5053873217 [email protected]

ŞEKER KOKAİNDEN 8 KAT DAHA FAZLA 

Şeker aynı uyuşturucu gibi bağımlılık yapıyor!

Yedikçe yemek istememizin arkasında nöro-kimyasal sebepler var! Yapılan pek çok araştırmada şekerin uyuşturucu ile aynı bağımlılık davranışları gösterdiği bulundu. Hatta Dr. Mark Hyman şekerin kokainden 8 kat daha bağımlılık yapıcı olduğunu iddia ediyor!
Peki nasıl? Hoşumuza giden birşey olduğunda beynimiz dopamin adlı bir nörokimyasal salgılıyor. Fazla şeker tüketimi, aynı uyuşturucular gibi dopamin salgısını ve beynin ödül merkezininin uyarılması arttırıyor. Zamanla beyin aynı zevki alabilmek için daha fazla miktarda şeker ister hale geliyor.    
Şeker yaşlandırıyor!
2009 yılında yapılan bir araştırma şeker tüketimi ve hücrelerimizin yaşlanması arasında pozitif bir ilişki bulunduğunu ortaya çıkardı. Hücrelerin yaşlanması cildin kırışmasının ötesinde kronik hastalıklara da sebep oluyor. 
2012 yılında başka bir araştırma ise aşırı şeker tüketimini hafıza ve genel zihin sağlığının bozulmasıyla ilişkilendirdi. Yaşlanmayı geciktirmek için yapabileceğiniz ilk şey işlenmiş şeker tüketimini kesmek! 
Şeker özellikle göbek bölgesinde yağlanmaya sebep oluyor!
Yıllardır ”Bira göbeği” diye bildiğimiz şey aslında ”Şeker göbeği” olabilir mi? Uzmanlar göbek bölgesindeki yağlanmanın en çok şeker eklenmiş gıdalardan geldiğine dikkat çekiyor. Bildiğimiz beyaz şeker, fruktoz ve glikozdan oluşuyor. Göbek bölgesindeki yağlanmanın sorumlusu fruktoz. 2009’da California Üniversitesi’nde yapılan bir deneyde 10 hafta boyunca kilo problemli iki grupan birine glikoz diğerine fruktozla tatlandırılmış içecekler verilmiş. İki grup da yaklaşık 1.5 kilo almış. Ama fruktoz alanlarda yağ göbek bölgelerinde toplanmış. Daha sonra Danimarka ve İsviçre’de yapılan araştırmalar da benzer sonuçlar vermiş.
Yağ vücudun hangi bölgesinde olursa olsun insülin direnci ve diyabet hastalığı riskini arttırıyor. Ama riski en çok yükselten göbek bölgesi ve karaciğerde yağlanma. 
Hiç farkına varmadan en fazla şekeri, şeker eklenmiş içeceklerden alıyoruz. Örneğin 350 ml kolada 10 tatlı kaşığı şeker var! Harvard Halk Sağlığı araştırmacılarından Vasanti Malik şeker eklenmiş içecek tüketimi ile kilo arasında bağlantıyı gösteren önemli kanıtlar bulduklarından bahsediyor. 300.000 kişiyi kapsayan araştımalar sonucunda buldukları sonuç: ”Günlük olarak tükettiğiniz her 350 ml şeker eklenmiş içecek, diyabet riskinizi %15 arttırıyor.’’  
Ne yaparsanız yapın bir türlü göbeğiniz erimiyorsa suçlusu şeker olabilir!
Kalp krizine yağ değil şeker sebep oluyor!
Amerika’da yıllarca yağ tüketmenin kalp krizi riskini arttırdığı anlatıldı. Aklınıza gelebilecek her türlü gıdanın az yağlı çeşidi piyasaya çıkartıldı. Fakat en son araştırmalar gösteriyor ki kolestrol, trigliserid ve kalp hastalığı riskini arttıran yağ değil şeker!   
Nasıl mı? Eğer vücutta karaciğerin metabolize edebileceğinden daha fazla fruktoz varsa, karaciğer fruktozu yağa dönüştürüyor. Bu yağlar kana salınıyor ve trigliserid oranı artmaya başlıyor. Üstelik şeker, kötü kolesterol LDL’i taşıyan küçük parçacıkların da artmasına sebep oluyor. Damarları LDL kolestrol ile tıkayan ve kalp krizi riskini arttıran da bu parçacıklar.  
Kısacası kalbinizi korumak için şekeri bırakın!           
Çare azaltmakta değil tamamen çıkartmakta çünkü…
Şeker bağımlılık yaptığı, insanın yedikçe yiyesi geldiği için en iyisi işlenmiş şekeri tamamen hayatınızdan çıkartmak. İşlenmiş şeker pek çok değişik isim altında sofranızda veya paketli gıda ve içeceklerde bulunabiliyor. Beyaz şeker, kahverengi şeker, mısır şurubu, ‘‘oz’’ ile biten bütün maddeler: maltoz, dekstroz, glukoz, fruktoz, sukroz, laktoz…
Tatlı ihtiyacınızı karşılamak için işlenmiş şekere gerek yok
Ama işlenmiş şekeri bırakmak tatlıdan vazgeçmeniz gerektiği anlamına gelmiyor. Tatlı ihtiyacınızı taze ve kurutulmuş meyvelerden, hurma, akçaağaç şurubu, bal, pekmez gibi doğal şeker kaynakları ile yapılmış tatlılardan sağlayabilirsiniz. Tabii tadında bırakmak şartı ile! 

ARTIK SETE BİRLİKTE GİDİYORLAR

“Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz” dizisindeki rol arkadaşlıkları aşka dönüşen Oktay Kaynarca (50) ile Deniz Çakır (34) ilk kez birlikte görüntülendi. Yaklaşık iki aydır sevgili olan ikili, önceki gün erken saatlerde Kaynarca’nın evinden çıkarken objektiflere takıldı. Çift, karlı havada şoförün kullandığı otomobile binerek sete gitti.

EŞKIYAARTIK

Kıyafetlerini şoföre teslim eden çiftin, evden çıkmadan önce etrafta gazetecilerin olup olmadığını kontrol ettiği gözlendi. Araçlarına doğru ilerleyen sevgililer, arka koltuğa oturarak evden ayrıldı. Dizide Meryem Çakırbeyli karakterini canlandıran Çakır’la, Hızır Çakırbeyli’yi oynayan Kaynarca, karı- koca olarak ekrana geliyor.

BURCU GÜNAY’DAN ANNELERE TAVSİYELER

Burcu Günay, 5 yaşındaki oğlu Boran ve 9 aylık oğlu Bozok’la anne olmanın mutluluğunu yaşıyor. Çocuğun duyularının geliştiği dönemlerde ekranın kesinlikle hayatında olmaması gerektiğini söyleyen güzel oyuncu, Yeşilay Dergisine verdiği röportajda çocukların sonraki yaşlarda ekranla ilişkisinde ise süre ve içerik kontrolüne dikkat edilmesi için annelere çağrıda bulunuyor.

1453493875_BURCU_GUNAY___33_

Ekranların güleryüzlü isimlerinden Burcu Günay, çocukların sağlıklı gelişimi için teknolojiyi sınırlı ve kontrollü kullanmaları gerektiğine inanan annelerden. Günay, 5 yaşındaki oğlu Boran ve 9 aylık oğlu Bozok’la anne olmanın mutluluğunu yaşarken, çocuklarının gelişimlerine zarar verecek teknolojilerden uzak tutmayı tercih ettiğini belirtiyor. Yeşilay Dergisi Ocak sayısına verdiği röportajda belli bir yaşa kadar, özellikle çocuğun duyularının geliştiği dönemlerde ekranın çocuğun hayatında kesinlikle olmaması gerektiğini söyleyen Günay, sonraki yaşlarda ise süre ve içerik kontrolüne dikkat edilmesi konusunda annelere çağrıda bulunuyor.

Uzun süreli televizyon izleyen çocuklarda gelişim geriliği sıklıkla görülen sorunlar arasında yer alıyor. Uzmanlar, çocukların 2 yaşına kadar mümkün olduğunca televizyondan uzak tutulmaları gerektiği konusunda uyarıyor. Dil ve zekâ gelişiminin çok hızlı olduğu bu dönemde uzun süreli televizyon izleyen çocuklarda gelişim geriliğinin ortaya çıkma olasılığı artıyor. Bunun yerine aktif oyunlarla iletişim kurulması öneriliyor. Oyuncu ve sunucu Burcu Günay da, çocuklarının teknolojiyle nasıl tanışmaları gerektiği üzerine hassasiyetle duruyor. Büyük oğlu Boran’ın 14 aylıkken sağ gözüne konjektivit denilen bir enfeksiyon aldığını, rahatsızlığın ilaçlarla geçmeyerek katarakta kadar ilerlediğini anlatan Günay, tedavinin uzantısı olarak ekranla egzersiz yaptırdıklarını ama bu defa da ekrana çok bakmaktan kaynaklı sorunların geliştiğini belirtti.
“Kelime eksikliği başladı”

Burcu Günay, Yeşilay Dergisine verdiği röportajda oğlu Boran’ın göz ameliyatı sonrası tablet bilgisayarlarda yer alan göz çalıştırıcı, egzersiz yapıcı oyunları oynadığını ama sonrasında da çevresiyle irtibatının koptuğunu ve kelime sayısının azaldığını söyledi. Boran’ın sürekli tabletle meşgul olduğunu ve çok fazla konuşmadığını gören aile, bu defa da Boran’ın konuşabilmesi için pedagoglardan destek aldı. Günay, bundan sonraki süreci şöyle anlatıyor: “TV ve tabletleri kapattık. Boran’ı çocukların olduğu yerlere düzenli götürdük ve iki hafta gibi kısa bir sürede Boran’ın kelimeleri 15’ten 25’e yükseldi. Boran’ı şimdi ekrandan uzak tutuyoruz. Gayet iyi konuşana ve kendini ifade edene kadar bunu sürdüreceğiz. Bence anne babalar çocukla oturup soru cevap şeklinde çizgi film izlemeli. Eğer soru sorup cevaplarını alırsanız çocuk hem kendini TV’ye bağlayıp etrafla ilgisini azaltmaz, hem de izlediği şeyin ne anlatmak istediğini alabilir.”

“Çocuklar komut almayı sever”

Günay’ın ikinci oğlu Bozok ise henüz 9 aylık. Onu da televizyondan uzak tuttuklarını belirten Günay, Bozok’un sadece müzik dinlediğini ve kendi ayına göre uygun oyuncaklarla oynadığını söylüyor. Bunun için de evde bir dizi kurallarla hareket ettiklerini dile getiren Günay, annelere şu tavsiyelerde bulunuyor: “Çocuklar komut almayı sever. Bizim evde de birtakım kurallarımız var. Yemek masası kuralı, eve gelince yapılması gerekenler ve TV ya da tablet kullanırken ne kadar sürede ve nasıl oyunların oynanmasıyla ilgili kurallar… Bu gibi kuralları çocuklara sevecen bir şekilde benimsetirseniz, bu kurallar kabul görür ve mutlaka uygulanır. Hem kendimiz, hem de çocuklarımızın gelecekte sağlıklı bir zihne sahip olabilmeleri için kendi sosyal hesaplarımızda boşa vakit harcamaktansa çocuklarımızla bol bol verimli vakit geçirerek onların gelişimine katkı sağlamak çok daha önemli.”

BERRAK HEMEN EVLENMEK İSTİYOR

Birkan Sokullu ile aşk yaşayan Berrak Tüzünataç, evlilik sorularına “Ne güzel temenniler. Sizce de hemen evlenelim mi?” diye espriyle karışık yanıt verdi.berrak

Taze aşıklar Berrak Tüzünataç ile Birkan Sokullu önceki gün Bebek’teydi. Yol üstünde bir eczaneye uğrayan çift, vitamin ve gıda takviyeleri reyonunu inceledi, daha sonra bir marketten diyet ürünler satın aldı.

BERRAK

Çıkışta muhabirlerin “Evlenmeyi düşünüyor musunuz?” sorusuna Sokullu gülerek, Tüzünataç ise “Ne güzel temenniler. Sizce de hemen evlenelim mi?” diye espriyle karışık yanıt verdi.

İkiliye ilerleyen dakikalarda Özge Özpirinçci ile sevgilisi Burak Yamantürk eşlik etti.

MUSTAFA KOÇ KALP KRİZİ GEÇİRDİ

Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı, iş adamı Mustafa Koç kalp krizi nedeniyle Devlet Hastanesi’ne acil olarak kaldırıldı. Koç’a 40 dakika süren yeniden canlandırma müdahalesi yapılıyor.

mustafa koç

HAYATA DÖNDÜRÜLMEYE ÇALIŞILIYOR

İstanbul’da geçirdiği kalp krizinden sonra Beykoz Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Koç, hayata döndürülmeye çalışılıyor. Koç Holding’den yapılan açıklamada, Mustafa Koç’un tedavisinin devam ettiği belirtildi.

HEMEN AMELİYATA ALINDI

Hastane kaynaklarına göre Koç, ambulansla hastaneye getirildiğinde hemen acil servis bölümünde ameliyata alındı. Hayata döndürülmesi için gerekli müdahaleler yapılıyor. Koç Holding Kurumsal İletişim Müdürlüğü ise Koç’un ambulansla yoldayken sosyal medyada öldüğüne dair bilgilerin yayıldığı belirtildi.

MUSTAFA KOÇ KİMDİR?

1960 yılında Ankara’da doğan Mustafa Koç, Koç Ailesi’nin 3. Kuşak üyesi ve Rahmi M. Koç’un en büyük oğludur. Kardeşleri Ömer Mehmet Koç (1962) ve Ali Yıldırım Koç (1967)’tur.

1980 yılında İsviçre’de Lyceum Alpinum Zuoz’u bitirdikten sonra ABD’de George Washington Üniversitesi İşletme bölümünden 1984 yılında mezun olmuştur.

Çalışma yaşamına 1984’te Tofaş’ta Müşavir olarak başlayan Koç, Ram Dış Ticaret’te Satış Müdürlüğü ve Satış Genel Müdür Yardımcılığı görevlerinde bulunmuştur. 1992 yılında Koç Holding’e geçerek sırasıyla Başkan Yardımcılığı, Başkan, Yönetim Kurulu Üyeliği ve Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği görevlerini yürütmüştür. 2003 yılından beri Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı’dır.

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği Yüksek İstişare Kurulu Onursal Başkanı ve Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu Üyesi olan Koç, Finlandiya İstanbul Fahri Konsolosu’dur. Genç Başkanlar Organizasyonu üyesi olup, JP Morgan Uluslararası Konseyi’nde, Rolls-Royce Uluslararası Danışma Kurullarına ve Council on Foreign Affairs Uluslararası Konseyi’nde yer almaktadır. Bilderberg Toplantılarının Yürütme Kurulu üyesi’dir.

2005 yılında İtalya Hükümeti’nin Cavaliere D’Industria nişanı ile ödüllendirilmiştir.

Mustafa V. Koç, ekonomik ve sosyal kalkınmaya büyük önem veren ve bu alanda World Monuments Fund ve Carnegie Vakfı ile BNP Paribas gibi saygın kuruluşlarca ödüllendirilen Koç Ailesi’nin sosyal ve kültürel yaşama katkılarını hayata geçiren Vehbi Koç Vakfı’nın Yönetim Kurulu ve Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nın Mütevelli Heyeti Üyesi’dir.

SALI GÜNÜ İSTANBUL’A TATİL YOK

İstanbul Valisi Vasip Şahin, kar yağışının bugün öğleden itibaren azalarak kenti terk etmesi beklendiğinden eğitim öğretime devam edileceğini bildirdi.

kar kış
Vali Şahin, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Meteorolojik verilere göre, kar yağışının yarın(19 Ocak Salı) öğleden itibaren azalarak ilimizi terk etmesi beklendiğinden eğitim öğretime devam edilecektir” ifadesini kullandı.