5053873217 [email protected]

CANNES’DA KİM NE ÖDÜL ALDI?

65. Cannes Film Festivali sona erdi. Michael Haneke ‘Amour’ filmiyle Altın Palmiye’yi kazandı.

İşte Ödüller ve Sahipleri;

 

Altın Palmiye: Michael Haneke – Amour

Jüri Büyük Ödülü: Matteo Garrone – Reality

En İyi Yönetmen: Carlos Reygadas – ‘Post Tenebras Lux’

En İyi Erkek Oyuncu: Mads Mikkelsen -‘The Hunt’ (Thomas Vinterberg)

En İyi Kadın Oyuncu: Cosmina Stratan ve Cristina Flutur – ‘Beyond the Hills’ (Cristian Mungiu)

En İyi Senaryo: Cristian Mungiu – ‘Beyond the Hills’

Jüri Özel Ödülü: Ken Loach – ‘Angel’s Share’

Altın Kamera (Camera d’Or): ‘Beasts of the Southern Wild’ (Yön: Benh Zeitlin)

Kısa Metraj: ‘Sessiz’ (Yön: Rezan Yeşilbaş)

 

KİMLER YARIŞMIŞTI

Altın Palmiye için yarışan filmler şöyle;

“Jacques Audiard’ın ”De Rouille et D’os”, Leos’un Carax’ın ”Holy Motors”, David Cronenberg’in ”Cosmopolis”, Lee Daniels’in ”The Paperboy”, Andrew Dominik’in ”Killing them softly”, Matteo Garrone’un ”Realty”, Michael Haneke’nin ”Love”, John Hillcoat’ın ”Lawless”, Hong Sangsoo’nun ”In another country”, Im Sangsoo’nun ”Taste of Money”, Abba Kiarostami’nin ”Like someone in Love”, Ken Loch’ın ”The angels share”, Sergei Loznitsa’nın ”In the fog”, Cristian Mungiu’nun ”Beyond the Hills”, Yousry Nasrallah’ın ”Baad el Mawkeaa”, Jeff Nichols’un ”Mud”, Alain Resnais’in ”Vous n’avez encore rien vu”, Carlos Reygadas’ın ”Post Tenebras Lux”, Walter Salles’in, ”On the Road”, Ulrich Seidl’in, ”Paradise: Love”, Thomas Vinterberg’in ”The Hunt”. Altın Palmiye jürisi Wes Anderson’ın son filmi ‘Moonrise Kingdom’IN gösterimiyle açılan festivalin jüri başkanlığını İtalyan yönetmen Nanni Moretti yaptı. Filistinli oyuncu ve yönetmen Hiam Abbass, İngiliz yönetmen Andrea Arnold, Fransız oyuncu Emmanuelle Devos, Alman oyuncu Diane Kruger, İngiliz oyuncu Ewan Mc Gregor, ABD’li yapımcı Alexander Payne, Haitili yönetmen ve yapımcı Raoul Peck jürideki diğer isimlerdi. Festivalde 30’a yakın ülkeden 91 film gösterildi. Festivalin bu yılki logosu 1962’de hayatını kaybeden Hollywood’un efsanevi oyuncusu Marilyn Monroe’un siyah beyaz fotoğrafıydı.

 

 

DANİMARKA’NIN EUROVİSİON ADAYI SHERYL CROW RÜZGARI ESTİRDİ

Eurovision 2012 de 15. sırad çıkarak Danimarka’yı temsil eden Soluna Samay şarkısı ve tarzıyla Sheryl Crow’u hatırlattı. Aslında sahne alan birçok şarkıcı birilerini hatırlatıp puan alma çabası içindeydi.

Soluna Samay’ın benzeme çabaları puan almaya yetmeyince Danimarka sonuncu olmaktan kurtulamadı.

[youtube width=”600″ height=”365″ video_id=”YgDrXm6tooU”]

 

[youtube width=”600″ height=”365″ video_id=”dK9eLe8EQps&feature=BFa&list=TLltJE2dB9bys”]

TÜRKİYE’NİN EN GÜÇLÜ 16 KADIN SESİ İKİNCİ KEZ BİR ARADA!

“16 Kadın Söylüyor” projesi ile başarılı bir satış grafiği yakalayan serinin ikincisi “16 Kadın Söylüyor 2” Türkiye’nin en popüler sanatçılarını bir araya getiriyor.


Türk Pop müziğinin, şarkıları ve yorumlarıyla önde gelen isimlerinin klasikleşmiş şarkıları ve son dönemin en güçlü HIT şarkıları, dinleyenlere kesintisiz bir müzik ziyafeti sunuyor… Türk Pop’unun divası Sezen Aksu ve unutulmaz şarkısı “Unuttun mu Beni” ile açılan albüm, Türk pop müziğinin bir başka büyük ismi Sıla’dan “Tam Da Bugün” ile devam ediyor. Nilüfer ve Şebnem Ferah düeti “Erkekler Ağlamaz”, Göksel’den “Çok Kötü Şeyler”, Ziynet Sali’den “Dolaşayım Damarlarında”, kendine has tarzı ile Nil Karaibrahimgil “Ne Garip Adam”, son dönemde müzik sektöründe genç nesilin temsilcileri olan Atiye ”Batum Türküsü” ile devam eden albüm; sırasıyla Kıvılcım, Öykü Gürman, İrem Candar, Özlem Tekin, Gökçe, Aylin Aslım, Ayşe Saran ve Mavi ile arşivlerdeki yerini alıyor!

1- Sezen Aksu-Unuttun Mu Beni
2- Sıla-Tam Da Bugün
3- Nilüfer & Şebnem Ferah-Erkekler Ağlamaz
4- Göksel-Çok Kötü Şeyler
5- Ziynet Sali-Dolaşayım Damarlarında
6- Nil Karaibrahimgil-Ne Garip Adam
7- Atiye-Batum Türküsü
8- Kıvılcım – Toprak
9- Öykü Gürman-Mavi
10- İrem Candar-Yoldan Geçen Adam
11- Özlem Tekin-Kimse Bilmez
12- Gökçe-Böğürtlenli Reçel
13- Aylin Aslım-Kızlar Anlar
14- Ayşe Saran-Yok Ki
15- Mavi-30

İSPANYOLLARIN EN BÜYÜK KORKUSU EUROVİSİON’U KAZANMAK

Eurovision’da İspanya’yı temsil eden Pastora Soler, ülkesinin yaşadığı ekonomik krizden dolayı yarışmayı kazanmaması yönünde yöneticiler tarafından istekte bulunulduğunu itiraf etti.

 

Soler, İspanya’da radyo istasyonuna yaptığı açıklamada,  ekonomik krizin güncel hayata nasıl etki ettiğini bir kez daha ortaya koydu. İspanyol şarkıcı, “TVE, benden Eurovision’u kazanmamı istemedi çünkü gelecek yıl festivali organize edecek parası yok” dedi.

İspanya Devlet Radyo ve Televizyon Kurumu’ndan (RTVE) yetkililerin kendisiyle yaptıkları konuşmalarda “Lütfen kazanma. Önce krizden, şu zor dönemden çıkmamız gerek” dediklerini anlatan Soler, ekonomik yetersizlikten dolayı sahnedeki şovunun bile kısıtlandığını kaydetti. Soler, “Bir piroteknik bile olmayacak” diyerek, “Her türlü özel efekt çok para tutuyor. İspanya ve TVE de harcama yapacak durumda değil. TVE’nin, benim sahnedeki hareketlerim için de harcayacak parası yok. Sürpriz olmayacak, sadece ışıklandırmayı biraz iyileştireceğiz. Bütçe yok, ekonomik kriz hissediliyor” şeklinde konuştu.Eurovision’da birinci olmasının çok zor olduğunu ifade ederek, ilk 5 veya 10’a girmenin bir başarı olacağını dile getirdi. Soler, kendisine göre Eurovision’un favorisinin Rusya ve İsveç olduğunu söyledi.

CANNES’DA HEM FIRTINA VARDI, HEM POLANSKI!

Fransa’daki fırtınalı havanın hakim olduğu Cannes Film Festivali’nin en önemli konuğu festivale 10  yıl sonra katılan ünlü yönetmen Roman Polanski oldu.

65. yılını kutlayan festivalde önceki günün esaslı konuklarından biri de Roman Polanski’ydi.
Daha önce, hakkında çekilen belgesel ‘Roman Polanski: A Film Memoir’daki röportajıyla festivale konuk olan yönetmen, dün ‘Tess’in yenilenmiş versiyonunu sunmak üzere Cannes’a geldi. Son olarak on yıl önce Piyanist´le kazandığı Altın Palmiye için Cannes´da bulunan Roman Polanski’nin hayatını anlatan bir filmde festivalde gösterildi.

Festivalin yarışmalı bölümünde ise 80’lerinde bir çiftin hikâyesini aktaran ‘Amour’, ‘The Hunt’, 89 yaşındaki auteur Alain Resnais’nın tiyatro aşkını gösterdiği yeni filmi ‘Vous n’avez encore rien vu’, Abbas Kiarostami’nin Japonya’da geçen ’Like Someone in Love’ı ve Hong Sangsoo’nun Isabelle Huppert’li ‘In Another Country’si dün görücüye çıkan Altın Palmiye adaylarıydı.

Festivalin geleneksel açıkhava partilerinin bazılarının ertelenmesine sebep olan rüzgâr ve yağmur dün de bir gösterim salonunun çatısını havaya uçurdu. Isabelle Huppert ve ‘The Hunt’tan Mads Mikkelsen, kırmızı halıda ıslandı.

ROLÜNE SINIR KOYDU!

Vücut filminde uyuşturucu bağımlısı bir film yıldızını canlandıran Hatice Aslan, Cinedergi’ye konuştu. “Sinemada yaş sınırım yok” diyen Aslan, “Daha çılgın roller istiyorum” diyor.

Hatice Aslan, bu hafta vizyona giren Vücut filminde uyuşturucu bağımlısı eski bir hayat kadınını canlandırıyor. Aslan filmdeki rolünü ve sinemayla ilgili düşüncelerini Cinedergi’ye anlattı. İşte Aslan’ın açıklamaları:

–  Yılmaz’ı okuduğum zaman onun o saflığı basitliği o kadar hoşuma gitti ki iddiasız ve basit bir anlatım. Zaten senaryoya ister istemez çok bağlanıyorsun baştan sona okuduğun zaman. Leyla’nın durumu, kadın oyunculara fırsat verilmemesi her bir oyuncunun burada ilişkilenmesi, derin ve hoş bir şekilde işlenmesi beni çok çekti. Oyuncu olduğumuz için biz de sonuçta insanı işliyoruz. Bunun bu kadar güzel ve kolay bir şekilde önümüze sunulması çok hoşuma gitti. Geriye sadece oynamak kalıyor. Sonradan Mustafa’yla da tanışınca daha bir farklı sevdim, farklı bir dünyaydı. Şimdiye kadar tanıştığım ve çalıştığım yönetmenlerden farklıydı. Mustafa’nın sinema dünyasında küp bir penceresi olduğuna inanıyorum. Nereden bakarsan başka türlü bir durum var. Başka bir yüreği var, ikinci filmi gerçekten ben de çok merak ediyorum.

– Rolüm bir film oyuncusu. Sonuçta oyuncuyuz ve sinema dilinde anlatılıyor her şey. Ve ben bu yüzden bunun bir cesaret olduğunu düşünmüyorum olması gereken zaten bu. Bu örneği hep veriyorum; bir doktorun “Ben doktorum böbrek ameliyatına girerim ama yumurtalık ameliyatına girmem” demesi gibi bir şey. Ben oyuncuyum tabiî ki sevdiğim her şeyde oynamaya devam edeceğim. Bunda da mesela çıplaklık var göğüs de görülebilirdi ama ister istemez bir sınır koymak durumunda kaldım. Üç Maymun’da da göğüs gözüküyordu. Mustafa’yla da konuştum. Mustafa da “Sen istersen olur” dedi ama film gerektiriyorsa yapalım ama her defasında da “Ne oluyor” denmesin diye yapmadık. O da sağ olsun güzel bir şekilde bunu ayarladı.

– Aslında çok fazla bir gözlemin içine girmedim açıkçası. Oyunculuk denen şey zaten bütün günlük yaşamında etrafında olan her şeyden bir şeyler toplamak demek, buna hayvanlar ve tüm canlılar da dahil. Sürekli malzeme topluyorum ve bu topladıklarımı bir yerde biriktirerek, empati kurarak kendi içimde de özümsüyorum ve olabildiğince bir senaryonun içinde görüyorum. Mesela bu rolde bir film yıldızını örneklemedim doğrudan. Leyla’nın kendi içerisindeki dünyadan çıkmaya çalıştım. Sadece hapla ilgili bir şeyler çalıştım. Çünkü içki ve sigarayla aram pek iyi olmadığı için hap alındığında kafanın ne derece güzel olduğu hakkında bir fikrim yok. Doktorumla çok çalıştık bu konuda. Uyuşturucuyla arası iyi olan birini izledim; içtiklerinde nasıl davranıyorlar, neler yapıyorlar… Bazen çok mutlu bazen içine kapalı. Her hapın farklı yan etkileri var. Üzüntülü olduğu zaman da, mutlu olduğu zaman da hap alıyor bu kadın. Hepsinin ayrı bir hapı var öyle bir hayat çizmiş kendine ve kaybolmak istiyor dışlandığı için.