5053873217 [email protected]

ZEYTİNLİ FESTİVALİ BU YIL YURT DIŞINA AÇILIYOR!

Bu sene, 20-23 Ağustos tarihleri arasında toplam 100.000’den fazla müzikseveri buluşturarak izleyici rekoru kırmayı başaran Zeytinli Rock Festivali, 2016 yılında uluslararası arenaya taşınıyor.afis_2016_2

Deniz, kum, güneş ve rock müzik sloganı ile yola çıkan Zeytinli Rock Festivali, gelecek yıl 25- 28 Ağustos tarihlerinde gerçekleşecek.

Katılımcılarına bol bol müzik, eğlence ve unutamayacakları bir rock tatili vaadeden ZEYTİNLİ ROCK FESTİVALİ, bu kez Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Almanya ve Kıbrıs’tan da amatör ve profesyonel grupların ve izleyicilerin katılımı ile gerçekleşecek.

Programın çok yakında açıklanacağı festivalin avantajlı ön dönem biletleri bugünden itibaren limitli sayıda satışa sunuluyor.
www.biletix.com

Bilet fiyatları: avantajlı limitli dönem

Kombine: 100 TL
Kamp / Kombine – 120 TL

‘maNga’ İLE KENDİ YOLUNDAN ŞAŞMA

Müzik dünyasına 2004 yılında bomba gibi düşen ve Türkiye’nin en sevilen gruplarından ‘maNga’, uzun bir aradan sonra yeni single çalışması ‘Kendi Yolundan Şaşma’ ile sevenleriyle buluştu. 26 Ekim tarihinde dijital platformlarda yayınlanan şarkı, şimdi de bomba gibi bir kliple geliyor!maNga

Mert İçgören yönetmenliğinde çekilen klibin görüntü yönetmenliğini Tuna Dalkılıç üstlendi. Alexa Mini ile çekilen klipte 2D after effect teknolojissi kullanıldı. Parçanın dinamik yapısını güçlendiren 2D görüntülerin kuratörlüğünü ise Mojofx firması üstlendi.

‘Manga’nın Kendi Yolundan Şaşma klibini YouTubeVevo sayfasında bulabilirsiniz.

EROL ALPSOYKAN HAYATINI KAYBETTİ

Sinema ve tiyatro oyuncusu Erol Alpsoykan hayatını kaybetti.

Erol Alpsoykan kimdir?

ALPSOYKAN

1941 yılında Ünye’de doğan Erol Alpsoykan, lise yıllarında tiyatroya başladı. Birçok tiyatro oyununda oyuncu ve yönetmen olarak dan yer alan Alpsoykan, 1970 yılında Gazi pedagoji bölümünden mezun oldu.

Sinema çalışmalarına 1976 yılında Anadolu Üniversitesi Televizyon Enstitüsü’nün kurulumu sırasında başladı.

1989 yılında,trt nin ödüllü senaryosu TALAZ ile birlikte dizi çalışmalarına başladı ve aralarında Üvey Baba, Hatırla Sevgili, Kuzey Rüzgarı, Pars Narkoterör, Yaban Gülü de bulunan birçok diziye de imza attı.

Alpsoykan son olarak KOD adı K.O.Z isimli sinema filminde yer aldı.

Sinema çalışmalarına 1976 yılında Anadolu Üniversitesi Televizyon Enstitüsü’nün kurulumu sırasında başladı.

1989 yılında,trt nin ödüllü senaryosu TALAZ ile birlikte dizi çalışmalarına başladı ve aralarında Üvey Baba, Hatırla Sevgili, Kuzey Rüzgarı, Pars Narkoterör, Yaban Gülü de bulunan birçok diziye de imza attı.

Alpsoykan son olarak KOD adı K.O.Z isimli sinema filminde yer aldı.

1. AHMET KİMDİR? 1. AHMET NEDEN ÖLDÜ?

1. Ahmet, 21 Aralık 1603’te Eyüp Sultan’da kılıç kuşanarak tahta geçti. 14. Osmanlı padişahı Sultan 1. Ahmet’in hayli ilginç bir hayat hikayesi var.

1. ahmet

Osmanlı İmparatorluğu’nun 14. Padişahı olan 1. Ahmet, 18 Nisan 1590 tarihinde Manisa’da dünyaya geldi.

Babası Sultan III. Mehmed, annesi Handan Sultan’dır. Babasının vefatı üzerine 21 Aralık 1603’te Eyüp Sultan’da kılıç kuşanarak tahta geçti. Sultan I. Ahmet, Kanuni Sultan Süleyman’dan sonraki padişahlar içinde devlet işleriyle yoğun şekilde uğraşan ilk padişah olarak kabul edilir. Sultan I. Ahmet yakalandığı tifüs hastalığından kurtulamayarak 21 Kasım’ı 22 Kasım’a bağlayan gece 1617 yılında 27 yaşında vefat etti ve Sultanahmet Camiiyanındaki türbesine defnedildi.

Saltanatında, hanedan veraset sistemini değiştirip kardeş katli yasasını kaldırdı Yerine ailenin aklı başındaki en büyük üyesi padişah olur sistemini getirdi. Bu yeni yasanın, şehzadeler arasındaki rekabetin ve taht kavgalarının, taht için gerçekleştirilen kardeş katillerinin önlenmesi açısından Osmanlı tarihinde çok büyük önemi vardır.

KÖSEM

SULTAN AHMET GENÇ YAŞTA TAHTA OTURDU

Babası III. Mehmed’in üç oğlundan ikincisi olarak dünyaya gelmiştir. Ağabeyi Mahmud’tur. Askeri ve idari işlerle ilgili bir şehzade olarak bilinen ve padişahlık için en kuvvetli aday olan Şehzade Mahmud, tahta kast ettiği iddiası üzerine öldürülmüştür. Bu, I. Ahmed için de sürpriz bir gelişmedir. Böylece tahtın yolu kendisi için açılmış olur. Şehzade Ahmed, henüz 13 yaşındayken, 37 yaşındaki babası Sultan III. Mehmed vefat eder.
Sultan IAhmet tahta geçtiği sırada Avusturya Savaşı devam ediyordu. Osmanlı kuvvetleri Belgrad’dan Budin’e doğru ilerlemekteydi. Peşte (25 Eylül 1604) ve Hatvan kaleleri savaş yapılmadan kolaylıkla ele geçirildi. Osmanlı ordusu ilerleyerek Budin’in kuzeyinde bulunan Vaçkalesini ele geçirdi (16 Ekim 1604). Osmanlı Ordusu, Sultan I. Ahmet’in buyruğu üzerine Belgrad üzerinden Budin’e yürüdü. 29 Ağustos 1605’de Estergon Kalesi kuşatıldı ve tam karşısındaki Ciğerdelen kalesi fethedildi. 8 Eylül’de Vişegrad, 19 Eylül’de Saint Thomas (Tepedelen) kaleleri fethedildi. 3 Ekim 1605’de ise Estergon Kalesi teslim alındı.

Osmanlılar da, Avusturyalılar da art arda yapılan bunca savaştan dolayı sosyal ve ekonomik yönden çok yıpranmışlardı. Daha önce yapılan barış görüşmelerinden bir sonuç çıkmamıştı. Ancak 11 Kasım 1606’da Estergon-Komorin arasında Zitva suyunun TunaIrmağına döküldüğü yerde imzalanan Zitvatorok Antlaşmasıyla barış sağlandı.

Antlaşmaya göre Eğri, Estergon, Kanije kaleleri Osmanlılarda, Raab (Yanıkkale) ve Komarom kaleleri Avusturyalılarda kalacaktı. Avusturya bir kereye mahsus olmak üzere 200.000 altın savaş tazminatı ödeyecekti. Avustuya Arşidükü protokolde Osmanlı Padişahına eşit sayılacak ve Osmanlı padişahı Avusturya Arşidüküne yazışmalarda Kutsal-Roma İmparatoru (Cesar/Kaiser) unvanıyla hitap edecek, her üç yılda bir karşılıklı armağanlar gönderilecekti. Avusturya’nın Macaristan için ödemekte olduğu yıllık 30.000 altın vergi ise kaldırılacaktı. Zitvatorok Antlaşması, Osmanlıların lehine gibi görünse de Osmanlı Devleti artık eski gücünde değildi. Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti’nin Avusturya karşısındaki üstünlüğü sona ermiş, siyasi dengeler Osmanlı aleyhine bozulmaya başlamıştır.

Anadolu beyliklerinin en uzun ömürlülerinden birisi olan Ramazanoğulları Beyliği, Yavuz Sultan Selim döneminde 1514 yılından sonra ise Osmanlılar’a tabi olmuştu. I. Ahmet dönemine denk gelen 1608 yılından sonra Adana’nın Halep’e; Sis ve Tarsus’un da KıbrısBeylerbeyiliğine bağlanmasıyla Ramazanoğulları Beyliği sona ermiştir. I. Ahmet, böylece Ramazanoğulları Beyliği’ne resmen son vermiş oldu.

SULTAN AHMET’İN KARDEŞİ DE TAHTA GEÇTİ

Yıldırım Bayezid döneminde başlayıp, Fatih Sultan Mehmet (II. Mehmed) döneminde kanunlaşan kardeş katli yasasını kaldırmıştır. Yerine ekber ve erşet (ailenin aklı başında olan en büyük üyesi) sistemini getirmiştir. Böylece oğullarından üçü padişah olmuştur. Bunlar sırası ile; Genç Osman, IV. Murad ve İbrahim’dir. Ayrıca kardeşi Mustafa’yı da önceki padişahlar gibi katletmemiş, yaşamasına izin vermiştir. Nitekim kardeşi Mustafa da padişah olmuştur. Bu yeni kanun, kardeş katlini önlemesi açısından Osmanlı tarihinde büyük bir önemi haizdir.

ASLI BUZ

 

KALENDEROĞLU İSYANI NEDİR?

1527’de Kalender Çelebi liderliğinde başlayan ayaklanmadır. Kalender Çelebi İsyanı 1527 yılında Osmanlı Devleti’ne karşı Anadolu’da çıkan dini içerikli büyük bir isyandır.

İsyanın lideri, Bektaşî tarikâtının tekke şeyhliğini yapan Kalender Çelebi’dir. Hacı Bektaş-ı Veli soyundan olup “Kadıncık Ana’dan doğma Habib Efendi’nin torunu” olduğu rivayet edilir. Yine rivayete göre babası İskender, Hacı Bektaş-ı Veli’den sonra gelen büyük Bektaşi şeyhi Balım Sultan’ın oğludur. Anadolu’da Safeviler’in desteğiyle çıkarılan isyanların en önemlilerinden birinin liderliğini üstlenen Kalender’in Hacı Bektaş ocağı şeyhi olması dışında hayatı hakkında bilgi mevcut değildir.

Şah unvanı bulunan Kalender Çelebi Maraş ve civar bölgesinin Alevi kanaat önderidir. Anadolu’da artan mali sıkıntılar yanında yeni düzenlemelerden memnun olmayan ve yoğun Safevi propagandasından etkilenen Türkmen gruplarının destek verdiği Kalender’in isyanı 1526 Mohaç seferi sırasında patlak verdi. Kalender’in isyanı sırasında Çiçekli, Akça Koyunlu, Masadlı, Bozoklu gibi büyük Türkmen aşiretleri onun yanında yer almıştı. Ayrıca daha önce çıkan Baba Zünnun isyanında dağıtılan gruplar da ona katılmıştı. Hareket daha sonraki dönemlerde Osmanlı ile arası açık olan Sünni Dulkadirli beylerinin de katılımıyla güneydoğuya yayılmıştır. İleriki dönemler de tımarları elinden alınmış sipahilerin ve onlara bağlı askerlerin de katılımıyla Orta Anadolu’ya yayılmıştır.Kısa zamanda büyük bir ayaklanmaya dönüşmüştür.İsyanın vurucu gücü haline gelen tecrübeli sipahiler Kalender’e bağlılıklarını bildirmiş, isyanın yayılmasında önemli rol oynamışlardır .Kaynaklara göre Kalender’in etrafında 30.000 kişi toplanmıştı. İsyanın başlaması ve yayılması haberi Kanuni Sultan Süleyman’a sefer dönüşü Petervaradin’de ulaştı. Anadolu Beylerbeyi Behram Paşa ile Karaman Beylerbeyi Mahmud Paşa isyanı bastırmakla görevlendirildi. Bu kuvvetler yetişmeden önce Sivas Beylerbeyi Yakup Paşa Kalender’e mağlup oldu. Ardından Diyarbekir Beylerbeyi Deli Hüsrev Paşa ile Pasin ovasında yapılan çarpışmada geri çekilmek zorunda kalan Kalender, Anadolu Beylerbeyi Behram Paşa’yı Karaçayır’da yenilgiye uğrattı. Behram Paşa, kendisine katılan Karaman ve Halep beylerbeyleriyle birlikte 8 Haziran 1527′ de Tokat civarında Cincife’de tekrar onunla savaşa tutuştu. Çok çetin geçen savaşta Behram Paşa yine mağlup oldu. Savaşta; Karaman beylerbeyi, Alâiye, Amasya, Birecik beyleriyle Karaman ve Anadolu timar defterdarları hayatlarını kaybettiler

İsyanın büyümesi ve büyük zararlara yol açması Kanuni’yi harekete geçirmiştir. İsyanı bastırmakla görevlendirilen Sadrazam Pargalı İbrahim Paşa, bu yenilgi haberleri üzerine emrindeki 3000 yeniçeri ve 2000 sipahi ile Elbistan’a kadar ilerledi. Osmanlı kuvvetlerinin yoğun baskısı karşısında tutunamayacağını anlayan Kalender İran’a gitmeye niyetlendi, sonra da Bağdat’a yöneldi.[1]

İbrahim Paşa, tedbir olarak Kalender’e mağlup olan askerleri ordugahına sokmadığı gibi timarları ellerinden alınmış Dulkadırlı sipahileri ve Türkmen ileri gelenlerini davet ederek eski haklarının geri verileceğini bildirdi. Bunun üzerine Kalender’in safındaki sipahi grupları ve Türkmen beyleri İbrahim Paşa’nın yanına geldiler. Paşa boy beylerine hil‘at giydirip onlara bağışlarda bulundu.[1] Buna bağlı olarak topraklarından sürgün edilen Türkmen aşiretler yurtlarına geri dönecek,vergi borçları affolunacaktı,kellesi vurulan Şehsuvaroğlu Ali Bey ve oğullarının özrü olarak bölgenin yönetiminin yeniden Dulkadirli beylerine verilecekti. Sipahilere ise tımarları ve dirlikleri geri verilecek, askere geri dönmelerine izin verilecek, önceki hataları affolunacaktır. İbrahim Paşa nın bu hamlesi ve teklifleri çok işe yaradı. Sipahiler ve Türkmen aşiretleri teker teker desteklerini çekmeye başladılar. Kalender’ in 3-4 bin kişilik kuvvetinin kaldığı anlaşılınca İbrahim Paşa yanında bulunan çaşnigirlerden Bilal Mehmed ve Divâne Pervâne’yi beşyüz kişilik bir kuvvetle isyancıların gönderdi. 22 Haziran 1527 tarihinde Başsaz yaylağında asilere yetişen kuvvetler asileri mağlup ederek kalanları kılıçtan geçirdikleri gibi reisleri Kalender Çelebi ve Dulkadiroğulları’ndan Divâne Dündar’ın başını da kesmişlerdir.

KÖSEM

Sonuçları
Kalender Şah Çelebi İsyanı Anadolu da Alevilik-Bektaşilik üzerine kurulu çıkan son büyük isyandır. Bu isyandan sonra bir daha büyük bir ayaklanma çıkmayacak, çıkan bazı büyük Celali İsyanları (Kalenderoğlu, Karayazıcı isyanları gibi) da Alevi nitelikli olsa da temeli dini amaçlara dayanmayacaktı.

Kalender Şah’ın öldürülmesi üzerine Bektaşi tarikatının Anadolu’daki faaliyetlerine son verilmiş ve tarikattaki çok sayıda dedebaba öldürülmüştür. Bu ayaklanmayla birlikte Hacı Bektaş postu 35 yıl postnişinsiz kalmış, 1551 yılında Dedebaba unvanıyla Sersem Ali Dedebaba Hacı Bektaş postuna oturmuştur. Bu tarihten sonra Dedebabalar Hacı Bektaş postunun sahipleri olmuştur. Bektaşilik; Babagan ve Dedegan koluyla ikiye ayrılıp yıllarca karşılıklı olarak hak iddiasında bulunmuşlardır

Bu isyanın etkileri devam ederken Sivas’ta Pir Sultan Abdal çeşitli nedenlerden ötürü 72 müridiyle birlikte başkaldırmış, bu olay Sivas Valisi Hızır Paşa tarafından bastırılmış, halk ozanı Pir Sultan asılmıştır.

Anadolu’da Sünni-Alevi Türkmen ittifakı yaşanmıştır. Fakat bu ittifak erken bozulmuştur. Bu bölgede Şafii Kürt beyleri büyük güç kazanmıştır. Şeyhülislam Ebu Suud Efendi’nin Kızılbaş katli vaciptir fetvası çıkmıştır. Bölgede Türkmen yönetimi uygulanmamış, Dulkadirli Türkmenler kandırılmıştır.

Dağınık sipahiler orduya geri alınınca orduda düzen bozulmuş, Tımar sistemi büyük oranda yıpranmış ve ileriki dönemlerde de sorun arz etmeye devam etmiştir.

SAFİYE SULTAN NE ZAMAN ÖLDÜ? SAFİYE SULTAN KİMDİR?

Sofia Bellicui Baffo adıyla 1550’de Venedik’te dünyaya geldi. Çok zengin bir ailenin tek çocuğu (babası Leonardo Baffo Korfu adasının Venedik valisiydi) olan Sofia, dönemine göre oldukça iyi koşullarda bir eğitim aldı. Henüz on iki yaşındayken Akdeniz’de gemiyle yapılan bir seyahat sırasında Osmanlı korsanları tarafından kaçırıldı.

Saraya gelmeden önceki hayat

Bir yıl sonra ise kendisini İstanbul’daki Pera köle pazarında bulan genç Sofia’nın güzelliği III. Murad’ın annesi Nurbanu Sultan’ın kulağına kadar geldi. Manisa sancağındaki genç veliaht Murad’ın devlet meselelerinden uzak pasif karakteri, annesi Nurbanu Sultan’nı düşündürmekteydi. Nurbanu Sultan, Sofia’yı görür görmez onun oğlu için aradığı kız olduğuna karar verdi ve bir servet ödeyerek kızı satın aldı.

Saraya gelişi[değiştir

İki yıl süreyle haremde eğitim gören Sofia’nın adı, Safiye, yani arı, duru, saf güzellik olarak değiştirildi. On beş yaşında III. Murad’a sunulan Safiye, beline kadar uzanan sarı saçları, iri gözleri, uzun boyu, beyaz teni ve yürüyüşüyle Murad’ı kendisine âşık etti.

Haseki Sultanlık dönemi

Eşi III. Murad’ın Türbesinde yer alan üzerinde Safiye Sultan’ın da buraya defnedilmiş olduğunu kanıtlayan kitabe.
Safiye Sultan, III. Murad tahta geçince baş kadın oldu. Büyüleyici güzelliği ve parlak zekâsı sayesinde büyük bir nüfuz sahibi oldu. Bu nüfuzu yeni Valide Sultan olan Nurbanu Sultan tehdit olarak gördü ve ondan kurtulmak istedi. Bu rekabetin öncüleri Mihrimah Sultan, Esmehan Sultan ve Gevherhan Sultan idi. Sultan Murad’a her gün yeni bir cariye sunuldu ve Safiye Sultan’ın düşmanları onu gözden düşürmek istediler. Ancak III. Murad’ın gözü hep en sevdiği hasekisine baktı.1585’ten itibaren güçlü kadın düşmanları yoktu, ama halen kadın rakipleri vardı. Bunlar Mihriban Haseki Sultan, Şahuban Haseki Sultan, Nazperver Haseki Sultan, Şemşi Ruhsar Haseki Sultan, Fahriye Haseki Sultan ve diğerleridir. İktidar yolunda, önüne çıkan engelleri kaldırma mücadelesi verdi.

Safiye Sultan sadece devletin iç işlerine değil dış işlerine de müdahale etmekteydi. Bu anlamda yabancı hükümdarlarla doğrudan mektuplaştığı ve diplomatik ilişkiye girdiği bilinmektedir. İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth ona 1593’te mücevherlerle işlenmiş bir portresini, o da kraliçeye gümüş işlemeli elbise ve kemerle altın işlemeli iki mendil gönderdi. Bu hediyeleşmeler daha sonra onun vâlide sultanlığı döneminde de sürdü; kraliçenin sunduğu bir arabaya elbise, kuşak, gümüş işlemeli iki havlu, üç mendil, yakut ve inci ile bezenmiş bir taçla mukabele etti. İngiltere elçisi Edward Barton da vâlide sultana verdiği hediyeler sayesinde İstanbul’daki tayinlerde etkin rol oynadı. Nitekim bu ilişkiler ve hediyeler etkisini gösterecek ve Safiye Sultan âdeta kraliçenin saraydaki en büyük destekçisi olacaktı. Kraliçe ona 1599’da süslü bir araba hediye etmiş ve Safiye Sultan da bu araba ile İstanbul’da o zaman için hiç alışılmadık şekilde gezmeye başlamıştır.
Kocasi III. Murad
Sokullu Mehmed Paşa’nın öldürülmesi
Sokollu 1574’te ölen II. Selim’in yerine geçen III. Murad döneminde de sadrazamlığını sürdürdü. Fakat artık eski gücü yoktu çünkü padişah da artık onun karşıtlarıyla işbirliği halindeydi. Sokollu yine de bazı siyasal başarılara imza attı. Fas’ı Portekiz akınlarından kurtardı, Avusturya’nın saray içine dönük oyunlarını etkisiz hale getirdi. Fakat baskılar artık iyice artmıştı, amcasının oğlu Budin Beylerbeyi Sokollu Mustafa Paşa sudan bir nedenle idam edildi. Sokollu Mehmed Paşa, 11 Ekim 1579 tarihinde derviş kılığına girmiş bir yeniçeri tarafından bir ikindi divanı çıkışında kalbinden hançerlenerek öldürüldü.[kaynak belirtilmeli] Paşa’yı öldüren şahıs ise hemen oracıkta askerler tarafından parçalanırken başta padişah olmak üzere bütün devlet ileri gelenleri hemen içeri alındı. Sokollu ise yapılan bütün müdahalelere rağmen kurtarılamadı ve kısa bir sürede hayatını kaybetti. Daha sonra Eyüp’te defnedildi. Safiye Sultan, özellikle Sokollu Mehmed Paşa’nın 1579 yılındaki ölümünden sonra devlet yönetiminde oldukça önemli bir rol üstlenmiştir.

Valide Sultanlık dönemi
Safiye Sultan, Valide Sultan’lık döneminde etkin bir rol oynadı.[1] 1595 yılında III. Murad’ın vefatı ve oğlu III. Mehmed’in tahta geçmesiyle birlikte vâlide sultan olarak devlet içindeki konumu daha da güçlendi. Kocasına ve onun ölümünden sonra çevresindeki diğer tehlikelere karşı oğlunu korumaya çalıştı. Nitekim III. Mehmed’in büyük oğlu Mahmud’un annesinin girişimiyle tahta geçme planları yaptığı gerekçesiyle hem onun hem annesinin öldürülmesini sağlamıştı. III. Mehmed önemli konularda kendisine danışırdı. Nurbânû Vâlide Sultan günlük 2000 akçe alırken oğlu onun maaşını günlük 3000 akçeye çıkardı ve bu maaş oğlunun ölümünden sonra gönderildiği Eski Saray’da da kendisine ödendi. Devlet adamlarından rüşvet ve hediyeler alarak memuriyetlere tayinlerinde başrolü oynadı. Halk ve memurlar devlet işlerindeki bu etkin rolünü bildiği için işlerini gördürebilmek amacıyla ona başvurur, hatta bazan arabasının önünü kesip bu gibi konularda isteklerde bulunurdu. Sadrazamdan şeyhülislâma kadar bütün azil ve tayinlerde, devlet işlerinin yürütülmesinde birinci derecede etkili oldu. 1596 yılında Eğri seferine çıkan III. Mehmed, 1 milyar akçelik bir hazineyi annesinin kullanımına verdi. Bu sırada İstanbul’daki azil ve tayinlerle devlet işleri onun doğrudan müdahalesine daha açık bir duruma geldi. Ancak söz konusu müdahaleler onun sevilmeyen bir insan olmasına ve merkezde pek çok düşman kazanmasına sebep oldu. Eğri Kalesi’nin fetih haberinin İstanbul’a ulaşması üzerine fakirlere, yetim ve dullara sadaka dağıttı.

Dış politikada kayınvalidesi Nurbânû gibi Venedik yanlısı bir tutum izledi. Şüphesiz bu siyasette Venedik elçilerinin kendisine sunduğu zengin hediyelerin payı vardır. Safiye Sultan’ın Venedik’e desteği, kendisine verilen rüşvet ve hediyeler dönemin İstanbul elçilerinin raporlarına kadar yansımıştır. Onun sözünü tutan güvenilir bir kadın olduğunu ifade eden Venedik elçisi Matteo Zane, elçilerin kendisine hediye vermesini beklemeden kendisinin almak istediği şeyi onlardan talep ettiğini belirtir. Venedik, Safiye Sultan sayesinde ikili ilişkilerde ortaya çıkan pek çok tehlikeyi büyümeden atlattı. Vâlide sultan, elçiliklerle olan irtibatını yakın hizmetkârı, kirakadın, yahudi Esparanzo Malchi vasıtasıyla sağlamaktaydı. İşleyen rüşvet çarkının da merkezinde olan Esparanzo, bu sayede büyük bir servete sahip oldu; İstanbul Gümrüğü’nü iltizamla aldı ve karşılığında verdiği kalp akçe yüzünden 1 Nisan 1600 tarihinde hassa sipahilerinin çıkardığı bir isyanda oğluyla birlikte feci şekilde öldürüldü. Âsilerin bu işte büyük payı olduğunu düşündükleri Safiye Sultan ise bu bâdireden zorlukla yakasını kurtardı. Zira padişah annesini uyaracağını söyleyerek isyancıları ancak yatıştırabildi.
İnşaatı III. Mehmed’in annesi Safiye Sultan tarafından başlatılmış ve IV. Mehmed’in annesi Turhan Hatice Valide Sultan döneminde tamamlanıp ibâdete açılmış olan İstanbul Eminönü’ndeki Yeni Camii.
Şehzade Mahmud’un boğdurulması
1587’de doğan Şehzade Mahmud ve annesi Mahpeykar Sultan, Safiye Sultan’ın iktidarının geleceğini tehdit ediyorlardı. Bu yüzden gelininin ve torununun ortadan kalkması gerekiyordu. Oğlu III. Mehmed’i dolduran Safiye Sultan amacına ulaştı. 1603’de Şehzade Mahmud sessizce sarayda boğduruldu. Annesi ise sürgün edildi. Böylece Safiye Sultan için ortadan bir engel daha kalktı.

Yemişçi Hasan Paşanın idamı
Ana madde: Yemişçi Hasan Paşa
Safiye Sultan, Şeyhülislâm Sun‘ullah Efendi ile Yemişçi Hasan Paşa arasındaki çekişme neticesinde huzursuzlukları giderek artan kesimlerin 1603’de çıkardığı karışıklıklar sırasında da zor durumda kaldı. Âsiler onun sürgüne yollanmasını istedilerse de yakın adamları Kapıağası Gazanfer Ağa ile Dârüssaâde Ağası Osman Ağa’yı öldürtüp onlara teslim etmek zorunda kalan III. Mehmed bu şekilde askeri yatıştırdı. Daha sonra Safiye Sultan, Vezîriâzam Yemişçi Hasan Paşa ile anlaşmazlığa düştü ve onun da idam edilmesini sağladı.

Büyük Valide Sultanlık dönemi
Oğlu sultan III. Mehmed’in vefatından sonra valide sultanlığı bitip Büyük Valide Sultan makamına geçti.[1] Handan Sultan’ın oğlu I. Ahmed tahta çıkmasına rağmen Harem’i hala babaanne Safiye Sultan yönetiyor ve Valide Sultan olan Handan Sultan’dan daha fazla maaş alıyordu. Bu gücü uzun sürmedi. I. Ahmed’in eşi olan Kösem Sultan’ın Haseki Sultan olmasıyla gözden düştü ve eski saraya sürgün edildi.
Safiye Sultan tarafindan yapilan Yeni Cami
Yaptırdığı hayır kurumları
Safiye Sultan 9 Nisan 1598 tarihinde Eminönü’ndeki Yenicami’nin inşasını bir törenle başlattı ; ancak oğlu ölüp kendisi Eski Saray’a nakledilince epeyce ilerlemiş olan külliyenin inşası yarım kaldı. 1665’te Avcı Mehmet’in annesi Turhan Sultan tarafından tamamlandı . Bu caminin dışında Üsküdar’da Karamanlı köyünde bir cami ve çeşme yaptırdı; kocasının türbesinde Kur’an okunması için bir vakıf kurdu. Fatih’te Âşıkpaşa mahallesinde bulunan İmam Gazzâlî neslinden bir zatın mezarı üzerinde türbe inşa ettirdi. Dâvud Paşa sahasında bir kasır yaptırdı. Zaman zaman III. Mehmed’le birlikte burada oturuyor ve ziyafetler tertip ediyordu. Ayrıca 1598’de kendi adıyla anılan bir medrese ve 1610 yılında Kahire’de kölesi Osman Ağa nezâretinde Melike Safiye Camii adıyla da anılan camiyi insa ettirdi . Bunların dışında savaş dönemlerinde ordunun giderlerine harcanmak üzere kendi malından bağışlarda bulunur, borcundan dolayı zor durumda kalanların borçlarını öder ve seyahatlerinin geçtiği yerlerdeki fakirlere sadaka dağıtırdı.

SAFİYE

10 Kasım 1619 tarihinde vefat etti. Cenazesi İstanbul Ayasofya Camii’nin eski vaftizhanesi olan kocası Sultan III. Murad’ın türbesine defnedildi. Ölüm nedeni bilinmemektedir.

 

Popüler kültürdeki yeri
2011 yılından itibaren yayınlanan Muhteşem Yüzyıl adlı Türk dizisinde gençliğini Gözde Türker canlandırmıştır.2015 yılından itibaren yayınlanacak olan Muhteşem Yüzyıl-Kösem adlı Türk dizisinde kendisini Hülya Avşar canlandıracaktır.