5053873217 [email protected]

Eminim hepimiz zaman zaman bir şeyler için kendini unuturcasına büyük bir aşkla ve heyecanla çalışan insanları görüyoruzdur. Hatta öyle olur ki onların o halleri bize de bulaşır, bizi de bir heyecan alır ki sormayın.- Tamam kabul bu biraz pollyannacı bir yaklaşım oldu, kıskananlar da vardır elbet ama ne demişler kıskananlar çatlasın!

Neyse ben bu durumun pembe tarafında yer alanlardanım. Gördüğüm o heyecanlar, aşklar, hevesler beni de çok duygulandırır ve ben de o kadar sevinirim, coşarım, dağlara taşlara yazasım, herkeslere duyurasım gelir. -Malum günümüzde dağların taşların yerini sanal ortamlar aldı tabi burada bana bu dağı sağlayan editörüme teşekkürü bir borç bilirim : )- Konumuza dönersek, bu yazımda sizlere bugünlerde faaliyete geçişine tanık olduğum ve aynı heyecanı içimde hissettiğim bir atölyeden bahsetmek istiyorum: www.oyunculukatolyesi.com

Atölyeyi, 15 yıldır eğitmenlik ve oyunculuk yapan, aynı zamanda kendisini zaten çok seviyorken mütevazı tavırlarıyla beni benden almış olan sevgili Yeşim Ceren BOZOĞLU kurmuş. Semah TUĞSEL, Yeşim Özsoy GÜLAN ve Kerem KUPACI gibi çok değerli eğitmenleri var. E hal böyle olunca “Konservatuar sınavlarına az kaldı. Biz de işi hızlandıralım dedik ve 2 aylık bir sınıf açtık. Parçalarınızı hazırlayıp, jüri önünde titremeden sınavınızı verebileceğiniz bir sistem oluşturduk. %95’lik başarı oranımızı yaz kurslarımızda da elde edeceğiz iddialıyız. Bekleriz!” demeleri de çok normal. Konservatuara hazırlık kursu yanında, kameraönü oyunculuk atölyesi ve drama kursu da var. Kameraönü oyunculuk atölyesi, sektörün eğitimsiz oyuncularına kucak açarken drama kursu ile oyuncu olmak istemiş ama bir şekilde olamamış kişilere “Öğrenmek için asla geç değildir.” diyerek umut veriyor.

Atölyeyle ilgili aradığınız neredeyse tüm bilgileri web sitelerinde bulmak mümkün ve ayrıca öyle özendirici tasarlanmış ki hani ancak sahneye dekor olabilecek nitelikte yeteneğe sahip olduğumu(!) bilmesem ben bile gidip kayıt olurdum. Zaten böylesine yeteneksiz olduğum için “oyunculuk” bana çok mucizevi görünür. Düşünsenize öyle bir yeteneğiniz var ki tek bir kişi olduğunuz halde birbirinden farklı onca karakterin hayatını yaşayabiliyor ve seyirciye de yaşatabiliyorsunuz. Nar bilmecesi misali, çarşıdan aldım bir tane, eve geldim bin tane.

Sanırım her şey ortada, fazla söze gerek yok, eğer içinizde bir nebze olsun oyunculuk sevdası varsa, Oyunculuk Atölyesi’nin de dediği gibi “Benden geçti” demeyin. Oyunculuğu geçmişte bırakan şartlara yenilmek yerine, içinizdeki o aşkın elinden tutun ve kalkıp atölyeye gidin. Kontenjanlar sınırlı, bu şansı iyi değerlendirin. Eminim pişman olmayacak ve “Şimdiye kadar neredeydin ey Oyunculuk Atölyesi!” diyeceksiniz. Kim bilir belki bu sefer de siz “bir nar hikayesi” olursunuz… Bizlere de keyifle izlemek düşer.

 

Başak SULTAN