3008DKR ÇÖLDE DE TARİH YAZACAK

Bu yıl Dakar ve İpek Yolu rallilerinden Peugeot 2008 DKR ile zaferlerle dönen Team Peugeot Total ve Red Bull Peugeot 3008 DKR’yi lanse ediyor. Yeni Peugeot 3008 DKR; Stephane Peterhansel’e geçtiğimiz Ocak ayında Dakar’da 12’inci zaferini kazandıran ve Cyril Despres’e geçtiğimiz Temmuz ayında İpek Yolu Rallisi’nde dört tekerlek üzerinde ilk zaferini kazandıran başarılı yarış otomobilinin takipçisi sahneye çıkıyor.

Peugeot’nun Rosario’daki zaferin ardından Velizy-Fransa’da 8 aylık titiz bir çalışmanın sonucu olarak geliştirilen yeni Dakar yarışçısı markanın önümüzdeki günlerde Paris Otomobil Fuarı’nda tanıtacağı yeni SUV modelini baz alıyor. Yeni 3008 SUV, 25 yıl aradan sonra 2015 yılında tekrar Dakar’a dönüş yapan markanın yeni yarış otomobili için ilham kaynağı oldu. Peugeot’nun iki tekerlekten çekiş felsefesine sadık bir yapı sergileyen yeni Peugeot 3008 DKR aynı zamanda markanın 15 yıl 9 ay önce iki tekerlekten çekişli aracıyla elde ettiği ilk Dakar zaferine de gönderme yaparken dünyanın en zorlu arazilerini alt etmek için dört tekerlekten çekişin gerekli olmadığını gözler önüne seriyor.

3008 geleceği simgeliyor” diyen Peugeot Sport Direktörü Bruno Famin: “Bu araç ile mevcut aracın zayıf yönlerini ele almayı ve daha da güçlendirmeyi amaçladık. Yerine getirmekle yükümlü olduğumuz bir dizi yeni regülasyon da söz konusuydu” dedi.

Teknik detayları kadar boyutları da spor yönetmeliğinin teknik şartnamesine uygun olarak şekillendirilen Dakar yarış otomobili yine de markanın karakteristik tasarım öğelerini bünyesinde barındırıyor. Yol versiyonunun yanı sıra Peugeot 3008 DKR’nin agresif ve dinamik dış tasarımından da sorumlu olan Peugeot Dış Tasarımcısı Sebastien Criquet aracın tasarımını değerlendirirken: “Yeni Dakar yarışçımız Peugeot’nun yeni SUV modelinin en uç ifadesini gözler önüne seriyor” dedi ve sözlerini: “Aslında yol versiyonunun karakteristik tasarım dilini temel alıyor, ancak bunu ralli içeriğine dönüştürüyor. Bu, bir tasarım ekibinin hayata geçirmek istediği bir hayal. Bir otomobil tasarlarken çok daha uç noktada detaylara sahip bir versiyon her zaman aklınızda vardır” şeklinde tamamladı.

Yeni Peugeot 3008 DKR dört temel kriter ile gelişimi gözler önüne seriyor: Dayanıklılık, Sürüş Kabiliyeti, Süspansiyon ve İklimlendirme

Aslında geçtiğimiz sezon mücadele ettiği dokuz etapta iddiasını ortaya koyan ve yedi etabı ilk iki sırada tamamlayarak Dakar’dan zaferle dönen önceki yarış otomobili dayanıklılığını gözler önüne sermişti. Yüksek hızlarda ve zor arazi şartları altında gerçekleştirilen 10.000 km uzunluğundaki Dakar Rallisi dünyanın en zor yarışlarından biri olarak öne çıkarken bu yarışı zaferle tamamlayan makine dayanıklılığını kanıtlamış oluyor. Ancak Dayanıklılık her zaman daha da geliştirilebilir. Peugeot Sport mühendisleri detaylara odaklanarak gerek mekanik ve gerekse de motor işletim sistemi gibi karmaşık elektronik süreçlerini daha da iyileştirdi.

Konu Sürüş Kabiliyeti olduğunda da mühendisler 2015 yılında gerçekleştirilen lansmandan bu yana çok önemli gelişmeler kaydetti. Peugeot mühendisleri 3,0 litrelik V6 silindirli çift turbo beslemeli motoru geliştirmeye devam etti. Önümüzdeki yıl Dakar’da yarışacak olan ve alt devirlerde çok daha yüksek tork değeri sunan motor böylece çok daha yüksek bir çekiş gücü sunuyor ve buna bağlı olarak çok daha sürülebilir bir yapı vaat ediyor. En güncel Dakar regülasyonları motordaki kısıtlayıcının çapını geçtiğimiz yıl kullanılan 39 mm yerine 38 mm olarak kullanılmasını öngörüyor. Bu ise yaklaşık 20 HP güç kaybı anlamına geliyor. Mühendisler güç kaybını dengelemek için de bir dizi optimizasyonlar yaptılar. Yapılan iyileştirmeler sonucu motorun tork ve güç eğrisi aşağıya çekilirken, motor artık maksimum gücünü daha düşük bir devirde kullanıma sunuyor, ki bu da sürülebilirliği arttırıyor.

Dakar’da başarılı olmanın en önemli unsurlarından birini Süspansiyon oluşturuyor. Aracın süspansiyonuyla birlikte; toprak, çamur veya kum gibi değişken ve zorlu arazi şartlarına hızla uyum sağlaması gerekiyor. Peugeot 2008 DKR’de kullanılan süspansiyon zaten türünün en iyi örneklerinden biriydi, ancak mühendisler Peugeot 3008 DKR’da süspansiyonun geometrisini ve amortisörlerini daha da geliştirdi. 15 günlük İpek Yolu Rallisi, ki arazi şekli olarak Dakar ile oldukça benzerlik gösteriyor, de dahil yapılan testler gelişmelerde çok önemli bir paya sahip oldu.

Günlük yaşantıda kullandığımız otomobillerin vazgeçilmezi olan İklimlendirme, ekiplerin günde yaklaşık 12 saat içinde bulunduğu ve 60 derecelere varan bir sıcaklığa ulaşan bir yarış otomobilinin kokpiti için çok daha önemli bir ekipmana dönüşüyor. Mühendisler geçtiğimiz sene Peugeot 2008 DKR’da tanıtılan iklimlendirme sistemini ekiplerin kabin içi konforunu arttırmak üzere daha da geliştirdiler.

Team Peugeot Total yeni mücadelelere hazır

1987 ile 1990 yılları arasında Afrika’daki Dakar’ı üst üste dört kez kazanan Peugeot Sport şanlı geçmişinin 6’ıncı Dakar zaferini alarak geçen yılki başarısını sürdürmeyi hedefliyor. Dakar zaferi tatmış birçok deneyimli ismi bünyesinde barındıran Peugeot ekibi ve yeni Peugeot 3008 DKR; Arjantin, Bolivya ve Paraguay hattını kapsayan yeni rotasıyla son derece zorlu bir yarış profili çizen bu yılki Dakar’a hazır.

Dakar öncesinde efsane pilot Carlos Sainz 3-7 Ekim tarihlerinde koşulacak olan Fas Rallisi öncesi yeni Peugeot 3008 DKR ile Peugeot 2008 DKR’yi kullanan Cyril Despres ve diğer Dakar rakiplerine karşı mücadele edecek.

Peugeot, Red Bull, Total, Sparco, BF Goodrich markalarıyla Stephane Peterhansel, Carlos Sainz, Sebastien Loeb ve Cyril Despres gibi dünyanın önde gelen Dakar pilotlarının birlikteliğinden oluşan sinerjiyle Team Peugeot Total yeni mücadelelere hazır.

Peugeot 3008 DKR – Teknik özellikler

Motor

Tip: 60 derece açılı V6 silindirli çift turbo dizel

Silindir hacmi: 2.993 cc

Supap adedi: 24

Konumlandırma: Orta-arka

Maksimum güç: 340 HP

Maksimum tork: 800 Nm

Maksimum devir: 5.000 d/d

Maksimum hız: 200 km/s

Yağlama sıvısı: Total Quartz 10 W 50

Aktarma

Tip: İki tekerlekten çekiş

Şanzıman: Uzunlamasına konumlandırılan altı vitesli sıralı manuel şanzıman

Şasi

Tip: Boru tipi şasi

Gövde: Karbon alaşım

Süspansiyon

Süspansiyon: Çift salıncak

Yaylar: Her tekerlekte bir adet helezon yay

Amortisör: Her tekerlekte iki adet ayarlanabilir amortisör

Süspansiyon yolu: 460 mm

Viraj denge çubukları: Ön ve arka

Direksiyon

Tip: Elektrik destekli hidrolik

Frenler

Ön: Hava soğutmalı 355 mm diskler

Arka: Hava soğutmalı 355 mm diskler

Tekerlekler

Jantlar: 17 x 8,5 magnezyum

Lastikler: BFGoodrich All-Terrain T/A KDR2 37/12,5 x 17

Boyutlar

Uzunluk:  4.312 mm

Genişlik: 2.200 mm

Yükseklik: 1.799 mm

Dingil Mesafesi: 3.000 mm

Ön aks uzantısı: 623 mm

Arka aks uzantısı: 689 mm

Yakıt kapasitesi: 400 lt

BENSU SORAL İÇERDE’DEN NEDEN AYRILDI? 3 ADAM’A KONUŞTU

Bensu Soral, 3 Adam’a konuk oldu. İçerde dizisinden ayrılmasıyla ilgili açıklama yapan Soral, bazı sahneler için itiraflarda bulundu.
İçerde dizisinde Melek karakterine hayat veren Bensu Soral, “Bu işe başladığımızdan beri Melek’in öleceğini biliyorduk. Ama kimseyle paylaşmadık” dedi.

“Senaryoyu okurken hep ‘acaba nerede ölüyorum’ diye okudum” diyen Soral, “Sonra o gün geldi. Çok üzüldüm ama bu hikayenin bir parçası olduğu için hazırlıklıydım. Umarım daha güzel işlerde yine beraber oluruz” ifadelerini kullandı.

Soral, dizideki ölüm sahnesiyle ilgili ise şöyle konuştu: “Üzerim örtülüydü, sürekli birileri geliyor. Aras’ı (Bulut İynemli) erkek kardeşime çok benzetiyorum. Tutamadım kendimi, Aras başımda konuşurken ağladım. Sonra o sahneyi tekrar çektik.”

26 yaşındaki oyuncu, “Yüzümün kapalı olduğu bir sahne çekiyorduk. O sahnede ise içim geçmiş biraz uyumuşum.” itirafında bulundu.

Soral, geçtiğimiz günlerde düzenlenen 70. Cannes Film Festivali’ne bir markanın konuğu olarak katılmıştı.

İşte Soral’ın İçerde dizisinden yansıyan bazı kareleri…

JACK SPARROW’DAN KARAYİP KORSANLARI’NIN HİKAYESİ

Karayip Korsanları: Salazar’ın İntikamı’nın (Pirates of the Caribbean: Dead Men Tell No Tales) Jack Sparrow’u Johnny Depp filmin bilinmeyenlerini anlattı: Maymunu deniz tutuyordu. Gülmekten ölüyordum. Geoffrey Rush’ın omzunu çıkıp kusuyordu. Geoffrey rolünü yapmaya devam ediyordu ama maymun yedinci defa kustuktan sonra, bunu sahnede isteyip istemediklerini sordu. Herkes koşturup temizlemeye çalışırken o sahneyle ilgileniyordu.


Hayranlarının uzun zamandır beklediği Karayip Korsanları: Salazar’ın İntikamı filmi vizyona girdi. Anti-kahraman Jack Sparrow karakteriyle karşımızda olan Johnny Depp Depp, filmde eski arkadaşlarıyla yeniden buluşmaktan da filme yeni dahil olan isimlerden de mutlu. Gazete Habertürk’ten Ekin Türkantos’un haberine göre özellikle filmde sıkı düşmanı olan Javier Bardem ile karşı karşıya oynamayı “Mest oldum” diye tarif ediyor. İşte Johnny Depp’in açıklamaları…

Karayip Korsanları denilince akla sizin isminiz gelir. Jack Sparrow karakterini nasıl yarattınız?

İlk Karayip Korsanları filmi için bana gelindiğinde ortada senaryo yoktu. Disney’de film yapımcısı Dick Cook ile toplantıdaydım. Bana Karayip Korsanları’na dayalı bir filmde oynamak isteyip istemeyeceğimi sordu ve gerisi geldi.

“Kafalarında başka bir şey vardı ama o zamanlar 3 yaşındaki kızımla izlediğim animasyon filmlerinden kafamda bir fikir oluşmuştu. Bugs Bunny, Roadrunner veya Wile E. Coyote izlerdik. Bir sahnede Wile E. Coyote’un üstüne bir kaya düşüp sonraki sahnede kafasında sadece bir yara bandı olmasına kafayı takmıştım. Bu, inançsızlığın askıya alınmasının çok ötesinde bir şeydi. Bunu bir filmde genişletmenin bir yolu olabilir miydi diye merak ettim.”

Ve bu filmde hayata geçirdiniz… Nasıl bir deneyimdi?

“Kafamda görüntüler vardı; kıvılcım çakıyor ve fikirler oluşuyordu. İki en sevdiğim yazarın ne söylediğini hatırlıyorum: Jack Kerouac, ‘Akla gelen ilk fikir en iyi fikirdir’ der ve Ernest Hemingway kitap yazmakla ilgili ‘Gerçek bir cümle yaz’ der. Kaptan Jack’i düşünürken bu ikisini dikkate aldım. Tüm o ilk düşünceleri… Nasıl o kadar saygısız olabilir ve bundan paçayı kurtarabilirdim?

Nasıl?

“Jack’in kim olduğunu bulmak istedim ve korsanları o dönemin rock yıldızları gibi düşünmeye başladım. Rock and roll dünyasında korsan tipli bir sürü kişi var ama benim düşündüğüm imaja uyan kişi Keith Richards’dı ve karakterin temelini oluşturdu sayılır. Sonra Keith Richards ve Pepe Le Pew’in özüne inmeye çalışarak ikisini harmanlayıp sonuca ulaştım.”
Sizce izleyici Jack Sparrow’u neden seviyor?

“Saygısızlığı yüzünden… Yani saygısızlıktan çok, saflık. Jack’in saf bir yanı var. Ağzından ne çıkarsa çıksın bunu yapacak bir hali var. Belki 4-5 saniye sonra söylediğinin farkına varabiliyor çünkü kafası biraz karışık.”
“Bence seyircinin hoşuna giden, bu adamın hepimizin paçayı kurtarmak istediği şeylerden paçayı kurtarması ve karşımızdakine söylemek istediğimiz şeyleri rahatlıkla söylemesi. Yani Jack çok saf bir çocuk gibi ama yıllar içinde birkaç numara öğreniyor.”

“Yapımcı Jerry Bruckheimer ile çalışmak nasıldı?”
Aile gibi. Jerry anlayışlı, modern, akıllı biri. Kariyeri boyunca sıkı bir yapımcı oldu. Bir şeyin yanlış olduğunu hissederse sana söyler, buna bayılıyorum.
“Setten önce bana önerilerde bulunur. Bence bir şeyleri denemeye açık olmak, atmosferi çok etkiliyor. Kendini kaybedip uçmakta özgür olduğunu hissetmek, farklı şeyler denemek, diyalogları değiştirmek, ne olacağını görmek için sahneleri değiştirmek… Hatalara, şansa ve doğaçlamaya çok inanırım.”

“İlginç ya da komik bir anı var mı sete dair?

Geoffrey Rush beni oyuncu olarak her zaman etkilemiştir, insan olarak da olağanüstü. Filmde ilginç seçimlere maruz kalıyor ve çok güzel oynuyor, tam bir virtüöz. Beni en şaşırtan yanı maymununun omzuna çıkıp kusmasına izin vermesiydi.”

“Maymunu deniz tutuyordu. Gülmekten ölüyordum. Geoffrey rolünü yapmaya devam ediyordu ama maymun yedinci defa kustuktan sonra, bunu sahnede isteyip istemediklerini sordu. Herkes koşturup temizlemeye çalışırken o sahneyle ilgileniyordu.”

Filmde ekibe katılan yeni oyuncular da var…

“Evet, Kaya Scodelario ve Brenton Thwaites hikâyeye destek veriyor, bence iyi oldu. Bu yaklaşımı sevdim. Kaya sert, zeki, vazgeçmeyi bilmeyen bir kadını, Carina’yı oynuyor.”
“Brenton da Will Turner’ın oğlu, Henry rolünde iyi iş çıkarıyor. Kaya çok yetenekli, Brenton da iyi kalpli, yetenekli bir çocuk. Eski arkadaşım Javier Bardem de Kaptan Salazar rolünde. Javier Bardem’in katıldığını öğrenince mest oldum çünkü onunla daha önce çalışmıştım.”

“Çalışmaya değer biri, sizi düşünmeye, üretmeye sevk ediyor. Yani birlikte ringe çıkıyorsunuz, birbirinize bir şey atıyorsunuz, oyun oynar gibi. Bu anlamda Javier ile çalışmak, onu kalbi kırık kahraman olarak görmek harika bir deneyimdi. Performansı çok ağırbaşlı ve onurluydu. Filmde olması bir yana, böyle bir davranış beklenmiyordu. Jack’i ne kadar öldürmek istese de hep onurlu hareket ediyordu. Şimşek gibi geldi ve halletti.”

Javier Bardem, Karayip Korsanları’na uzak değil çünkü Penelope Cruz ile siz daha önce bir seride birlikte rol almıştınız.

“Penelope ile “Karayip Korsanları 4: Gizemli Denizlerde” filmini çekerken, Javier sete gelip uzun süre kalırdı. Onun da filmlerden birinde oynaması gerektiğini söylediğimi hatırlıyorum. Bu tür şeylerin gerçekleşmesi çok nadir olur. Penelope ve Javier en iyi dostlarım ve çocukları da çocuğum gibi.”

FAHRİYE EVCEN CANNES’I BÖYLE YORUMLADI

70. Cannes Film Festivali’nde The Meyerowitz Stories gösterimine katılan Fahriye Evcen “Dış basın ilgi göstermedi” iddialarına cevap verdi.
Fahriye Evcen, Cannes Film Festivali dönüşü nişanlısı Burak Özçivit ile Bebek Otel’de buluştu. Gazetecilerin sorularını cevaplayan Evcen kırmızı halıda giydiği iddialı beyaz elbise için “Biz beraber seçtik. Cannes’dan Burak’a sürekli canlı yayın yaptım, her konuda fikrini aldım. O da beğendi” dedi.

Cannes’ın harika olduğunu ve müthiş bir gün yaşadıklarını belirten Evcen sözlerine şöyle devam etti:

“Cannes’a Claudia Cardinale amaçlı gittik. Biz 7 sene önce bir film çekmiştik kendisiyle. Bu sene 70. yılı olduğu için ona özel bir kutlama yapıldı orada. Ben de oradaydım. Hem filmi kutladık hem kırmızı halıya çıktık” dedi.

Fahriye Evcen kırmızı halıda ilgi görmediği iddialarına ise şu sözlerle cevap verdi:

“Cannes’da çok güzel yorumlar aldık, bir sonraki sene için de davet aldık. Oradaki yabancı basından da çok güzel görüşler duyduk. İlgi görmediğiz haberlerinin aslı o değil. Çaprtırılıyor. Çok güzel bir şekilde temsil ettiğimizi düşünüyorum” dedi.

Dünya starlarıyla tanışma fırsatınız oldu mu ?sorusana cevap veren Evcen “Bu sene çoğu zamanı Claudia Cardinale ile geçirdim. Kırmızı halı öncesi sonrası çok fazla tanışma imkanım olmadı. Geçen sene olmuştu. Belki de önümüzdeki seneye imkan olur” dedi.

JACK SPARROW FİLMİN HİKAYESİNİ ANLATTI

Karayip Korsanları: Salazar’ın İntikamı’nın (Pirates of the Caribbean: Dead Men Tell No Tales) Jack Sparrow’u Johnny Depp filmin bilinmeyenlerini anlattı: Maymunu deniz tutuyordu. Gülmekten ölüyordum. Geoffrey Rush’ın omzunu çıkıp kusuyordu. Geoffrey rolünü yapmaya devam ediyordu ama maymun yedinci defa kustuktan sonra, bunu sahnede isteyip istemediklerini sordu. Herkes koşturup temizlemeye çalışırken o sahneyle ilgileniyordu.


Hayranlarının uzun zamandır beklediği Karayip Korsanları: Salazar’ın İntikamı filmi vizyona girdi. Anti-kahraman Jack Sparrow karakteriyle karşımızda olan Johnny Depp Depp, filmde eski arkadaşlarıyla yeniden buluşmaktan da filme yeni dahil olan isimlerden de mutlu. Gazete Habertürk’ten Ekin Türkantos’un haberine göre özellikle filmde sıkı düşmanı olan Javier Bardem ile karşı karşıya oynamayı “Mest oldum” diye tarif ediyor. İşte Johnny Depp’in açıklamaları…

Karayip Korsanları denilince akla sizin isminiz gelir. Jack Sparrow karakterini nasıl yarattınız?

İlk Karayip Korsanları filmi için bana gelindiğinde ortada senaryo yoktu. Disney’de film yapımcısı Dick Cook ile toplantıdaydım. Bana Karayip Korsanları’na dayalı bir filmde oynamak isteyip istemeyeceğimi sordu ve gerisi geldi.

“Kafalarında başka bir şey vardı ama o zamanlar 3 yaşındaki kızımla izlediğim animasyon filmlerinden kafamda bir fikir oluşmuştu. Bugs Bunny, Roadrunner veya Wile E. Coyote izlerdik. Bir sahnede Wile E. Coyote’un üstüne bir kaya düşüp sonraki sahnede kafasında sadece bir yara bandı olmasına kafayı takmıştım. Bu, inançsızlığın askıya alınmasının çok ötesinde bir şeydi. Bunu bir filmde genişletmenin bir yolu olabilir miydi diye merak ettim.”

Ve bu filmde hayata geçirdiniz… Nasıl bir deneyimdi?

“Kafamda görüntüler vardı; kıvılcım çakıyor ve fikirler oluşuyordu. İki en sevdiğim yazarın ne söylediğini hatırlıyorum: Jack Kerouac, ‘Akla gelen ilk fikir en iyi fikirdir’ der ve Ernest Hemingway kitap yazmakla ilgili ‘Gerçek bir cümle yaz’ der. Kaptan Jack’i düşünürken bu ikisini dikkate aldım. Tüm o ilk düşünceleri… Nasıl o kadar saygısız olabilir ve bundan paçayı kurtarabilirdim?

Nasıl?

“Jack’in kim olduğunu bulmak istedim ve korsanları o dönemin rock yıldızları gibi düşünmeye başladım. Rock and roll dünyasında korsan tipli bir sürü kişi var ama benim düşündüğüm imaja uyan kişi Keith Richards’dı ve karakterin temelini oluşturdu sayılır. Sonra Keith Richards ve Pepe Le Pew’in özüne inmeye çalışarak ikisini harmanlayıp sonuca ulaştım.”
Sizce izleyici Jack Sparrow’u neden seviyor?

“Saygısızlığı yüzünden… Yani saygısızlıktan çok, saflık. Jack’in saf bir yanı var. Ağzından ne çıkarsa çıksın bunu yapacak bir hali var. Belki 4-5 saniye sonra söylediğinin farkına varabiliyor çünkü kafası biraz karışık.”
“Bence seyircinin hoşuna giden, bu adamın hepimizin paçayı kurtarmak istediği şeylerden paçayı kurtarması ve karşımızdakine söylemek istediğimiz şeyleri rahatlıkla söylemesi. Yani Jack çok saf bir çocuk gibi ama yıllar içinde birkaç numara öğreniyor.”

“Yapımcı Jerry Bruckheimer ile çalışmak nasıldı?”
Aile gibi. Jerry anlayışlı, modern, akıllı biri. Kariyeri boyunca sıkı bir yapımcı oldu. Bir şeyin yanlış olduğunu hissederse sana söyler, buna bayılıyorum.
“Setten önce bana önerilerde bulunur. Bence bir şeyleri denemeye açık olmak, atmosferi çok etkiliyor. Kendini kaybedip uçmakta özgür olduğunu hissetmek, farklı şeyler denemek, diyalogları değiştirmek, ne olacağını görmek için sahneleri değiştirmek… Hatalara, şansa ve doğaçlamaya çok inanırım.”

“İlginç ya da komik bir anı var mı sete dair?

Geoffrey Rush beni oyuncu olarak her zaman etkilemiştir, insan olarak da olağanüstü. Filmde ilginç seçimlere maruz kalıyor ve çok güzel oynuyor, tam bir virtüöz. Beni en şaşırtan yanı maymununun omzuna çıkıp kusmasına izin vermesiydi.”

“Maymunu deniz tutuyordu. Gülmekten ölüyordum. Geoffrey rolünü yapmaya devam ediyordu ama maymun yedinci defa kustuktan sonra, bunu sahnede isteyip istemediklerini sordu. Herkes koşturup temizlemeye çalışırken o sahneyle ilgileniyordu.”

Filmde ekibe katılan yeni oyuncular da var…

“Evet, Kaya Scodelario ve Brenton Thwaites hikâyeye destek veriyor, bence iyi oldu. Bu yaklaşımı sevdim. Kaya sert, zeki, vazgeçmeyi bilmeyen bir kadını, Carina’yı oynuyor.”
“Brenton da Will Turner’ın oğlu, Henry rolünde iyi iş çıkarıyor. Kaya çok yetenekli, Brenton da iyi kalpli, yetenekli bir çocuk. Eski arkadaşım Javier Bardem de Kaptan Salazar rolünde. Javier Bardem’in katıldığını öğrenince mest oldum çünkü onunla daha önce çalışmıştım.”

“Çalışmaya değer biri, sizi düşünmeye, üretmeye sevk ediyor. Yani birlikte ringe çıkıyorsunuz, birbirinize bir şey atıyorsunuz, oyun oynar gibi. Bu anlamda Javier ile çalışmak, onu kalbi kırık kahraman olarak görmek harika bir deneyimdi. Performansı çok ağırbaşlı ve onurluydu. Filmde olması bir yana, böyle bir davranış beklenmiyordu. Jack’i ne kadar öldürmek istese de hep onurlu hareket ediyordu. Şimşek gibi geldi ve halletti.”

MFÖ BU ALBÜMÜ “KENDİ KENDİNE” YAPTI!

Yeni albümleri Kendi Kendine’yi çıkaran MFÖ, ilk kez akustik bir çalışma hazırladı. Fuat Güner, “Gitarlarımızı aldık, aranjörsüz ve stüdyo endişesi olmadan, evimizde güzel bir albüm yaptık. Bu, MFÖ tarihinde bir milat” dedi

11 yıllık hasreti sona erdiren ve yeni albümleri Kendi Kendine’yi çıkaran MFÖ, ilk kez akustik bir çalışma hazırladı. Kayıtları Fuat Güner’in evindeki stüdyoda gerçekleştiren ekip, klasik sound’unun dışında farklı bir çalışma hazırladı.
Albümle ilgili duygularını paylaşan Alanson, “Akustik ve yumuşak bir çalışma oldu. Hiç elektronik enstrüman kullanmadık. Müzik hayatımızda bir dönüm noktası oldu” dedi.
Güner’se şunları söyledi: “Gitarlarımızı aldık, aranjörsüz ve stüdyo endişesi olmadan, evimizde içimize sinen güzel bir albüm yaptık. Bu, MFÖ tarihinde bir milat.”
Özkan Uğur da, “Şarkılarımız herkesin ruh haline de iyi gelecek. Hep beraber çalıp söyledik, sahnede plaktakinin aynısını icra edeceğiz” açıklamasını yaptı.