Eğitim, SON DAKİKA
24 Ağustos’ta açıklanacağı duyurulan SBS sonuçları bir hafta önceden açıklanacak. İşte SBS sınav sonuçları…
<http://oges.meb.gov.tr/>
24 Ağustos’ta açıklanacağı duyurulan SBS sonuçları bir hafta önceden açıklanacak. İşte SBS sınav sonuçları…
Tercih süreci 8 Ağustos’ta biten Seviye Belirleme Sınavı (SBS) yerleştirme sonuçları 24 Ağustos Cuma yerine yarın (17 Ağustos Cuma) açıklanacak.
MEB’den yapılan yazılı açıklamada, ortaöğretime geçiş sistemi çerçevesinde öğrencilerin ortaöğretim kurumlarına yerleştirilmeleri için yaptıkları tercihlerin 1-8 Ağustos 2012 tarihleri arasında alınacağı, ortaöğretim kurumlarına yerleştirme sonuçlarının ise 24 Ağustos’ta açıklanacağının duyurulduğu belirtildi.
Açıklamada, “2012 yerleştirme sonuçları öngörülen tarihten daha önce tamamlandığı için, 17 Ağustos’ta açıklanmasına karar verilmiştir” ifadelerine yer verildi.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Eğitim
Dünya Bankası raporu: OECD ülkeleri içerisinde öğretmenlerin devamsızlık oranı en yüksek ülke, yine rapor alma ve işe gitmeme oranı en yüksek ülke Türkiye.
Bu durum, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından, Ankara’da gerçekleştirilen ‘Valiler Toplantısı’nda dile getirildi.
“Rapor nedeniyle inanın kaç gündür kendi kendime başım eğik geziyorum” diyen Dinçer, valilerden, öğretmenlerin rapor almalarının teftiş edilmesini istedi.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Eğitim, SON DAKİKA
İspanya’da yapılan Webometrics Dünya Üniversiteler Sıralaması’nın temmuz ayı sıralaması yayımlandı. Listenin ilk 500’ünde 2 de Türk üniversitesi bulunuyor.
ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesinde oluşturulan University Ranking by Academic Performance (URAP) Laboratuvarı Başkanı Prof. Dr. Ural Akbulut, Webometrics Dünya Üniversiteler sıralamasına ilişkin bilgi verdi. Dünyadaki yaklaşık 20 bin üniversitenin değerlendirildiği “Webometrics Ranking of World Universities” sıralamasında, ODTÜ 275. İTÜ de 499. sırada yer alarak ilk 500 arasına giren iki Türk üniversitesi oldu. Sıralamada, ilk 500 ile 1000 üniversitesi arasına da Gazi Üniversitesi 501, Ankara 548, Ege 562, Bilkent 611, Boğaziçi 663, Hacettepe 677, Anadolu Üniversitesi 738 İstanbul Üniversitesi 839, İnönü 865, Sabancı 928, Çukurova 966, 9 Eylül 994. sıradan girdi.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Eğitim, Güncel, SON DAKİKA, Yazarlar
Öyle sanıyorum ki bu yazı pek çok öğrencinin hislerine tercüman olacaktır. Malum yaz sezonundayız. Bu kimileri için deniz, kum, güneş üçlüsüyle, ormanda ağaçlar arasında kamp havasında ya da evinin balkonunda tatil yapmak demektir. Kimileri içinse –genellikle pek çok kademeden öğrenci için- sınavların bitişi ve yeni başlangıçları bekleme sezonudur.” İstediğim liseye gidebilecek miyim? İstediğim üniversiteye gidebilecek miyim? İstediğim yere atanabilecek miyim?- Daha da kötüsü, herhangi bir yere atanabilecek miyim yoksa başka işler peşinde mi koşmak zorunda kalacağım?” sorularıyla cebelleşme aylarıdır.
Hal böyle olunca, çeşitli kanallarda üniversite tercihiyle ilgili çeşitli programlar oluyor ve bunlarda doğru tercih yapmanın esasları uzmanlarca anlatılıyor. Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık üzerine eğitim alan biri olarak gördüğüm her programı büyük bir ciddiyetle takip etmeye çalışıyorum. Aslında epey iyi gidiyor, puanlar, mesleklerin tanıtımı, üniversitelerden gelen rektörler ve reklamları… Bunların her birini olabildiğince detaylı anlatmaya özen gösteriyorlar. Hatta sosyal medya ve telefon aracılığıyla sorular da alınıyor ve cevaplanıyor. Hedef kitle kalabalık haliyle çok soru var, bu yüzden belirlenen süre içinde değinebildikleri her şeyi aktarıyorlar. Bunlar arasına sıkıştırılmış ailelere ve aday öğrencilere verilen tavsiyeler de var: Meslek seçmeden önce o mesleklerden insanlarla konuşun. Aileler çocuklara baskı uygulamasın, fikir versinler ancak seçimleri onlara bıraksınlar. Mesleğin sadece gelirini ya da iş alanlarını düşünmeyin, o mesleği seviyor olmanız da en az bunlar kadar önemli çünkü bir ömür boyu onu yapacaksınız. Üniversitelerin sizlere sunacağı olanakları araştırın, yurt-burs ve staj imkanlarını, sosyal hayatlarını, kulüplerini, öğrencilere sundukları etkinlikleri, edinebileceğiniz her konuda bilgi edinin, kampüslerinin yerlerini öğrenin, gidin, gezin, görün. Sadece akademik açıdan değil sosyal açıdan da değerlendirerek seçim yapın. Her şey gerçekten güzel gidiyor, çok yapıcı ve de yararlı.
Geçtiğimiz cuma günü-tam da LYS puanlarının açıklandığı gün- yine bu programlardan birini izledim. Bittiğinde öyle bir havaya bürünmüştüm ki öğrenciler senelerce süren zorlu sürecin sonuna gelmiştir artık rahatlardır dedim- çünkü bildiğiniz gibi, son sene hazırlanılan sınavlarda başarıya ulaşmak daha zordur bu nedenle öğrenciler senelerce dershanelere ve özel kurslara gider-. Onların rahatlığını içimde hissettim ve ardından “ülkemde her öğrenci girdiği sınavlardan sonra kendisine en uygun seçimleri yaparak hayatına bir yön verebiliyor” gülümsemesi oturdu yüzüme.
TERCİHLERİMİZİ NEYE GÖRE YAPIYORUZ?
Sonra birden zihnimde bir gong sesi belirdi. -Bu yazıyı yazma sebebim tam da bu sestir.- “Hayır, bu koca bir yalan! Kaç kişi gerçekten tüm bu tavsiyelere uyarak seçim yapıyor ki?” dedim. Haliyle yüzümdeki o uzun isimli gülümseme kayboldu. Evet belki olması gereken tüm bu ayrıntılara bakarak seçimler yapmak ama benim bildiğim- en azından senelerdir gördüğüm çoğunluk öyleydi- üniversite vb. sınavlara girilir, sonra gelen puana uygun ve mezun olunduğunda sağlayacağı kazanca göre bir üniversite ve bölüm tercihi listesi doldurulur. Kimi zaman önceden belirlenmiş yerlere uygun olarak- çünkü puan istenen yerlere yeterlidir-, kimi zaman da kader tarafından örülmüş ağlara uygun olarak, artık ne gelirse bahtına. Bu ülkede kendisine “Ne okumak istiyorsun, nereyi düşünüyorsun” vb diye sorulduğunda ne kadar çok doktor, mimar, öğretmen, mühendis, hemşire olmak isteyen varsa bir o kadar da- belki daha da fazla-puanı nereye yeterse onu olmayı isteyen öğrenci vardır bence. Bazen bu puan, bölümden mezun olunduğunda yapılacak işin ve getireceği kazancın da önüne geçebilir çünkü önemli olan “üniversiteyi kazanmış ve açıkta kalmamış olmak” tır.
Haa tabi bu aşamada velilerinin inkar edilemez etkilerini de görmezden gelirsek çok ayıp olur. Pek çok ebeveynin, gelen puan yüksek ya da düşük olsun, bunlardan bazıları uzmanların tavsiyelerini dinledikten sonra bazen hak verseler de, “Sen hayatın gerçeklerini bilmiyorsun, şimdi kızsan da ileride bana teşekkür edeceksin evlat.” diyerek tercih listesinin ortasına parmak bastıklarını bilmeyen yoktur sanırım.
DİPLOMALI EŞEK OLMA SORUNSALI!
Öte yandan bu sürecin başka bir boyutu daha var: Diplomalı eşek olma sorunsalı. Hani büyüklerimizin bir lafı vardır: Oku baban gibi, eşek olma. -Bunu bazen virgülün yerini değiştirerek biraz esprili bir dille de söylerler.- Amaç okuyup bir meslek sahibi olmamız, aynı zamanda ve genellikle emir kipinde söylenen “ödevlerini yap, ders çalış” cümleleri arasında büyürken kendimizi sadece akademik anlamda geliştirmeyelim aynı zamanda sağduyulu bireyler de olabilmemizdir. Çünkü okumak bizi her anlamda geliştirecektir. Yalnız nasıl oluyorsa-aslında nasıl olduğu gayet ortada da onu da yazarsam bunun son yazım olmasından çekiniyorum, varın gerisini siz anlayın.- günümüzde gösterilen onca çabaya rağmen, girilen sınavlar ve bu sınavlara hazırlık süreçlerinden bahsediyorum,-herkes olmasa da- bir şekilde hem diplomalı hem de eşek olabiliyoruz. İlkokulda kendimizden büyük çantaları taşıyıp, ödevlerimizi düzenli yapmakla başlıyoruz her şeye. Karnelerimizin kişisel ve sosyal beceriler kısmını bir kenara atıp sadece derslerin yazılı olduğu bölüme odaklanıyoruz. Sonrasında yaptığımız tek şey de makine gibi çalışmak, çalışmak, çalışmak. Bu uğurda yeri geliyor saçları döküyoruz yeri geliyor muhteşem vücut ölçülerimizden vazgeçiyoruz. -Nasıl oluyor bu demeyin, habire ders çalışırken bir yandan da homini gırtlak yeme suretiyle beden ölçüleri de fizik kuralları eşliğinde küreselleşiyor haliyle, üstelik günümüzde annelerimizin ev yapımı abur cuburlarının yerini bilimum katkılı ve süper kalorili abur cuburlar almıştır.- Bu çalışma temposu öyle bir hale geliyor ki arkadaşlarımızla vakit geçirmek, sinemaya gitmek, oyun oynamak ya da hiçbir şey yapmadan yayılıp yatmak gibi normal olan şeyleri “bunu yapmak yerine bilmem kaç soru çözerdim” ya da “ben burada bunu yaparken bir yerlerde soru çözen rakiplerim var” diyerek lüks olarak algılamaya başlıyoruz. Birbirimizle girdiğimiz rekabetten ve sadece derslerle ilgilendiğimiz için bozulan sosyal ilişkilerimizden bahsetmiyorum bile… İstediğimiz- ya da istediğimizi düşündürüldüğümüz- noktaya gelmek için daha da yükselmeli ve yükselirken arkamızda neler bıraktığımıza da bakmamalıyız yoksa mazallah, bir anda-muhtemelen hırsımızın zayıf olduğu bir an- yükselmemizden daha önemli gelebilirler. Bu süre zarfında da annelerimizin çay partilerine, kadın günlerine falan konu oluyoruz. Seninki takdir getirdi mi bu dönem? Benimkine öğretmeni takmış, teşekkür alabildi ancak. Daha altımız bezliyken ayaklarımız üzerinde durur durmaz koşmaya başlamak gibi bir şey bu. Nam-ı diğer ”bir mesleğin olsun da insan olmasan da olur”a doğru koşmak.
Ülkenin en iyi üniversitelerinden birine dereceyle girip, “İstediğim her şeyi yaptım, gezdim tozdum, biraz soru çözdüm ama kendimi helak etmedim.” diyen kaç öğrenci vardır ki? Zaten onca sınav bu en iyileri- bu “iyi” denen şey de neyse artık- seçebilmek için değil mi? Üniversite kontenjanları bile bunu göstermiyor mu?
İşte bunları göz önüne aldığımda, tercih programlarında ya da seminerlerde yararlı ne söylenirse söylensin, kim bunları uygular ki? Aile çocuklarının getirdiği karnelere ve sınav sonuçlarına çocuk da senelerce en yüksek puanlara odaklanmış, üniversite denen şeyin sosyal olanakları olan bir yer olduğunu bilmeyen öğrenciler bile var. Bu nedenle kazandıktan sonra“Senelerce bunun için mi çalıştım?” diyerek hayal kırıklığına uğrayanlar da var.
Günümüzde başarılı- genelde başarıdan da anladığımız akademik başarı ve iş başarısı- olabilmek için ne çocuk oluyoruz ne genç, ileride daha rahat yaşamak için şimdi biraz kendimiz hırpalayalım diyoruz ya da bize dedirtiyorlar. Hatta buna kendimizi öyle bir kaptırıyoruz ki insanlığımızı da unutup diplomalı eşek olduğumuz bile oluyor… Hepimiz hayatımızda en az bir kere birileri için“Okumuş ama adam olamamış.” dendiğini duyarız. Bir gün eğer bu tavsiyeler -hani yukarıda bahsettiklerim- doğrultusunda seçimler yapan öğrencilerin ve onlara bilinçli olarak destek olan velilerin çoğunlukta olduğu bir Türkiye görürsem, şimdilik bu bir ütopya gibi görünse de, sanırım işte o gerçekten gelişmiş bir Türkiye olacaktır.
Başak SULTAN
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Eğitim, SON DAKİKA
LYS’lerde “puan hesaplamasıyla” ilgili iddia ortalığı karıştıracak. İddiaya göre liselerin Türkçe matematik bölümü öğrencilerinin Matematik Fen (MF), sosyal bölüm öğrencilerinin de Türkçe Matematik (TM) puanlarının hesaplanması unutuldu. Hesaplamanın düzeltilmesiyle LYS’lere giren 870 bin öğrencinin başarı sırası değişecek. Sınavda elendiği belirtilen 200 bin öğrencinin de yaklaşık 100 bini barajı aşarak tercih yapma hakkı kazanacak.
GEÇEN yıl şifre tartışmaları, bu yıl KPSS’de “soruların sızdırılması” iddialarıyla gündeme gelen ÖSYM’- nin başı bu kez Lisans Yerleştirme Sınavları’na (LYS) katılan adayların “puan hesaplarındaki unutkanlıklarla” derde girecek. İddialara göre liselerin Türkçematematik alanlarındanmezun olan öğrencilerinMatematik Fen (MF), sosyal bilimler bölümlerindenmezunların da Türkçe-Matematik (TM) puanlarının hesaplanması unutuldu. Hatanın düzeltilmesiyle 870 bin öğrencinin başarı sırası değişecek. LYS’de 180 puan barajını aşamadığı için elendiği belirtilen yaklaşık 200 bin öğrenciden 100 bini de barajı aşarak, tercih hakkına kavuşacak.
39 SAATTE HESAPLADI
18 Temmuz’da Danıştay’ın üniversite yerleştirme puanlarında bireysel başarının kullanılmasını durdurma kararı üzerine ÖSYM, aynı gün saat 17.30’da yerleştirme puanlarını yeniden hesaplamaya başladı. Bu kez puanlarda okul başarısını yansıtan Ağırlıklı OrtaöğretimBaşarı Puanı (AOBP) dikkate alındı. Yaklaşık 39 saat sonra 20 Temmuz Cuma günü saat 08.30’da da sonuçlar duyuruldu.
DAĞILIM ELE VERDİ
ÖSYMyerleştirme sonuçlarıyla birlikte adayların puansal dağılımlarını da sitesinde ilan etti. Ancak bu tablolar incelendiğinde iki yıldır sınava giren öğrenci sayısının yaklaşık aynı olmasına rağmen barajı aşanların sayısında öğrencilerinmezuniyet alanlarına göre “çarpıcı değişiklikler” olduğu dikkat çekti. ÖSYM’nin yayınladığı tablolara göre 180 ve üzerinde puan alan adayların okul türü ve alanlarına göre dağılımına bakıldığında en çarpıcı sonuçlardan biri MF puanları da hesaplanan Türkçematematik bölümlerindenmezun öğrencilerde görüldü. 2011 yılındaMF puan türlerinden biri olanMF-1’de Türkçematematik alanında baraj geçenlerin sayısı 139 bin 494. Ancak bu yıl sayıları 26 bin 711. Geçen yıl MF-2’de aynı gruptan barajı geçen sayısı 103 bin 448 iken, bu yıl sayıları 4 bin 726’ya düştü. Bu puan grubundaki gariplikMF-3 ve MF-4 puan türlerinde de sürdü. Geçen yılMF-3 puan türünde 104 bin 868 Türkçematematik alanından öğrenci barajı aşarken, sayıları bu yıl 4 bin 820 oldu.MF-4 puanında ise geçen yıl 132 bin 738 öğrenci barajı geçti, bu yıl ise sayıları yalnızca 12 bin 146.
TM’DE DE SÜRÜYOR
Çelişki liselerin sosyal bölümlerinden mezun olan ve Türkçe Sosyal (TS) puanlanlarıyla tercih yapacak öğrencilerin TMpuanlarında da görüldü. Geçen sene bu öğrencilerin sayısı TM-1 puan türünde 89 bin 78 iken, bu yıl sayı 7 bin 795 oldu. Geçen yıl TM-2 puanında 180 barajını aşan sosyal öğrencilerinin sayısı 100 bin 718 iken, bu yıl sayıları 9 bin 344’e düştü. TS-3 puan türünde ise geçen yıl 113 bin 107 olan sosyal öğrenci sayısı bu yıl 19 bin 539.
2011 puan tablosunda sayılar yüz binlerde
2011’de Türkçe matematik bölümü öğrencilerinden MF puanı hesaplananların sayısı 103 bin ile 139 bin arasında. Sosyal öğrencilerinden TM puanları hesaplananların sayısı da 89 bin ile 113 bin arasında.
2012 puan tablosunda sayılar binlerde
2012 yılında aynı öğrencilerden MF puanı hesaplananların sayısı 4 bin ile 26 bin arasında değişirken TM puanları hesaplananların sayısının ise 7 bin ile 19 bin arasında olduğu görülüyor
2010’da da TM öğrencilerinin MF-4 puanı unutulmuştu
2010 yılında yapılan LYS’nin ardından da liselerin Türkçe matematik alanlarından mezun olan öğrencilerin MF-4 puan türlerinin hesaplanmadığı ortaya çıkmıştı. Aynı yıl 32 üniversitede 49 programda görme engellilerin başarı sıraları ve puanları kılavuza konarak, hata yapılmıştı.
Tercih süreci bugün başlıyor
HESAPLAMALARLA ilgili iddialar tartışılırken Lisans Yerleştirme Sınavları (LYS) ve Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) sonucunda barajları aşan ve yerleştirme puanları hesaplanan adaylar için de tercih süreci bugün başlıyor. Tercih dönemi 3 Ağustos’ta son bulacak. Tercihler için kullanacağınız ancak yeniden hazırlanan 2012 Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu’na sahip olmanız gerekiyor. Bu kılavuzu ÖSYM’nin internet sitesinden edinmeniz gerekecek. Ancak dün henüz bu kılavuz ÖSYM’nin sitesine konmamıştı. ÖSYM kılavuzu başvuru merkezlerine de örnek olarak gönderecek. Kılavuzun dağıtımı ve satışı yapılmayacağı için asıl başvuru kaynağı da internette yayımlanan hali olacak.
İNTERNET KULLANMAYIN
ÖSYM’nin yaptığı açıklamaya göre belirlenen süre içinde tercihlerinizi internet aracılığıyla kendiniz gönderebilirsiniz. Ancak internet kullanımında deneyimli değilseniz ya da yanlış yapmaktan endişe duyuyorsanız tercihinizi başvuru merkezleri yani ortaöğretim kurumları, ÖSYM Sınav Merkezi yöneticilikleri ve ÖSYM Büroları aracılığıyla yapmanız gerekecek. . Bu kurumlardan randevu alarak, başvuru işleminizi gerçekleştirebilirsiniz. Tercih yapmak için bankaya ya da başka bir kuruma herhangi bir ücret yatırmayacaksınız.
30 üniversite yazabilirsiniz
DİKKAT etmeniz gereken nokta başvurunuzu internet üzerinden yaptığınızda tüm sorumluğun da size ait olacağı. Bu nedenle internet üzerinden yapacağınız başvuruda hata yapmamanız gerekiyor aksi halde yaptığınız başvuru geçersiz sayılır. ÖSYM, tercihler için süreyi uzatmayacağını da açıkladı. Bu nedenle seçeceğiniz programları belirlemeniz ve belirlenen tarihler arasında başvurunuzu yapmanız gerekiyor. Eğer tercihlerinizi başvuru merkezi aracılığıyla yapacaksanız zamanında başvuru merkezlerine gitmelisiniz. Eğer internet üzerinden bireysel olarak tercihlerinizi gönderecekseniz de “Tercihleriniz sistem tarafından başarıyla kabul edilmiştir” uyarısını mutlaka görmeli ve yazıcıdan tercih listenizi almalısınız. Bu yıl da adayların 30 tercih yapma hakkı bulunuyor. Dilerseniz bu 30 tercihin tümünü kullanabilirsiniz. Ancak tüm tercih listesini kullanmak zorunda değilsiniz. Çünkü istemediğiniz bir programa yerleşebileceğiniz, gitmeseniz yani kayıt yaptırmasanız bile gelecek yıl sınava girdiğinizde Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı Puanı’nızın (AOBP) çarpılacağı katsayının yarıya düşeceğini unutmayın. O yüzden sadece girmek istediğiniz programları tercih listenize koymakta yarar var
‘200 BİN ÇOCUK YOK OLMUŞ GÖRÜNÜYOR’
BAHÇEŞEHİR Üniversitesi Rektör Danışmanı Turgay Polat, LYS’lerde Türkçe matematik ve sosyal alanlardaki öğrencilerin TM ile TS puanlarının hesaplanmasında aynı çelişkiyi gördüklerini ve ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir’e ilettiklerini, inceleyecekleri bilgisini aldıklarını söyledi. Polat’ın değerlendirmesi şöyle: “Bu durum ‘Bu yılın sınavı çok zordu’ denilerek açıklanamaz. Liselerde Türkçe sosyal bölümlerinden mezun olanların MF, sosyal bölümlerinden mezun olanların da TM puanlarının hesaplanmasının unutulduğunu düşünüyorum. Örneğin geçen sene Türkçe Matematik (TM) puanlarıyla tercih yapacak öğrenci sayısı 645 binlerin üzerine çıkarken bu yıl sayı 401 binler civarında. Yüzde 50 azalma var. 200 bin çocuk yok olmuş görünüyor. TM puanıyla tercih yapacak çocuklar LYS’de matematik ve edebiyat coğrafya sınavlarına girdi. Matematik sınavına girdikleri için MF puanlarının da hesaplanması gerekiyordu. İşte bu TM grubu öğrencilerinden bir grubunun MF puanının hesaplanmadığını düşünüyorum. Bunu öğrencilerin eline geçen sınav sonuç belgelerinde de görüyoruz. Geçen yıl 390 ortalama puanla TM öğrencisi 100 bininciydi. Bu sene aynı puanla 40 bininci. Terslik var, tek açıklaması bazılarının puanları hesaplanmadı. Bir başka çelişki de liselerin Türkçe sosyal bölümlerinden mezunlar için geçerli. Onların da TM puanlarının hesaplanmaması söz konusu. Çünkü bu öğrenciler de TS puan türü için edebiyat coğrafya ile sosyal bilgiler sınavlarına girdiler. Bu durumda edebiyat coğrafya sınavına girdiklerinden TM puanları hesaplanır. Onların bir grubunda da bu puan türü hesaplanmamış görünüyor. Bu durumu ÖSYM’ye anlattık. Bu hata ortaya çıkınca LYS’lere giren 870 bin adayın başarı sırası değişir. Barajın altında kaldığı belirtilen 200 bin öğrencinin yaklaşık 100 bini barajı aşar, tercih hakkı kazanır.”
‘870 BİN ADAYIN SIRASI DEĞİŞİR’
İSTANBUL Kültür Üniversitesi AR-GE Bölümü Başkanı Burak Kılanç da tablolardaki dağılımlara baktığında “içinin rahat olmadığını” söyleyerek, “Bu rakamları anlayamadık. ÖSYM açıklama yapmalı ve adayların da bizim de içimiz rahat etmeli. Puanlar yeniden hesaplanırsa 870 bin adayın başarı sırası da değişir. Barajına altında kalanlar da barajı aşar, tercih hakkı alır” dedi.
‘ALGORİTMA HATASI OLABİLİR’
KÜLTÜR Dershaneleri Rehberlik Genel Koordinatörü Salim Ünsal, “Çok ciddi sorun görünüyor. Hesaplama algoritmasında bir hata olabilir. Yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. Bu sonuçlar mantıklı ve makul değil. Yeniden hesaplanırsa barajı geçenlerin sayısı ve tüm öğrencilerin başarı sıraları değişir. Bu da her şeyin altüst olması demek. Geçen yıla göre 30-40 daha az neti olanın puanı fazla. Hesaplamanın doğru olmadığına ilişkin şüphe var” diye konuştu.(MİLLİYET)
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Eğitim
Okulun açılışı, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Şişli Kaymakamı Mehmet Öklü ve Bayındırlık ve İskan eski bakanı Prof.Dr.Onur Kumbaracıbaşı tarafından gerçekleştirildi.
İstanbul Şişli Vakfı (İŞVAK) bünyesinde eğitim verecek olan okulda Moda Tasarımı, Bankacılık ve Sigortacılık, Yerel Yönetimler, Sağlık Kurumları İşletmeciliği, Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı, Mimari Restorasyon, Yaşlı Bakımı, Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik, Çocuk Gelişimi, Saç Bakımı ve Güzellik Hizmetleri gibi bölümler yer alıyor. Açılışta bir konuşma yapan Sarıgül, “Şişli’deki başarılı çocuklarımız bu okulumuzda burslu okuma imkânı bulacaklar. Aynı zamanda, çocuklarımızın okurken bölgemizdeki işyerlerinde de çalışma olanağı bulmaları için çalışacağız. Şişli Meslek Yüksekokulu ile özellikle başarılı ve ekonomik gelir düzeyi düşük ailelerin çocuklarına burslu eğitim vermeyi hedefliyoruz” dedi.
Okulun öğrenci kapasitesinin yüzde 70’ine yakınının, başarıları ve ihtiyaçları ölçüsünde burslu olarak okutulması planlanıyor. Eğitim görecek öğrenciler, okulun sağlayacağı bağlantılar ile eğitim hayatları boyunca bölgedeki firmalarda staj yapma olanağı bulacaklar.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...