Kültür Sanat
Bir bacağı kesilince dahi “Her şeye rağmen hayat o kadar güzel ki” demiş, savaşmaya devam edeceğini söylemişti. 19 yaşında yakalandı kansere ve 21 yaşındayken aramızdan ayrıldı. Neslican Tay’ın hastalığı boyunca tuttuğu günlüklerden oluşturulan ‘Yaşım 19’ adlı kitap, genç kadının verdiği mücadeleyi gözler önüne seriyor.
Her şey 2016 Kasım’ında başladı. Dershanenin ilk dersine geç kaldığı için hızla yürüdüğü sırada bacağına saplanan keskin bir sızının hayatını değiştirmek üzere olduğunu nereden bilebilirdi? Aylarca her hızlı hareket ettiğinde sürdü sızı. Doktorların kimi durumu strese, kimi kas yırtılmasına kimi de kas zedelenmesine bağlayacaktı. Gerçek, 13 Mart 2017’de çekilen MR’la ortaya çıktı. Neslican Tay, bacağında son evre olmasına milimler kalmış bir tümör olduğunu öğrendiğinde 19 yaşına basmasına bir gün vardı. Üstelik tümörü çıkaramazlarsa bacağını kaybedecekti.
O gün günlüğüne, “MFÖ’den olsa gerek 19 hep çok özel bir yaşmış gibi gelirdi lisedeyken. Uçuk kaçık hayaller kurardık. Üniversite kazanalım, oraya gidelim, buraya gidelim. Otostop yapıp yurtdışına çıkalım. Hayallerimden vazgeçmedim ama şu an halletmem gereken kocaman bir sorun var” diye yazacaktı. Bir de bununla nasıl yaşayacağını düşündüğünü…
19 yaşına kanser olarak girmek, bacağını kaybetme ihtimali… “Saçlar, özgürlük geri gelirdi, peki 19. yaşım? Doğurganlığım? Hepsini kabullenecektim de insanların bakışları, sözleri?” diye soruyordu ve bunları düşünürken de sessiz hıçkırıklarının gözyaşlarına karıştığını anlatıyordu.
Kemoterapi almaya başladı. Birkaç hafta sonra ablası Nazlı, altıncı kemoterapiyi almasına gerek kalmadığını, ilerleyen günlerde ameliyat olacağını söyledi. 20 Temmuz’da doktoru “Akciğere sıçrama gözükmüyor. Neslican ameliyat için hazırlansın” dedikten sonra, ablasının hıçkırarak “Çok korktuk, çok” demesinden anladı bacağından vazgeçtiklerini, hayatı için mücadele ettiklerini… Ameliyata girdi, çıktı. Uyandı. Pikeyi üstünden attı. Sargılar vardı, acı vardı ama bacağı yoktu: “Nefesim kesildi. Bağırdım. ‘Nerde o?’ Ses yok. Hıçkırıklarım dolduruyordu odayı. Herkes başımdaydı ama kimse beni teselli edemiyordu. Narkozdan tam olarak uyanana kadar her seferinde bacağımı görmeyi umarak kaldırdım pikeyi ve belki de defalarca kaybettim onu. Sanki ona veda bile edememiştim. İnsan kendinden bir parçaya nasıl veda edebilirdi ki?”
Keşke hayatta kalmayı seçebiliyor olsaydım
Neslican Tay hastalığıyla mücadele ederken, neredeyse tüm Türkiye onun yanındaydı.
‘Kolay değil hemen ölmek’
14 Ağustos’ta sosyal medya hesabından hikâyesini anlatmaya başladı Tay. Değnekleriyle çekilmiş bir fotoğrafının altına şöyle yazmıştı: “Tümör en ağır kemoterapiyle savaşıp onu yendiği için ve akciğere sıçrama yapıp ölümcül bir kansere dönüşmemesi için bacağımın yarısı kesildi. Evet, şimdi tertemiz olmuştum, kanser yoktu vücudumda. Peki, şimdi ne mi olacak? Hayatıma devam edeceğim. Gülüyorum, fır dönüyorum bu değneklerle ve yaşamaya devam ediyorum. Her şeye rağmen hayat o kadar güzel ki!”
Haziran 2018’de bir sabah, bacak protezini takmak için eğildiğinde kalbine bir bıçak saplanmış gibi oldu. Hemen hastaneye gittiler. Korkuyordu. Gözlerini kapadı. Tam o anda, kimin konuştuğunu görmese de bir cümle duydu: “Kalbi kontrol altına alınamazsa hayatını kaybedebilir.” Kanser nüksetmiş, akciğerlerini, kemiklerini, akciğer zarını sarmıştı. Kendi kendine konuşmaya başladı: “Şu an ne kadar endişelensen de birazdan öleceksen bunu değiştiremezsin Nesli. O yüzden son olarak ne yapmak isterdin, sakince düşün.” WhatsApp’taki dedikodu gruplarındaki mesajları, kendi kendine çektiği komik fotoğrafları silmeye başladı. Sonra kendi haline güldü, “Kolay değil hemen ölmek geri zekâlı, azıcık yavaş at bakalım” dedi.
Keşke hayatta kalmayı seçebiliyor olsaydım
Dizindeki morluklara gülerek bakmıştı
Ertesi gün, kaburgasından bir boru sokup akciğerindeki suyu çıkardılar. Hastanede geçirdiği yedinci gününde, artık o boruya alışmıştı. Hatta bazen tuvalete dans ederek gidiyordu. Günlüğündeki yazılarının sonuncusu, 12 Temmuz 2018’e ait. İçinde çok fazla umut olduğunu yazmış, “Kemoterapi alabilmiş olmak, tedavinin aksamaması inanılmaz mutlu ediyor beni. Ve can atıyorum; bitse de hayata atılsam diye düşünüyorum” demiş.
Hastanede yatarken bile dudağından eksik etmediği kırmızı ruju, kocaman gülümsemesiyle o kadar neşeli görünüyordu ki fotoğraflarına bakarak, onun kanserle mücadele ettiğini anlayamazdınız. Oysa, acının tarifinin onun için hep eski evlerinde tülleri takmak için çıktığı o dolabın üstünden düştüğü andaki gibi kalmasını isterdi… Tülleri zaferle takmış, kendi deyişiyle şaklabanlık yaparken düşmüş, dizlerindeki morluklara gülerek bakan o küçük kız gibi…
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Kültür Sanat
Tom Hanks, In Depth With Graham Bensinger programına verdiği röportajda Paramount’un, Forrest Gump filminde finansmanı reddetmesi üzerine birçok sahnenin çekim masraflarını yönetmen Robert Zemeckis’le beraber karşıladığını söyledi.
Tom Hanks, Gump, karakterinin filmin ortasında Amerika’da koştuğu sahnenin Zemeckis için hayati önem taşıdığını ancak Paramount bu durumu masraflar nedeniyle kabul etmediğini söyledi. Independent’ın haberine göre Hanks, Zemeckis’in sahneyi finanse etmesi için onu ikna ettiği konuşmayı şöyle anlattı:
“Robert Zemeckis, çekimin X dolara mal olacacağını, bu miktarı aramızda ikiye bölüp, Paramount’a geri vereceğimizi söyledi. Rakam o dönemde hiç de ucuz değildi. Ben de kabul ettim”
“Şirkete parayı onlara vereceğimizi ama bize de kardan biraz daha pay vermeleri gerektiğini söyledik. Stüdyo bu teklifimizi muhteşem buldu ve kabul etti.”
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Kültür Sanat
Türk tiyatrosunun simgelerinden Dümbüllü Kavuğu’nun 6’ncı sahibi Şevket Çoruh oldu. Çoruh’a kavuğu, eski sahibi Rasim Öztekin takdim etti.
Bugüne kadar Kel Hasan Efendi’den İsmail Dümbüllü’ye ardından sırasıyla Münir Özkul, Ferhan Şensoy ve Rasim Öztekin’e emanet edilen Kavuk Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu’nda düzenlenen törende kavuğun 6’ncı sahibi Şevket Çoruh oldu.
Kalp rahatsızlığından dolayı canlı performans yasaklanan tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu Rasim Öztekin, kavuğu Şevket Çoruh’ devretti. Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu’nda düzenlenen törenle alan Çoruh duygulu anlar yaşadı.
“BAŞIMIN ÜSTÜNDE YERİ VAR”
Kavuğu Rasim Öztekin’den alan Çoruh, “Üzerimde emeği olan ustalarım başta Savaş Dinçer, Müjdat Gezen, Mustafa Alabora başta olmak üzer beni yetiştiren tüm hocalarıma, Türk tiyatrosu için emek vermiş tüm ustalara teşekkür ediyorum. Bu kavuğu bugünkü zor şartlarda Anadolu’da perde açmaya çalışan, alternatif sahnelerden, apartman dairelerine kadar yüreği tiyatro dolu tüm tiyatro emekçileri adına kabule diyorum. Başımın üstünde yeri var. Kavuğun emanetçisi olarak bir sonraki meslektaşıma emanet edene kadar son sözüm, ‘hak dostum hak” diye konuştu.
“HAKEDEN BİRİSİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM”
Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu ise tiyatro severlerle doldu taştı. Devir teslim töreni için İzmir’den gelen Ahmet Yanar, “Çok özel bir günde burada olduğumuz için çok mutluyuz. Bu töreni izlemek için İzmir’den geldik. Hak eden birisi olduğunu düşünüyorumö dedi. Seyircilerden Sinem Saniye Durmaz da “Baba tiyatrodan takip ediyoruz kendisini. Kısa bir süre içerisinde devir teslim töreni oldu. Normalde 30 yılda bir oluyor. Merakla bekliyoruzö ifadelerini kullandı.
Tören öncesinde devir Şevket Çoruh’un, Rasim Öztekin’den kavuğu devralacağı haberini aldıktan sonra yaşadıklarını anlatan ve kavuğun bu zamana kadar ki sahiplerini gösteren kısa bir video da gösterildi. Devir teslim töreninin ardında ise başrollerinde Şevket Çoruh ve Murat Akkoyunlu’nun yer aldığı ‘Bir Baba Hamlet’ oyunu sergilendi.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Kültür Sanat
Warner Bros, Hollywood’un sinemaya geri dönme konusunda en çok güvendiği filmlerden olan Wonder Woman 1984’ün vizyon tarihini bir kez daha erteledi. 2 Ekim’de gösterime girmesi beklenen Gal Gadot başrollü süper kahraman devam filmi 25 Aralık 2020’de sinemalarda olacak.
Orjinal vizyon tarihi: 14 Ağustos 2020
Değişen vizyon tarihi: 2 Ekim 2020
Yeni vizyon tarihi: 25 Aralık 2020
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Kültür Sanat
Yapım şirketi Paramount, Francis Ford Coppola imzalı The Godfather: Part 3’üç yeniden kurgulanmış versiyonunun hazırlandığını açıkladı. İsmi Mario Puzo’s The Godfather, Coda: The Death of Michael Corleone olarak belirlenen bu yeni kurgu, aralık ayında ABD’de vizyona girecek. Daha sonra dijital ortamlarda izleyiciyle buluşacak olan film, ayrıca disk sürümüyle de izleyici karşısına çıkacak.
Geçen yıl Francis Ford Coppola, The Godfather’ın 50. yılına özel hazırlanan yeni basımında bir önsöz kaleme almış ve sevilen romanı sinemaya uyarlarken seriyle ilgili saklı kalmış önemli gerçekleri de ortaya çıkarmıştı.
Coppola, üçüncü filmin adı konusunda Mario Puzo ile aynı fikirde olduklarını ama ikisinin de isteklerini kabul ettirmek için gerekli güce sahip olmadığını söylemiş, serinin üçüncü filminin isminin The Godfather: Part III değil, The Death of Michael Corleone olmasını istediklerini açıklamıştı. Ayrıca son filmi bir üçlemenin parçası olarak değil, ilk iki filme bir tür sonsöz olarak düşündüklerini de dile getirmişti.
Coppola, The Godfather: Part III için o dönemde istediği fikirleri tam olarak uygulayamadı ancak filmin 30. yılı için The Godfather: Part III’ün yeniden kurgulanmış versiyonunu hazırlıyor. Bu yeni kurgu, Mario Puzo’nun yönetmen Coppola ile birlikte serinin son filmi için tasarladığı hikayeye sadık kalacak.
Coppola, konuyla ilgili “Serinin sonunun bu versiyonu için yeni bir başlangıç ve bitiş yarattım ve bazı sahneleri, çekimleri ve müzikleri yeniden düzenledim. Yaptığım değişiklikleri düşününce benim için bu, The Godfather ve The Godfather: Part II’dan daha uygun bir sonuç oldu ve Jim Gianopulos’a ve Paramount’a, onu tekrar yapmama izin verdikleri için teşekkürlerimi sunarım” açıklamasını yaptı.
Yeni hali merakla beklenen filmin oyuncu kadrosunda Al Pacino, Diane Keaton, Andy Garcia, Sofia Coppola, Joe Mantegna gibi başarılı isimler yer alıyor.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Kültür Sanat
Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl 3-10 Ekim’de gerçekleştirilecek 57’nci Antalya Altın Portakal Film Festivali’ne sayılı günler kaldı. Corona virüs tedbirleri kapsamında açık havada filmlerin gösterime sunulacağı festivalde yarışacak ve Türkiye’de ilk kez gösterilecek 12 kısa film ile 10 belgesel film belirlendi. Her geçen gün yeni bilgilerin öğrenildiği festivalin bu yılki afişinde ise mavi gözleri ve yeteneği ile Türk sinemasına damga vuran Fatma Girik yer alacak.
Şu an 77 yaşında olan Fatma Girik’in, figüran olarak adım attığı Yeşilçam’da 14 yaşında oynadığı filmle yıldızı parladı. Girik’in performansıyla dikkat çeken film, Memduh Ün’ün yönetmenliğindeki 1960 yapımı ‘Ölüm Peşimizde’ oldu. Memduh Ün’le tanışıklığı, Girik’in hayatındaki dönüm noktalarından biri oldu. 180’den fazla filmde rol alan Fatma Girik, ileriki yıllarda siyasete de atılıp bir süre Şişli Belediye Başkanlığı yaptı. Siyaset ve oyunculuğun dışında kısa dönem televizyon ekranlarında ‘Söz Fato’da adlı programın sunuculuğunu da yapan Girik, birçok ödülün sahibi oldu.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...