Güncel
Genel olarak bir deprem meydana geldiğinde depremin ne büyüklükte olduğu akıllara gelen ilk sorudur. Magnitüd olarak da tanımlanan deprem büyüklüğü ise kırılan yüzeyin büyüklüğünü ve haliyle ortaya çıkan enerjinin düzeyini gösteren bir ölçü.
Magnitüd (kısaca M) değeri örneğin M=2 olduğunda, yani 2 büyüklüğünde deprem meydana geldiğinde yeryüzünün derinliklerinde yaklaşık bir futbol sahası büyüklüğünde bir kiriğin meydana geldiğini düşünebiliriz. Büyüklük bir birim arttığında etkisi de hayli artmış oluyor. Örneğin M=3 olduğunda yani 3.0 büyüklüğünde bir deprem olduğunda yaklaşık 10 futbol sahasına eşit bir alanda kırılma yaşandığı akıllara gelir.

Depremi oluşturan kirik genelde yer kabuğunun derinliklerindedir, ancak büyük depremlerde yer yüzeyine kadar ulaşır ve bizim fay kırığı dediğimiz yüzey kırıklarını oluşturur.
Bir deprem olduğunda, derinlerde oluşan kırığı doğrudan gözle görmek mümkün olmadığından, onun yüzölçümünü dolaylı olarak tahmin etmek zorunda kalırız. Bir başka deyişle deprem kırığını kendisini görmesek de, onun ortaya çıkardığı etkileri inceleyerek büyüklüğü hakkında bir fikir edinebiliriz.
Buna örnek olarak, birisinin bir havuza tas attığını, ancak bizim taşın büyüklüğünü bilmediğimizi kabul edelim. Taşın havuza düşerken çıkardığı sesi dinleyerek veya havuzda oluşan dalgalanmaların boyutuna bakarak taşın küçük mü, yoksa büyük bir taş mı olduğunu tahmin edebiliriz. Depremin büyüklüğünü kestirmek de tamamen buna benzer bir süreçtir. Deprem de, yerkabuğu içerisinde havuzdaki suya benzer şekilde dalgalanmalar oluşturur.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Güncel
stanbul’daki depreme ilişkin bulguları Kandilli Rasathanesi Müdürü, Prof. Dr. Haluk Özener aktardı.
Özener, Kandilli Rasathanesi’nin yedi gün 24 saat deprem takibi yaptığını belirtti. Özener, İstanbul’da son depremle birlikte 200’den fazla artçı depremin olduğunu söyledi. 
Haluk Özener, “4,4’lük artçı deprem ana fayın hemen üzerinde oldu” ifadelerini kullandı.
Rasathane Müdürü Özener, “Türkiye’nin deprem ülkesi olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Deprem için herkes tarafından alınabilecek önlemler var. Depremin büyüklüğü ve zamanı konularının halk önünde tartışılmasını doğru bulmuyorum.
Bir enerji yaklaşıyor ancak depremin ne zaman olacağını bilmiyoruz. Dolayısıyla her zaman deprem olacakmış gibi önlem almamız gerekiyor. Ne zaman olacağını bilmiyoruz ama sona yaklaşıyoruz.
Türkiye’de araştırmaya yeteri kadar kaynak bulabiliyorsunuz. Çok iyi projelerle işi yapıyorsanız destek var. Marmara’da 15 sene önce deniz tabanı gözlem evini kurduk. 15 tane deniz tabanı gözlem istasyonumuz var ve bunlar 7/24 veri topluyor. Türkiye’de ve enstitümüzde yeteri kadar veri var. Aranınca kaynak da bulunuyor” dedi.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Güncel
Yaptığı tahminler ile ünlenen ve ‘deprem kahini’ olarak anılan Frank Hoogerbeets, önceki tahminlerinin doğru çıkması ile çok konuşulmuştu.
Türkiye’nin risk altındaki bölgelerden biri olduğunu sürekli vurgulayan Hoogerbeets, özellikle İstanbul Depremi konusunda Türkiye’yi uyarıyordu.
Salı günü yaşanan 4.7 ve bugün meydana gelen 5.8 şiddetindeki depremlerin ardından Frank Hoogerbeets’in sözleri bir kez daha gündeme geldi.
“7’Yİ BULABİLECEK BİR DEPREME KİMSE ŞAŞIRMASIN”
Geçtiğimiz günlerde meydana gelen 4.7’lik depremin ardından Hoogerbeets “Depremin olduğu o bölgede yüksek sismik faaliyet bekliyorum. Bana göre önümüzdeki 3 ay çok önemli Bu üç ay içerisinde büyüklüğü 7’yi bulabilecek bir deprem o bölgede olursa buna kimse şaşırmasın. Tam yerini söylemek imkansız ama Silivri’ye çok uzak olmayacağını söyleyebilirim” ifadelerini kullanmıştı.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
SON DAKİKA
Marmara Denizi’nde merkez üssü İstanbul Silivri açıkları olan 5.8 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.
AFAD verilerine göre saat 13.59’daki depremin derinliği 6.99 kilometre olarak kaydedildi. İstanbul genelinde şiddetli bir şekilde hissedilen sarsıntı büyük paniğe neden oldu. İlk belirlemelere can kaybı yaşanmayan depremde 6 vatandaş hafif şekilde yaralandı.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Güncel
Çamlıca’da görüntü kirliliği oluşturan antenler ve kulelerinin tek bir noktada toplanması için yapımına başlanan Küçük Çamlıca TV-Radyo Kulesi inşaatında sona yaklaşılıyor. Daha önce restoran, seyir terası gibi sosyal alanların bulunacağı katların montajı tamamlandığı kulenin alt bölümlerinin kaplama işlemleri de tamamlanmak üzere. 2020 yılının ilk çeyreğinde ise Çamlıca tepesindeki antenlerin sökülmeye başlanacağı öğrenildi.
Büyük Çamlıca Camisi’nin yapımıyla birlikte gündeme gelen Çamlıca Tepesindeki onlarca radyo ve televizyon vericisinin kaldırılması amacıyla başlayan projeye 2016 yılının Mart ayında başlandı. 221 metre boyundaki betonarme bölümün tamamlanmasının ardından kulenin antenleri taşıyacak çelik konstrüksiyon bölümünün yapımına başlanmıştı.
Kulenin bin 400 ton ağırlığındaki anteni ise hidrolik krikolarla kule içinden yükseltilmişti. Ardından kulenin giydirilme ve yaşam alanlarının bulunduğu bölümlerin inşaatına başlanmıştı. Yeni katlar tamamlandıkça hidrolik krikolarla kaldırılarak yüzlerce metre yüksekliğindeki yerlerine sabitlenmişti.
ÇALIŞMALAR GECE GÜNDÜZ DEVAM EDİYOR
ÇALIŞMALAR GECE GÜNDÜZ DEVAM EDİYOR
Küçük Çamlıca TV-Radyo Kulesi inşaatında çalışmalar aralıksız sürüyor. Yapıda seyir terası, restoranların bulunduğu katların montajı tamamlandı. Televizyon kulesinde işçiler şu anda alt tarafta bulunan ve kaplamaların takılacağı demir destekleri vinçler yardımıyla yerlerine yerleştiriyor. Kaplamaların takılmasının tamamlanmasıyla kule siluetine kavuşmuş olacak. Ulaştırma ve Alt yapı Bakanı Cahit Turhan kulede test çalışmalarının bu yılın sonunda başlanmasının planlandığını açıklanmıştı.

Öte yandan Küçük Çamlıca Televizyon Kulesinin devreye girmesinin ardından şu anda Çamlıca tepesinde görüntü kirliliği yaratan eski antenlerinde sökümüne 2020 yılının ilk çeyreğinde başlanacağı öğrenildi. Etap etap gerçekleştirilecek çalışmaların sonunda Çamlıca tepesinin tamamen anten kirliliğinden kurtarılacağı belirtildi.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Güncel
İçişleri Bakanlığı, trafikte yetkisiz çakar kullanımının önüne geçmek için harekete geçti. Bakanlık kamudan başlayarak özel araç sürücüleri dahil yetkisiz çakar kullanımını 1 Kasım’dan itibaren yasaklayacak. Bu tarihten itibaren kamuda, mahalli idarelerde, diğer meslek kuruluşları ve üniversitelerde üst yönetici, genel müdür, daire başkanı veya başka unvanlar ile görev yapan kamu görevlilerinin kullanımındaki araçlarda çakar olarak tabir edilen ışıklı uyarı işaretlerinin kullanımına izin verilmeyecek.
Kamuda çakara son: Üst Düzey Yöneticiler, Genel Müdür, Daire Başkanı kullanımındaki araçlarda çakar yasak
Bu usul ve esasların yürürlüğe gireceği 01 Kasım 2019 tarihinden itibaren anılan araçlar dışında, kamuda, mahalli idarelerde, diğer meslek kuruluşları ve üniversitelerde üst yönetici, genel müdür, daire başkanı veya başka unvanlar ile görev yapan kamu görevlilerinin kullanımındaki araçlarda çakar olarak tabir edilen ışıklı uyarı işaretlerinin kullanımı yasaklandı.
GEÇİŞ ÜSTÜNLÜĞÜ TEPE LAMBASI İLE SAĞLANACAK
Karayolları Trafik Kanununun 71 inci maddesi (f) bendi kapsamında hakkında koruma kararı verilmiş kişilerin kullanımındaki araçlar ve kolluk birimlerine ait sivil araçlarda sadece aracın tepe bölgesinde sabit ve/veya sökülüp takılabilir ışıklı uyarı sistemi bulunabilecek. Bu araçlarda da tepe lambası bulunması sürekli bir geçiş üstünlüğü hakkı sağlamayacak.
Zorunlu hallerde çakar kullanımı en az 150 metre önceden başlayacak
Kolluk araçları dahil geçiş üstünlüğünden yararlanma sürekli bir hak değildir. Bu araçlar ancak tehdit/görev durumunun ortaya koyacağı zorunlu hallerde ve en az 150 metre önceden duyulabilir şekilde ışıklı ve sesli uyarı sisteminin birlikte kullanılmasıyla, kanunun öngördüğü geçiş üstünlüğü hakkından faydalanabilecek.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...