5053873217 [email protected]

İpman Gerçekte Kimdir? İpman’ın Hayatı

Final filmi ile son kez beyaz pedeye taşınan İpman’ın filmdeki ölümü ile beyaz perde yolculuğu da sernin finaliyle sona ermiş oldu. Hayatını konu alan filmlerin çekilmesiyle bütün dünyacatanınan Ip Man, sadece Wing Tsun (Wing Chun) savaş sanatının öncüsü değil, aynı zamanda modern savaş sanatları dünyasının da  kurucusu sayılır. Yetenekli öğrenciler yetiştirerek Kung-Fu’nun dünyaya yayılmasını sağladı. Ip Man’ın tanınmış öğrencilerinden biri de Bruce Lee idi.

Ip Man’ın Hayatı
1893 senesinde doğan Ip Man, Çin’in Foshan şehrinde zengin bir ailenin çocuğu olarak büyüdü. Foshan o zamanlar çeşitli el sanatlarının yapıldığı Çin’in en meşhur yerlerinden biriydi. Tüm bunların yanında, Çin’in güneyindeki bu şehir, Kung-Fu’nun merkezi olarak kabul edilir. Çin İmparatorluğu’nun yıkıldığı ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulduğu zamanlarda, Foshan’da çok sayıda Çinli savaş sanatı ustası yetişti. Çin’in Güneydoğu’sundaki Fujien eyaletinde, keşişlerin ve kabiliyetli Siu Lam stili Kung-Fu’cuların bulunduğu Siu Lam Manastırı bulunmaktaydı. Bu manastırın Manchu hükûmeti askerleri tarafından kuşatılması ve yanması neticesinde, yüzlerce keşiş ve Kung-Fu ustası Foshan’a kaçtılar. Bu yüzden Foshan, savaş sanatlarının merkezi haline gelmeye başladı.

Kung-Fu Neslinin Temelleri
Ip Man’ın ailesi Foshan’da nüfuzlu bir aileydi. Fuk Yin denen bölgede, kendilerine miras kalan büyük bir çiftlikleri vardı. Burada yirmiden çok eski tip ev bulunmaktaydı. Buranın tam merkezinde, Ip ailesinin atalarından kalma bir tapınak vardı. Bu tapınakta uzun zamandır, Wing Tsun Ustası Grandmaster Chan Wah Shun ikamet ediyordu. Burada kabul ettiği öğrencilerine Wing Tsun stilini öğretmekteydi.

Ip Man 9 yaşlarındayken Grandmaster Chan Wah Shun tarafından öğrenciliğe kabul edildi. Bundan önce çok çalışkan biriydi. Okula gider, derslerden sonra vaktini hiç boşa geçirmez, arkadaşlarıyla bile oyun oynamaya gitmezdi. Bunun yerine boş zamanlarını şiir yazmaya, resim yapmaya veya Usta Chan’ı öğrencilere ders verirken izlemeye ayırırdı. Ip Man, bu dersleri izledikçe günden güne Wing Tsun tekniklerine ilgi duymaya başladı. En sonunda Usta Chan Wah Shun’a giderek, onu Kung-Fu derslerine kabul etmesini istedi. Usta Chan onun şaka yaptığını sanarak, şaka yollu, kabul ücretinin üç gümüş para olduğunu söyledi. Bunu duyan Ip Man, heyecanla eve koşarak istendiği gibi üç gümüş parayı Usta Chan’a getirdi. Usta Chan ona bu parayı nasıl bulduğunu sordu. Ip Man, önceden, kabul ücretinin üç gümüş olduğunu bildiğini ve bu yüzden birkaç sene önce para biriktirmeye başladığını söyledi. Usta Chan, bu parayı çaldığından şüphelenerek Ip Man’a parayı geri vermeyip, “Parayı geri istiyorsan, bu paranın sana ait olduğunu ispat etmen için aileni getirmelisin.”, dedi. Ip Man annesini zorla ustanın yanına getirdi. Usta dedi ki: “Paranın kaynağından şüphe etmiyorum. Benden Kung-Fu öğrenmesi için oğlunuza izin verip vermediğinizi sormak istediğim için sizi çağırdım. Ip Man, gerçekten kabiliyetli bir çocuk ve beni uzun zamandır Kung-Fu öğretirken de izliyor. Eğer benden iyi bir şekilde eğitim alırsa, ileride başarılı bir usta olacağını düşünüyorum.”. Bunun üzerine, Ip Man’ın annesi bunu duyduğuna çok memnun olarak oğlunun bu savaş sanatını öğrenmesine izin verdi.

Son Öğrenci

Ip Man, Usta Chan’ın en genç ve en son kabul ettiği öğrencisi olmuştu. Usta Chan’dan öğrendiği teknikleri Ng Chun So ve Lui Yu Chai gibi Kung-Fu sınıf arkadaşlarıyla çalışarak pratik yapıyordu. Usta Chan, Ip Man’ın eğitimi ile tam ilgileniyor ve o da elinden gelebildiği kadar çalışıyordu. Usta Chan öldüğünde Ip Man 13 yaşındaydı. Chan ölmeden önce son dakikalarında öğrencilerine, “Ip Man zeki bir çocuk ve diğerlerinden daha kabiliyetli. Eğer bizim Wing Tsun stilimizi yayacak ve tanıtacak biri varsa o da Ip Man’dır. Daha fazla kalamayacağım için üzgünüm. Bundan sonra onun eğitimi ile ilgilenmek sizin vazifenizdir. Lütfen ona iyi bakın.”, dedi. Bunun üzerine Ng Chung So, bu sorumluluğu kendi üzerine alacağına dair söz verdi. Bu yüzden Ip Man, Ng Chun So’nun gözetimi altında çalışmalarına devam etti. Ip Man’ın yanında Yuen Kay Shan ve Yiu Choi adındaki sınıf arkadaşları da vardı.

Farklı Ustalarla Çalışarak Tekniğini Geliştirdi

Ip Man Tahta Adam tekniklerini uyguluyor
Ip Man, iki yıl boyunca Ng Chung So ile çalıştı. Bundan sonra akademik eğitimi için Hong Kong’taki St. Stephen Koleji’ne gitti. Bir keresinde bir polis memurunun bir kadını dövdüğünü görerek onlara müdahale etti. Polis memuru ona saldırmaya kalktı fakat Ip Man onu yeri serip sınıf arkadaşıyla birlikte okula kaçtı. Ip Man’ın arkadaşı, apartmanlarında Leung Bik adında yaşlı birinin kaldığını ve onunla görüşmesi gerektiğini söyledi. Görüştüklerinde, Leung Bik, Ip Man’a hangi savaş sanatını çalıştığını sordu. Ip Man’ın formunu inceledikten sonra ona tekniğinin yetersiz olduğunu söyledi. Bunun üzerine Ip Man kendini kanıtlamak için Leung Bik ile Chi Sao yapmaya başladı. (Chi Sao kısaca, Wing Tsun’da bulunan, hisleri geliştirmeye yarayan, kontrollü saldırı ve savunma içeren bir çalışmadır.). Fakat Ip Man birkaç darbeden sonra yenildi. Sonradan kendini tanıtan Leung Bik’in, Ip Man’ın ustası Chan’ın ustası Leung Jan’ın büyük oğlu olduğu anlaşıldı. Böylece Ip Man ile Leung Bik tanışmış oldular. Ip Man’ın zekası ve öğrenmek için sarf ettiği efor Usta Leung Bik’in çok hoşuna gitti. Bu yüzden ona bütün bildiklerini öğretmek için yapabileceğinin en iyisini yapmaya çalıştı. Bu yüzden Ip Man, “Usta Chan’dan güzel bir temel aldım. Fakat tekniğimi Usta Leung Bik sayesinde iyice oturttum. Küçükken, hareketlerin sadece dış görünüşlerine dikkat ederdim. Neden belli hareketlerin belli şekillerde, daha farklı hareketlerin de daha farklı şekillerde uygulandığına dikkat etmezdim.”, demiştir. Ip Man büyüdükçe, Wing Tsun tekniklerinde ustalaşmanın, teori ve pratik uygulamanın birleştirilmesine bağlı olduğunu öğrendi.

Usta Ip Man, daha erken yaşlarda kabiliyetinden dolayı tanınır hale gelmişti. Ama bu sıralarda bu savaş sanatını yakın arkadaşlarından birkaç kişi haricinde başkalarına öğretmiyordu. Savaş sırasında orduya dahil oldu. Savaştan sonra doğduğu yere dönerek yirmi dört yaşındayken, Foshan’da birkaç sene Namhoi’nin yerel polis devriyesi şefi olarak vazife yaptı. Kabiliyetli bir savaş sanatçısı ve polis şefi olmasına rağmen kibirli ve kendini beğenen biri değildi. Tam tersine, temiz ve düzgün giyinir, kibar ve ağırbaşlı gözükürdü. Çok gerekli gördüğü belli durumlar dışında yanında nadiren silahını taşırdı. Çünkü zaten ölümcül Wing Tsun teknikleriyle silahlanmış olduğunu hissederdi. Ip Man, polis şefliği kariyeri boyunca, bahsedilmeye değer bazı olaylar yaşadı.

Parmaklarının İnanılmaz Kuvveti
Yu Yiu adında bir adam vardı. Savaş sırasında o da orduda hizmet etmişti. Savaştan sonra, Ip Man’ın komutası altındaki Namhoi yerel polisinin bölgesel devriye ekiplerinden birine alındı. Ama çok miktarda devriye polisi olmasından dolayı Ip Man ile Yu Yiu birbirlerini tanımıyorlardı. Bir gün Yu Yiu kalabalık bir caddede devriye geziyordu. Bir süre sonra küçük bir sebepten dolayı caddede biriyle tartışmaya başladı. O sırada Şef Ip Man oradan geçiyordu. Tartışan adamlardan birinin, kendi devriye ekibinin armasını ve silahını taşıdığını gördü. Tartışmayı sonlandırmak istedi. Çünkü bir devriye polisinin görevinin düzeni ve barışı sağlamak olduğunu, insanlarla tartışmak olmadığını düşündü. Bağırmalarını durdurmak için ileri doğru atıldı. Ama devriye polisi, Ip Man gibi şık giyimli bir beyefendi tarafından durdurulmak için biraz fazla kibirliydi. Polis, Ip Man’a bağırarak emir vermeye başladı ve gidip kendi işine bakmasını söyledi. Polis, Ip Man’a bağırdığı sırada, silahını çekip Ip Man’a doğrultmuştu. Kalabalık bir caddede silah çekmek çok tehlikeli bir hareketti. Ip Man, devriye polisinin muhakeme kabiliyetini kaybettiğini fark etti. Tehlikeyi önlemek ve silahı başkalarına doğrultmasını engellemek için ileri atıldı. Silahın yanlışlıkla ateş almasını önlemek için altıpatların mermi haznesini kavradı. Polis, Ip Man’ın elinden silahı kurtarmak için çabalamaya başladı ama nafile. Ip Man’ın parmakları o kadar güçlüydü ki birkaç zorlamadan sonra, etraftakilerin şaşkın bakışları altında, mermi haznesi kırılarak yerinden fırladı.

Azılı Soyguncu
Ip Man’ın memleketinde Tsu Ping adında, aranan bir soyguncu vardı. Bu soyguncu, acımasız, güçlü, iri yarı biriydi ve savaş sanatları geçmişi vardı. Yerel polis uzun bir süredir bu adamın peşindeydi. Bir gün Ip Man’ın ekibine, aranan soyguncunun Foshan’ın merkezinde görüldüğü haberi geldi. Ip Man bazı adamlarına, soyguncunun yerinin tespiti ve kapana kıstırılması için emir verdi. Adamlarına, bu soyguncunun acımasız ve silahlı biri olduğunu, onunla kalabalık bir caddede çatışmaya girmenin çok tehlikeli olacağını tembihledi. Onunla ilk kendisinin baş etmeye çalışacağını, eğer baş edemezse onların devreye gireceğini söyledi. Bu yüzden önceden belli köşelere saklanmalarını söyledi. Soyguncu göründüğünde Ip Man ona doğru yürümeye başladı. Düzgün giyimi ve kibar görünümüyle Ip Man şüpheli biri olarak gözükmüyordu. Soyguncu bu yüzden hiç dikkat etmeden Ip Man’ın yanından geçti. Ip Man bu sırada geriye dönüp soyguncunun ismini söylerek ona seslendi. Soyguncu şüphelenerek birden kaçmaya yeltendi. Ip Man hemen atılarak adamın yakasını kavradı. Bu sırada soyguncu silahını çekmeye çalışırken, Ip Man soyguncunun kollarını yakaladı. Bir süre boğuşmaya başladılar fakat Ip Man’ın kolları soyguncu için çok güçlüydü ve duruşu ise çok dengeli ve sağlamdı. Bu sırada polis memurları devreye girip bu azılı soyguncuyu kelepçeleyerek karakola götürdüler.

Kabiliyetli Talebe
Soyguncu sorgulandığı sırada, kendisine yöneltilen tüm suçlamaları kabul etti. Ancak, kibar bir mektep talebesi tarafından yakalanacağını asla hayal etmediğini söylerek hayıflanıyordu. Ip Man gülümseyerek, “Bana mektep talebesi mi diyorsun? Beni tekniğinle yenebileceğini mi düşünüyorsun?”, dedi. Soyguncu, “Eğer seninle silahsız, eldivensiz dövüşmeme izin verilirse, seni bir dakikada yenerim.”, diye cevap verdi. Bunun üzerine, Usta Ip Man, adamlarına soyguncuyu çözmelerini söyledi. Soyguncuya, eğer kazanabilirse onu serbest bırakacağına söz verdi. İkisi de karakolun salonunda serbest dövüşe hazırdı. Soyguncu gardını alarak hızlı ve güçlü gözüken yumruklarla saldırmaya başladı. Ip Man, sağa sola kaçınarak ilk başta soyguncunun yumruklarıyla direk kontak kurmaktan kaçınıyor ve bir boşluk yakalamaya çalışıyordu. Soyguncu tam güçlü bir düz yumruk attığı sırada, diğer bir atak için yumruğunu daha geri çekemeden, Ip Man adamın bileğini sağ eliyle ve dirseğini sol eliyle kavrayarak aniden aşağıya doğru güçlüce çekti. Soyguncu dengesini kaybederek öne doğru düşecek gibi oldu. Tam o sırada, Ip Man, sağ diziyle soyguncunun göğsüne ani ve çok sert bir darbe indirdi. Soyguncu böylesine ölümcül bir darbeyle yere düştü ve ağzından beyaz köpüklü salyalar akmaya başladı. Bu hadiseden sonra, Ip Man’ın şöhreti Foshan’da yayılmaya başladı. Ip Man’ın Foshan’da polis şefi olduğu yıllarda burası suçların yaşanmadığı huzurlu bir yer oldu.

Nuh Tepesi Nerede Çekildi?

Cenk Ertürk’ün yazıp yönettiği Nuh Tepesi, babasının ölmeden önceki son dileği olan köydeki “Nuh Ağacı”nın altına gömülme isteğini yerine getirmeye çalışan Ömer’in, ağacın kadim zamanlardan kalma olduğuna inanan köylülerle olan hikâyesini anlatan film Netflix’de yayınlanmaya başlaması ile ilgi odağı oldu.

 

Peki Nuh Tepesi Nerede Çekildi?

Filmin giriş kısmında çokça gördüğümüz Bursa manzaraları aslında filmin çekildiği yer ile ilgili ip ucu da veriyor. ‘Nuh Tepesi’ için bir araya gelen ekip Keles’in Harmanalanı Köyü’nde çekimleri tamamladı.

Bursa, Keles ilçesine bağlı, vadi içinde şirin bir köy olan Harmanalanı, son yıllarda kömür madeni ile de tanınıyor. Ama… Köyün tek özelliği kömür değil. Gerçek bir Yörük köyü olan Harmanalanı aynı zamanda, Anadolu evliyaları arasında özel bir yeri olan Saçlı Habib Efendi’nin kabrini barındırıyor.

Filmin Geçmişi

Dünya prömiyerini Tribeca Film Festivali’ne yapan, sonrasında Adana Film Festivali’nde En iyi Film ve En İyi Yönetmen olmak üzere birçok ödül kazanan Nuh Tepesi, özellikle de senaryosuyla öne çıkan bir yapım. Ama başarılı bir filmin ulusal yarışmalarda fazlaca karşımıza çıkmaması ayrıca düşündürücü. Cenk Ertürk’ü Pencereler Arasında ve Kimse Elimi Tutmasın gibi kısa filmlerinden tanıyoruz. Nuh Tepesi yanlışlarla yoğrulmuş bir baba ile oğulun hikayesi. Hamile karısıyla arası bozulan, orta yaş krizinin arkasında debelenen Ömer, babasının son isteğini yerine getirmek üzere memleketleri Bursa’ya gelir. Baba İbrahim hasta olduğu için köy evinde inzivaya çekilmiş bir biçimde kendi elleriyle diktiği Nuh Tepesi’ndeki ağacın altına gömülmek istemektedir. Ama köylüler bu kutsal ağacı çoktan kendilerine mal etmiştir.

 

Nuh Tepesi – Noah Land Filmi Oyuncuları

İbrahim: Haluk Bilginer

Ömer: Ali Atay

Cevdet: Mehmet Özgür

Ahmet: Arın Kuşaksızoğlu

Elif: Hande Doğandemir

Kerem Alp Kabul

Hüseyin Taş

Murat Deniz

Nuh Tepesi – Noah Land Filmi Yönetmeni

Yönetmen – Senarist: Cenk Ertürk

Yapımcı: Alp Ertürk – Şevki Tuna Ertürk – Cenk Ertürk

CGV Mars Dağıtım

Kuru Otlar Üstüne Filminden İlk Kareler

Nuri Bilge Ceylan’ın iki yıldır senaryosu üzerinde çalıştığı “Kuru Otlar Üstüne” adlı uzun metrajlı filminin çekimleri Erzurum’da devam ediyor.
Başrollerinde Ebru Ceylan, Merve Dizdar ve Deniz Celiloğlu’nun yer aldığı filmin, 2022 yılında vizyona girmesi planlanıyor.

Arte France Cinéma’nın yapımcıları arasında olacağı filmde Deniz Celiloğlu, Merve Dizdar ve Musab Ekici yer alacak.

Çekimleri 2021 yılı Mart ayında Erzurum’da başlayan film[1], Anadolu’nun uzak bir köyünde zorunlu görevini tamamlarken, İstanbul’a atanmayı bekleyen genç öğretmen Samet’i konu almaktadır.

Orhan Pamuk, Instagram Yayınında Okuyucularıyla Buluşuyor

Eserleriyle Nobel Edebiyat Ödülüne layık görülen usta yazar Orhan Pamuk, ilk kez bir canlı yayın konuğu olarak, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan yeni kitabı ‘Veba Geceleri’ni kitapseverlerle @dr_dunyasi Instagram hesabında buluşturuyor. Moderatörlüğünü televizyoncu ve sunucu Oylum Talu’nun gerçekleştireceği etkinlik, 6 Nisan Salı günü saat 21.00’de başlayacak.

Kitapları onlarca dile çevrilen, dünya çapında tanınan yazar Orhan Pamuk, yeni çıkan kitabıyla ilk kez D&R Instagram canlı yayınına konuk oluyor. 6 Nisan Salı günü gerçekleşecek canlı yayında Pamuk, son kitabı ‘Veba Geceleri’ni anlatmak için okurlarıyla bir araya gelecek.

Pamuk’un geçtiğimiz ay raflarda yerini alan üzerinde 5 yıldır çalıştığı kitabı ‘Veba Geceleri’; 1901 yılında 3. Veba Pandemisi döneminde Osmanlı’nın 29. Vilayeti Minger adasında geçiyor. Hem sürükleyici bir siyaset ve aşk romanı hem de Pamuk’un salgın, karantina, devlet ve birey konularını bir masal havasıyla tartıştığı bu tarihi roman, konusuyla yaşadığımız günlere de ışık düşürüyor. Başarılı sunucu Oylum Talu eşliğinde gerçekleşecek keyifli sohbette Pamuk, yeni kitabının hazırlık sürecine ve hakkında bilinmeyenlere değinecek, okurların merak ettiği soruları cevaplayacak.

Game Of Thrones Tiyatro Sahnesinde

The Hollywood Reporter’ın haberine göre Buz ve Ateşin Şarkısı romanlarının yazarı George R. R. Martin’in hazırladığı sahne gösterisi üstünde oyun yazarı Duncan MacMillan ve Follies’in yönetmeni Dominic Cooke’la birlikte çalışıyor.

Westeros’ta geçen ve Game of Thrones öncesi olayları işleyen başka televizyon dizileri yapım aşamasındayken, henüz ismi belli olmayan proje, kitap serisi ve televizyon dizisinde ölen ve çok sevilen bazı karakterleri hayata döndürecek ilk tiyatro oyunu.

Kitap serisindeki olaylardan 16 yıl önce geçen oyun, Martin’in kitaplarında Robert Baratheon’un isyanının başlamasına yol açtığı dolaylı biçimde belirtilen Harrenhal’daki Büyük Turnuva (The Great Tourney) etrafında şekillenecek. Turnuvaya Ned ve Lyanna Stark, Jamie Lannister, Robert Baratheon ve Rhaegar Targaryen gibi isimler katılmıştı.

Tiytarı oyununun resmi tanıtımda şu ifadeler yer alıyor: Oyun, izleyicileri ilk kez, şimdiye kadar gizemini koruyan dönüm noktası niteliğindeki bir olayın perde arkasının derinliklerine götürecek.
Serinin en ikonik ve tanınan karakterlerinden birçoğunun yer aldığı yapım şimdiye kadar yalnızca ima edilen sırların ve yalanların ortaya çıkarılması sürecinde aşk, intikam, delilik ve kehanetlerle uğraşmanın tehlikeleri etrafında dönen bir hikayeye yer verecek.

Genç ve Güzel Kalmanın 50 Yolu

 

 

Hürriyet Kitap, hayatın içinden konu ve yazarlarıyla okurları buluşturmaya devam ediyor. Dr. Güneş Ertürk imzasını taşıyan ‘Genç ve Güzel Kalmanın 50 Yolu’ Hürriyet Kitap etiketiyle yayımlandı.

Hürriyet Kitap, her yaşta sağlıklı, duru, genç ve güzel bir cilt için pratik öneriler sunan Dr. Güneş Ertürk’ün kitabını okurlarla buluşturdu. ‘Genç ve Güzel Görünmenin 50 Yolu’ isimli kitap, sağlıklı bir cilt için önemli bilgileri, özel tavsiyeleri ve cilt bakımı yöntemlerini anlaşılır bir dille, akıcı bir anlatımla sunuyor. 

‘Genç ve Güzel Görünmenin 50 Yolu’, ameliyatsız yapılabilen estetik işlemlerden, cildin neden yaşlandığına; sağlıklı bir cilt için doğru beslenme yöntemleri ve alınması gereken vitaminlerden, menopoz gibi özel dönemlerde cilt güzelliği için yapılması gerekenlere kadar pek çok konuda bilgiler içererek bir başucu rehberi niteliği taşıyor. Kitapta ayrıca kadın erkek herkesin ilgisini çeken botoks, dolgu, ameliyatsız yüz germe, gençlik ipleri gibi gençleşme, güzelleşme metotları ve cildi hem içten hem de dıştan beslemenin özel teknikleri de yer alıyor. 

Dr. Güneş Ertürk “Bu rehber kitabı okuduğunuzda, cildinizi güzelleştirmek için şimdiye dek yaptığınız pek çok hatayı fark edecek, daha genç ve güzel görünmenin püf noktalarını öğreneceksiniz” diyor.

Dr. Güneş Ertürk Hakkında

1992 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden mezun olan Dr. Güneş Ertürk, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dermatoloji Bölümü’nde ihtisas yaptı. 1996-2004 yılları arasında özel hastanelerde klinik dermatoloji alanında çalıştı, sonrasında da mesleğini kendi muayenehanesinde sürdürmeye karar verdi. 2004 yılında özel kliniğini açan Ertürk, ilk yıllarda lazer dermatolojiye ağırlık verdi. Leke, damar, iz, akne ve rozase hastalıklarının lazerle tedavilerinde geniş bir cihaz parkuruyla çalıştı, çok sayıda uygulama yaparak lazer dermatoloji alanında uzmanlaştı. Zaman içinde estetik dermatolojiye geçerek ameliyatsız cilt yenileme ve yüz gençleştirme alanında çalışmaya başladı. Yurt içinde ve yurt dışında gerçekleşen sayısız bilimsel konferansa katılan Ertürk, alanıyla ilgili özel eğitimleri, küresel çapta gerçekleşen yenilikleri yakından takip ederek kendi özel tekniklerini de geliştirdi. Özellikle ameliyatsız estetik ve lazer dermatoloji alanında çalışmalar gerçekleştiren Dr. Güneş Ertürk ilgilendiği alanlarda kendi tedavi protokollerini geliştirerek dermatoloji alanında pek çok yeniliğe imza attı. “Genç ve Güzel Kalmanın 50 Yolu” Dr. Güneş Ertürk’ün ikinci kitabıdır.