçiren bu komedyaları yazan pek coşkulu (!) ozanları şikâyet eden yöneticilere karşı Aristo’nun “bırakın güldürsünler canım, böyle gülenler ertesi gün size küfretmeyecek kadar kötü duygularından arınmış olurlar” dediğini sanki oradaymış gibi eğlenceli anlatırdı. Onun ders anlatışını hareketleriyle birlikte hatırlıyorum. Bu konu bizi özne olarak bireye ve yurttaşlık tartışmalarına götürürdü. 1990’ların başında ilk akademik metinlerimden biri olan “Seyirlik Ölümler” makalesini, yine Ünsal hocam sayesinde tanıdığım W. Benjamin, T. Adorno’nun yanı sıra; Habermas’ın yurttaşlık ve kamusal alan kavramlarındaki dönüşümden ve eleştirel sosyal antropolojiden yararlanarak yazmıştım. Medya ve şiddet ilişkisini ele aldığım Seyirlik Ölümler, medyadaki şiddet görüntülerinin ‘uzlaşmacı eğlencelikler’ haline gelişini gösteriyordu. Sonrasında Seyirlik Cümbüşler başlığıyla incelediğim televizyon programları beni ve öğrencilerimi, yurttaş katılımı meselesini değişik vesilelerle yeniden-yeniden ele almaya yöneltti.

Seyirlik sözcüğünü, etkin ve edilgen izleyici kavramlarını tartışmamıza olanak verdiği için tercih ediyorum. İzlemek fiilinin yeterli olmadığı bir keyiflenme duygusunu da içerdiğini düşünüyorum. Cümbüşler ise televizyon eğlencesinin bu kitapta ele aldığımız örneklerindeki “vur patlasın-çal oynasın” ortamını anlatmak üzere, batılı metinlerdeki karnaval’dan daha yakın geliyor.

 

CUMARTESİ GECESİ ‘DUMAN’LANACAKSINIZ

Rock müziğin en popüler gruplarından Duman, 24 Mart Cumartesi gecesi Bronx sahnesinde olacak. Kaan Tangöze, Batuhan Mutlugil, 
Ari Barokas, 
Cengiz Baysal’dan oluşan grup son albümleri,  18 Mart 2009 tarihinde Sony Music etiketi ile Duman 1 ve Duman 2 olmak üzere raflardaki yerini aldı. Bu albümdeki eserler de yine dinleyici kitlesinden büyük beğeni alırken hayran kitlesini daha da arttırmıştı. 3 yıldır albüm yapmamalarına rağmen popülerliklerinden hiçbir şey kaybetmeyen grubun sahneye çıkacağı gecenin bilet fiyatları 35 ve 40 TL.

İlk albümleri “Eski Köprünün Altında”yı 1999 yılında çıkartan Duman, daha önce “Mad Madam” adlı grupta beraber sahne alan Kaan Tangöze (vokal/gitar) ve Ari Borakas (bas) ikilisine, Batuhan Mutlugil (gitar) ve Alen Konakoğlu’nun (davul) katılmasıyla kuruldu. İlk albümle beraber özellikle sahne performansına ağırlık veren grup, kısa sürede kendine sadık bir dinleyici kitlesi yaratmayı başardı.

2002 yılının Ekim ayında piyasaya sürülen “Belki Alışman Lazım” adlı ikinci albüm kayıtları, özellikle çıkış parçası “Bu Akşam” ve “Herşeyi Yak” coverıyla, Duman’ın Türkiye çapında tanınan bir rock grubu haline gelmesini sağladı. Türkiye’nin pek çok şehrinde konserler vererek hayranlarıyla buluşan Duman, bu performanslarını yansıtan ve Bostancı Gösteri Merkezi’nde kaydedilen konser albüm ve DVD’si çıkarttı.

2005’in Temmuz ayında piyasaya çıkan 3. albümleri, albüme ismini veren “Seni Kendime Sakladım” ve bir Ari parçası olan “Aman Aman”la büyük beğeni topladı. Bu arada grubun “İstanbul” parçası Fatih Akın’ın İstanbul’un seslerini anlatan “Crossing the Bridge” belgeselinde kendisine yer buldu. Davul ustası Cengiz Baysal ‘ın gruba katılmasıyla yoluna devam eden Duman, sadece Türkiye ile sınırlı olmayıp Avrupa ve Amerika’da da konserler vermeye devam etti.