5053873217 [email protected]

CORONA VİRÜS’DE RİSK SEVİYESİ DEĞİŞTİ ; “ÇOK YÜKSEK RİSKLİ !”

Dünya Sağlık Örgütü, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) için küresel risk seviyesini “yüksekten”, “çok yüksek” seviyeye çıkardı.

DSÖ’den son dakika koronavirüs Kovid-19 açıklaması: Risk seviyesini ‘yüksekten’, ‘çok yüksek’ seviyeye çıkardı

Çin’de yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında hayatını kaybedenlerin sayısı 2 bin 790’a çıktı.

 


Ulusal Sağlık Komisyonu’ndan yapılan yazılı açıklamaya göre son 24 saatte 44 kişi yaşamını yitirirken, 327 yeni Kovid-19 vakası tespit edildi.

Yaşanan can kayıplarının 41’i Kovid-19’un merkez üssü Hubey eyaletinde gerçekleşirken, başkent Pekin’de 2, Sincan Uygur Özer Bölgesi’nde bir kişi yaşamını yitirdi.

Bu kapsamda toplam ölü sayısı ikisi Hong Kong Özel İdari Bölgesi’nden olmak üzere 2 bin 790’a yükselirken, virüs bulaşan kişi sayısı da 7 bin 952’sinin durumu ağır olmak üzere 78 bin 824’e çıktı.

CORONA VİRÜS’TEN KORUNMAK İÇİN BUNLARI YAPIN

3 bine yakın ölüme neden olan yeni tip corona virüse (Covid-19) dair bilinmesi ve yapılması gerekenler;

 

Ellerinizi en geç iki saat ara ile bol su ve sabunla en az 30 saniye iyice ovarak yıkayınız.

Şüpheli yerlerde yıkamayı takiben musluk kapatmada ve kapı-açma kapamada temiz bir kâğıt peçete kullanınız.

Okul dönüşü çocuklarınıza el, yüz ve mümkünse beden temizliği (tüm duş) yaptırınız.

El sıkma ve öpüşme şeklindeki selamlaşmalardan sakınınız.

Ateş, öksürük, aksırığı olanlarla temastan sakınınız, temas halinden hemen sonra ellerinizi iyice yıkayınız.

Günde 4-5 kez tuzlu su ile gargara yapmayı deneyiniz.

Evinizi (işyerinizi, okulu, sınıfı) sık sık havalandırınız.

Ateş, boğaz ağrısı, öksürük, nefes darlığı, yorgunluk gibi ortak belirtilerde acil yardım için Sağlık Bakanlığı’ndan (112) yardım isteyiniz.

Beslenme, düzenli uyku, kişisel hijyen konularında çok daha duyarlı ve dikkatli davranınız.

Ateşi, öksürüğü, boğaz ağrısı olan çocukları okula yollamayınız. Sizde aynı işaretlerden varsa işe gitmeyiniz, istirahat ediniz ve çevrenizi bulaşma konusunda uyarınız.

Bağışıklık gücünüzü azaltabilecek ilaçlardan, takviyeler ve girişimlerden uzak durunuz.

Çiğ gıdaları dikkatli tüketiniz.

Hayvansal besinleri pişirmeden yemeyiniz.

 

TÜRKİYE’DE ARTAN OBEZİTENİN NEDENİ NEDİR?

 

Bu artış ve fast-food denilen yeme alışkanlığı sonucu ilk kez 1980’li yıllarda ABD’de obezitenin arttığı gözlendi. Küresel anlamda bir sıkıntı olduğu ise ancak 1990’lı yılların başında düşük ve orta gelirli halkta artan hipertansiyon, diyabet ve obezite sıklığı ile farkına varıldı. En düşük gelirli kırsal ve kentsel yöreler olan Sub-Sahara Afrikası ve Güney Asya’dan başlayıp en zengin kesimlere kadar hızlı bir şekilde artan aşırı kilolu ve obezite hali günümüzün gerçeğini oluşturmaktadır.

  • İnsülin direncinin gelişmesini önlemek için ne gibi önlemler alınmalı? (Çocukluktan itibaren alınabilecek tedbirler nelerdir?)

Küresel anlamdaki obezite epidemisi yine küresel anlamda besin alışkanlığındaki değişim ve hareket etmede azalma daha çok hareketsiz yaşamayla birliktelik gösteriyor. Günümüzde Türkiye için artan obezitenin başlıca nedeni çocuklarda beslenme alışkanlıklarının giderek sağlıksıza kayması ve hareketsizliktir. Buna aşırı tüketilen yüksek kalorili yiyecekler ve bu yiyeceklerde artan oranda kullanılan doymuş yağ ve NBŞ (Nişasta Bazlı Şeker) birlikteliği neden olmaktadır. Hareketsizlik de çocukları kötü etkilemektedir. İtalya ve İngiltere kökenli 271 obez çocuğun beslenme alışkanlıkları bakımından incelendiği bir çalışmada çocuklara NBŞ (mısır şurubu kökenli fruktoz) içeren yiyecek ve içecek tüketim alışkanlıklıkarı soruldu. Artan NBŞ tüketimi bulundu. Roma’daki bir çocuk hastanesinden yapılan ve obez çocukların beslenme alışkanlıklarını gösteren çalışmanın çarpıcı sonuçları vardır. Bu çalışmaya katılan çocukların;

%53 kadarı kahvaltı yapmıyordu,
%40’ı sebze ve meyve tüketiyordu,
%90 kadarı her gün en az 1 kutu ya da şişe şekerli gazlı içecek vb. tüketiyordu. Bu olay haftanın pek çok günü tekrar ediyordu.
%95 kadarı her gün en az bir kez pizza, kraker, kurabiye veya içerisine şeker katılmış yiyeceklerden birini mutlaka tüketiyordu.

OBEZİTEYLE MÜCADELE İÇİN NELER YAPILABİLİR?

Beslenmede temel eğitimin önemine ve bu eğitimin de ailede başlaması gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr. Metin Başaranoğlu, “Daha sonra da okulda beslenme eğitimi devam etmelidir. Devlet de sağlık politikaları içerisine sağlıklı ve sağlıksız gıda ayrımını yaparak vatandaşa yardımcı olmalıdır. Örneğin Amerika ve Avrupa ülkelerinde trafik ışıkları yöntemi uygulanmaktadır. Market reyonlarında satılan ürünler içeriğine göre etiketlenmiştir. Örneğin yeşil etiketli olan (meyve ve sebze gibi) ‘senin için faydalı, yararlı, istediğin gibi tüket, endişe etme’ anlamı taşır. Oysa bir ürünün üzerinde kırmızı etiket varsa bu ürün sağlığın için zararlı olabilir. ‘Kullanmaman senin faydana olur, alacaksan da az tüket’ anlamı taşır. Siz de buna göre alışverişinizi yaparsınız. Bu ve benzeri görevleri ifa etmek devletlerin görevidir” değerlendirmesinde bulundu.

OKSİJENSİZ YAŞAYAN CANLI KEŞFEDİLDİ

Tel Aviv Üniversitesi’ndeki araştırmacılar önemli bir keşfe imza attı. Kral Sombalığı’nın midesini inceleyen araştırmacılar yeni bir canlı türüne rastlamıştı.

Kral Sombalığı’nın içinde yaşayan parazitin yaşamını devam ettirmek için oksijene ihtiyaç duymadığı saptandı. Denizanasına benzeyen parazitin, hayvan olduğu belirtildi.

Böylece oksijene ihtiyaç duymayan ilk hayvanın da keşfi gerçekleşmiş oldu. Parazitin keşfi daha önceki araştırmalarda ortaya çıkartılmış olsa da canlının genomunun haritalanması yeni yapıldı.

Araştırmacılar paraziti incelerken hücre yapısında mitokondrinin bulunmadığını tespit etti. Hücre organellerinden biri olan mitokondri, oksijenli solunum yapan ökaryot hücrelerde bulunuyor.

DNA’DA MİTOKONDRİYE DAİR GEN YOK

Organelin temel işlevi oksijeni parçalayarak hücrelerin ihtiyaç duyduğu enerjinin üretilmesini sağlamak.

Sombalığının midesinde yaşayan parazitin hayvana zarar vermediği belirtildi. DNA’da mitokondriye ilişkin genlere rastlanmadı.

Araştırmacılar, “Tek hücreli ökaryotlarda oksijensiz solunum daha önce de biliniyordu ancak çok hücreli ökaryot bir canlıda oksijensiz yaşam geliştiği gözlemlendi” ifadelerini kullandı.

KORSE TAKMAK ZARARLI MI?

Farklı amaçlara uygun korseler mevcuttur.

Bunlar en çok sporcuların kullandıkları korseler,

elbise altlarına kullanılan korseler,

kalçayı toparlayıcı korseler,

beli ince gösterici korseler

doğum sonrası sıkılaştırıcı korseler

Korse takmanın faydaları elbette ki vardır. Mesela bir sporcunun korse takması demek olası sakatlıklardan kendini koruması demektir. Korseler aynı zamanda terletici özelliğe sahip olduğundan zayıflatıcıdır. Hamilelik sonrasında takılan korselere gelince karın bölgesi toparlamalarında hayli etkilidir.

 

Korse giymek zararlı mı?

Korse kullanmanın zararlarına gelince, eğer uzun kullanımlar söz konusu olursa aşırı terlemeden dolayı bölgede mantar oluşumuna sebebiyet verebilir. Eğer vücut yapısına uygun bir korse kullanımı varsa bu vücut yapısını bozabildiğinden zararlıdır. Vücudu hava aldırıcı korse kullanımları çok daha sağlıklı bir seçim olacaktır. Korse kullanırken fayda yerine zarar görmemek adına korse kullanmaları son yıllarda çokça arttığından korse alınırken dikkat edilmesi gerekenler başında korsenin kumaşı gelir. En önemli durum ise alınan bedendir. Vücut yapısına uygun olmayan bir beden alınmadığı takdirde vücut yapısını bozmaya sebebiyet verilir. Almadan önce göbek üst bölgesi, bel bölgesi ölçüleri dikkatlice alınmalıdır. Beden olarak bedenden 1 beden küçük korse alınması gerekliliği uzmanlarca onaylıdır. Korse Kullanmak Zayıflatır mı? Özellikleri nelerdir? Vücut yapısına uygun bir korse kullanımı zayıflamada etkilidir. Ancak bilinen bir gerçek vardır ki korse yardımcı bir yöntemdir. Korse giymenin zayıflamadaki etkisini arttırabilmek adına bol su tüketilmesi yardımcı olacaktır. Vücut yapısına uygun olmayan korse kullanımı vücudun yapısını bozar. Bel ağrısı ve bel fıtığı kullanımlarında ağrıları azaltıcı özelliği vardır. Vücudun şekilli gözükmesinde etkilidir. Vücudun nefes almasını engellemeyen kumaşlardan yapılan korse seçimleri sağlıklı olandır. Korse seçimi nasıl yapılır? Bilinçli kullanım halinde korse zararlı değil yararlı bir kullanım haline gelir. Bazı durumlarda şıklık adına kullanılan korseler de bilinçli olarak bedenin çok daha altında kullanılan korselerle dolaşım sistemi zora sokulur. Bu sebeple sahip olunan beden ölçüsünün bir alt bedeni korsenin bedeni olmalıdır. Korse cinsi kesinlikle polyester olmamalıdır. Polyester insan vücudu için zararlı bir malzemedir. Zira ısı ve ter dışarı çıkamadığından vücut hava almaz bu da sorun yaratır. Korse takılma şekli göğüs altından itibaren olmalıdır. Kilosundan şikayet eden ya da bölgesel fazlalıklar sebebi ile rahatsızlık duyan birey korse kullanımına bir şekilde başlar. Burada önemli olan etraftan duyulan korselerle olan başlangıçlar değil, bir uzman kontrolünden geçtikten sonra önerilen korseyi kullanmaktır. Zira şıklık güzellik estetiklik uğruna yanlış korse kullanımı sağlık problemleri yaratabilecek düzeydedir. Mesela eğer bacak ve göbek bölgesinden şikayetiniz varsa tayt modelli korseler tercih edebilirsiniz. Ayrıca bel korseleri özellikle bel fıtığı rahatsızlığı çekenlerde yardımcı olmak adına önerilebilir. Ancak kullanımda yanlışlık sebebi ile kimi durumlarda bu durum zarara dönüşür. O zaman sanılır ki bel korseleri zararlıdır. Bel korseleri ikiye ayrılır. Estetik açıdan iyi gösterenler ve sağlık açısından yardımcı olabilenler. Eğer sağlık açısından kullanım söz konusu ise korsenin çok fazla sıkılması demek bağırsak sorununa sebebiyet vermek demektir. Bel korsesi kesinlikle vücutla aynı beden olmalıdır

CORONA VİRUS’DEN KORUNMAK İÇİN NE YAPMALI

Çin kaynaklı corona virüsten sonra son günlerin en çok konuşulan sağlık sorunlarının başında grip geliyor. Mevsim koşulları nedeniyle görülme sıklığının artması, dikkatleri hem gribal enfeksiyonlara hem de gripten koruyacak tedbirlere çeviriyor.

Güçlü bir bağışıklık sistemi, kişinin grip gibi solunum yollarıyla bulaşan hastalıklara yakalanmasını önleyen önemli faktörlerden biri. Bu nedenle bağışıklık sistemini güçlü tutacak tedbirlere odaklanmak önem taşıyor. İşte hem bağışıklık sistemini güçlü tutacak hem de gripten korunmada etkili olacak 10 yöntem:

ELLERİNİZİ SIK SIK YIKAYIN
Kişisel hijyene dikkat etmek, sık el yıkamak gripten korunmada çok etkili. Çünkü yüzeylere yapışan virüsler ellerle taşınıyor. Özellikle solunum yolu virüsleri temas ve havada asılı kalan damlacıklar aracılığıyla bulaşıyor. Bu nedenle özellikle toplu taşıma gibi kalabalık ortamlarda bulunduktan, tokalaştıktan sonra ve yemeklerden önce ellerin mutlaka sabun ve bol su ile en az 30 saniye ovalayarak yıkanması gerekiyor.

HASTALARLA TEMASI KESİN
Grip geçiren kişilerden uzak durun, onlara temas etmeyin. Grip olan biriyle aranızda en az bir metrelik mesafe olmasına dikkat edin.

KALABALIK ORTAMLARDAN UZAK DURUN
Gripten korunmak için hastalığın yaygın olduğu dönemlerde kalabalık ortamlardan uzak durmaya özen gösterin.

TAZE SEBZE-MEYVE YİYİN, BOL SU İÇİN
Mevsim meyve ve sebzelerini tercih edin. Taze sebze ve meyve tüketin, özellikle C vitamininden zengin olan gıdalarla beslenin. Günde ortalama 2 litre su tüketmeye özen gösterin.

EV YAPIMI TURŞU, SİRKE VE YOĞURT TÜKETİN
Bazı uzmanlar özellikle vücuttaki probiyotikleri artırıcı etki yaparak vücut direncini artırdığı gerekçesiyle, ev yapımı turşu, ev yapımı yoğurt ve sirke ile kelle-paça çorbası gibi besinlerin bu dönemde daha fazla tüketilmesini öneriyor.

KALİTELİ UYKU ÖNEMLİ, EN AZ 7 SAAT UYUYUN
Güçlü bir bağışıklık sistemi için günde 7 saat ve üzerinde uyumak gerekiyor. Yanı sıra uyku kalitesi de önem taşıyor. Bu nedenle alkol, kafein ve geç yemek yeme gibi uyku kalitesini olumsuz etkileyecek davranışlardan kaçınmakta fayda var.

BULUNDUĞUNUZ ORTAMI SAAT BAŞI 10-15 DAKİKA HAVALANDIRIN
Kapalı, kalabalık ve aşırı sıcak ortamlardan mümkün olduğunca kaçınmak gerekiyor. Bulunduğunuz ortamı saat başı 10-15 dakika havalandırın veya açık havaya çıkın.

OFİS MALZEMELERİ GRİP VİRÜSÜNÜ BULAŞTIRABİLİR!
İşyerinde telefon, klavye, kalem gibi ofis malzemelerinin ortak kullanılması grip virüsünün bulaşması acısından risk yaratabilir, bu tür malzemeyi ortak kullanmayın.

HAREKETSİZ KALMAYIN, YÜRÜYÜŞ YAPIN
Hareketsizliğin vücut direncini düşüren etkenlerden biri olduğunu unutmayın ve hava soğuk olsa bile günde en az 30 dakika yürüyüş yapın.

HASTA ÇOCUKLARI OKULA GÖNDERMEYİN
Hasta çocukların ilk birkaç gün okullara gönderilmemesi, diğer çocuklara bulaşı önlemek açısından faydalı olacaktır.

Grip virüsü ile karşılaştıktan sonra 1 ila 4 gün içerisinde hastalık ortaya çıkıyor. Tedavi desteği ile veya tedavisiz yaklaşık 5-7 gün arasında düzelme izlenebiliyor. Doktorun önerdiği ilaçları kullanmak, bol sıvı tüketmek ve istirahat etmek grip tedavisinde etkili oluyor.