5053873217 [email protected]

MEDYA VE TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM


Duayen iletişimbilimci Ünsal Oskay’ın izinden: SEYİRLİK CÜMBÜŞLER
Nurçay Türkoğlu, eleştirel iletişim bilimlerini yeni kitabında sürdürüyor….

Profesör Doktor Nurçay Türkoğlu ekibiyle birlikte TÜBİTAK projesinde yaptığı çalışmanın birikimini ve analizini bir kitap olarak okuyucuya sunuyor.

 

YAŞAMAKTA

OLDUĞUMUZDAN

BAŞKA

BİR DÜNYA

MÜMKÜN DEĞİL Mİ?

SEYİRLİK CÜMBÜŞLERDE

HER ŞEYDEN ÇOK

ÖRSELENMİŞ

UMUTLAR

VAR…

 

 

TOPLUMSAL DÖNÜŞÜMLER VE İZLEYİCİ KATILIMI: Nurçay Türkoğlu

Stüdyo Katılımlı Programlarda Eyleyici-Seyirci Ayrımı / Ezberlenmiş Sözcüklerden İbaret Televizyon Bilgisi / Televizyona Karşı Doğa / Stüdyoda Kurulan Sözde Komşuluk/ Hemşerilik Ortamı

 

EKRAN-STÜDYO GERİLİMİ: Selda Tunç

Postmodern Karşılaşma Yerleri: Stüdyolar / ‘Janus Yüzlü’ Stüdyo Mekânı: Stüdyoda ‘Getto’ / Sunucu Şiddeti

 

TELEVİZYON DİZİLERİNDE DEĞİŞEN AİLE DEĞERLERİ: Özge Gürsoy

Aile / Sitcom / Gençlik Dizileri, Mahalle/Cemaat Dizileri, Dönem Dizileri / Polisiye Diziler/Erkek Kahraman Üzerinden Kurgulanan Diziler / Romantik Aşk Dizileri

 

DEV EKRANIN MİNİK İZLEYİCİLERİ: Mustafa Elbir

Televizyonla Sosyalleşme/ Tüketim/ Aile Kucağında Televizyon İzlemek  / Medya Okuryazarlığı/Medya Paylaşımı Araştırması / Polatçılık, Adanalı’cılık, Ezel’cilik /

 

Kitaba en çok iletişim fakülteleri öğrencileri sevineceklerdir.

Ancak Nurçay Türkoğlu’nun

tüm kitapları gibi, bu kitap da

Türkiye’de sosyal bilimler adına

yol gösterici bir kaynak

olarak literatürdeki yerini alacaktır.

 

 

 

 

 

KİTAP HAKKINDA:

Seyirlik Cümbüşler: Medya ve Toplumsal Dönüşüm kitabının temeli sanırım, 1980’li yıllarda Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne bağlı Basın Yayın Yüksek Okulu’ndaki öğrencilik yıllarıma dayanır. Hocamız Ünsal Oskay, Aristo’nun katharsis/arınma teorisiyle günümüz popüler kültürünü anlatırken; “Antik dönemde, Büyük Diyonisos şenliklerinde Yunan komedyalarını izleyen halk öyle eğlenirmiş ki, gülerken kendilerinden geçip oturdukları sıralardan yere düşerlermiş” diye başlardı. Halkı gülmekten kırıp geçiren bu komedyaları yazan pek coşkulu (!) ozanları şikâyet eden yöneticilere karşı Aristo’nun “bırakın güldürsünler canım, böyle gülenler ertesi gün size küfretmeyecek kadar kötü duygularından arınmış olurlar” dediğini sanki oradaymış gibi eğlenceli anlatırdı. Onun ders anlatışını hareketleriyle birlikte hatırlıyorum. Bu konu bizi özne olarak bireye ve yurttaşlık tartışmalarına götürürdü. 1990’ların başında ilk akademik metinlerimden biri olan “Seyirlik Ölümler” makalesini, yine Ünsal hocam sayesinde tanıdığım W. Benjamin, T. Adorno’nun yanı sıra; Habermas’ın yurttaşlık ve kamusal alan kavramlarındaki dönüşümden ve eleştirel sosyal antropolojiden yararlanarak yazmıştım. Medya ve şiddet ilişkisini ele aldığım Seyirlik Ölümler, medyadaki şiddet görüntülerinin ‘uzlaşmacı eğlencelikler’ haline gelişini gösteriyordu. Sonrasında Seyirlik Cümbüşler başlığıyla incelediğim televizyon programları beni ve öğrencilerimi, yurttaş katılımı meselesini değişik vesilelerle yeniden-yeniden ele almaya yöneltti.

Seyirlik sözcüğünü, etkin ve edilgen izleyici kavramlarını tartışmamıza olanak verdiği için tercih ediyorum. İzlemek fiilinin yeterli olmadığı bir keyiflenme duygusunu da içerdiğini düşünüyorum. Cümbüşler ise televizyon eğlencesinin bu kitapta ele aldığımız örneklerindeki “vur patlasın-çal oynasın” ortamını anlatmak üzere, batılı metinlerdeki karnaval’dan daha yakın geliyor.