5053873217 [email protected]

İTALYA’DA NEFES ALACAK!

Evlilik sürecinde yaşadıklarını kamuoyu ile paylaşmaktan rahatsız olan ve bunu her fırsatta dile getiren Cem Yılmaz kaçış planları mı yapıyor?

Takvim’in Saklambaç ekinde yer alan habere göre, Ferzan Özpetek’in ‘Şahane Misafir’ filminde rol alan Cem Yılmaz, ünlü yönetmenle dostluğu nedeniyle sık sık İtalya’ya gitti. Ülkeye hayran kalan Yılmaz, burada ev arayışlarına başladı. Ünlü komedyen, aradığı evi bulur bulmaz; eşi Ahu Yağtu ile yılın büyük kısmını İtalya’da geçirme kararı aldı. Cem Yılmaz, eşi ve çocuğunun rahatını düşünüyor. Bahçeli bir ev arayan komedyen, herşeyin dört dörtlük olması için büyük çaba gösteriyor.

KADINLAR NEDEN ZAYIFLIYOR, TUNA KİREMİTÇİ İŞİN SIRRINI ÇÖZDÜ!

Tuna Kiremitçi, bahar sezonunun gelmesiyle binbir çeşit diyetleri deneyen kadınlar hakkında ilginç bir teori ortaya attı. 

Kadınların neden diyet yaptığını teorisiyle ortaya koyan Tuna Kiremitçi hayatı düzensiz olan, soru işaretleriyle boğuşan kadınların tüm bu sıkıntılardan kurtulmak için vücutlarını düzene koymaya çalıştıklarını anlattı. Kiremitçi Hürriyet’te yayınlanan ‘Diyetin gerçek nedeni’ başlıklı yazısında şunları yazdı:

“Kadınların kilo sorununu Aramızdaki Duvar adlı kitabın kahramanı Anna’nın yaşadığı sorular nedeniyle olduğunu varsayan Kiremitçi, “Diyet olayının altında, romandaki Anna’nın kaygıları var: Yarın ne getirecek?, Bu adamla mutlu olabilir miyim? Daha iyisini bulur muyum? Doğurmak için geç mi kalıyorum? Beklediğim terfi ne olacak? Yoksa artık çok mu geç? Kadın bu sorularla kaosa dönen hayatı düzene koyamıyorsa, teselli; vücudu düzene koymak. Her akşam tartıya çıkarken duyduğu heyecanın, giden gramların yerine gelen sevincin tesellisi…”
“’Zayıfladım çünkü hayat karşısında henüz pes etmiş değilim. Daha yenilmedim! Lanet olası silahım hala elimde’ Bunu diyemediği için de gururlu bir tebessüm ve küçük bir yalanla yetinecek: ‘E tabii, yaz geliyor. Plajda iyi görünmek gerek”

CEYDA DÜVENCİ KIZI MELİSA’YI NASIL BESLİYOR?

Umutsuz Ev Kadınları dizisinin 4 çocuklu Elif’i Ceyda Düvenci gerçek hayatında biricik kızı Melisa’nın üzerine titriyor.

Erken doğumla dünyaya gelen fakat kısa sürede kendini toparlayarak yaşıtlarını yakalayan Melisa’nın beslenmesi Düvenci için her şeyden önemli. Ünlü oyuncu 1 yaşındaki küçük kızının beslenme programını ve öğünlerini Mehmet Yaşin’e şu sözlerle anlattı:
Melisa bir gün balık, bir gün et yiyor, diğer günlerde karbonhidrat odaklı besleniyor. Gün içinde almasını istediğim şeyler oluyor. Örneğin; bir çay kaşığı tereyğ, bir çay kaşığı zeytinyağı gibi. Mutlaka irmik, buğday, erişte, siyah pirinç türü şeyler yemeğine giriyor. Mutlaka soğan, patates, sarımsak, kereviz, yer elması, pırasa, ıspanak, pazı, brokoli de yemeklerinin içine katılıyor. Bir gün yoğurt, bir gün muhallebi, gece yatmasına yakın tok tutacak, irmik, pirinç yiyor. Sabah 7’de kalkıyoruz, kahvaltıda mutlaka keçi peyniri… İnek ürünleri kullanmıyorum. Bu konuları fazla araştırıp okudum, keçi sütü anne sütüne en yakın süt olduğu için daha az katkı maddesi içeriyor. Melisa da doğduğundan beri keçi sütü içiyor ve keçi peyniri yiyiyor.

DENEY BAŞARIYLA SONUÇLANDI!

Can Bonomo’nun Eurovision Şarkı Yarışması’ndan çıkarıldığı haberinin bir üniversite öğrencisinin deneyi olduğu öğrenildi.

İspanya’da Autonoma Üniversitesi’nde ‘İnteraktif Stratejiler ve Yaratıcılık Bölümü’nde master yapan Gülin Topaç, ödevi için bu haberi ortaya attığını itiraf etti. Önce bir blog sitesi kuran ardından da sosyal medyadaki tepkisini öğrenmek için Twitter’da ‘canbonomoyahaksizlik’ etiketi açtığını söyleyen Topaç, “Sosyal medyanın bu haber karşısında tepkisiz kalmayacağına adım gibi emindim. TRT ise konuya nasılsa açıklık getirir, kimseye zarar vermeden ödevi başarıyla tamamlarım diye düşündüm. Birkaç gazetecinin ve ünlünün açtığım blogu twitter’da paylaşmasıyla olanlar oldu” dedi. Topaç’ın deneyi sosyal medyanın doğru bilgi kaynağı olmadığını bir kez daha gözler önüne serdi.

MUHTEŞEM YÜZYIL’A MUHTEŞEM CEZA İHTİMALİ

Muhteşem Yüzyıl Dizisinin 30. 43. ve 44. bölümlerinde kullanılan 1. derece sit alanı Yarımburgaz Mağarasın’a çekim sırasında yapılan fark edilen cezayı gündeme getirdi. Hangi tahribatın hangi set ekibi tarafından yapıldığı tam net olmasa da, son dönemde 2 dizi bu mağarada çekim yaptı. www.arkeolojigazetesi.com’un belgelediği durum kültür varlığımıza verebileceği olası zararlar açısından üzücü. Üstelik bu durumun sanat adına yapılıyor olması da ayrı bir üzüntü kaynağı.

İstanbul’da, Küçük Çekmece gölünün kuzeyinde yer alan Yarımburgaz Mağarası, Türkiye’nin en eski arkeolojik buluntu yerlerinden biri, kıtalar arasındaki coğrafi konumu ve arkeolojik bulgularının eskiliği nedeniyle tüm dünya için önemli arkeolojik buluntu yerlerinden bir tanesidir. Mağarada 1960′lı yıllarda Şevket Aziz Kansu tarafından arkeolojik kazılar yapıldı; 1977 yılında birinci derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edildi.

FİLMLERLE BELGELENEN TAHRİBAT

Can çekişen bir kültür varlığı olarak Yarımburgaz Mağarası’nın bugün neredeyse tamamen tahrip olmuş olmasındaki nedenler, ne yazık ki, sadece yukarıda sayılanlarla da sınırlı değildir. Yarımburgaz’ın yok edilmesinde sinema sektörü de elinden geleni ardına koymamıştır. Sektör, Yarımburgaz’ın katledilmesine iştirak etmekle kalmayıp ayrıca bu cinayeti takip edilebilir bir şekilde belgelemeyi de “başarmıştır”.

1971 yılında çekilen “Ali Baba ve Kırk Haramiler” filminde Yarımburgaz Mağarası haramilerin “açıl susam, açıl” diyerek girdikleri mağaradır. Bu film için mağaranın ağzına bir kapı yapılmıştır. Görüntülerde Yarımburgaz’ın çevresi henüz bakirdir, önünden sadece toprak bir yol geçer. Mağaranın içi de bugün görülenden farklıdır; tahribat henüz tam olarak başlamamıştır. “Küçük Ağa” filminin çekimleri içinse mağaranın duvarlarındaki freskler kazınarak yok edilmiştir.

Bir uzaylının mağarada yaşayan bir kadına olan aşkını anlatan “Yorr’un Öyküsü” filminde ise mağaranın içine büyük bir havuz yapılır. Film senaryosu gereği bu havuz dinamitle patlatılır. Bu patlamayla birlikte arkeoloji açısından son derece önemli olan dolgular mağaranın ağzından suyla birlikte akıp gider. Böylelikle bir arkeolojik sit alanı ilk kez “uzaylılar” tarafından tahrip edilmiş olur. Bu açıdan Yarımburgaz’ın dünyada bir başka benzeri yoktur.

MUHTEŞEM YÜZYIL’IN MAĞARASI
Pargalı İbrahim’in iyileşmek için girdiği su birikintisini oluşturmak için mağarada kazı yapıldı. Bu çukur çekimlerden sonra dolduruldu (küçük resim).

Yarımburgaz Mağarası’nda film sektörünün yarattığı tahribat, 1986′dan 2011 yılına kadar olan 25 yıllık süreçte oldukça azalmıştı. Bunda gerçekleştirilmiş bilimsel çalışmaların büyük bir etkisi olduğu açıktır. Yarımburgaz Mağarası 2011 yılıyla birlikte yeniden bir sahne haline getirildi. Bunda kurgularını platoların yapaylığından kurtarmak isteyen yapımcıların tarihi-kültürel değeri bulunan mekânların etkileyiciliğinden yararlanmak istemeleri rol almış olabilir. Ancak bu çabalar muazzam bir tahribatın altına imza atılmasına vesile olmuştur.

Örneğin, dizinin 30. bölümündeki deyiş sahnesi için bir mağaraya ihtiyacı olan “Muhteşem Yüzyıl”, sektörünün 1980′lerdeki geleneğini bozmamış ve birinci dereceden arkeolojik sit alanı olan Yarımburgaz Mağarası’nı seçmiştir. Bu bölümde Pirlere Niyaz Ederiz deyişinin söylendiği sahne Yarımburgaz’da geçmektedir.

Arkeolojik varlıklar hassas ve kırılgandır. Bunların içinde adım atmak bile büyük dikkat gösterilmesini gerektirir. Ancak “Muhteşem Yüzyıl”ın bu sahnesinin çekimi için onlarca kişi mağaranın içine doluşmuştur. Üstelik sözü geçen sahne için mağaradaki arkeolojik bir kazı alanının içinde ateş yakılmıştır.

Mağaranın etkileyici görsel ortam sunmasından olacak, “Muhteşem Yüzyıl” dizisi bu kadarla da kalmayıp 43 ve 44. bölümlerde de mağarayı kullanmaya devam etmiştir. Yaralanan İbrahim Paşa’nın iyileşmesi için “Deva Mağarası”na, yani Yarımburgaz’a gitmesi ve orada tedavi olması gerekmiştir. Tedavi olması için mağaranın içindeki bir suda bir süre yatırılmıştır. Bu su birikintisinin yapılabilmesi için bu sefer eski kazı alanları kullanılmamıştır. Ancak ne yazık ki, bu durum sevindirici değildir. Çünkü bu su birikintisinin yapılabilmesi için birinci derece arkeolojik sit alanı olan Yarımburgaz Mağarası’nda yeni bir kazı yapılarak bir çukur oluşturulmuştur.(www.arkeolojigazetesi.com)

ÇİMLERE YAYIL, TRAFİĞE ÇIKMA!

Adını Feriha Koydum dizisinin Sanem’i Deniz Uğur pazar günü İstanbul sahil şeridinde yaşanan tarfiğe çözüm buldu. Deniz Uğur, baharın ilk günlerinin İstanbullular tarafından değerlendirilmesi gerektiğini söyleyerek, “Sevgilinle gitarını alıp çimlerin üzerine yayıl İstanbullu… Arabayla gezip sahil yolunu felç ediyorsun, yapma bunu” diyerek esprili bir tweet attı.