5053873217 [email protected]

SAHNEDE BURNU KANAYAN MELİSA ŞENOLSUN OYUNU BIRAKMADI

Kiralık Aşk dizisiyle yıldızı parlayan oyuncu Melisa Şenolsun, Erdal Beşikçioğlu’nun “Quills Tüy Kalemler” isimli tiyatro oyununda rol alıyor.

meli%cc%87sa-s%cc%a7en-olsun
Oyun, önceki gün gala için perde açtı. 20 yaşındaki oyuncu Şenolsun, oyun sırasında heyecandan burnu kanamasına rağmen oyunu bırakmadı.

Performansıyla beğeni toplayan Şenolsun’un burnunun kanamasına rağmen oyunu bırakmaması da ustaların takdirini kazandı.

İstanbul Tatbikat Sahnesi’nin seyirciyle buluşan “Tüy Kalemler”in oyuncu kadrosunda Erdal Beşikçioğlu, Gökhan Soylu, Saygın Soysal, Melisa Şenolsun, Işık Erdoğan, Diren Yurtseven, Onur Eroluş, Buğra Orhan, Beril Öztarakçı, Sena Kelahmet, Metehan Aktaş, Ceren Aydın Alp Yazıcı Ozan Gökçe yer alıyor.

Şenolsun şu sıralar yeni dizi ‘Umuda Kelepçe Vurulamaz’da Ceren karakterine hayat veriyor.

HAKAN METİN 12 KASIM CUMARTESİ TÜYAP’DA

Genç Romancı Hakan Metin 12 Kasım Cumartesi 11:00-14:00 arası TÜYAP’da  101/C standında.
Bir dönem dünya bilim Tarihine damgasını vurmuş Endülüs medeniyetinin altın çağında geçen roman, bizlere tekrar, Ahhh Endülüs dedirtiyor..
Tarihi Roman…’Endülüs’ten bize 30 kitap kaldı ,atomu parçaladık. Eğer yakılan bir milyon kitabın yarısı kalsaydı çoktan uzayda galaksiler arasında geziyor olacaktık’ Pierre Curie
 endu%cc%88lu%cc%88ste-hakan-metin

Eğer Endülüs ışık saçmasaydı, Avrupa’yı bilgisizlik uykusundan kim uyandırırdı?
-Ziya Paşa-
Endülüs…Yine gel

ÇAĞAN IRMAK’TAN ROBERT DE NIRO’YA AÇIK ÇEK

Donald Trump’ın ABD Başkanlığını kazanmasının ardından seçim sürecinde “Onun yüzüne yumruk atmak isterdim” diyeh efsane oyuncuya Türk yönetmenden çağrı geldi.

robert-de-niro

Oscar ödüllü sinema oyuncusu Robert De Niro, ABD başkanlık seçimlerine ilişkin bir video konuşmasında, Cumhuriyetçi başkan adayı Donald Trump ile ilgili çok sert ifadeler kullanarak, “Onun yüzüne yumruk atmak isterdim” demişti.
Donald Trump’ın ABD Başkanlığını kazanmasının ardından yönetmen Çağan Irmak efsane oyuncuya çağrıda bulunarak:

“Bu durumda Robert De Niro’ya ilk teklif benden. Buyursun gelsin karınca kararınca film yaparız beraber…” dedi.

Bu durumda Robert De Niro ya ilk teklif benden. Buyursun gelsin karınca kararınca film yaparız beraber ??

— Çağan Irmak (@handel333) 9 Kasım 2016

ZÜLFÜ LİVANELİ 50. YILINI KUTLADI

Zülfü Livaneli, sanat hayatının 50’nci yılını ’50. Yıl Bir Kuşaktan Bir Kuşağa’ konseriyle kutladı. Konsere Demet Akbağ, Funda Arar, Kardeş Türküler, Kenan Doğulu, Kubat, Linet, Nükhet Duru, Sezen Aksu, Sıla, Yaşar, Yeni Türkü, Yonca Lodi gibi bir çok ünlü katıldı. Konserin geliri Çağdaş ve Bağımsız Yardımlaşma (ÇABA) Derneğine bağışlandı.
Zülfü Livaneli sanat hayatının 50’nci yılını kutladı

Sanat hayatında 50. yılını kutlayan Zülfü Livaneli, Zorlu PSM’de bir konser verdi. Konserde sanatçı dostları da Livaneli’yi yalnız bırakmadı.

s3

Demet Akbağ, Funda Arar, Kardeş Türküler, Kenan Doğulu, Kubat, Linet, Nükhet Duru, Sezen Aksu, Sıla, Yaşar, Yeni Türkü, Yonca Lodi gibi sanatçılarda sahne aldı.

s6

Gecede Zülfü Livaneli’nin bir şarkısını da yaşları 6 ile 19 arasında değişen 60 çocuktan oluşan “Çocuk Kalbim Seni Söyler” korosu seslendirdi.

s5

Geceye aralarında Fenerbahçe başkanı Aziz Yıldırım’ın da olduğu iş ve sanat dünyasından bir çok isim katıldı.

 

Konsere oyuncu Menderes Samancılar’da katıldı. Zülfü Livaneli’nin Türkiye için çok önemli bir figür olduğunu belirten Samancılar, “Zülfü abi ülkemiz için olduğu gibi benim için de çok büyük bir sanatçı. Ülkemizinde demokrasi adına olmazsa olmazlarından biri. Onun bulunduğu yerde bizimde bulunmamız boynumuzun borcudur. Her zaman yanında olduğumuzun altını çizmek içinde buradayız” dedi.

basliksiz-1-kurtarildi

“DEMOKRASİ ADINA, ÖZGÜRLÜK ADINA NE GEREKİYORSA HEPİMİZ YAPMAK ZORUNDAYIZ”

Antalya Altın Portakal Film Festivalinde aldığı ödülü Barış ve Kardeşlik için kaldırdığını belirten Samancılar: “Ülkemizin içinde bulunduğu zor günler malum. Birbirimize daha da sıkı sarılacağız. Demokrasi adına, özgürlük adına ne gerekiyorsa hepimiz yapmak zorundayız. Bütün çabamız, emeğimiz bunun için olacak” diye konuştu.

 

Gecede, ŞarkıcıYonca Lodi de bir şarkı söyledi. Şarkısından sonra sahnede kısa bir konuşma yapan Yonca Lodi, “Bana Türkiye’nin müziğini öğreten adamın karşısında şarkı söylüyorum. Böyle bir ustanın önünde seve seve sonsuza kadar çırak olurum. Bu gecede olmak, bu projede olmak, yıllarca hayranlıkla dinlediğim şarkılardan bir tanesini söylemek, sizinle birlikte müziği paylaşmak, benim için çok büyük bir onurdur. Böyle güzel bir gecede, kutlamaya en çok ihtiyacımız olduğu zamanlarda bir sürü şey kutlayabiliriz, bir sürü şey konuşabiliriz. Ama müzik en güzeli.” şeklinde konuştu.

TITANIC LIVE İSTANBUL’DA

Efsane film “Titanic” dev orkestra ve koro eşliğinde izlenecek… Beyazperdenin en görkemli yapımları arasında gösterilen Titanic filmi ve kendisi kadar kült müzikleri ile İstanbul’da. Mercedes-Benz Türk’ün otomotiv sponsoru olduğu PSM’de düzenlenen Titanic müzikal gösterisi 28-29 Ekim tarihlerinde Hollywood’un deneyimli isimlerinden Ernst van Tiel şefliğinde Sinema Senfoni Orkestrası ve Korosu ile Zorlu PSM Ana Tiyatro’da sinema ve müzikseverleri ağırlayacak.

ti%cc%87tanic

  • Aldığı 11 Oscar arasında “En İyi Orijinal Film Müziği” ve “En İyi Orijinal Şarkı”nın da yer aldığı unutulmaz film, müzikleriyle klasikler arasında.
  • 80 KİŞİLİK ORKESTRA
    2011 yılında, müzikleriyle Oscar ödülü kazanan The Artist filminin tüm kayıtlarını yöneten Ernst van Tiel şefliğinde 80 kişilik bir orkestra, solist Clara Sanabras, uilleann pipes & whistles solist Géza Frank, koro ve Kelt müziği sanatçıları sahnede olacak.
    30 MİLYON SATTI
    James Horner’ın eşsiz bestelerini canlı çalacakları Titanic Live’da eş zamanlı olarak dev ekranda filmin yüksek çözünürlüklü hali gösterilecek. Gişede 15 hafta boyunca bir numarada kalan ve dünya çapında 128 milyondan fazla bilet satan Titanic’in film müziklerinden oluşan albümü ise bugüne kadar 30 milyon sattı.

KÜRK MANTOLU MADONNA’NIN KONUSU VE HİKAYESİ

Beren Saat’in Kürk Mantolu Madonna’yı canlandıracak olması üzerine kitap yeniden gündeme geldi. 70 yıllık tarihinde bu baş yapıt ara ara gündeme gelip kendinen bahsettirmeyi başarmış hatta geçtiğimiz yıl yeniden çok satanlar listesine girmiştir.

ekran-resmi-2016-10-17-13-06-43

Kitap aslında umutsuz bir aşk hikayesinin yıllar sonra deşilerek anlatımıdır. Romanın baş karakterleri Maria Puder ve Raif Efendi’dir. Raif Efendi içine kapanık, melankolik,sessiz ve dış dünyaya uyum sağlayamamış bir karakterdir. Hayatı boyunca birçok şeye boyun eğmiş, haksızlığa uğradığında bile buna karşı koyamamıştır. Sevmediği bir kadınla evlenmiştir, bir ailesi vardır. Kendi hayatına kendi yön verememiş, başkalarının istediği bir insan olarak hayatını sürdürmüştür. Hayatında gerçekten yaşadığını hissettiği sadece bir anısı olmuştur ve bunu günlüğüne aktarmıştır.

20’li yaşlarında babasının isteği üzerine gittiği Berlin’de, sanata olan ilgisi sayesinde bir sanat galerisine gider. Galerideki tablolar arasında bir sanatçının otoportresini görür ve tablodaki kadını hiç tanımamasına rağmen platonik olarak aşık olur. Bu tablo onda daha önce hiç hissetmediği duygular uyandırır. Raif Efendi tablodaki portrenin, Andrea Del Sarto tarafından yapılmış “Madonna delle Arpie” isimli tablodaki Madonna’nın portresine benzediğini düşünür. Tabloya o kadar hayran olur ki fırsat buldukça tabloyu görmeye gider, fakat başka gözlerin onu takip ettiğini farketmez. Artık ritüel halini alan bu tabloyu seyretme seansınlarından birinde bir kadın onun yanına gelir. Bu kadın, tablonun sahibi olan sanatçı Maria Puder’dir. Maria, Raif’in tabloya olan hayranlığının farkındadır. Raif ise başta onun kendisiyle alay eden biri olduğunu düşünür. Tablonun sahibi ile konuştuğunu öğrenince ise dünyası bir daha geri dönüşü olmayacak şekilde değişir.

Maria’nın karakteri Raif’e göre daha dominanttır. Kendisinin bir erkek gibi özgür yetiştiğini, canı ne isterse onu yaptığını Raif’e anlatır. Hatta Raif’i de çok naif bulduğunu dile getirir. İkisi bu özellikleri sayesinde birbirlerini tamamlarlar ve uzun süren bir arkadaşlık başlar. Raif Maria’yı çok sevmektedir fakat Maria’nın kendisine olan hislerinden emin olamaz. Yine de onun her istediğini yapmaya çalışır. İkisi beraber rüya gibi günler geçirirler fakat her zaman olduğu gibi bu romanda da hikayenin sonu kötü biter. Bir gün Raif, babasının öldüğünü öğrenir. Havran’a dönme kararı alır. Maria ile burada mektuplaşmaya devam edecektir. Birkaç mektuptan sonra, Maria’nın mektupları kesilir. Raif bunu hayra yormaz ve Maria’nın kendisinden sıkıldığını, vazgeçtiğini düşünür. Raif’in asla bitmeyecek olan kasvetli günleri burada başlar. Sevmediği bir kadınla evlenir. Ancak mektupların kesilmesinden tam on yıl sonra Raif, Maria’nın akrabasını Ankara’da görür. Ondan da Maria’nın öldüğünün haberini alır. Üstelik Maria’nın mektuplarında sadece “iyi haber” olarak nitelendirdiği gerçeği de o anda öğrenir. On yıl önce Maria, Raif ile kız çocuklarını dünyaya getirdikten bir hafta sonra koma halinde ölmüştür.

Ölümünün yaklaştığını anladığında, bu güzel günleri kaydettiği defterinin yakılmasını genç iş arkadaşından rica eder. Genç iş arkadaşı da Raif Efendi ile ilgili bu gizemi çözmek ve onu daha yakından tanıyabilmek için defteri okur.