5053873217 [email protected]

KAR GERİ GELİYOR!

Yapılan son değerlendirmelere göre; öğle saatlerinden sonra Edirne, Kırklareli  
ve Çanakkale çevrelerinin yağmur ve sağanak yağışlı, diğer yerlerin parçalı ve az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. İç ve doğu bölgelerde yer yer kuvvetli olmak üzere buzlanma ve don olayı ile birlikte, sabah ve gece saatlerinde yer yer sis bekleniyor.

Hava sıcaklıklarının yükselmesiyle birlikte sıcak ve güneşli bir hafta sonu geçiren İstanbullulara kötü haber. Meteoroloji‘den yapılan son değerlendirmelere göre; İstanbul‘da pazartesi çok bulutlu bir hava etkili olurken, Salı günü kar bekleniyor. Aralıklarla sulu kar ve kar şeklinde olacak yağışın, çarşamba ve perşembe de etkili olması bekleniyor.


FEHMİ KORU’NUN “LAST SUPPER” BENZETMESİ


Fehmi Koru’nun Taha Kıvanç Takma adıyla yazdığı yazıda ilginç tesiptler dikkat çekiyor. Buluşmayı Da Vinci’nin yaptığı efsane Last Supper (Son Akşam Yemeği) adlı tabloda Hz. İsa’nın havarileri ile son kez buluşmasına benzeten Koru birbirinden ilginç tespitlerde bulunuyor.

 

 

Buyrun yazının orjinali (http://www.stargazete.com/yazar/taha-kivanc/-last-supper-mi-allah-korusun-haber-422227.htm)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dostum “Önemli medya patronlarından birinin kendi gazetesinin yazarlarını en kıyasıya biçimde eleştiren yazar-çiftin evine neden gittiğini yazdın, okudum, yararlandım; aynı patron hemen ertesi gün eleştirilen yazarlarıyla birlikte Nişantaşı’nda bir kafedeymiş, buna ne diyeceksin?” sorusunu yöneltince ayıldım.
Ne diyeyim, “Allah, Allah” derim…

 

Yeri öğrendim: Medyada ‘çeteleşmiş’ bir grubun kendilerine yeni elemanlar kazanmak için haftada bir içtima yaptıkları kafeye gitmişler… Aydın Doğan’ın yanında bir zamanlar ‘amiral gemisi’ diye anılan gazetesinin hemen bütün ağır topları varmış… İnternet siteleri, haberi “Düşman çatlattılar” diye vermiş…

 

‘Mişli geçmiş’ yazışımın sebebi, bütün bunlar olup biterken benim hayli uzaklarda bulunmam. Ülkeye döndüm, yazılıp çizilenlere göz attım, şimdi yorum yapabilecek haldeyim…

 

İlk önce buluşma yeri… Bana çok mânidar geldi. Yazdıklarından biliyorum, patronun evinde ziyaret ettiği yazar o çeteyi önemseyen biri; konuğuyla konuşurken kafe buluşmalarından da söz ettiğini sanıyorum.

Sizler orayı zaten biliyorsunuz; Medyada çeşitli gazetelerde yuvalanmış bir ‘çete’nin kendilerine uzak duranlar arasından ‘adam devşirme’ yöntemine ışık tutmak için Kulis’te değinmiştim çünkü… Önce hakkında kıyasıya eleştiriler yayımladıkları, en pespaye bilgi kırıntılarını bile aleyhlerinde delil olarak kullandıkları kişileri, eğer müsait görürlerse, cuma günleri buluştukları o kafeye çağırıyorlardı.

 

Buluşanlara ‘çete’ deyişim kendilerini savunmak için kaleme aldığı yazılarda onlar için bu sözcüğü kullanan Hıncal Uluç’tan ödünç alınma… Önce aleyhinde yazıp sonra kafeye çağırdıkları medya camiasından pek çok kişi var.

 

Aydın Bey bir kısmı her cuma o toplantılara katılan, biri -söylentilere göre- kendisi katılmasa bile yenilen-içilenlerin hesabını ödeyen gazetesi yazarlarını o kafeye götürmekle onlara ne mesaj vermiştir sizce?

 

Soruyu kendisine de yönelttiğim dostum doğru cevabı bildi; sanırım sizin tahmininiz de bizlerden farklı değildir.

 

İyi bir okurum da olan dostum, “Eğer davet patrondan değil de yazarlarının birinden gelmişse…” diye başladığı cümlesini şöyle tamamladı: “Bir ara poliiye romanlarda kâtilin suç mahalline geri dönmesine dikkat çekmiştin ya…”

 

Gerçekten de öyledir: Kâtiller suç mahalline mutlaka dönerler… O sebeple, olay yeri soruşturma ekiplerinin ilk işi, kendileri o mahalle gelip incelemelerini başlattıktan sonra etrafta biriken kalabalıktaki yüzleri gözden geçirmektir…

 

Bir süre önce burada, ülkemizin önemli medya patronlarından birinin, satışa çıkarılan Sabah-atv grubunun değeriyle ilgili görüşlerini birinci elden aktarmıştım. Kendisiyle görüşen bir tanıdığıma, medya patronu, grubun etrafta konuşulan rakamlardan çok daha fazla edeceğini söylemişti. Tanıdığım, “1,5 milyar dolar edebileceği kanaatinde” dedi bana.

 

Habertürk’te Fatih Altaylı inanmadığını yazdı. Bir tek o olsa iyi, rakama kuşkuyla yaklaşan başkaları da çıktı. Aydın Doğan ise değer konusunda dostumun görüştüğü patrondan farklı düşünmüyormuş.

 

Önceki gün, bir yazarına, şu görüşlerini yazdırdı Aydın Bey: “Sabah ve ATV Türk medyasının iki önemli markasıdır. Sabah gazetesi reklâm gelirinde sektörde ikinci konumdadır, bayi satışında üçüncü gazetedir. ATV Türkiye’nin ilk kurulan dört TV’si arasındadır. Hep ilk dört TV arasında kalma başarısını sergilemiştir. Reklâm ve marka değeri tıpkı Sabah gibi yüksektir. Piyasada söylenen rakamlar normaldir. Ama bence piyasada dolaşan rakamların üzerinde satış ihtimali de vardır.”

 

Kendisini dikkatle dinlediğimi gören ilgili ve bilgili dostum görüşmemizin sonunda şunu söyledi: “Umarım, o kafede yenilen yemek, katılanlar için ‘last supper’ olmaz…”

 

‘Last supper’, Hz. İsa ile havarilerinin hepsinin birarada bulundukları son yemektir. Sonrasında içlerinden biri Hz. İsa’yı gammazlayacak ve herkesin bildiği gelişmeler yaşanacaktır…

 

“Umarım olmaz” dedim hemencecik…


PAHALI “SANAT”

Modern sanatın babası olarak bilinen Fransız post-empresyonist ressam Paul Cezanne’ın “İskambil Oynayanlar” isimli yapıtını Katar Emiri Şeyh Hamid bin Halifa El Tani’nin 250 milyon dolar vererek aldığı iddia edildi.

 

Fransız ressam Paul Cezanne’ın 19. yüzyılın sonuna ait eseri, 250 milyon dolarla dünyanın en pahalı sanat eseri unvanını da almış oldu.

Uzun zamandır tabloyu koleksiyonunda tutan Yunan armatör George Embiricos, Fransız ressamın bu nadide eserini geçtiğimiz yıl ölmeden önce satışa çıkarmıştı.

İSPARK’A BİÇİLEN DEĞER 4 MİLYAR TL

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iştiraki olan, yaklaşık 4 milyar Euro değer biçilen ve diğer taraftan yabancı yatırımcıların hala ilgisini sürdürdüğü İstanbul Otopark İşletmeleri Ticaret AŞ (İSPARK) halka arz edilebilir.

 


Yaklaşık 4 milyar Euro değer biçilen, 2010 brüt satış tutarı 88 milyon lira, net karı 6,6 milyon lira olan İSPARK’ın 2011 cirosunun ise 100 milyon lira civarında olması bekleniyor.

6 yıl içinde yaklaşık 600 milyon lirayı kayıt altına alan İSPARK’ın, en fazla ciro elde ettiği otoparklar arasında Çağlayan’da bulunan ve günlük 10-15 bin lira arasında hacim yaratan Adliye otoparkı dikkati çekiyor.

 

Günde 80 bin işlem yapan ve 55 bin araç kapasitesine sahip İSPARK, Kartal Adliyesinin otoparkını da alması durumunda günlük işlemlerini çok daha fazla artıracak.

Geçmişte İBB iştiraklerinden İstanbul Deniz Otobüsleri AŞ (İDO) özelleştirmesi gerçekleştirilirken, satışı gündeme gelen diğer bir iştirak olan İSPARK’ın blok satış yerine kurumsal kimliğinin oturtulup, planlanan projelerin tamamlanması, otopark kapasitesinin artırılması ve ciro artışından sonra belli bir kısmının halka arz edilmesi planlanıyor.

4 milyar Euro civarındaki değeri göz önüne alındığında, İSPARK’ın yüzde 30’unun bile halka arz edilmesi halinde İBB kasasına 1,2 milyar Euro gireceği tahmin ediliyor.

 

YABANCI YATIRIMCILAR PEŞİNDE
Diğer taraftan, halka arz edilmesi planlanan İSPARK’a uzun süredir ilgi duyan yabancılar da hala ilgisini sürdürüyor.

Ernst & Young Kurumsal Finansman Bölümü Başkanı Müşfik Cantekinler, kendilerine sön dönemlerde ağırlıklı olarak köprü ve otoyol özelleştirme ihalesi için çok sayıda yabancı yatırımcının geldiğini, gelen yabancıların İspanyol, Portekiz, Fransız ve Uzakdoğulu olduğunu söyledi.

Söz konusu yatırımcıların geldiklerinde İSPARK’a da çok ilgi gösterdiklerine işaret eden Cantekinler, otoyol yapan firma ve kuruluşların genellikle park işiyle de ilgilendiklerini, dolayısıyla yabancıların, yola park etme işini İstanbul’da gerçekleştiren İSPARK’ı iyi bir potansiyel olarak gördüklerini ifade etti.

Cantekinler, ”Bize gelen yabancı yatırımcılardan 3-4 tanesi İSPARK’ı sordu. Ama bu sorulara henüz bir şey belli olmadığı için çok detay veremedik” dedi.

İSPARK’ı soran yabancı yatırımcıların özellikle köprü ve otoyollar ile ilgilenen Avrupa merkezli şirketler olduğunun altını çizen Cantekinler, şunları kaydetti:

”İSPARK’ın özelleştirilmesi halinde, özellikle yabancıların ‘street parking’ dediği bu alanda yurt dışında faaliyet gösteren firmaların ilgi göstereceğini düşünüyoruz. Bu Avrupalı firmaların bazıları yola park konusunda o kadar uzmanlaşmış ki ABD’nin çeşitli şehirlerinde dahi otopark işletmeciliği yapıyorlar. İSPARK’ın operasyonlarının başarılı olduğunu, dolayısıyla İstanbul’un yoğun park ihtiyacı da göz önüne alındığında, otopark işletmeciliği ve İSPARK’ın muhtemel özelleştirmesinin yerli ve yabancı yatırımcıların ilgisini çekeceğini düşünüyorum.”

2005’TE KURULDU

 

İBB iştiraki olarak 2005 yılında kurulan İSPARK, Belediyeye ait açık, katlı ve yol üstü otoparkları devralıp, yönetip işletiyor.

İstanbul’da 28 ilçede 2 bin personeliyle hizmet veren ve yaklaşık 500 noktada bulunan İSPARK, tekne park, heliport, taksi ve minibüs durakları gibi farklı projeleri de hayata geçiriyor.

Yeni otoparkların nereye yapılacağını stratejik olarak belirlemek ve ağırlıklı olarak yeraltı veya katlı otoparklar yapmak için çalışmaları bulunan İSPARK, şehir içinde kısa süreli parklanmayı teşvik etmek ve uzun süreli parklanmayı ana arterlerden alıp daha az yoğun olan bölgelere aktarmak için de çalışıyor.

Bu bağlamda ana arterlerde yüksek, dış bölgelerde düşük otopark fiyatı uygulamasına giden İSPARK, örneğin, Şişli gibi merkez konumda ve aşırı yoğun olan bir bölgede 0-1 saat için 5 lira, Maltepe İDO önünde gün boyunca 5 lira ücret uyguluyor.

DOĞALGAZIMIZ YETECEK Mİ?

Yaşanan Sibirya Soğukları, aşırı gaz ve elektirik ihtiyacı üzerine doğalgazdaki indirim isteği karşılanmayan Türkiye’nin çektiği tahkim resti, Tahran’ı etkilemedi.

İran Petrol Bakanı, Türkiye’ye yapılan doğalgaz ihracında fiyat indirimine gidilmeyeceğini açıkladı.

Türkiye, İran’dan alınan doğalgazın uluslararası fiyatların üzerinde olduğunu belirterek tahran yönetiminden indirim istemişti. İran bu teklife yanaşmayınca tahkime başvuru kararı alınmıştı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, uluslararası hakem heyetinin vereceği karara saygılı olacaklarını söyledi.

Bakan Yıldız şöyle konuştu: “Öncelikle bu görüşe saygımız var. Ama İran’la komşu ve son derece ilişkileri sıcak, samimi ve ticarete dayalı ilişkilerimiz var. İran’la, Türkiye’nin ilişkileri tahkimle sınırlandırılabilecek değildir. Doğalgaz fiyatları uluslararası arenada yer alan ve geçerli olan bu piyasaca oluşturulan fiyatlardır. Ülkemin ve vatandaşlarımın hakkını ulusal arenada ve uluslararası arenada korumak durumundayım. Enerji ile alakalı, ithal enerjiyle ilgili girdilerin ham petrol ve doğalgazın daha uygun fiyatlarla girmesini sağlamak benim sorumluluğum. Bu yüzden de süreci iki ülke olarak izleyeceğiz. İnanıyoruz ki, şu anda ülkemize bütün diğer ülkelerden daha yüksük fiyatla giren doğalgazın uygun ve makul bir şekilde girmesi gerektiğine inanıyoruz.”

“UMUT” YOLA ÇIKIYOR

 

 

 

Işın Karaca’nın eş, fotoğrafçı Sedat Doğan, Trabzon ve Belgrad Ormanları’nda çekimlerini tamamladığı ilk kısa film çalışması olan Umut ile festival kapısı aşındıracak. Umut, dünyadaki önemli kısa film festivallerine katılmak üzere yola çıkıyor.

Makyaj tasarımı ünlü plastik makyaj tasarımcısı Erol Tınmaz tarafından 4 saat süren çalışmada Sedat Doğan tanınmaz haldeydi.

 

 

Umut filminin senaryosunu Emre Aksu ile birlikte yazdığını, yönetmenliğini ve oyunculuğunu kendisinin üstlendiğini belirten Sedat Doğan, ” Filmimizin uluslararası platformda yer almasını amaçlıyoruz. İlk filmin çekme heyecanım benim. Bir insan hayat ve ölüm arasındaki mesafeye  nasıl bakar, ne kadarını anlar sorusuna dikkat çekmek istedik film de. Birçok ülkede festivallere gidiyor filmimiz. Gerek projeden gerekse ülkemizden yurt dışın da söz ettirmeyi amaçlıyoruz.”dedi

UMUT’ un büyük sürprizi ise Sedat Doğan’ ın filmin müzikleri için yakın arkadaşı ünlü müzisyen Toygar Işıklı ile çalışacak olması. İkili kısa bir süre önce proje için bir araya geldi.