5053873217 [email protected]

Efsane Bond Sean Conory Hayatını Kaybetti

Sean Connery 90 yaşında hayatını kaybetti. Connery, beyaz perdede Bond karakterini ilk kez canlandıran ve Bond serisi filmlerinin en çok bilinen oyuncusu olarak tanınıyordu.

Usta oyuncu Connery, “The Untouchables” filmindeki İrlandalı polis rolüyle 1988’de Oscar kazanmıştı.

Connery, Bond film serilerinin “Ajan 007 James Bond” karakteri ile hafızalara kazınırken “Indiana Jones and the Last Crusade”, “Highlander” ve “The Hunt for Red October” gibi filmlerde de önemli roller üstlenmişti.

2000 yılında İngiltere Kraliçesi Elizabeth tarafından şövalye ilan edilerek “Sir” unvanını alan Connery, ağustosta 90 yaşına girmişti.

 

NBC Filmine Avrupadan Destek

Eurimages Fonu’nun, bu yıl destekleyeceği projeler belli oldu. Eurimages Fonu tarafından açıklanan son ortak yapım ödüllerinde 18’i kurmaca ve 11’i belgesel olmak üzere, toplam 29 film para ödülüyle desteklendi. Bu projeler arasında yönetmen Nuri Bilge Ceylan‘ın beklenen yeni filmi Kuru Otlar Üstüne de yer aldı.

Kış Uykusu filmiyle Altın Palmiye kazanan, son olarak yine Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarışan Ahlat Ağacı filmine imza atan Nuri Bilge Ceylan’ın Kuru Otlar Üstüne adını taşıyan yeni bir film üzerinde çalıştığı bu yılın başında ortaya çıkmıştı.

Film, 12 Punto TRT Senaryo Günleri’nde bu yıldan itibaren her yıl Türkiye sinemasının ustalarından birine verilecek “Ustaya Saygı TRT Ortak Yapım Ödülü”ne değer görülen ilk yapım olmuştu.

Daha önce 2020-2 Sayılı Sinema Destekleme Kurulu Kararı’yla Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan 2 milyon TL yapım desteği alan Kuru Otlar Üstüne, Eurimages Fonu tarafından da 470 bin euro ile desteklenecek.

2022’DE GÖSTERİME GİRECEK

Nuri Bilge Ceylan’ın yeni filmi 2022 yılında izleyici karşısına çıkacak. Kış Uykusu ile Ahlat Ağacı arasında dört yıl ara veren Ceylan, yine dört yıllık bir aranın ardından sinemalara dönecek.

Arte France Cinéma’nın ortak yapımcısı olacağı filmin oyuncu kadrosunda Deniz Celiloğlu, Merve Dizdar ve Musab Ekici yer alıyor. Çekimlerine önümüzdeki yıl başlanacak olan film, Anadolu’da ücra bir köyde zorunlu görevini tamamlarken, İstanbul’a atanmayı uman genç öğretmen Samet’e odaklanıyor. Samet, beklediği atama gelmeyince, saplanıp kaldığı bu kasvetli hayattan kaçma umudunu hepten yitirir. Ancak kendisi gibi öğretmen olan Nuray ile karşılaşması, karanlık düşüncelerinden ve endişelerinden kurtulmasını önünü açacak bir perspektif kazanmasını sağlar.

57. Altın Portakal Covid Gölgesinde Başladı

Antalya Büyükşehir Belediyesince Kültür Turizm Bakanlığının katkılarıyla 57’ncisi düzenlenen Antalya Altın Portakal Film Festivali, yeni tip corona virüs (Covid-19) salgını gölgesinde kapılarını açtı.

Yazar ve seslendirme sanatçısı Yekta Kopan’ın sunumuyla gerçekleştirilen açılış töreni, Covid-19 tedbirleri kapsamında Cam Piramit yanındaki “Yıldızların Altında 1” adlı açık alanda yapıldı.


Tören alanında davetlilerin ateşleri ölçüldü ve maske takılması istendi. Giriş kısmına dezenfektanlar yerleştirilen alanda davetliler mesafeli olarak oturtuldu.

Gecede, Akdeniz Üniversitesi Hastanesinde Covid-19 tanısıyla yoğun bakımda tedavi gören Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in geçen yılki törende yaptığı konuşmadan kesit izletildi.

 

Rihanna Covid’e Meydan Okudu

Dünyaca ünlü şarkıcı Rihanna, uzun zamandır beklenen yeni albümü için 4 yıl aradan sonra stüdyoya girdiğini, çalışmaların yoğun şekilde sürdüğünü söyledi. Şimdiden tonlarca yazma kampı düzenlediğini belirten genç şarkıcı, kendisine “Kişisel olarak ne hissediyorum? Neyi ortaya çıkarmak istiyorum” şeklinde sorular yönelttiğini dile getirdi.

Euronews’in haberine göre; hayranlarının beklentisinin farkında olduğunu söyleyen Rihanna, “Beni ne mutlu ediyor? Sadece müzikle eğlenmek istiyorum. Her şey çok ağır. Yaşadığımız dünya çok fazla. Bunaltıcı. Ve müzik, ben onu çıkışım olarak kullanıyorum” şeklinde konuştu. Corona virüs salgınının müzik dünyasını da vurduğunu belirten Rihanna “Tura çıkmak istiyorum ama yapamıyorum, bu yüzden sevdiğim müzikle sıkışıp kaldım ve şimdi nasıl görseller yaratabileceğimi bulmaya çalışıyorum” dedi ve ekledi:

“Bu aynı zamanda bir meydan okuma. Ama zorlukları seviyorum, bu yüzden bunu halledeceğim”

2005’te ilk albümünü piyasaya sürmesinden bu yana eleştirmenlerce başarılı bir çıkış izlediği söyleyen 32 yaşındaki şarkıcı, Billboard tarafından 2000’lerin Dijital Şarkı Sanatçısı ve 2010’ların en iyi Hot 100 sanatçısı ilan edildi.

Neslican’ın Kitabı Çıktı

Bir bacağı kesilince dahi “Her şeye rağmen hayat o kadar güzel ki” demiş, savaşmaya devam edeceğini söylemişti. 19 yaşında yakalandı kansere ve 21 yaşındayken aramızdan ayrıldı. Neslican Tay’ın hastalığı boyunca tuttuğu günlüklerden oluşturulan ‘Yaşım 19’ adlı kitap, genç kadının verdiği mücadeleyi gözler önüne seriyor.
Her şey 2016 Kasım’ında başladı. Dershanenin ilk dersine geç kaldığı için hızla yürüdüğü sırada bacağına saplanan keskin bir sızının hayatını değiştirmek üzere olduğunu nereden bilebilirdi? Aylarca her hızlı hareket ettiğinde sürdü sızı. Doktorların kimi durumu strese, kimi kas yırtılmasına kimi de kas zedelenmesine bağlayacaktı. Gerçek, 13 Mart 2017’de çekilen MR’la ortaya çıktı. Neslican Tay, bacağında son evre olmasına milimler kalmış bir tümör olduğunu öğrendiğinde 19 yaşına basmasına bir gün vardı. Üstelik tümörü çıkaramazlarsa bacağını kaybedecekti.

O gün günlüğüne, “MFÖ’den olsa gerek 19 hep çok özel bir yaşmış gibi gelirdi lisedeyken. Uçuk kaçık hayaller kurardık. Üniversite kazanalım, oraya gidelim, buraya gidelim. Otostop yapıp yurtdışına çıkalım. Hayallerimden vazgeçmedim ama şu an halletmem gereken kocaman bir sorun var” diye yazacaktı. Bir de bununla nasıl yaşayacağını düşündüğünü…

19 yaşına kanser olarak girmek, bacağını kaybetme ihtimali… “Saçlar, özgürlük geri gelirdi, peki 19. yaşım? Doğurganlığım? Hepsini kabullenecektim de insanların bakışları, sözleri?” diye soruyordu ve bunları düşünürken de sessiz hıçkırıklarının gözyaşlarına karıştığını anlatıyordu.

Kemoterapi almaya başladı. Birkaç hafta sonra ablası Nazlı, altıncı kemoterapiyi almasına gerek kalmadığını, ilerleyen günlerde ameliyat olacağını söyledi. 20 Temmuz’da doktoru “Akciğere sıçrama gözükmüyor. Neslican ameliyat için hazırlansın” dedikten sonra, ablasının hıçkırarak “Çok korktuk, çok” demesinden anladı bacağından vazgeçtiklerini, hayatı için mücadele ettiklerini… Ameliyata girdi, çıktı. Uyandı. Pikeyi üstünden attı. Sargılar vardı, acı vardı ama bacağı yoktu: “Nefesim kesildi. Bağırdım. ‘Nerde o?’ Ses yok. Hıçkırıklarım dolduruyordu odayı. Herkes başımdaydı ama kimse beni teselli edemiyordu. Narkozdan tam olarak uyanana kadar her seferinde bacağımı görmeyi umarak kaldırdım pikeyi ve belki de defalarca kaybettim onu. Sanki ona veda bile edememiştim. İnsan kendinden bir parçaya nasıl veda edebilirdi ki?”

Keşke hayatta kalmayı seçebiliyor olsaydım
Neslican Tay hastalığıyla mücadele ederken, neredeyse tüm Türkiye onun yanındaydı.
‘Kolay değil hemen ölmek’

 

 

14 Ağustos’ta sosyal medya hesabından hikâyesini anlatmaya başladı Tay. Değnekleriyle çekilmiş bir fotoğrafının altına şöyle yazmıştı: “Tümör en ağır kemoterapiyle savaşıp onu yendiği için ve akciğere sıçrama yapıp ölümcül bir kansere dönüşmemesi için bacağımın yarısı kesildi. Evet, şimdi tertemiz olmuştum, kanser yoktu vücudumda. Peki, şimdi ne mi olacak? Hayatıma devam edeceğim. Gülüyorum, fır dönüyorum bu değneklerle ve yaşamaya devam ediyorum. Her şeye rağmen hayat o kadar güzel ki!”

Haziran 2018’de bir sabah, bacak protezini takmak için eğildiğinde kalbine bir bıçak saplanmış gibi oldu. Hemen hastaneye gittiler. Korkuyordu. Gözlerini kapadı. Tam o anda, kimin konuştuğunu görmese de bir cümle duydu: “Kalbi kontrol altına alınamazsa hayatını kaybedebilir.” Kanser nüksetmiş, akciğerlerini, kemiklerini, akciğer zarını sarmıştı. Kendi kendine konuşmaya başladı: “Şu an ne kadar endişelensen de birazdan öleceksen bunu değiştiremezsin Nesli. O yüzden son olarak ne yapmak isterdin, sakince düşün.” WhatsApp’taki dedikodu gruplarındaki mesajları, kendi kendine çektiği komik fotoğrafları silmeye başladı. Sonra kendi haline güldü, “Kolay değil hemen ölmek geri zekâlı, azıcık yavaş at bakalım” dedi.

Keşke hayatta kalmayı seçebiliyor olsaydım

 

Dizindeki morluklara gülerek bakmıştı

Ertesi gün, kaburgasından bir boru sokup akciğerindeki suyu çıkardılar. Hastanede geçirdiği yedinci gününde, artık o boruya alışmıştı. Hatta bazen tuvalete dans ederek gidiyordu. Günlüğündeki yazılarının sonuncusu, 12 Temmuz 2018’e ait. İçinde çok fazla umut olduğunu yazmış, “Kemoterapi alabilmiş olmak, tedavinin aksamaması inanılmaz mutlu ediyor beni. Ve can atıyorum; bitse de hayata atılsam diye düşünüyorum” demiş.

Hastanede yatarken bile dudağından eksik etmediği kırmızı ruju, kocaman gülümsemesiyle o kadar neşeli görünüyordu ki fotoğraflarına bakarak, onun kanserle mücadele ettiğini anlayamazdınız. Oysa, acının tarifinin onun için hep eski evlerinde tülleri takmak için çıktığı o dolabın üstünden düştüğü andaki gibi kalmasını isterdi… Tülleri zaferle takmış, kendi deyişiyle şaklabanlık yaparken düşmüş, dizlerindeki morluklara gülerek bakan o küçük kız gibi…

Tom Hanks, Forest Gump’ın Sponsoruymuş

Tom Hanks, In Depth With Graham Bensinger programına verdiği röportajda Paramount’un, Forrest Gump filminde finansmanı reddetmesi üzerine birçok sahnenin çekim masraflarını yönetmen Robert Zemeckis’le beraber karşıladığını söyledi.


Tom Hanks, Gump, karakterinin filmin ortasında Amerika’da koştuğu sahnenin Zemeckis için hayati önem taşıdığını ancak Paramount bu durumu masraflar nedeniyle kabul etmediğini söyledi. Independent’ın haberine göre Hanks, Zemeckis’in sahneyi finanse etmesi için onu ikna ettiği konuşmayı şöyle anlattı:

“Robert Zemeckis, çekimin X dolara mal olacacağını, bu miktarı aramızda ikiye bölüp, Paramount’a geri vereceğimizi söyledi. Rakam o dönemde hiç de ucuz değildi. Ben de kabul ettim”

“Şirkete parayı onlara vereceğimizi ama bize de kardan biraz daha pay vermeleri gerektiğini söyledik. Stüdyo bu teklifimizi muhteşem buldu ve kabul etti.”