ÇANKIRI’DAN TÜM DÜNYAYA TANK AKÜSÜ İHRAÇ EDECEK

 

Lastik, jant ve akü sektörlerinde üretimden tüketime doğrudan tedarik sağlayabilen Türkiye’nin lider kuruluşu AKO Akü, Çankırı’da tank ve zırhlı araçlar için küresel rekabete uygun teknolojiye sahip en güncel D7 tipi akü üretimine başladı. Marka, Türkiye savunma sanayisi ve NATO’nun yanı sıra tüm dünyanın tedarikçisi olmayı hedefliyor.

Türkiye’nin ve dünyanın savunma sanayisinde kullanılacak D7 tipi aküleri Çankırı’da üretmeye başlayan AKO Akü, önceliğini Türk savunma sanayisi olarak belirledi. Ardından NATO ve tüm dünyanın tercih edilen tedarikçisi olmayı hedefleyen marka, 3 yıllık Ar-Ge çalışmaları sayesinde “Dünyadaki en iyilerden” olduğu kabul edilen ürünlerin performans özelliklerini “daha hafif ve daha güvenli” seviyeye taşımayı başardı.

“Önceliğimiz ürün avantajlarıyla yerli ve milli tedariki sağlamak”

AKO Grup’un güçlü finans ve vizyonu sayesinde gerçekleştirilen maliyetli çalışmanın; uzman Ar-Ge üretim ve bakım ekiplerinin 3 yıllık yoğun mesaisi sonucu başarıldığını vurgulayan AKO Akü Genel Müdürü Dr. Hulki Büyükkalender, “Türkiye’de şu an için sadece AKO Akü’de bulunan ‘Matrix Press ve Kaizen Tüneli’ teknolojisiyle küresel bazda elde edeceğimiz rekabet ile ülkemizi bu alanda başarıyla temsil etmeyi hedefliyoruz. İlk prototipi 2018 yılında yapılan aküler, deneme ve test çalışmalarını 2021 sonuna kadar sürdürdü. Nisan ayında üretim hatlarında seri üretilmeye başlanan D7 tipi aküler, ilk etapta sulu, sonrasında AGM ve Jel olarak planlanıyor. AGM ve Jel tipleri ise 2023 yılı sonunda hazır olacak. Hedefimiz D7 ürününde önce NATO’nun sonrasında tüm dünyanın tercih edilen tedarikçisi olmak. Önceliğimiz ise Türkiye savunma sanayisine ve Türk ordusuna bu akülerin yerli ve milli tedarikini sağlayarak ürün avantajlarının kendi ülkemizde yaşanması olacaktır” dedi.

“D7 Tank Aküsü, uç sıcaklıklarda çalışabilme kabiliyetine sahip”

2020 Ar-Ge 250 araştırmasında Türkiye’de akü sektörü şirketleri arasında ilk sırada yer alan AKO Akü’nün 2019 sıralamasında da sektöründe en çok Ar-Ge yatırımı yapan şirket olduğunu hatırlatan Dr. Hulki Büyükkalender, “Ürünün en büyük özelliği, aküyü oluşturan plakaların hem ızgaraları hem de aktif malzemesi Türkiye’de sadece AKO Akü de bulunan proseslerden geçmekte. Benzer prosesler ABD ve Kore’deki bir kaç firmada daha mevcut olsa da Türk mühendislerin üzerinde uzun yıllardır çalışarak gerçekleştirdiği dizaynlara ve ekipman modifikasyonlarına göre üretiliyor. Hem pozitif hem negatif plakalarında kullanılan Matrix Press teknolojisi Türkiye için bir ilk. D7 Tank Aküsü, Ağır titreşimlere, darbelere ve uç sıcaklıklarda (+75 C/ -40 C)çalışabilme kabiliyetine sahip” diye konuştu.

AKO Akü Avrupa ve dünya rekabetinde pazar payını büyütecek

Hedeflerinin küresel rekabette teknoloji farkı ile maliyetleri aşağıya çekip, Türkiye’ye döviz kazandırmak olduğunu söyleyen Dr. Hulki Büyükkalender, AKO Akü’nün Avrupa ve dünya rekabetinde hem ölçek hem de performans katkısı ile pazar payını büyütmek istediklerine dikkati çekti. Büyükkalender, Avrupa ve ABD de dahil olmak üzere, 86 farklı ülkeye ihracat yapan AKO Akü’nün bu yıl üretim kapasitesini 3 milyon 500 bin adetten 5 milyona çıkaracağının altını çizdi.

BYD Artık Benzin ve Motorinli Araç Üretmiyor

Çinli otomobil üreticisi BYD, yaptığı açıklamada, gelecekte yalnızca “Yeni Enerji Aracı” NEV olarak adlandırılan, şarj edilen, pilli, hibrit ve yakıt hücreli elektrikli araçlar üreteceğini bildirdi.

Açıklamada, şirketin piyasadaki mevcut benzin ve motorinli araçları için teknik servis ve satış sonrası destek hizmetlerini sürdüreceği ifade edildi. Şirket verilerine göre BYD, martta 104 bin 338 binek araç satarken, bunun 50 bin 674’ü şarj edilebilen hibrit, 53 bin 664’ü tam elektrikli modeller olurken benzin ve motorinli araç satılmadı. BYD, Çin’de elektrikli araç pazarında en büyük paya sahip bulunuyor.

TOTAL İstasyonları, M Oil ve Milangaz,  Petroleum İstanbul’da

 

Enerji sektörünün en önemli etkinliklerinden Petroleum İstanbul Fuarı 31 Mart – 2 Nisan tarihleri arasında gerçekleşti. İstanbul TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde açılış konuşmalarıyla başlayan fuarda, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve EPDK başta olmak üzere, enerjiyle ilgili 300’ün üzerinde özel sektör ve kamu kurumu bir araya geldi. OYAK Grubu Şirketleri bünyesinde yer alan TOTAL İstasyonları, M Oil ve Milangaz, stant alanlarında ziyaretçilerini ağırladı. Marka temsilcileri, ziyaretçilere en son teknolojileri, yeni ürünleri ve istasyonlarda sundukları hizmetleri anlattı.

 

Fuarın ilk gününde, TOTAL İstasyonları’nın ana sponsoru olduğu A Milli Basketbol Kadın ve Erkek Takımı oyuncularının imzaladığı yaklaşık 300 adet forma ziyaretçilere hediye edildi. Ayrıca fuarda ziyaretçilere özel tasarlanan üç boyutlu gerçeklik standı da yer aldı. VR gözlüklerle üç boyutlu bir basketbol sahasının içine giren katılımcılar, bu sanal alanda attıkları basket sayısı kadar puan topladılar. Hedef puanlara ulaşan ve keyifli vakit geçiren katılımcılara Club TOTAL üyeliği yapıldı ve hediye puanlar verildi.

 

Bonjour Market, Gloria Jeans, Bi’Güzel Lezzetler konseptlerini standına bire bir taşıyarak, ziyaretçilerine gerçek bir istasyon deneyimi yaşatan TOTAL İstasyonları, misafirlerini M Oil ve Milangaz markaları ile birlikte “Anadolu’dan Enerji Veren Lezzetler” konseptiyle yedi bölgeye özel sıcak, soğuk aperatifler ve içeceklerden oluşan bir menü ile ağırladı.

Fuarda, yenilen yapısı ve genç, dinamik, çevreci marka kimliği ile yer alan Milangaz, otogaz segmentinde yeni istasyon kurumsal kimliğini ön plana çıkarırken, tüpgaz ve dökmegaz segmentlerinde tüketici ihtiyaçlarına yönelik inovatif enerji çözümlerini sergiledi.

 

“Fuarda tüm paydaşlarla sektöre yön veriyoruz” 

 

Fuarın enerji sektörüne yön verdiğini belirten OYAK Enerji Sektörü Grup Başkanı Yüksel Yılmaz, “Petroleum Fuarı’na TOTAL İstasyonları, M Oil ve Milangaz markalarımızla katılarak ziyaretçilerimizle buluştuk. Sektörel anlamda dünyanın en önemli organizasyonlarından biri olan ve örnek teşkil eden bu fuarda, tüm paydaşlarımızla bir araya gelerek yeni teknolojileri, gelişmeleri ve dönüşümleri değerlendirme imkânı bulduk. Karbon ayak izinin sıfıra indirilmesi hedeflenen sektörümüzde, elektrikli ve alternatif yakıtlı yeni teknolojilerden, yenilenebilir enerji kaynaklarını sürdürülebilir hale getirmeye kadar neler yapılabileceği üzerine bilgi ve deneyimlerimizi paylaştık. Petroleum Fuarı aynı zamanda yeni yol haritalarının çıkarıldığı bir platform olma özelliği de taşıyor. Kamu ve özel sektörün değerli temsilcileriyle sektörümüzün geleceğini değerlendirdiğimiz bu platformda, aynı çatı altında bir araya gelmiş olmaktan memnuniyet duyuyorum.” dedi.

 

“TOTAL İstasyonları olarak, Türkiye’deki 30’uncu yılımızda önemli bir dönüşümün eşiğinde olmanın heyecanını yaşıyoruz”

 

Fuarın yeni çözümler geliştirilmesi ve üst düzey iş birliği kurmaya olanak tanıması nedeniyle sektörde önemli bir yere sahip olduğunu belirten Güzel Enerji Akaryakıt A.Ş. Genel Müdürü Tolga Işıltan “Güzel Enerji Akaryakıt olarak, fuarda TOTAL ve M Oil markalarımızla yer aldık ve ülkemizin dört bir yanından ziyaretçilerimizi, iş ortaklarımızı ağırladık. Bu yıl fuar bizim için ayrı bir anlam taşıyor, TOTAL’in Türkiye’deki 30’uncu yılını kutluyoruz. Ülkemizde 30 yıldır hizmet veren markamız ayrıca bu yıl önemli bir dönüşüm yaşıyor. Bu dönüşümle birlikte yeni dönemde, akaryakıtın yanı sıra bio-yakıt, sürdürülebilir enerji kaynakları, hidrojen ve elektrik enerjisi de dahil olmak üzere çağın ihtiyaçlarını gözeten, kapsayıcı ve çok katmanlı hizmetler sunmaya başlıyoruz. Önümüzdeki günlerde, bu doğrultuda güvenli, güvenilir, temiz ve uygun maliyetli enerjiye erişim için yeni nesil çalışmalara imza atacağız. Dünyamıza, ülkemize ve çevremize katkı sağlayacak kararlı adımlarla ilerleyeceğiz.” dedi.

 

Milangaz, yenilenen logosu ve kurumsal kimliği ile ziyaretçileriyle buluştu. 

 

Geçtiğimiz aylarda genç, dinamik ve tüketiciye daha yakın bir marka olma yolunda logosunu ve kurumsal kimliğini yenileyen Milangaz da fuardaki yerini aldı. Enerji sektörünün en önemli etkinliklerden biri olan Petroleum İstanbul’da yer almaktan duydukları mutluluğu dile getiren Milangaz Genel Müdürü Armanç Ekinci “Yenilenen yapımız, yeni logomuz ve “Milangaz yanında, her şey yolunda!” mottomuzla 2022 yılına çok daha enerjik ve kararlı adımlarla başladık. Geçtiğimiz sene yeni yönetim anlayışımızla Milangaz olarak sektöre güçlü bir giriş yapmıştık. Bu sene bir yandan operasyonel iyileştirmelere devam ederken bir yandan da müşteri ihtiyaçlarına yönelik kaliteli ve güvenilir enerji çözümleri üretmek için hedefler koyduk. En mobil enerji kaynaklarından verimli ve çevreci enerji çözümü olan tüplü ve dökme LPG segmentinde yeni kullanım alanları yaratıp öncü şirket olmayı planlıyoruz.  Müşterilerimizin ihtiyacı doğrultusunda güvenilir, hızlı ve rekabetçi ürünler geliştirmeye devam edeceğiz.” dedi.

 

İlki 1997 yılında gerçekleştirilen, Uluslararası Petrol, LPG, Madeni Yağ, Ekipmanları ve Teknolojileri Fuarı Petroleum 2022, bu yıl 15’inci kez düzenleniyor. Fuar, aynı zamanda ulusal, bölgesel ve uluslararası enerji şirketleri için önemli bir iş birliği platformu olma özelliği taşıyor.

 

HGS’ye Geçiş İçin Son Günler

Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM), otoyol ve köprülerde Otomatik Geçiş Sistemi (OGS) döneminin 31 Mart’ta sona ereceğini belirterek, Hızlı Geçiş Sistemi’ne (HGS) geçiş işlemlerinin tamamlanmasına 2 gün kaldığını açıkladı.

Genel Müdürlükten yapılan yazılı açıklamada, iki ayrı ücret toplama sisteminin zaman zaman gişelerde karışıklığa neden olduğu belirtilerek, iş yükünün azaltılması ve verimliliğin arttırılarak vatandaşlara daha iyi hizmet verebilmek adına 31 Mart’tan itibaren OGS sisteminin kaldırılacağı belirtildi.

HGS’ye geçişte son 2 gün olduğuna işaret edilen açıklamada, OGS etiketi olan araç sahiplerine ilgili bankalar tarafından ücretsiz olarak HGS etiketi verileceği ve hesaplarının da HGS’ye dönüştürüleceğinin altı çizildi. OGS’den HGS geçiş oranının yüzde 70’i aştığı duyurulan açıklamada, vatandaşların HGS’ye ilgi gösterdiği, bankalarda da yeterli miktarda HGS etiketinin bulunduğuna dikkat çekildi.

Elektrikli Otomobil Türkiye’nin Fırsatı

Elektrikli otomobil dönüşümü, Türkiye’nin güçlü otomotiv endüstrisi için tarihi bir fırsat

EY Türkiye ve Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi tarafından hazırlanan Mobilite Sektöründe Gündem raporu, pandemi etkisinin ve küresel belirsizliklerin sürdüğü bir dönemde Türkiye otomotiv sektörünü etkileyen trendlere ışık tutuyor.

Mobilite Sektöründe Gündem raporu, Türkiye’nin sahip olduğu tecrübe, jeostratejik konum ve rekabet gücü ile otomotiv ve ilgili yan sektörlerdeki avantajlarına ve bu alandaki potansiyel büyüme ve fırsat alanlarına dikkat çekiyor. 

Uluslararası denetim ve danışmanlık şirketi EY (Ernst & Young), Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi iş birliği ve katkıları ile hazırladığı ‘Mobilite Sektöründe Gündem’ (Mobility Industry Agenda) raporunu yayınladı. 2018 ve 2019 yıllarının ardından bu yıl üçüncüsü yayınlanan rapor, Türkiye’nin toplam sanayi üretimi ve ihracatında en büyük paya sahip sektör konumunda olan otomotiv endüstrisinin gündemine ve gelecekte izleyeceği rotaya veriler ve uzman görüşleri eşliğinde ışık tutuyor.

Mobilite Sektöründe Gündem’ raporu, Türkiye ve dünya otomotiv sektörüne ilişkin güncel istatistikler, otomotiv sektörüne yönelik yatırım ve teşvik verileri, sektörün lider oyuncuları ve kurumlarının temsilcileri ile yapılan röportajların yanı sıra çip krizi ve bağlantı gibi sektöre özel trendleri de detaylı bir biçimde ele alıyor.

Raporda, küresel OEM üreticilerinin 2000 yılından bu yana yaptığı ve değeri 15 milyar ABD dolarını aşan kapsamlı yatırımların Türkiye’nin dünyanın en güçlü üretim merkezlerinden biri haline gelmesine önemli katkı yaptığı vurgulanıyor.

Elektrikli araçların yükselişi, Türkiye için büyük bir fırsat

Türkiye’nin otomotiv sektöründe sahip olduğu tecrübe, rekabet gücü ve jeostratejik konumu ile elektrikli araç ve ilgili ekipman yatırımlarında cazip bir konuma sahip olduğunu vurgulayan rapor, Türkiye’nin bu alandaki birikimi ile elektrikli araç ve ilgili yan sanayi ürünlerinin imalatı açısından tarihi bir dönemeçte olduğuna da işaret ediyor.

Elektrikli araçlara yönelik küresel talebin tırmanışta olduğunu rakamlarla ortaya koyan raporda yer alan bilgilere göre, küresel elektrikli araç ve hibrit pazarı pandemi etkisinde geçen 2020 yılında bile %32,9 gibi yüksek bir oranda büyüme kaydetti. Aynı dönemde dünyada içten yanmalı motor segmentinde ise pazar %18,5 oranında küçüldü. Dünyada 2030 yılına kadar

 

satılan her iki araçtan birinin elektrikli olacağının tahmin edildiğine değinen rapor, Türkiye’nin otomobil üretimi ve yan sanayiinde sahip olduğu deneyim ve altyapıyla oldukça önemli bir avantaja sahip olduğunu ortaya koyuyor.

Türkiye otomotivde dünyanın en güçlü ve dinamik üretim merkezlerinden biri

‘Mobilite Sektöründe Gündem’ raporu, Türkiye’nin otomotiv alanında dünyada en yüksek potansiyele sahip ülkelerden biri olduğuna dikkat çekiyor. Buna göre Türkiye, dünyadaki ilk 15 üreticiden biri olarak araç üretimindeki payını 2020 yılında %1,67’ye yükseltti. Bu oran 2021 yılının ilk yarısında %1,48 olarak gerçekleşerek Türkiye’yi dünyanın 12. en büyük üreticisi konumuna getirdi.

Raporda yer alan verilere göre, otomotiv ihracatını 25,5 milyar ABD doları seviyesine ulaştıran Türkiye, 2016 yılından bu yana ihracatta ABD doları bazında yıllık ortalama %1,6 büyüme kaydetti. Bugün Türkiye’nin güçlü otomotiv endüstrisi, ürettiği her 10 araçtan yaklaşık 8’ini Avrupa ülkelerine ihraç ediyor. Yaşanan pandemi ve çip tedarik krizine rağmen 2020 yılında Avrupa Birliği’nin otomotiv ithalatının %17,6’sını Türkiye’de üretilen araçlar karşıladı.

Türkiye pandemiye rağmen otomotiv ihracatının ulaştığı toplam değer açısından dünyadaki en güçlü 16. ülke oldu. Raporda, Türkiye’nin 2008 yılında 1,53 milyon adet olan üretim kapasitesinin 2019 yılında 2,09 milyon adede yükseldiği, 2020 yılında ise pandemi etkisiyle bir miktar düşerek 2,05 milyon adet olarak gerçekleştiği belirtiliyor.

Yaklaşık 200 bin çalışan ile Türkiye’nin nitelikli istihdamına da büyük bir katkı yapan otomotiv endüstrisi, OEM’lerin yeni kapasite artırımları ve bu yeni kapasitelerin desteklediği yan sanayi yatırımları sayesinde 2020 yılı itibarıyla net satış gelirlerini yaklaşık 270 milyar TL’ye yükseltti.

Otomotiv sektörü Ar-Ge’de de öncülük ediyor

Otomotiv sektöründe Ar-Ge harcamaları 2010 yılından bu yana yıllık %19,6 artarak 2020 yılında 3,5 milyar TL’yi aştı. Otomotiv sektöründeki Ar-Ge harcamaları, Türkiye’nin üretim endüstrilerindeki toplam Ar-Ge harcamasının %17’sini ve tüm Ar-Ge harcamalarının ise %10’unu oluşturuyor.

Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı A. Burak Dağlıoğlu raporla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:

“Güçlü, dayanıklı ve hızlı büyüyen ekonomisiyle Türkiye, sürdürülebilir uluslararası doğrudan yatırımlar çekmek için yatırımcı dostu politikalar ve geniş yetenek havuzunun yanı sıra Avrupa, Asya ve Afrika’nın kesiştiği noktada küresel pazarlara erişim sağlıyor. Mobilite sektörümüz küresel tedarik zincirine entegre yapısı ile de Ar-Ge, tasarım, üretim, lojistik, eğitim ve yönetim gibi birçok alanda uluslararası yatırımcıların faaliyetleri için bölgesel bir merkez olma özelliği taşıyor. Ülkemizde faaliyet gösteren küresel OEM’ler, son 60 yılda çok sayıda küresel tedarikçiyle birlikte Türkiye’de rekabetçi bir mobilite ekosistemi oluşturdular. Son yıllarda ise üretim kapasitelerini artırmak, tesislerini modernize etmek, elektrikli araç dönüşümünü yakalamak ve sürdürülebilirlik hedeflerini gerçekleştirmek amacıyla yatırımlarına devam ediyorlar. Son aylarda açıklanan batarya yatırımları ile de ekosistemimiz güç kazandı. Türk otomotiv sektörü uluslararası konumunu her geçen gün pekiştirirken, ekosistemdeki paydaşlar fırsatlardan yararlanmaları için doğru bilgi kaynaklarına ihtiyaç duyuyor. Bu ihtiyaca yönelik olarak EY Türkiye ile otomotiv sektöründeki tüm paydaşların yararlanması için ‘Mobilite Sektöründe Gündem’ raporumuzun üçüncü sayısını yayınlamanın memnuniyeti içerisindeyiz. Emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum.”

EY Türkiye Mobilite Sektörü Lideri Serdar Altay raporla ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi:

“Otomotiv sektörü, güncel küresel gelişmeler, pandeminin devam eden etkileri ve ülkemizin kendine özgü dinamikleri ile sıra dışı ve zor bir süreçten geçiyor. İhracat pazarlarındaki arz ve talep dengesizlikleri ve pandeminin neden olduğu tedarik zincirlerinin de eklenmesi, sektördeki öngörülebilirliği azaltan bir etken. Dijitalleşme ve elektrikli araçlara geçiş süreçleri,

Türkiye’nin otomotiv endüstrisini şekillendirebilecek ve geleceğe taşıyabilecek bir fırsat olarak görüyoruz. Sektörün belirsizliklerle dolu, oldukça hareketli ve dalgalı süreçlerden geçtiği bu dönemde Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi’nin çok değerli iş birliği ve katkılarıyla hazırladığımız çok önemli veri ve içgörüleri içeren ‘Mobilite Sektöründe Gündem’ raporumuzu paydaşlarımızın ilgisine sunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.”

 

‘Mobilite Sektöründe Gündem’ raporuna bu link üzerinden ulaşılabiliyor.

 

EY’ın konuyla ilgili özel makalesine EY web sitesi üzerinden ulaşılabiliyor.

Elektrikli Araçlar mı Fosil Yakıtlı Araçlar mı Daha güvenli ?

Yeni bir anket, geleneksel benzinli veya dizel motorlu araç sahiplerinin, elektrikli araç sahiplerine göre ilk dört yıl içinde daha az sorun bildirdiğini ortaya koyuyor.

“Which?” 2184’ü elektrikli araç olmak üzere, kullandıkları araçlar hakkında 48.000 kişiyle anket yaptı. Elektrikli araç sahiplerinin yüzde otuz dokuzu, benzinli araç sahiplerinin yalnızca yüzde 19’u ve dizel araç sahiplerinin yüzde 29’u ile karşılaştırıldığında, ilk dört yıl içinde bir sorun bildirdi.

Elektrikli arabalar yalnızca daha az güvenilir olma eğiliminde olmakla kalmıyor, sorunu onarma gereksinimi genellikle onları geleneksel bir yanmalı motorlu arabadan daha uzun süre yoldan uzaklaştırıyor. En yaygın sorunlar, benzinli otomobiller için üç günlük ve dizeller için dört günlük bir onarımla karşılaştırıldığında, onarımı beş gün kadar süren yazılımda meydana geliyor.

 

Tüm elektrikli araç markaları arasında en az güvenilir olanı Tesla’ydı, araç sahiplerinin yüzde 39’u 4 yıllık mülkiyet içinde en az bir arıza kaydetti ve sorunların yüzde 5’i arıza veya başlatma hatalarını içeriyordu.

 

Ölçeğin diğer ucunda e-Niro ile Kia vardı; araç sahiplerinin yalnızca yüzde 6’sı bir arıza bildirdi ve araç sahiplerinin yalnızca yüzde 1’i arıza veya başlatma hatası bildirdi. “Which?” editörü Lisa Barber “Sürücülerin daha çevre dostu arabalara geçme konusunda istekli olduklarını biliyoruz, ancak kaliteli bir ürün almaları hayati önem taşıyor. Özellikle EV’lerde, araştırmamız yüksek fiyat etiketinin güvenilir bir araç anlamına gelmediğini gösteriyor, bu nedenle sürücüleri her zaman hangi arabalara ve markalara güvenebileceklerini görmek için böylesine önemli bir satın alma işleminden önce araştırma yapmaya teşvik ediyoruz.” dedi.