5053873217 [email protected]

TEK CELSE SONRASI GELEN TWEETLER

Ayşe Özyılmazel ve Ali Taran’ın boşanma davası sabah saatlerinde Bakırköy 2. Aile Mahkemesi’nde görüldü ve ikili tek celsede boşandı. Boşanmanın ardından ise birbirlerine tweet attılar.

Özyılmazel ve Taran’ın boşanma davası sabah saatlerinde Bakırköy 2. Aile Mahkemesi’nde görüldü ve ikili tek celsede boşandı. İddiaya göre, iki taraf da birbirinden herhangi bir talepte bulunmadı.

Özyılmazel Twitter sayfasında, ayrılığın ardından “Hayırlısı olsun inşallah” dedi. Özyılmazel, kendisi için Ali Taran’ın attığı “Yeni hayatında mutluluklar dilerim. Kalbinle yaşadın” mesajlarına “Teşekkür ederim” yanıtını verdi.

“AYŞE BENDEN BOŞANMAKTA HAKLII”

Geçtiğimiz temmuz ayında sürpriz bir kararla evlenen Ayşe Özyılmazel ile Ali Taran’ın 10 aylık evliliği bir günde resmen sona erdi. Çift, Özyılmazel’in boşanma dilekçesini vermesinden bir gün sonra görülen ilk celsede boşandı.


Birbirinden herhangi bir talepleri olmayan çiftin boşanması hızlı oldu. Bu arada Ali Taran’ın Ayşe Özyılmazel’in yakınların dan birine SMS göndererek “Ayşe boşanmakta haklıydı” dediği öğrenildi. Özyılmazel, geçen hafta eşini restorana, sinemaya, spora gitmemekle eleştirmişti.

SELMA’YLA DA AYNI ADLİYEDE…
Ali Taran, 21 yıllık eşi Selma Ann Desmond’ la da Bakırköy Adliyesi’n de boşanmıştı. Geçen yılki boşanma davası başvurudan üç gün sonra, bu seferki dava ise başvurunun ertesi günü gerçekleşti.

BEBEK YÜZÜNDEN Mİ?
Ayşe Özyılmazel ile Ali Taran, geçtiğimiz günlerde evliliklerinde bebek krizi yaşadıkları iddiasıyla gündeme gelmişti. Özyılmazel’in çocuk istediği, başlarda buna sıcak bakan Taran’ın sonradan fikrini değiştirdiği için çiftin arasının bozulduğu yazılmıştı.

Özyılmazel’in “20 gün içinde evlenmeye karar verdik, çok aceleci davrandık ve birbirimizi tanımadan evlendik” dediği ve mutsuz olduğunu söylediği de iddia edilmişti. Özyılmazel önceki gün köşesinde yazdığı “Evlilik iyi bir şeydir, çünkü…” başlıklı bir yazı da bu iddiayı destekler nitelikte: “Herkesin en az bir kez evlenmesi gerekir. Aile olmak güzeldir. Eğer yakalanabilirse güven duygusu harikadır. Çocuk yapılır. Çocuk yapmak şu dünyada yapılabilecek en iyi harekettir. Diyeceğim şu ki; çift olmanın tadını çıkarın canlar!”
OĞLUNUN YANINA GİDİYOR
Evlendikten sonra Ayşe Özyılmaze’in Nişantaşı’ndaki evine taşınan Ali Taran’ın otele yerleştiği ve önümüzdeki günlerde ABD’ ye gideceği öğrenildi. Selma Desmond’ dan olan oğlu Kuzey’ in yanına gidecek olan Taran, bir süre oğluyla zaman geçirecek.

TARAN KAPTAN ÖYLE BİR GEÇER ZAMAN Kİ!
21 yıllık eşi Selma Ann Desmond’u hasta yatağında terk ettiği için eleştirilen Taran, boşanma haberinden sonra Twitter’da ‘Öyle Bir Geçer Zaman ki’ dizisinden Ali Kaptan’a benzetildi! Özyılmazel’le Taran’ın boşanma haberi önceki gün sosyal medyanın da gündeminin ilk sırasındaydı.

Twitter’da konuyla ilgili yüzlerce yorum yapıldı. Desmond kasım ayında kanserden hayatını kaybedince birçok kişi bu vefattan çifti sorumlu tutmuştu.

Önceki gün Twitter’da yapılan yorumlar da bu konuyla ilgiliydi. Atılan twit’lerde “Alma mazlumun ahını” ortak düşünceydi.

İşte o twit’ler:
Başak: Ali Taran ve Ayşe Özyılmazel boşanıyormuş. Kanser hastası ölen eşi Selma’nın ahı tutmuştur. Çok sevindim açıkçası, eden bulur dünyası…
Kemal Kurşun: Ayşe Özyılmazel ve Ali Taran boşanıyormuş. Selma Desmond’un ahını geç, memleketin yarısının ahını aldınız hacı.
Volky: Ya aa gördün mü Ali Taran! Hasta yatağında bi başına bıraktığın o kadıncağızın ahını almayacaktın. İki yakan bir araya gelmez artık.
Ömer Sezgin: Ayşe Özyılmazel şiddetli geçimsizlikten dolayı Ali Taran’dan boşanıyormuş. Babalar hem döver, hem sever Ayşe. Yapma, boşanma.
Suna Akyıldız: Ayşe Özyılmazel için 21 yıllık kanser hastası eşini ağlatmaya, üzmeye değermiymiş Ali Taran?????
İlknur Taş: Ali Taran ve Ayşe Özyılmazel bu daha iyi günleriniz. Selma Desmond’un gözyaşlarının acısı aheste aheste çıkacak merak etmeyin:)
Hande Sarıoğlu: Ali Taran’ın durumu tam bir Ali Kaptan vakası! Kaptan “Affet” diyebiliyorda Taran n’apabilecek acaba! Yaa Taran Kaptan, öyle bir geçer zaman ki!
Mesut Sezgin: Ayşe Özyılmazel, Ali Taran evliliği çok büyük bir aşktandı dimi? Sanırım para bitti aşk gitti ;)

TARAN: ÇOK DA ÖNEMLİ DEĞİL
Ali Taran, Ayşe Özyılmazel’ in boşanma davası açtığı günü İstinye Park’ta arkadaşlarıyla yemek yiyerek geçirdi. Keyifli görünen Taran, gazetecilere “Yakışıklı çıktım mı?” diye espri yaptı.

Boşanma davasıyla ilgili soruyu “Aramız limoni ” diye geçiştirdi. “Ama üzülmüyorum, önemli değil” diyen Taran’ın bu sözleriyle kendini ayrılığa hazırladığı anlaşıldı.
Kaynak : http://www.gazeteport.com.tr/haber/92143/quotayse_benden_bosanmakta_hakliquot#ixzz1tKdAm1yW

İSYANIN NEDENİ BELLİ OLDU

Melankolik şarkılarıyla tanınan Halil Sezai “Hayalini kurduğum kadın kim acaba; hiçbir fikrim yok ama ben aşka inanıyor ve hayattan bir sürpriz bekliyorum. Yalnız ölmeyeceğim” diyor.

O aslında birçok dizide ve filmde rol aldı. Kimileri onu ‘İncir Reçeli’ filmindeki rolüyle daha yakından tanıdı. Ancak Halil Sezai Paracıkoğlu ya da sahne ismiyle Halil Sezai en büyük çıkışını ‘Seni Beklerken’ adlı albümündeki ‘İsyan’ isimli parçayla yaptı. Namı yurdun dört bir tarafına, hatta yurt dışına taşan Halil Sezai; kariyerini, şarkılarını nasıl yaptığını ve özel hayatını anlattı…

Eskişehir’deki öğrencilik yıllarınızdan başlayalım… Nasıldı o günler?

Orada ailemle yaşıyordum. Liseden sonra her tembel öğrenci gibi en son tercihlerimi kazandım. Sevmedim bölümümü… “Öğretmen mi olacağım ben?” dedim, sonra üçüncü denememde konservatuvara girdim. Yine tembellikten okul uzadı ama Üniversite yılları çok güzeldi. Bale, müzik, tiyatroyla iç içe… O günlerde arkadaşlarımla yediğim makarnanın tadını; şu an en baba suşide bile alamıyorum. Suşi de neyse… Havyar desek de olur.

LİSEDE POPÜLER BİR ÇOCUKTUM

Tiyatroya hep meraklı mıydınız? Okulda kulüplere giren sosyal biri miydiniz?

Ortaokul ve lisede aktif tiyatro kulübü içinde değildim. Zaten kendimi bildim bileli temizlik kolundaydım. Ama küçükken hep aile içinde “Aa ne komik çocuksun” derlerdi. Liseden sonra “Konservatuvara nasıl girilir acaba?” diye düşünmeye başladım.

Lisenin popüler çocuğu muydunuz?

Evet, popülerdim çünkü gitar çalıyordum. Bulutsuzluk Özlemi dinler, saçı uzatır, küpe takardım. Yaşar Kurt, Pentagram, Mavi Sakal, Bülent Ortaçgil ve Fikret Kızılok söylerdim. Lisede bir grubumuz vardı.

Peki konservatuvara girdiğinizde ‘Ben sanatçıyım’ havası var mıydı?

Daha birinci sınıftan itibaren size bir sanatçı sıfatı yapıştırıyorlar. “Biz sanatçıyız, aykırıyız” falan olanlar var tabii ama o saçma bir kafa ya… “Tiyatrocular hep açtır” diye bir düşüncemiz vardı. Sonra da o idealist kafa sürdü.

O KADAR ZEKİ DEĞİLİM

Albüm çıkarmak bir cesaret meselesi miydi?

O sevda ilk şarkımı yaptığım günden beri vardı. Ama hem tiyatro yapıp, hem para için dizilerde oynayıp, hem de müzik olmuyordu. “Hadi artık kaldır kıçını” dediğim an, geçen seneydi.

“Müslüm Baba ve İbrahim Tatlıses ortalarda görünmüyor, benim zamanım geldi” dediniz mi hiç?

O kadar zeki değilim ben. Türkiye müzik piyasasını takip edip boşluğu dolduracağım diye düşünmedim. “Bende öyle şarkılar var ki İbo’nun, Müslüm’ün tahtına kesin otururum” gibi bir şey yok. Yıllardır yaptığım şarkıların derlenmiş, toparlanmış hali bunlar. Zeki olsam bunu 10 yıl önce yapardım. Öyle bir iddiam yok. (Yeni Aktüel)

SAÇINI BENİMKİ GİBİ YAPTIRAN KIZLAR VAR

İlginç kıyafetleri ve saç modeliyle de adından söz ettirmeyi başaran Halil Sezai, saçlarını onun gibi kestirmek isteyen birçok genç kız olduğunu söylüyor. Sezai, “Annemin kuaföründe, haftada üç-dört tane Halil Sezai modeli isteniyormuş. 15 yıl saçlarımı uzattım ve bağladım. Şimdi yine uzatıyorum” diyor.

Mutluyken şarkı yazamadığını da söyleyen ünlü şarkıcı, “Çok mutluyum, hava güzel diye güne uyandığımda, yazmayı denedim ama olmadı” diyor.

DEĞİŞİK ŞİVELİ BİR ROL İSTEYEBİLİRİM

Oyunculuk yaptığınız dönemlerde, özellikle canlandırmak istediğiniz bir rol var mı aklınızda?

Kendimi test etmek istediğim roller isterim açıkçası. Öncesinde çok zayıflayabileceğim ya da çok şişmanlayabileceğim roller… Ama bizde öyle şeyler olmuyor pek. Ben değişik şivelerle ilgili şeyler yapmak isterim. Mesela; Trakya ağzında bir şey yapabilir miyim merak ediyorum.

RAKI BENİM İÇİN DOSTLUK DEMEKTİR!

‘İncir Reçeli’ndeki gibi bir şey gelseydi başıma, aşık olduğum kadın hasta olsaydı yani, delirirdim herhalde.

Romantik bir insanım. Romantizm nedir dersen, insanın kendine yakışanı giymesidir… Jesttir romantizm. Mumlar, şarap falan var ama saatlerce sarılıp tavana bakmak da romantizmdir.

Rakı benim için dostluk demek… Aile, muhabbet, bağlar. Rakıdan başka bir şey içmem pek.

Sevdiklerimin başına bir şey gelmesi fobim var. Ara ara saçma sapan krizlere girerim. “Allahım benim ömrümden onlara ver” diye dua ederim.

Küçüklüğümden beri Eskişehirsporluyum. Babamla çok sık maça giderdik. Şimdi çok takip edemiyorum.

Hırs, insanda olması gereken bir şey ama bu, kompleksle karışmamalı.

Trende, ‘tuvalete gidiyorum’ diye kaçıp gizli gizli telefonuma şarkı kaydettim en son. Utanırım ben, kimsenin yanında yapamam bunu.

SAHNEDE BENİM İÇİM ACIRKEN BANA ÇAMAŞIR ATAN DELİDİR

Sahnede bir erkek olunca, kadın seyirciler iç çamaşırları fırlatabiliyor. Sizde durum nasıl?

Bana şimdiye kadar böyle bir şey olmadı. İçim gerçekten acırken yazdığım ‘Sonbahar’ı söylerken, bana iç çamaşırını atan bir kız delidir herhalde. Ben maalesef “Ooov gel, bu gece parti yapalım” havasını yaratamadım galiba. Benim seyircimle aramda “Gel oturalım, sohbet edelim, rakı içelim” gibi bir elektrik var, ki bak maalesef diyorum, hiç hoşuma gitmiyor. Ben de isterdim bana sutyen atılsın (Gülüyor). Ama şaka bir yana, seyircimle olan iletişim çok hoşuma giden bir şey.

Aslında kadını da, erkeği de sizi çok sahiplenmiş durumdalar…

Evet, “Sezai Baba masamızı kurduk, seni bekliyoruz” diyen, evinin adresini yazan yüzlerce e-posta alıyorum. Birkaç kere dinleyicilerin toplandığı sahillere gittim; şok oldular.

Siz aradığınız kadını buldunuz mu?

Acaba hayalimde kurduğum kadın kim? Hiçbir fikrim yok. Ama ben aşka inanıyorum ve bir sürpriz bekliyorum. Onun için yaşıyorum zaten. Yalnız ölmeyeceğim.

MÜSLÜM BABA SEVİYORDUM

“Lisede Bulutsuzluk Özlemi dinliyordum ama bir de öteki tarafım vardı. Müslüm Gürses’in şarkılarını cover’lardım. Bana “Ay Müslüm mü dinliyorsun, iğrençsin” diyenler de vardı tabii. Müslüm Baba’nın bazı şarkılarını seviyordum, ne yapayım yani…”

http: //www.sabah.com.tr

GECELERE DÖNÜYORUM YAVAŞTAN

Müziği bıraktıktan sonra ilk röportajını GQ Türkiye dergisine veren Teoman çarpıcı pozlarla süslenen röportajda ilginç açıklamalar yaptı. Müziği neden bıraktığına ve evlilik treninin kaçtığına dair pek çok konuya değinen Teoman’dan bir de itiraf geldi.
BİR TÜR BON JOVİ’YE DÖNMEK İSTEMİYORDUM
En azından geçen seneden çok iyiyim. şimdi böyle soğukkanlı konuştuğuma bakma, geçen sene telaş da vardı. Panik içerisindeydim ki, o zamanlarda müziği bırakabileceğimi düşünmüyordum. Bu işi yapacaksam, nasıl yapacağım yönünde bir çıkış yolu arıyordum.

Ben “ne yapacağım bundan sonra” diye arkadaşlarıma sorar olmuştum. Çünkü yıllarca rock taraflarında yer aldım ama aslında kafamdaki kahramanlarım Leonard Cohen, Bülent Ortaçgil falan gibi isimlerdi. Olay karıştı biraz. Onların kariyerlerini beğeniyordum, benim kariyerim, biraz daha teenager işi gibi mi kalacak ne diye korkuyordum. Yani bir tür Bon Jovi’ye dönmek istemiyordum!

Bunca hevesimle bir şey yaparken, sürekli kendimi tekrar edip kendi kendimin karikatürü olmaktan da korkar olmuştum. Müzik zevkim hakikaten soft’laşmış. Eric Satie, Cohen, Tom Waits falan dinliyorum. Müzikal zevkim değiştiği için, eğer ileride dönersem, müzik tarzımın değişmesi zorunlu. Hard rock falan artık kafamı şişiriyor benim. Soft bir herifim artık yani.

ESKİ ŞARKILARIM YENİLERİ DÖVÜYORDU
Benden geçmiş. Geçmiş derken, konser verebilme veya konserdeki hazzı alabilme hali değil ama ben bazı şeyleri kaybetmişim ya… Böyle sayfalar dolusu anlatırım ama bir arkadaşım daha güzel özetledi, “Eskiden inanıyordun, artık inanmıyorsun” dedi.
Bir de, işte, onun haricinde, “değiştin” diyor.
Ne koşullarda ne konserler verdim ben zamanında, çok çok da zevk aldım. Ama sonlara doğru minicik bir hatayı dahi kaldıramaz olmuştum. Sinirlerim bozuktu, insanlarla ilişkim iyi değildi, sert davranıyordum herkese falan…
şarkı yazmakta zorlanıyordum. Eski yaptıklarım da başıma bela olmuş. Eski şarkılar yeni şarkılarımı dövüyor; öyle bir şey de vardı, ondan da rahatsızdım. Fakat ben sadece müzikal anlamda sıkılmamışım meğerse hayattan. Müziği bırakınca onu da anladım. Değişmek, perspektifimi değiştirmek istiyormuşum.

BAŞARIMI CAN SIKINTISINA BORÇLUYUM
Aslında soru şu: Ben ne istiyorum kardeşim? Eskiden kolaydı, ne istediğimi biliyordum, “Ben şarkıcı olmak istiyorum” diyordum. Ne olursa da varım diyordum.
Bu saatten sonra, onu da olduktan sonra, yeni bir şey olacak halim yok. “şimdi ne istiyorum”u arıyorum ama iyi de bir cevap veremiyorum. O soruya ezbere cevap vermeyeyim istiyorum çünkü. Eskiden beri bütün yaptıklarımı can sıkıntısından yaptım esasında. Başarımı can sıkıntısına borçluyum. Ama şimdi artık hiçbir şeye can sıkıntısından atlamak istemiyorum.

“BİR BOK YAPMAYACAĞIM” DEDİM VE RAHATLADIM
Şöyle bir hesap yaptım. Birikimlerime baktım; hayat boyu çalışmak zorunda değilim. Ekonomik olarak herkes daha fazla şey ister hayatında ama ben kendimi artık yormayı düşünmüyorum. Ne istiyorsam, onun için çalışacağım.
Yıllarca kendime “Ben kreatif birisiyim, hayatım boyunca da kreatif olacağım” demişim. O da biraz stres yaratıyormuş bende meğerse. “Ben bir bok yapmayacağım” dediğim zaman birden çok rahatladım.
Müziği bırakınca şöyle bir “Ben kimim?” dedim, hüzünlendim, sevdiğim bir şeyi terk ediyorum gibi de geldi. şu anda geçti ama o… Bıraktığımdaki gibi hüzünlü hissetmiyorum. Yani tatlı bir hayat düşünüyorum kendime. Sonuçta hayat kısa.
Tabii ki artık eskiden hissettiklerimi hissedemiyorum. 45 yaşına geldim neredeyse, 25 yaşında gibi davranamayacağım. Ben yoğun çalışırım, yoğun da eğlenirim. Acıların çocuğu değilim tabii ki. Ama bunların hepsini planlı yapmak istiyorum. Eskiden rüzgarla savrulurdum, artık onu yapmak istemiyorum.

EVDE KALDIK ARTIK GEÇMİŞ OLSUN
Eskiden yalnızlığı çok severdim. Ama yıllar geçtikçe insan artık o kadar memnun olmuyor o halden. Artık ileride nerede otururuz muhabbetlerine başladık arkadaşlarla. Yan yana küçük küçük güzel evlerde otururuz yani.

Bizim kuşakta pek öyle öncekiler gibi aile düzeni yok, herkes kendi evinde ki, bir açıdan da iyi bu. Herkes aynı pozisyonda, mecburuz birbirimize. En yakın arkadaşlarımdan sadece birinin çocuğu var. Kalan hepimiz hâlâ çocuk gibi yaşıyoruz.

Bir tanesi Bodrum’a gidiyor, keçi besliyor, öbürü başka bir âlem… Pek ergenlikten çıkamamış bir kuşağız, hakikaten öyle. Ama artık realist planlar yapma zamanımız geldi; hayatımızı yaşamayı düşünelim. Evlenip çoluk çocuğa karışalım demiyorum tabii. Artık evde kaldık zaten, bu saatten sonra geçmiş olsun.

HAYAT DEĞİŞTİRMEK İÇİN GÜZEL BİR YAŞ
45 yaşındayım… Hayat değiştirmek için güzel bir yaşmış benimki. Sonrası geç, öncesi erken olurmuş. şu anda doğru bir şeydeyim ama kafayı başka türlü çalışmaya alıştırmak, biraz daha zaman alacak.

GECELERE DÖNÜYORUM YAVAŞTAN
Gece çıkmalarına da son vermiştim başlarda. Önce onu da bir doğru yola sokayım istedim. Birkaç ay hiç çıkmadım. Anladım ki gece çıkmayı seviyorum. Dönüyorum şimdi yavaştan.

(Kelebek)

007 EZİYETİ FETİYE’DE DEVAM EDİYOR

“007 James Bond” serisinin son filmi “Skyfall”un Muğla’nın Fethiye İlçesi’nde devam eden çekimleri için geniş güvenlik önlemleri alındı.

Koca Çalış Plajı’ndaki çekimler sırasında, plato çevresinde bulunan 1 kilometrekarelik alan güvenlik çemberine alınırken, platoya hakim 200 metre yüksekliğindeki iki tepeye de güvenlik görevlileri yerleştirildi.

70 özel güvenlik görevlisi plato çevresinde kuş uçurtmazken, Sahil Güvenlik Komutanlığı’na bağlı üç bot da film için görev yapıyor.
TURİSTLER BÖLGEYE GİREMİYOR
Güvenlik görevlileri, araçlarıyla Koca Çalış Plajı’ndan geçmek isteyen yerli ve yabancı turistleri alternatif yollara yönlendiriyor.

Yürüyüş yapan turistlerin de bölgeye girmesine izin verilmiyor. Gizlilik gerekçesiyle platoya girişine izin verilmeyen tatilcilerden Canan Karadağ, “Koca Çalış Plajı’nda gezinti yapmak istedik. Ancak çekimler nedeniyle izin verilmedi. Çekimleri izlemek istedik, ona da izin verilmedi” dedi.

Sahilde gezintiye çıkan İngiliz Dave Beattie ise “Burada tatil yapıyoruz. Her zaman yemek yediğimiz restorana gitmek istedik, ancak güvenlik görevlileri geçişimize izin vermedi” diye konuştu.

 

TWEETLER DEMET AKALIN’I ÇİLEDEN ÇIKARDI

Düğünü ve kına gecesi ile ilgili ayrıntıları takipçileri ile paylaşan Demet Akalın gelen mesajlar karşısında hayli sinirlendi.

 

Bir kadın takipçisi Akalın’a “Seneye kiminle evleneceksin?” diye sordu. Bunun üzerine sivri dilli tavrıyla bilinen Akalın, kadın takipçisine “Ebenle” yanıtını verdi. Diğer takipçileri de Akalın’a destek verdi ve kıskanıldığı söyledi. Akalın da kendisine destek veren bir takipçisinin “Başkalarının hayatlarına burnunu sokmayı seven çok. Evlenirsin yine evlendi derler evlenmezsin ayıp hala derler..terbiyesizlik” şeklindeki tweet’ini paylaştı. Bu sırada Akalın, eşinin düğüne gazeteci almamasının acısını kına gecesinde çıkardı. Akalın gazetecilerle anlaşıp bentley marka gelin arabasının önünde konvoy yaptırdı.