Otopress
Alman otomobil üreticisi Opel, otomotiv üretimindeki 125. yıldönümünde
Kadett E modelinin 40. yaşını kutluyor. 1984 yılının sonbaharında piyasaya
sunulan ikonik model, bugün dünya çapında cesur ve yalın tasarım
anlayışıyla sınıfının öncüsü Astra’nın marka tarihindeki temelini oluşturdu.
Kadett E, döneminde Opel tarafından sunulan ve Kadett ismini taşıyan son
kompakt sınıf modeliydi. Daha sonra Kadett’in yerini alan yeni model “Astra”
ismini taşıyordu ve kompakt sınıfta elde edilen bu başarıyı istikrarlı bir
biçimde sürdürmeye devam etti. Her iki model de pazara sunulduğundan beri
segmentine çok sayıda yenilik getirerek bireysel mobiliteyi birçok kişi için
ulaşılabilir hale getirdi. Bugün ise ilk elektrikli Astra nesli, sorumluluk bilinci
ile modern sürüş keyfini sunuyor. Yeni Opel Astra, hibrit ve içten yanmalı
motorların yanı sıra tamamen elektrikli modeliyle de verimliliği üstün
teknoloji ve konforla bir arada sunuyor.
Kadett ve Astra modelleri Opel’in kompakt sınıftaki neredeyse 90 yıllık başarılı
geçmişiyle özdeşleşti. Markalaşan bu iki model, pazara sunulduğundan beri
segmentine çok sayıda yenilik getirerek bireysel mobiliteyi birçok kişi için ulaşılabilir
hale getirdi. Bugün ise Opel, otomotiv üretimindeki 125. yıldönümünde, Kadett
E’nin 40. yaşını kutluyor. 1984 yılının sonbaharında piyasaya sunulan bu model
Opel mühendislerine çok büyük bir başarı getirdi. Bir önceki modelin teknik
özellikleri temel alınarak tamamen yeni bir hatchback gövde tipi ile üretilen beşinci
nesil Kadett, zaman geçtikçe gücüne güç kattı. Modelin bu başarısının temelinde
yenilikçi tasarımının yanı sıra teknik uzmanlık ve model çeşitliliği yatıyordu. Kadett
E, döneminde Opel tarafından sunulan ve Kadett ismini taşıyan son kompakt sınıf
modeliydi. Daha sonra Kadett’in yerini alan yeni model “Astra” ismini taşımaya
başlayarak kompakt sınıfta elde edilen bu başarıyı istikrarlı bir biçimde sürdürmeye
devam etti. Bugün ise yeni Astra nesliyle geçmişten gelen sorumluluk bilinci ile
modern sürüş keyfi kullanıcılara sunuluyor. Yeni Opel Astra hibrit ve içten yanmalı
motorların yanı sıra tamamen elektrikli versiyonuyla da yollara çıkıyor. Böylece
Astra, heyecan verici, verimli özelliklerine ek olarak bazı modellerde karbon
emisyonu da üretmemesiyle ön plana çıkıyor.
1984 sonbaharında beşinci nesil Opel Kadett yollara çıktı!
Astra model ailesinin atası sayılan beşinci nesil Kadett modelinin geliştirilme
öyküsü aslında 1979 yılında başladı. Opel’in ilk önden çekişli modeli olan Opel
Kadett D’nin pazara sunulduğu andan itibaren, kendisinden sonra gelecek olan
model hakkında fikirler oluşturulmaya başlandı. Rüsselsheim’daki ürün geliştirme
ve üretimde çalışan çok sayıda mühendis, teknisyen ve tasarımcı “Kadett E”
projesinin bir parçası haline geldi. Beş yıllık bir süre boyunca Kadett E'nin
geliştirilmesine 1,5 milyar Alman markı harcandı. Seri üretime hazır hale gelmeden
önce prototipler, test merkezlerinin yanı sıra yarış pistlerinde, Kuzey Avrupa'da ve
ABD’deki çöl bölgelerinde ve zorlu hava koşulları altında yaklaşık 6,5 milyon
kilometre toplam mesafe kat etti. Yoğun testlerin tamamlanmasının ardından, yine
önden çekişe sahip olan Kadett E, 1984 yılının sonbaharında pazara sunuldu. Kısa
sürede benzersiz bir model çeşitliliğiyle yetkili bayilere ulaştı. Ancak beşinci nesil
Kadett’i kısa süre içerisinde çok satan bir model haline getiren tek neden bu değildi.
Her göreve uygun, doğru seçenek!
Kadett’in son nesli, üç ve beş kapılı hatchback ve yaklaşık 1.520 litrelik bagaj
hacmiyle sınıfında öncü üç ve beş kapılı Kadett Estate şeklinde satışa sunuldu.
Yalnızca bir yıl sonra ise dört kapılı notchback gövde tipiyle ürün yelpazesi
tamamlandı. 1987 yılından itibaren doğa severler Kadett E modeliyle beklentilerinin
karşılığını fazlasıyla aldı. Yeni Kadett Cabrio modelinden sorumlu olan kişi ünlü
İtalyan tasarımcı Nuccio Bertone idi. Sürücü ve ön yolcu için spor koltuklardan,
bağımsız olarak katlanabilen arka koltuklar ve renkli yan camlara kadar çok sayıda
standart donanım içeren şık “Üstsüz Kadett” Rüsselsheim’daki tasarım ekibiyle
yakın iş birliği içerisinde kuzey İtalya’daki fabrikada tasarlandı.
Opel, Kadett ile yalnızca binek otomobil müşterilerinin dikkatini çekmeyi değil bir
başka model olan Kadett Combo ile ticari müşteriler için de doğru modeli sunmayı
amaçladığını vurguladı. Bu kompakt hafif ticari araç modeli, özel olarak tasarlanmış
arka aksı ve 180 derece açılabilen arka kapıları ile yaklaşık 635 kilogram yük
taşıyabiliyordu ve 2,4 metreküp depolama alanına sahipti.
Bununla birlikte Nuccio Bertone’nin tasarladığı cabrio modelin yanı sıra en sportif,
en güçlü ve muhtemelen en heyecan verici Kadett modeli Kadett GSI oldu. Kadett
GSI’ın seri üretim versiyonu başlangıçta 1,8 litre motora ve 115 HP (85 kW) güç
sunarken GSI kısa süre sonra 170 HP (125 kW) güce sahip oldu ve 0’dan 100
km/sa hıza 7 saniyeden kısa bir sürede ulaşan Grup A touring otomobili olarak
pistlere çıktı. 250 HP (184 kW) güce sahip olan Kadett GSI 16V yarış versiyonu ise
1988 Uluslararası Alman Touring Otomobil Şampiyonası’nın startında zafer
prömiyerini gerçekleştirdi. Bir yıl sonra Avusturyalı Josef Haider ve Ferdinand
Hinterleitner, Opel Kadett GSI 16V ile Alman ralli şampiyonları oldular. Aynı yıl
Opel fabrika takımları beşinci nesil Kadett ile Alman Touring Otomobil
Şampiyonası’na katıldı.
“Altın Direksiyon Ödülü” ve aerodinamik açıdan dünya şampiyonu!
Mühendisler ve tasarımcılar, Kadett E’yi geliştirirken ilgili gövde tipini göz önünde
bulundurmadan Opel'e özgü güçlü özelliklere odaklandılar. Bu özellikler arasında
heyecan verici tasarım ve kanıtlanmış üst düzey verimlilikle bir araya getirilen
günlük kullanıma uygunluğun yanı sıra çok geniş kitlelere ulaşılabilir fiyatlarla
sunulması da yer alıyordu. Bu başarı reçetesi kompakt sınıfta en çok satan Kadett
E’nin beşinci nesline çeşitli ödüller getirdi. Kadett E, “1984 Altın Direksiyon”
ödülüne ek olarak “Avrupa’da 1985 Yılının Otomobili” unvanını da elde etti.
Kadett, 1984 yılında aerodinamik açıdan da rekor kırdı. Kadett E, rüzgar tünelinde
gerçekleştirilen 1.200 saatlik hassas ayarlamaların ardından 0,32 düzeyinde
olağanüstü bir sürtünme katsayısı elde etti. Spor versiyon olan GSI modeli ise 0,30
düzeyinde sürtünme katsayısı ve 0,57 metrekarelik hava direnç alanıyla zamanının
en aerodinamik sedan otomobili oldu. O dönemde Ürün Geliştirme Direktörü olan
Fritz W. Lohr mevcut test sürecini, “Mühendis ve teknisyenlerimiz 1.200 saatlik
rüzgar tüneli testi boyunca yeni Kadett’in bu sınıfta daha önce ulaşılamayan
aerodinamik kaliteyi elde etmesini sağladı. Yeni Kadett'in geliştirilme aşamasında
bazı kıdemli mühendislerimiz günün büyük bir kısmında müsait olmuyorlardı. Daha
sonra genellikle şu açıklama yapılıyordu, 'Üzgünüm GSI’ı test ediyordum"
cümleleriyle özetliyordu. Aynı zamanda geliştirme de sürekli olarak devam
ediyordu. 1989’da Opel yenilenmiş bir Kadett E modelini pazara sundu, 1991’de ise
Opel Astra ismi Avrupa’da duyuruldu.
Elektrikli Opel Astra ile emisyonsuz modern sürüş keyfi!
Kadett’den Astra’ya yapılan isim değişikliğine rağmen Opel, kompakt sınıftaki nesil
isimlendirmesini sürdürüyor ve bu nedenle yeni nesil Astra “L“ adını taşıyor.
Bununla birlikte marka, 2021’den bu yana kompakt sınıftaki başarılı öyküsünü
devam ettiriyor. Güncel Astra modeli ise arka arkaya “Altın Direksiyon” ödülünü
alan üçüncü nesil olarak dikkat çekiyor. Bu pek de şaşırtıcı değil, çünkü Astra
dışarıda Opel Vizör marka yüzünden iç tasarımdaki tamamen dijital Pure Panel
kokpite kadar sunduğu cesur ve yalın tasarımıyla marka kimliğini açık bir biçimde
ortaya koyuyor. Astra’da parlama yapmayan Intelli-Lux LED® Pixel farlar gibi
sürüşü daha keyifli ve güvenli kılan en yeni teknolojiler de mevcut. Ayrıca güncel
Astra’da 48 Volt mild hybrid ve plug-in hybrid modellerinin yanı sıra tamamen
elektrikli olan Astra Elektrik ilk kez sunuluyor. Elektrikli motor, gaz pedalına
basıldığında hemen kullanılabilen 156 HP (115 kW) güç ve 270 Nm tork üreterek
anında harekete geçmeyi ve iddialı bir şekilde hızlanmayı mümkün kılıyor. Astra
Elektrik 418 kilometrelik emisyonsuz menzile (WLTP1) ve 526 kilometrelik şehiriçi
menzile sahipken, modern sürüş keyfinin günümüzde nasıl olduğunu da gösteriyor.
Opel hakkında
Avrupa’nın en büyük otomobil üreticilerinden biri olan Opel, kapsamlı elektrikliye geçiş hamlesiyle
CO2 emisyonlarının azaltılmasında öncü bir rol üstleniyor. Şirket 1862 yılında Almanya’nın
Rüsselsheim kentinde Adam Opel tarafından kuruldu ve 1899 yılında otomobil üretimine başladı.
Opel, Ocak 2021’de Groupe PSA ve FCA Group arasındaki birleşmeyle yeni sürdürülebilir ulaşım
döneminin küresel lideri olarak kurulan Stellantis NV’nin bir parçası. Şirket, İngiliz kardeş marka
Vauxhall ile birlikte dünya genelinde 60’ın üzerinde ülkede temsil ediliyor. Opel, sürdürülebilir bir
başarı tesis etmek üzere müşterilerin gelecekteki ulaşım taleplerinin karşılanmasını sağlamak için
elektrikliye geçiş stratejisini uyguluyor.
Opel Kadett LS, 1986
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Otopress
Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 1 Ocak 2016’da yürürlüğe giren geçici 10’uncu maddesi uyarınca sürücü belgelerini değiştirme işlemlerinin 5 yıl içerisinde tamamlanması gerekiyordu.
Kovid-19 salgını nedeniyle 1 Ocak 2016’dan önce düzenlenen eski tip sürücü belgelerini değiştirme süresi İçişleri Bakanlığınca 31 Aralık 2022’den itibaren 31 Aralık 2024’e kadar uzatıldı.
Yani milyonlarca sürücü için ehliyet yenileme süresi 31 Aralık 2024 tarihinde sona erecek.
Ehliyetlerini yenilemeyen sürücüler, bulundukları il ve ilçelerin nüfus müdürlükleri üzerinden randevu almakta zorlanmaya başladı.
İstanbul’daki ilçelerin nüfus müdürlüklerinde doluluk oranı yüzde 100’lere ulaşırken, en erken randevu ise 1 hafta sonraya veriliyor.
Yetkililer, yılın son aylarında yaşanabilecek başvuru yoğunluğu nedeniyle, vatandaşların mağdur olmaması için başvurularını erken yapmalarını tavsiye etmişti.
Sürücü belgesini yenilemek isteyenler, Alo 199 Çağrı Merkezi, mobil uygulama veya “nvi.gov.tr” üzerinden randevu alarak gerekli evrakları tamamlayıp nüfus müdürlüklerine başvurabiliyor.
Başvuruda bulunanların yeni sürücü belgeleri, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü tarafından basılarak PTT aracılığıyla adreslerine teslim ediliyor.
Bu süreçte, nüfus müdürlüklerinden veya e-Devlet üzerinden alınan geçici sürücü belgesi ile araç kullanımı mümkün.
Eski tip sürücü belgeleri, 31 Aralık 2024’e kadar 13 lira değerli kağıt bedeli ve 2 lira vakıf payı ile indirimli olarak toplam 15 lira karşılığında yenisiyle değiştirilecek.
1 Ocak 2025’ten sonra eski tip sürücü belgelerini yenilemek isteyenlerin ise sürücü belgesi harç ücreti, değerli kağıt bedeli ile vakıf payı bedelini tam yatırmaları gerekecek.
B sınıfı sürücü belgesi için bu tutar 2024’te toplam 5 bin 165 lira olarak belirlenmişti. 2025 yılı için yatırılması gereken tutar ise TÜİK tarafından açıklanan Yurt İçi ÜFE verileri sonrasında belli oldu.
2025 yeniden değerleme oranlarının açıklanmasıyla birlikte, yeni yılda ehliyet harcı, değerli kağıt bedeli ve vakıf payına yüzde 44,93 zam gelecek.
Dolayısıyla, yıl sonuna kadar başvuruda bulunmayan sürücüler, ehliyetlerini yenilemek için fazladan 7 bin liranın üzerinde ek ödeme yapmak zorunda kalacak.
Kanuni süre içerisinde yenilenmeyen eski tip sürücü belgeleri geçersiz hale gelecek ve ehliyetini yenilemeyenler araç kullanırken yaptırımla karşılaşacak.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Motopress
Veloturk Gran Fondo Çeşme by Salcano, 2-3 Kasım’da koşulacak
Çeşme, Veloturk Gran Fondo by Salcano’ya 8’inci kez ev sahipliği yapacak. 2-3 Kasım tarihlerinde gerçekleşecek organizasyonda, bisiklet tutkunları bir araya gelecek.
İzmir’in muhteşem plajları, festivalleri ve eşsiz Ege lezzetlerinin yer aldığı Çeşme’de Veloturk Gran Fondo rüzgarı esecek. Çocukları karne hediyesi olarak bisikletleriyle buluşturabilmeyi amaçlayan amatör yol bisiklet yarışı, spor ile sosyal farkındalık oluşturacak. “Bir Çocuk Gülerse Dünya Güler” projesine destek olmak için bisiklet severleri bir araya getiren Veloturk Gran Fondo Çeşme by Salcano, bu sene 8’inci kez Çeşme’de 2-3 Kasım tarihlerinde gerçekleşecek.
Argeus Travel & Event tarafından Veloturk işbirliği ve Salcano’nun ana sponsorluğunda Çeşme Kaymakamlığı ve Çeşme Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenecek yarış; Gençlik ve Spor Bakanlığı, İzmir Valiliği ve Bisiklet Federasyonu destekleri ile gerçekleşecek. Toyota Hybrid ile Pınar Protein sponsorluğundaki organizasyon Shimano ile PT Academy hizmet ve ürün sponsorluğunda koşulacak.
Gran Fondo World Tour takvimine dahil edilen ve dünya şampiyonalarına puan veren Veloturk Gran Fondo Çeşme by Salcano’ya bu yıl da yerli ve birçok ülkeden yabancı sporcu katılım sağlayacak.
Üç ayrı güzergahtan oluşan amatör yol bisikleti yarışı Veloturk Gran Fondo Çeşme by Salcano’da katılımcılar 91K, 67K ve 41K’lık parkurlarda kıyasıya mücadele verecek. Organizasyon UCI ve Türkiye Bisiklet Federasyonu yönetmeliklerine göre düzenlenecek.
Çeşme merkezden başlayarak nefes kesen manzaralarıyla adayı turlayan 91K’lık Salcano parkuru, saat 08.00’de start alacak. 1500 metrenin üzerinde bir tırmanışla pedal basacak sporcular kıyasıya mücadelenin ardından Çeşme merkezde finişi görecekler.
67K’lık Toyota Hybrid parkuru Çeşme merkezden start alacak ve aynı yerde son bulacak. 777 metrenin üzerinde bir tırmanışa sahip olan parkurda saat 08.30’da başlayacak.
41K’lık Çeşme parkurunda ise yine Çeşme merkezden start alacak. 382 metrenin üzerinde toplam tırmanışın ardından yarış, Çeşme şehir merkezinde sona erecek.
KATEGORİLER
Veloturk Gran Fondo Çeşme by Salcano, 4 ayrı kategoride koşulacak. Yarışta erkeklerde; Genç Erkek (16-17) (Toyota Hybrid ve Çeşme parkurunda) Elit Erkek (18-34), Master Erkek (35-39), Master Erkek (40-44), Master Erkek (45-49), Master Erkek (50-54), Master Erkek (55-59), Master Erkek (60-64), Master Erkek (65+), Genel Klasman ve PRO Kategori (Genel Klasman), kadınlarda; Genç Kadın (16-17) (Yalnızca TOYOTA HYBRID parkurunda), Elit Kadın (18-34), Master Kadın (35-39), Master Kadın (40-44), Master Kadın (45-49), Master Kadın (50-54), Master Kadın (55-59), Master Kadın (60-64), Master Kadın (65+), Genel Klasman ve PRO Kategori (Genel Klasman), pro kategoride son 2 yıl içerisinde UCI puanı kazanmış sporcular ile bisiklet ya da triatlon federasyonu milli takımında ya da UCI’a kayıtlı bisiklet takımında yer alan sporcular, Toyota Hybrid parkurunda yer alan paralimpik kategorinin B – Genel Klasmanında görme engelli sporcular 2 kişilik tandem bisikletleri ile önde gören arkada ise görme engelli sporcunun katılımı ile C – Genel Klasmanında normal bisiklet kullanabilen ampute, uzuv kısalığı veya fonksiyonunu tam olarak yerine getiremeyen uzuv, hafif serebral palsi gibi engeli olan sporcular yer alacak.
41K’lık Çeşme parkuru ise sadece genel klasmanda koşulacak.
GÜZERGAH
Veloturk Gran Fondo’da start Çeşme Adliyesi önünden verilecek ve finiş ise Çeşme Vergi Dairesi önünde yer alacak.
91K’lık parkurda yer akacak sporcular, Çeşme Adliyesi önünden verilecek natürel startla Çeşme Asfaltı Caddesi’nden (deniz tarafında kalan şerit) ters yönden giderek Şifne kavşağına kadar devam edip D300 Çeşme – İzmir yolunu takip ederek Nohutalan istikametine ilerleyecek. Uzunkuyu’yu geçecek bisikletçiler, Gülbahçe Cad. üzerinden İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Rektörlük kavşağına kadar gidip, ters şeritten Yeni Karaburun yoluna bağlanacak ve Balıklıova’ya kadar devam edecek. Balıklıova’dan 13003 sokağa dönecek sporcular, sırasıyla; 13000 sk, Tınaztepe Küme Evleri, Banyoz Küme Evleri cd., Ildır Atatürk Cd., 30012 sk., 30002 sk., Ildır Gazi Mustafa Kemal caddesinden Ildır köyüne ulaşacak. Ildır’dan Çeşme istikametine devam edecek bisikletliler; 27000, 27095, 27062, 27000, 6000, 5193 sokağı geçerek, Şifne kavşağına varacak ve Çeşme istikametine (Deniz tarafında kalan şeritten) devam edilecekler. Sporcular, dalyan kavşağından düz devam ederek, 2001 sokakta Çeşme Vergi Dairesi önünde finişi görecekler.
67K’lık orta parkurda Çeşme Adliyesi önünden natürel startla başlayacak yarışta, Çeşme Asfaltı Cd. boyunca (deniz tarafında kalan şerit) ters yönden giderek Şifne kavşağına kadar devam edilecek. Şifne kavşağından, D300 Çeşme – İzmir yolu üzerinden Nohutalan istikametine gidecek sporcular, Uzunkuyu ve Barbaros Köyü Yolu cd. takip edilerek, sırasıyla; 7026 sk., 7032 sk., Kemal Tuğrul Cd., 37220/1 sk. 27000 sokağa varacak. Sola Çeşme istikametine dönecek bisikletçiler, sırasıyla; 27000, 27095, 27062, 27000, 6000, 5193 sokağı geçerek Şifne – Çeşme İzmir yol ayrımına varacak ve sağa dönerek Çeşme istikametine (deniz tarafında kalan şeritten) devam edecekler. Sporcular, Dalyan kavşağından düz devam ederek 2001 sokakta Çeşme Vergi Dairesi önünde finişe ulaşacaklar.
41K’lık kısa parkurda ise Çeşme Adliyesi önünden natürel start alınacak. Çeşme Asfaltı Cd. boyunca (deniz tarafında kalan şerit) ters yönden giderek Şifne kavşağına kadar devam edecek sporcular, Şifne kavşağından, D300 Çeşme – İzmir yolu üzerinden Nohutalan istikametine Germiyan yol ayrımına kadar giderek Germiyan köyüne dönecek. Germiyan köyü geçilerek, Germiyan Gazi Mustafa Kemal Cd. üzerinden 27000 sk. bağlanacak bisikletçiler, sola Çeşme istikametine dönerek, 6000 sk, 5193 sk. üzerinden yeniden Şifne kavşağına ulaşacak. Şifne – Çeşme İzmir yol ayrımından, Çeşme istikametine (deniz tarafında kalan şeritten) devam edecek sporcular, Dalyan kavşağından düz devam ederek 2001 sokakta Çeşme Vergi Dairesi önünde finişe ulaşacaklar.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
*Medya
TRT 1 ekranlarında yayınlanan Sadık Ahmet filmiyle ilgili bilgiler sorgulanıyor. Sadık Ahmet filmi, Batı Trakya Türklerinin hakları için mücadele veren Dr. Sadık Ahmet’in yaşamını anlatıyor.
Dr. Sadık Ahmet kimdir?
Sadık Ahmet Gümülcine’nin Sirkeli köyünde doğmuş; ilköğrenimi kendi köyünde, orta öğrenimi ise il merkezindeki Celal Bayar Lisesi’nde tamamlamıştır. 1966-1967 öğrenim yılını Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde geçirdikten sonra, Selanik Üniversitesi Tıp Fakültesine girdi. 1974 yılında aynı fakülteden hekim olarak mezun olduktan sonra, 34 ay süren askerlik görevini yerine getirdi. Bunun ardından, bir yıllık zorunlu hekimlik hizmetinden sonra 1978 yılında Batı Trakya’ya dönüp cerrahlık ihtisasına başladı. Cerrah unvanını 1984 yılında edindi ve aynı dönemde Batı Trakya Türklerinin toplumsal sorunlarıyla ilgilenmeye başladı.
Bu sorunların başında Yunanistan’ın Batı Trakya Türk azınlığının etnik kimliğini tanımaması ve onun yerine Lozan Antlaşması’na sığınarak dini kimliği kullanması gelir. Bunun yanı sıra, çoğunluğu çiftçilik ve hayvancılık ile uğraşan Batı Trakya Türklerinin topraklarının kamulaştırılması, insan haklarına aykırı olarak 1955-1998 yılları arasında Yunanistan vatandaşlık yasasının 19. maddesi gereği 46.638 Batı Trakyalı ve On İki Adalı Türk’ün vatandaşlıktan çıkarılması[1] ve Lozan Antlaşması’na aykırı olarak Batı Trakya Türk azınlığının eğitim kurumu kurup denetleyememesi ve dini önderini seçme hakkının gasp edilmesi diğer önemli sorunlar arasındadırlar.
Bu sorunlar karşısında, Sadık Ahmet ilk olarak 1985 yılında, Batı Trakya Türklerinin sorunlarını uluslararası kamuoyuna duyurmayı amaçlayan bir imza kampanyası başlattı ve 8 Ağustos 1986’da bunun üzerine tutuklandı. Engellemelere rağmen, 15.000’e yakın imza toplamayı başarmıştı.
Sonraki yıl, 25 Eylül’de Selanik’te bulunan İnsan Hakları üyelerine Batı Trakya Türklerinin sorunlarını açıklayan bildiriler dağıttı ve bu yüzden 30 ay hapis cezasına çarptırıldı. Bu karar uluslararası kuruluşların baskıları nedeniyle hâlâ Yunanistan Yüksek Mahkemesinde temyiz halinde bulunmaktadır.
18 Haziran 1989 genel seçimlerinde Batı Trakya Türklerinden seçilen ilk bağımsız milletvekili oldu; ancak çok sürmeden milletvekilliği iptal edildi. 26 Ocak 1990 tarihinde gerçekleşen bir konuşmasında, Batı Trakya Azınlığı ile “Türk” sıfatını kullanmasından ötürü tutuklandı ve Selanik Dudullu hapishanesinde 2 ay geçirdikten sonra cezasının kalanı paraya çevrilip serbest bırakıldı.
8 Nisan 1990’da ikinci kez bağımsız milletvekili olarak seçilen Sadık Ahmet, Batı Trakya Türklerini temsil eden ilk siyasi parti olan Dostluk, Eşitlik, Barış (DEB) partisini 13 Eylül 1991’de kurup genel başkanlığını üstlendi. Bunun üzerine 1993’te seçim yasasında değişikliğe gidilerek, seçimlere katılan partilerin mecliste temsil edilebilmesi için %3’ün üzerinde oy alma zorunluluğu getirildi. Yunanistan nüfusunun %1.5-2’sini oluşturun Batı Trakya Türk azınlığı ile DEB’in Meclise girmesi böylece engellendi.
Sonraki yıllarda, Yunan makamlarının caydırıcı politikasının devamına rağmen, Sadık Ahmet, ülke içinde ve uluslararası ortamlarda Batı Trakya Türklerinin sorunlarını başarı ile dile getirmeye devam etti. 24 Temmuz 1995’te Lozan Antlaşması’nın 72. yıldönümünde, Gümülcine şehrine bağlı Susurköy (Sostis) köyünün dışında şüpheli bir trafik kazası ile hayatını kaybetti. Türkiye’de, özellikle Trakya bölgesinde, birçok okul, yol ve park onun adını taşımaktadır.
Kazanın üzerindeki sis perdesi hala aralanamamıştır.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Otopress
Avrupalı otomobil üreticileri, zorlu yeni AB karbon emisyon hedefleri ve Çin’den gelen sert rekabetin zorlamasıyla “EV kışına” hazırlanırken, gelecek yıl çok sayıda uygun fiyatlı elektrikli otomobili yollara çıkarmaya hazırlanıyor.
Bu haftaki Paris Otomobil Fuarı öncesinde, düşen talep nedeniyle sıkıntı yaşayan büyük Avrupalı üreticiler, kaybettikleri pazar payını yeni araçlarla geri kazanmaya odaklanmış durumda.
Renault CEO’su Luca de Meo, bu ayın başlarında bir pil geri dönüşüm projesini açıklarken ve şirketin EV işini desteklemeyi planlarken “Biz savaşmak için buradayız,” dedi. “Her yerde zorluklarla karşılaşıyoruz. Parkta yürüyüş gibi değil ama çok fazla potansiyel görüyoruz.”
Renault, yakın zamanda kar kaybı yayınlamayan tek büyük Avrupa otomobil üreticisi durumunda. Volkswagen, Stellantis, BMW ve Mercedes-Benz, yoğun rekabetten zayıf Avrupa talebine ve ABD’deki artan envanterlere kadar birçok cephede yaşanan sorunlar nedeniyle kazanç tahminlerini düşürdüler.
2025’te yeni AB emisyon hedefleri yürürlüğe girdiğinde sektör üzerindeki baskı artacak. Bunlar, otomobil üreticilerinin filolarındaki karbon emisyonlarını azaltmasını (elektrikli ve hibrit araçların oranını artırarak) veya büyük para cezalarıyla karşı karşıya kalmasını gerektiriyor.
Yöneticiler, son dönemde elektrikli araç satışlarındaki büyümenin yavaşlaması nedeniyle emisyon hedeflerine ulaşmanın daha da zorlaştığını söylüyor: Tüketiciler maliyet konusunda daha bilinçli hale geldi ve Almanya gibi büyük pazarlarda sübvansiyonlar kesildi.
Danışmanlık şirketi AlixPartners’a göre, Stellantis hariç bazı otomobil üreticileri, 2030 yılına kadar toplamda 51 milyar avroyu bulabilecek cezalardan kaçınmak için hedeflerin sulandırılmasını veya ertelenmesini talep ediyor.
Stellantis CEO’su Carlos Tavares, Cuma günü İtalya parlamentosunda ilgili komisyona hitaben yaptığı konuşmada, kuralların gerektirdiği elektrikli araçlara geçişin otomobil üreticilerine önemli maliyetler çıkaracağını söyledi. “Tüketici daha fazla ödemek istemediği için daha fazla fiyatı ememeyen bir sisteme yüzde 40 daha fazla maliyet koyuyoruz” dedi.
Onlarca yeni elektrikli model yola çıkacak
Barclays analisti Henning Cosman, küresel otomobil üreticilerinin bu yıl Avrupa’da 100’den fazla, 2025’te ise yaklaşık 70 elektrikli araç modeli piyasaya süreceğini tahmin ediyor, ancak satışları artırmak için gereken daha ucuz fiyatların bir “EV kışı”na neden olabileceğini de sözlerine ekliyor.
“Tüketiciyseniz, bugün bir elektrikli araç satın almanın neredeyse bir hata olduğunu hissediyorsunuz çünkü daha uzun menzilli, daha yeni teknolojili ve büyük ihtimalle çok yakında daha düşük bir fiyata daha iyi bir araç alabileceğinizi biliyorsunuz. Bu gerçekten aşağı doğru bir sarmal,” diye de hatırlatıyorç
Avrupalı otomobil üreticileri, 2025 yılında daha ucuz modeller satmak zorunda kalacaklarını bildikleri için bu yıl pazarın daha pahalı kısmına odaklandılar.
Bu durum, onların bazı modelleri için 20.000 avro fiyat etiketi koyan Çin’in BYD ve Xpeng gibi şirketleriyle rekabet etme yeteneklerini zayıflattı. Bu fiyatlar Avrupa’daki bir elektrikli aracın ortalama fiyatının yaklaşık yarısı.
Otomobil fuarında, Stellantis’in Çinli ortağı Leapmotor‘un ürettiği 20 bin avronun altındaki bir otomobil de dahil olmak üzere daha ucuz modeller de sergileniyor.
Renault, yaklaşık 25.000 €’ya satılan elektrikli R5 için şimdiden sipariş almaya başladı.
Stellantis’in bir diğer markası olan Citroën, C3 Aircross kompakt SUV dahil olmak üzere modeller gösterecek olsa da, yalnızca elektriksiz versiyonların fiyatı yaklaşık 20.000 €.
Renault tarafından derlenen araştırmaya göre, AB otomobil üreticilerinin emisyon hedeflerine uymak için Avrupa pazar payının yüzde 20 ila 22’sine ihtiyacı olacak. Ancak şu anda yüzde 15’in altında sıkışmış durumdalar.
Analistler, otomobil üreticilerinin daha temiz araçlar satan rakip gruplardan emisyon kredisi satın alması durumunda hedeflerin ulaşılabilir olduğunu söylüyor. Ancak hedeflerin en gerisinde kalan Volkswagen ve Ford gibi şirketler için bunu yapmanın maliyeti, kârlarını daha da aşağı çekebilir.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...