5053873217 [email protected]

İLK DEFA HIV ÖNLEYİCİ BİR İLAÇ ONAYLANDI

Bazı sağlık yetkilileri ve HIV pozitif insanlarla çalışan gruplar ilacın onaylanmasına karşı çıkıyor.

Sağlık yetkilileri paneli Truvada adlı ilacın Aids virüsü ile temasa geçmesi olası kişiler tarafından önleyici amaçla kullanılmasını desteklediklerini açıkladılar.
Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi, panelin görüşünü kabul etmek zorunda değil ancak genelde panelin tavsiye ettiği ilaçları onaylıyor. Ancak bazı sağlık yetkilileri ve HIV pozitif insanlarla çalışan gruplar ilacın onaylanmasına karşı çıkıyor.

İlaca muhalif olanların başlıca kaygısı ilacı kullanmaya başlayanların hastalığa kesinlikle yakalanmayacakları inancıyla daha dikkatsiz davranmaya başlaması. Ayrıca ilacın tedaviye tepki vermeyen yeni ve daha güçlü bir HIV virüsünün gelişmesine neden olabileceğinden de endişe duyuluyor.

Ayrıca Truvada’nın çok pahalı oluşu da ilaca karşı çıkanların göz önünde bulundurduğu bir durum.

Aids Healthcare Foundation’dan Joey Terrill ”Yavaşlamamız lazım. Kaygılarımı söylemek zorundayım çünkü bu insanları önemsiyorum” dedi.

Panelde kaygılarını bildiren bir başka isim de Hemşire Karen Haughey’di. Haughey ”Truvada’nın işe yaraması için her gün alınması gerekiyor. Tek bir gün bile aksamamalı. Ve hemşirelik deneyimime dayanarak söyleyebilirim ki herkes arada bir ilacını almayı unutacaktır. 8 yıldır çalışıyorum hergün ilacını almayı hatırlayabilen tek bir hastam olmadı” dedi.

Tüm bu karşıt görüşlere rağmen ilacın Aids tedavisinde bir devrim anlamına geldiğini söyleyenler çoğunlukta.

Truvada’nın kullanımı şimdilik sadece zaten HIV pozitif olan insanlar için yasal. Ancak ilacın kısa zamanda önleyici olarak da kullanılmaya başlanacağı düşünülüyor.

2010 yılında yapılan araştırmalar Gilead Sciences şirketi tarafından üretilen Truvada’nın sağlıklı eşcinsel erkeklerin ve partnerleri HIV pozitif olan heteroseksüel kişilerin HIV’ye yakalanma riskini %44 ila %73 azalttığını gösterdi.

Karar haziranda

Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’ne yeni çıkan ilaçlarla ilgili görüş bildiren Antiviral İlaçlar Danışma Komitesi 19-3 ilacın sağlıklı ancak risk taşıyan kişilere de verilmesi yönünde oy kullandı.

Yüksek risk grubuna birden fazla cinsel partneri olan sağlıklı eşcinsel erkekler ve partneri HIV pozitif olan sağlıklı kişiler giriyor.

Oylamaya geçilmeden ilaçla ilgili tam 11 saat tartışıldı ve oylamanın ardından da halkın görüşleri alındı.

Gıda ve İlaç İdaresi ilacın kullanım alanının genişletilmesi ile ilgili kararını 11 Haziran’da verecek.

SIFIR BEDEN KADIN, MÜKEMMEL ANNE OLABİLİR Mİ?

Aldığı kilolar hem hamilelikte hem doğum sonrasında kadınların başına dert olurken bilinçli ve kilo almayan annelerin sayısı da giderek artıyor. Peki doğumdan sonra eski sıfır beden görüntülerine dönen ünlü modeller, doğumdan sonra mankenlere taş çıkaran fit kadınlar? Mevlüt Tezel’in sıfır beden anneler ve kariyeri için emzirmekten vazgeçen anneleri konu alan yazısı çok konuşulacak. 
Türkiye’de son dönemde yanlış anne rol modelleri türedi.
Bu rol modelleri sürekli hamilelikte kilo almamayı ve çocuk sahibi olduktan sonra mankenler gibi fit kalmayı övdüler.
Çocuk emzirmeyi değil, kariyer yapmayı yücelttiler.
En acısı da; vücut bozulmasın diye çocuğun erkenden sütten kesilmesinin trend olması!
Türkiye’de ilk 2 ayda anne sütüyle beslenen bebeklerin oranı yüzde 69 iken, ilk beş ayda bu oran yüzde 24’e düşüyor!
Bu oranın düşmesinde, çocuklarını yanlarında süs eşyası gibi taşıyan sıfır beden kadınların, medyada ‘mükemmel anneler’ olarak lanse edilmesinin hiç mi payı yok?

SIFIR BEDEN ÖRNEK OLMASIN
Fakirlik, evi geçindirmek için çalışmak ve sağlık sorunları yüzünden emziremeyen annelere tabii ki bir eleştirimiz olamaz ama ‘Aman vücuduma bir şey olmasın’ diye emzirmeyenler sadece çocuklarına değil kendi sağlıklarına da zarar verdiklerini bilmeliler.
Geçtiğimiz hafta 3 yaşındaki oğlunu emzirdiği fotoğrafıyla TIME dergisine kapak olan Jamie Lynne Grumet, “1 yıl daha emzireceğim” diyordu.
Dört yıl emzirmek de abartılı ama ‘6 ay emzirmek yeter’ söyleminin yıkılması açısından önemli!
Dünya Sağlık Örgütü, emzirmenin 2 yaşına kadar olmasını tavsiye ediyor.
Yani emzirecek durumda olanlar altı aydan sonra da mutlaka devam etmeli ve bu anlayış hafızalara kazınmalı.
Bu noktada en büyük iş yine medyaya düşüyor. Bir deri bir kemik kalmış sıfır beden kadınları örnek anne olarak sunmaktan acilen vazgeçelim.

EMZİREN POZUYLA TIME’A KAPAK OLDU

ABD’nin Los Angeles kentinde yaşayan Jamie Lynne Grumet “Time” dergisinin kapağına üç yaşındaki oğlunu emzirirken verdiği pozla yer aldı.

Grumet dergiye verdiği röportajında üç ve beş yaşlarındaki oğullarını hala emzirdiğini ve çocuklarını “Doğal Ebeveynlik” metoduyla yetiştirdiğini söyledi.

26 yaşındaki Grumet uyguladığı metodun yanlış olduğunu düşünen bir çok kadın tarafından eleştirildi.

“6 YAŞINA KADAR SÜT EMDİM BUNDAN DOLAYI ÖZGÜVENİ ÇOK YÜKSEK BİR ÇOCUKTUM”
Annesinin kendisini 6 yaşına kadar emzirdiğini belirten Grumet bunun daha sonraki yıllarda hayatında çok olumlu izler bıraktığını söyledi. Grumet şöyle konuştu:

“Annemden süt emdiğimi hatırlıyorum. Annemi kucaklıyormuşum gibi hissediyordum. Sevildiğimi fazlasıyla hissediyordum. Çocukken kendime çok güvenirdim. Bu güvenin yaşadığım bu duygulardan kaynaklandığına eminim.”

Şimdi üç yaşında olan oğlu Samuel’i evlat edindiğini söyleyen Grumet annesinin kendisine uyguladığı yöntemi Samuel’e uygulayarak onda benzer güven duyguları yaratmayı hedeflediğini belirtti.

Çocuklarına süt vermenin biyolojik olarak normal bir olgu olduğunu düşündüğünü söyleyen Grumet sözlerine şöyle devam etti:

“Bazı insanlar beni çocuk kurumlarına haber vermekle tehdit ediyor. Çocuklarımı taciz ettiğimi düşünüyorlar. Bu metodu ne kadar çok kişi görürse zamanla normal bir olay olarak algılanmaya başlayacaktır.

“Geleneksel Ebeveynlik” ile “Doğal Ebeveynlik” ekolleri arasında bir savaş var sanki. Ben bunu engellemek istiyorum. Bunlar rakip takımlar değil.”

EMZİRME İSTATİSTİKLERİ
ntvmsnbc’nin haberine göre Dünya Sağlık Örgütü emzirmenin 2 yaşına kadar olmasını tavsiye ediyor. Bu sınır 2 yaşın üzerine de çıkabiliyor.

ABD’deki annelerin bir çoğu Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği sürece uyamıyor.

ABD’de bulunan “Hastalık Kontrolü” merkezinin verilerine göre annelerin %75’i çocuklarını doğar doğmaz emzirmeye başlıyor. Fakat bunların sadece %44’ü 6. Aya kadar emzirmeye devam edebiliyor.

BİLGİSAYAR KARŞISINDA YAŞLANMAMAK İÇİN NE YAPMALI?

Estetik uzmanları, bilgisayar karşısında günde 10 saatten fazla  kalanların erken yaşlanma riskiyle karşı karşıya olduğunu söylüyor. En çok etkilenen bölge ise doğal olarak göz çevresi ve yüz.

Bilgisayardan yüzümüze iyonlayıcı ışınlar, statik elektrik yükleri, morötesi, kızılötesi ışınlar gibi birçok fiziksel iletiler gelmektedir. Monitörden yayılan ultraviyole gibi zararlı ışınlar ve ısı, yüzümüzdeki hücrelerin DNA’sını olumsuz etkiliyor. Deride ilk önce kuruma başlıyor. Yeteri kadar nemlenemeyen deride bu kez gevşeme ve aşağı doğru düşme ortaya çıkıyor. Burun ve yüz arasında oluklar oluşuyor. Göz altı torbaları belirginleşiyor, göz kapaklarında sarkmalar olabiliyor. Yüz bölgesinin en hassas bölgesi olan göz çevresinde koyu siyahlaşmalar başlıyor, kaş düşmeleri görülebiliyor. Yüzde zamanla güneş lekeleri benzeri lekeler dahi oluşabiliyor. Bilgisayar ekranından kaynaklanan statik elektrik yüklerinin insan derisi üzerinde toplanmasıyla, bilgisayar operatörleri ve kadınlarda akne gibi deri hastalıkları ortaya çıkabiliyor.”

NELER YAPILABİLİR?
Aşırı bilgisayar kullanımına bağlı yüz ve alt göz kapaklarındaki çökmelerin genellikle kremlerle geçici olarak giderildiğini belirten Estetik ve Plastik Cerrah Doç. Dr. Tayfun Türkaslan, kremlere rağmen düzelmeyen sorunlarda ise devreye estetik cerrahinin girdiğini söyledi.

Türkaslan, “Estetiğin yanında sağlıklı bir yüze kavuşmak için elmacık, yanak bölgesinden oluşan orta ve alt yüz kısmı yukarı doğru kalıcı olarak kaldırılır. Genel anestezi altında yapılan ve tam sonucu 2 haftada alınan bu cerrahi işlem ile alt göz kapakları da destekli hale getirilir. Yüzdeki yaşlanmayla oluşan ve yorgun bir ifade sergileyen göz altı torbaları da basit ve kısa süren bir operasyonla yok edilir. Gevşeyen ve sarkan üst göz kapakları ağırlık yaparak bilgisayar kullanıcısının görme işlevini olumsuz etkileyebilmektedir. Hastanın 5. günde iyileşebildiği basit bir operasyonla sarkık göz kapakları toparlanmaktadır. Ortaya çıkan diğer erken yaşlılık belirtileri olan kaş düşüklükleri askılama işlemiyle, göz çevresinde ve kaş aralarında oluşan kırışıklıklar ise botoksla çözüme kavuşturulur” diye konuştu.

BİR PAKET CİPS YİYEN 5 LİTRE YAĞ İÇMİŞ OLUYOR!

En çok çocukların tükettiği cipsler, tehlike saçıyor. Yüzde 13’ü yağ olan cipsten her gün bir paket yiyen, 1 yıl içinde 5 litre yağ içmiş gibi oluyor.
Her gün milyonlarca kişinin tükettiği cipsler tehlike saçıyor. “Cips yemek yağ içmekten farksız” diyen uzmanlar, kanserden obeziteye, diyabetten kısırlığa ve Parkinson’a kadar birçok hastalığa neden olabildiğini ifade ediyor. İçinde yüzde 10 oranında doymuş yağ ve yüzde 3 oranında trans yağ bulunan cipslerden günde 35 gramlık bir paket yiyen kişi, yıl boyunca 5 litre yağ içmiş gibi oluyor. Dünyadaki birçok sivil toplum örgütü, üniversiteler, vakıflar ve dernekler, cipsin zararlarını anlatırken, ülkemizde de tüketim her yıl artıyor.

TEHLİKELİ HASTALIKLAR
İngiliz Kalp Sağlığı Vakfı’nın (BHF) yaptığı araştırma da, 35 gramlık cips paketinde 2.5 çay kaşığı yağ kullanıldığını ortaya çıkardı. Cipslerde yağdan başka tuzun da olması tehlikeyi büyütüyor. Dünya Sağlık Örgütü ile Amerikan Gıda Kurumu’na göre de bir yetişkinin günde en fazla 6 gram tuz alması, 65 gram yağ tüketmesi gerekiyor. Günde 2 paket cips yiyen bir kişi, bu oranları fazlasıyla aşıyor. Fazla alınan yağ ve tuz; kolestrol, kalp krizi ve felç gibi tehlikeli hastalıklara yol açıyor.

800 MİLYON DOLAR
– Cips pazarının büyük bölümü ABD firmalarına ait.
– Ülkemizde tüketilen çerezlerin yüzde 25’i markette satılıyor.
– Türkiye’de 10’dan fazla uluslararası, bir o kadar da yerli marka var.
– Dünyada her yıl 40 milyar paket patates cipsi satılıyor.
– Türkiye’de cipse ayrılan para 800 milyon dolar.

HER PAKETİN ÜSTÜNE ‘ÖLDÜRÜR’ YAZILMALI
Anadolu Sağlık Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Cemal Aytaç Ak, cipslerdeki trans yağların, dünyanın birçok ülkesinde kullanımının yasaklanmasına rağmen ürünün içinde bulunduğunu söyledi. Cemal Ak, cipsin içindeki trans yağların birçok tehlikeli hastalığa neden olduğunu, kanser, kısırlık ve karaciğer rahatsızlıklıklarına yol açtığını ifade etti. Cipsin içinde, akrilamidin de bulunduğunu kaydeden Ak, şöyle konuştu: “Bu, kimyasal plastik sanayide kullanılan, sigaranın da içinde bulunan ve kansere neden olan bir maddedir. Dünyanın birçok yerinde cips paketlerine, sigaradaki gibi ‘Öldürür’ yazısı yazılması teklif ediliyor.”

Kaynak: Takvim

NE YİYECEĞİMİZİ ŞAŞIRDIK

Hileciler yine iş başında. Dondurmaya ‘süt’ yerine su, ‘şeker’ yerine yapay tatlandırıcı, ‘meyve’ yerine de boya katıyorlar.

Gıda teröristleri dondurmaya da el attı. Havaların ısınmasıyla gözde olan dondurmada da akla hayale gelmedik hileler yapılıyor. Şeker yerine yapay tatlandırıcı, doğal sahlep yerine suni sahlep, süt yerine su ve süt tozu, meyve yerine yapay meyve boyası katarak dondurmayı zehirleyen bazı üreticiler, kıvamı tutturmak için de, hayvanların deri ve kemiklerinden elde edilen jelatini (E441) kullanıyor.

SOĞUK YALAN

Süt, şeker ve sahlep üçlüsü ile yapılanın gerçek dondurma olduğunu, gerçek dondurmada katkı maddesi kullanılmadığını söyleyen yetkililer, katkılı buzların da ‘dondurma’ adıyla satıldığına dikkat çekiyor. Yetkililer, özellikle açıkta satılan zehirli dondurmalar konusunda uyarıyor. Hilecilerin dondurmaya kattığı katkı maddelerinin yarıdan fazlasının dünyanın birçok ülkesinde yasaklandığı, bunların insan sağlığını tehdit ettiği ifade ediliyor.

SOKAKTA SATILAN ZEHİRLİYOR

Hijyenik ortamda üretilmeyen dondurmalar sağlığa zarar veriyor. Özellikle açıkta satılan dondurmalara kuşkuyla yaklaşılması gerektiğini söyleyen uzmanlar, şu uyarıda bulunuyor: “Bu dondurmalar nerede üretilmiş, içine ne konulmuş bilinmiyor. Özellikle çocuklarda karın ağrısı ve bulantı ile kendini gösteren bağırsak enfeksiyonları, zehirlenmeler yaşanabiliyor. Markasız dondurmalardan uzak durulmalı.”

KABARTILIP AĞIR GÖSTERİLİYOR

2-3 LİRAYA, ‘size özel’ gibi ifadelerle tüketicilere sunulan buzlu yiyeceklerin dondurma ile uzaktan yakından alakası bulunmuyor. Bunların hacmine bakarak da ağırlığı konusunda yanılmamak gerektiğini söyleyen yetkililer, “Bu ürünlerin çoğunda gramaj hilesi yapılıyor. Üzerinde yazılan ölçü gerçek çıkmıyor. Katkılarla kabartılarak hacimli gösteriliyor” diyor.

(Takvim)