5053873217 [email protected]

ÖĞRENCİ ANDI TARİH OLDU

Kamuda başörtüsü yasağı ve öğrenci andı tarih oldu.

Başbakan Erdoğan’ın 30 Eylül Pazartesi günü ‘demokratikleşme paketi’yle kamuoyuna duyurduğu düzenlemeler, Resmi Gazete’de yayımlandı.

Buna göre, kamuda çalışanların kılık ve kıyafetlerini düzenleyen 1982 tarihli yönetmelikte değişikliğe gidildi. Kadınlara iş kıyafetleri kapsamında başörtüsü yasağı getiren cümle ilgili maddeden çıkarıldı.

Aynı yönetmeliğin ‘Resmi kıyafet-üniforma giymek zorunda olanlar’ ibaresi de yeniden düzenledi ve içeriği ‘emniyet hizmetleri sınıfına mensup olanlar, hakimler, savcılar ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görev yapanlar’ şeklinde değiştirildi.

 

Milli Eğitim Bakanlığı yönetmeliğindeki Andımızın içeriğini ve ilkokullarda dersler başlamadan önce her gün okunmasını düzenleyen madde ise tamamen yürürlükten kaldırıldı.

Başbakan Erdoğan değişiklik sinyalini dün ‘paketteki idari düzenlemeleri bayrama yetiştireceğiz’ sözleriyle vermişti.

DERSANELERE 2014’DE RUHSAT VERİLMEYECEK

Vatan’dan İlker Akgüngör’ün haberine göre; Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı dershane tartışmasına son noktayı koydu: “1 Ocak 2014’ten itibaren dershanelerin ruhsatları yenilenmeyecek. Dershaneler artık yasal olarak da Milli Eğitim sistemi içerisinde yer almayacak”

Uzun bir süredir kapanıp kapanmayacağı tartışma konusu olan dershanelerin durumuyla ilgili Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı net tarih verdi. Bir televizyon kanalına konuşan Bakan Avcı, 2014-2015 öğretim yılında MEB sistemi içinde dershanelerin olmayacağını belirtti: “2014-2015 öğretim yılından itibaren dershane, Milli Eğitim sistemi içerisinde olmayacak. Şu anda MEB sistemi içinde. MEB’in ilgili yasasında dershaneler bir üst eğitim kurumuna hazırlamak üzere eğitim veren kurumlar olarak tanımlanıyor. Bu kalkacak. MEB sistemi içerisinde yasal olarak tanımlanmış dershane diye bir kurum olmayacak. Devam ederse biz tanımıyoruz. Bu piyasada MEB’in onaylamadığı, ruhsat vermediği ve denetlemediği kurumlara itibar edilmez. Yasal olarak MEB sistemi içinde olmalarını önleyen düzenlemeyi de yapacağız.”

Bakan Avcı dershanelerin ruhsatlarının Ocak 2014’ten itibaren yenilenmeyeceğini belirtti: “Dershaneler Ocak ayından itibaren ruhsatlarını alıyorlar. Bu yıl Haziran’a kadar şu anda dershanelerde öğrenim gören öğrenciler devam ediyorlar. Geçtiğimiz Ocak ayında bu dershanelere izin verilmiş. Dolayısıyla onlar da haklı olarak Ocak’ta aldıkları ruhsatlara dayanarak öğrenci almışlar, öğretmenlerle sözleşme imzalamışlar, yer kiralamışlar. 2014 Ocak ayından itibaren ruhsat verilmeyecek. Yasadan da dershane tanımı çıkarılınca daha esnetilmiş, standartları biraz daha aşağı çekilmiş koşullarda özel okula dönüşmeleri için teşvik edilecekler.”

Bakan Avcı dershanelerin Milli Eğitim sistemi içerisinde ‘etüt merkezi’ adı altında faaliyet yürütmesine de izin vermeyeceklerini söyledi.

MONTESSORİ YÖNTEMİ NEDİR?

İtalya’nın ilk kadın doktoru, pedagog ve antropoloji profesörü Maria Montessori (1870-1952) yüzyılın başlarında  her bir çocuğun bireyselliğine azami ölçüde uyan bir pedagoji geliştirir.

Bu, çocuğun bireysel becerilerine ve ilgi alanlarına, bireysel öğrenme hızına ve karakter özelliklerine uygun bir pedagojidir.

 

1899’da Roma’da zeka geriliği olan tüm çocukların yollandığı yeni orthophrenic okulunda yöneticiliği sırasında zihinsel eksikliğin sıklıkla pedagojik bir problem olduğuna hüküm verir.

Zihinsel engellilerin eğitimi konusunda aradığı bilgileri Itard ve Séguin’in çalışmalarında bulur ve bu yöntemleri temel alarak kendi yöntemini geliştirir. Eğittiği bir grup engelli çocuk devlet yeterlilik sınavlarında normallere yakın bir başarı gösterir.

Herkes bu başarıdan dolayı mutludur, ancak Dr. Montessori bundan o kadar etkilenir ki zekâ seviyeleri normal olan sağlıklı  çocukların nasıl olup da engelli çocuklarla karıştırılacak kadar istikrarsız olabileceklerini anlamaya çalışır.

6.Ocak.1907 Montessori ilk çocuk evini kurar: Casa dei Bambini

 

Maria Montessori 1907 yılında ilk çocukevi “Casa dei Banbini”de engelli olmayan çocuklarla çalışmalarında yaptığı gözlemlerde çocukların nelerden hoşlandıklarını ve nelerden hoşlanmadıklarını saptar.

Maria Montessori çocukların;

  • ödüllerden
  • cezalardan
  • yetişkin tarafından programlanmış eğitimden
  • oyuncaklardan
  • şekerlemelerden
  • öğretmen masasından
  • toplu derslerden

hoşlanmadıklarını,

  • özgür seçimden,
  • hatalarını kendilerinin denetiminden,
  • • hareket etmekten,
  • • sessizlikten,
  • • sosyal ilişkilerini kendileri tarafından kurulmasından,
  • • çevrenin düzenli ve temiz olmasından,
  • • özgür faaliyete dayalı bir disiplinden,
  • • kitapsız okuma ve yazmadan
  • • alıştırmaların tekrarından,

hoşlandıklarını gözlemledi.

Eğitim sistemini çocuktan yola çıkarak kurdu.

Bu, başka eğitim sistemleriyle karşılaştırıldığında çocuklara sağlanan olanaklar sayesinde, kendi seçimlerinin eğitimcinin onları isteklendirmesinin yerine geçtiği kendi eylemleri sonucu hataların denetlenebildiği bir eğitim sistemidir.

Montessori eğitimi temelde kişiliğin oluşumu üzerinde durmaktadır.

Maria Montessori bunu açıkça şu şekilde ifade etmektedir: “Eğitimde metot değil, insan kişiliği göz önüne alınmalıdır.”

  • Çocuk, özeldir, tektir.
  • Kendine has bir varlıktır.
  • Çocuk etrafındaki maddesel dünyayı absorbe eder, gelecekte yetiştireceği kişi modelini biçimlendirir.
  • “Çocuk, insanların mimarıdır.” Bu mimarlar farkında olmadan içlerindeki inşa planına uyarak kendi ritimleri doğrultusunda kendilerini geliştirmeye çalışırlar.
  • Bu gelişime yetişkinler etki edemezler çünkü onlar inşa planını bilmemektedirler. Ancak, bir yetişkinin zamansız müdahalesi ya bu inşa planını tahrip edebilir ya da yanlış bir yöne yönlendirebilir.
  • Montessori Eğitiminin temel taşlarından birisi hazırlanmış çevredir. Çocuklar hazırlanmış çevredeki Montessori materyallerinden, bireysel ilgi ve eğilimine göre bağımsız olarak seçim yaparlar.
  • Montessori okullarında çocuklar, istedikleri materyalle, istedikleri zaman, istedikleri yerde calışırlar.
  • Çocuklara istedikleri kadar tekrar etme imkanı sunulur. Erken öğrenen yeni bir çalışmaya geçebilecektir, çünkü öğrenmede herkesin farklı bir ritmi vardır.
  • Materyallerdeki hata kontrolü çocuğun kendi hatasını bulmasıyla gerçekleşir. Başka birinden uyarıya, onaya ve düzeltmeye gerek kalmaz. Kendi kendisini düzeltmesine olanak sağlar. Böylece yetişkinden bağımsızlaşmak doğal olarak gerçekleşir.

Çocuğun güçlü bir karakterde yetişmesini sağlamak için “bir bakıma fiziksel ve ruhsal bir hijyene” ihtiyaç vardır. Bu durumda yetişkinlerin görevi çocuğun içindeki yeteneği ve gizil gücü uyandırmak ve onları gelişim sürecinde desteklemektir.

Montessori okullarında çocuklar, istedikleri materyalle, istedikleri zaman, istedikleri yerde calışırlar. Dolayısıyla Montessori yönteminin özü, çocuğa önceden hazırlanmış bir çevrede kendi kendini geliştirebileceği şekilde hareket ve faaliyet özgürlüğü tanımayı amaçlayan, kendi kendine oluşan ve gelişen bir yöntem ve sistem anlayışıdır.

“Çocuğa hazırlanmış bir çevrede, çocuğun kişiliğini oluşturması için özgürlük tanıyan, kişiliğinin gelişim sürecini destekleyen, çocuğun kendi onuru içerisinde bireyselleşmesi ve sosyalleşmesini ciddiye alan, bireye özgü adil bir eğitimdir.

 

ANDIMIZ KALDIRILDI MI?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, demokratikleşme paketini açıkladı.

Erdoğan, “İlkokullardaki öğrenci andı uygulamasını kaldırıyoruz. Geçen yıl orta okullarda bu uygulamayı kaldırmıştık. Şimdi de ilk okullarda kaldırıyoruz.” diye konuştu.


Bu kararla ilk ve ortaokullarda 80 yıldır devam eden uygulama kaldırılmış oldu.

Erdoğan ayrıca, “Özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitim verilmesini mümkün hale getiriyoruz.” dedi.

 

KOÇ ÜNİVERSİTESİ TAHLİYE Mİ EDİLECEK?

1995 yılında Koç Üniversitesi’ne tahsis edilen alan, 2005 yılında İdare Mahkemesi’ne açılan dava sonucunda Orman Bakanlığı’nın mülkiyetine geçti.

Bu tarihten sonra söz konusu ormanlık alanda 8 yıldır kiracı konumunda olan Koç Üniversitesi’nden alınması kararlaştırılan kira bedeli tahsil edilmediği için son çare olarak haciz ya da tahliye sürecine girilecek.

Star’ın haberine göre, Koç Üniversitesi’ni tahliyenin eşiğine getiren süreç şöyle gelişti. 2005 yılında açılan dava sonucu arazinin kullanımı Orman Bakanlığı’na geçti. Bunun üzerine bakanlık, Koç Üniversitesi’nden bu alanı boşaltarak binaları teslim etmesini istedi. Ancak üniversite bu talebe itiraz ederek İstanbul İdare Mahkemesi’ne dava açtı. Üniversitenin davayı kazanması üzerine boşaltma ve tahliye durduruldu.

Bunun üzerine Bakanlar Kurulu’nda Orman Bakanlığı’nın talebi üzerine ‘Koç Üniversitesi’nden kira alınarak alanda kalması’ kararlaştırıldı. Arazinin kiralık statüsünde değerlendirilmesinin ardından Koç Üniversitesi’nden kira bedelini ödemesi istendi.

Kira bedeli en az 20 milyon lira Ancak elde edilen bilgiye göre üniversite 2005 yılından bu yana sadece 2012 yılına ait kira bedelini ödedi. 8 yıllık süre içerisinde sadece bir yıllık kira bedelini ödeyen üniversitenin kira bedelini ise 500 bin TL olarak kendisinin belirlediği belirtildi.

Hem kira bedelinin düşük gösterilmesi hem de uzun yıllar ödenmemesi üzerine Orman Bakanlığı, ekspertiz incelemesi sonucu kıymet araştırması yaptırdı. Buna göre arazinin yıllık kira bedelinin ortalama 20 ile 30 milyon TL olduğu ortaya çıktı.

TÜRKİYE GENELİNDE VELİLER OKUL FORMASINI TERCİH ETTİ

Yıllardır hakkında en çok tartışmaların yapıldığı, eleştirilerin yöneltildiği, taleplerin olduğu ve bunun üzerine çeşitli düzenlemelerin gerçekleştirildiği konu, kılık kıyafet uygulaması.  Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), tartışmalara son vermek ve tercih kolaylığı sağlamak için ”serbest kıyafet” veya ”okul forması” seçimini velilere bırakarak, yeni bir uygulama başlattı. Türkiye genelinde okullarda kıyafet belirleme anketleri devam ederken, şuanki sonuçlara göre özel ve devlet okullarındaki öğrenci velilerinin büyük çoğunluğunun tercihi, okul forması yönünde oldu.

MEB’in aldığı yeni kararla okullarda kılık kıyafet uygulamasında yeni döneme geçildi. Bundan sonra veliler okul kıyafetlerinin belirlenmesinde etkin rol oynayacak.  Bakanlığın, öğrencilerin kılık kıyafetlerinin nasıl olacağını belirleyen mevzuatta yaptığı düzenlemeyle, 2013-2014 eğitim öğretim yılından itibaren okullarda serbest kıyafet veya okul forması uygulamasını belirleme kararı velilere verildi.

Tüm okullarda, okul yönetimi ve okul-aile birliğinin koordinatörlüğünde, yönetmelikteki sınırlamalara aykırı olmamak kaydıyla, velilerin yüzde 50’sinden fazlasının onayı anket yoluyla alınarak kıyafetler belirlenecek. Alınan karara göre, her bir okulda aynı tip kıyafet olması şartıyla öğrenciler ya okul forması ya da serbest kıyafet giyecek.

Özel okullar da ”okul forması” dedi
Yeni kayıt olan öğrenci velilerinin kıyafetlere ilişkin tercihleri kayıt işlemleri sırasında alındı. Ancak diğer öğrenci velilerinin kıyafet tercihleri ise eğitim öğretim yılının başladığı bu ilk hafta boyunca gerek okuldan gerekse okulların web siteleri üzerinden alınmaya devam ediyor.

Edinilen bilgiye göre, şuana kadar yapılan anket sonuçlarında velilerin tercihinin okul forması yönünde olduğu öğrenildi. Özellikle İstanbul ve Ankara’da, velilerin çoğunluğunun eğilimi, serbest kıyafet yerine okul forması yönünde.

Özel okullarda da tablo aynı şekilde sonuçlandı. Özel okullarda öğrencisi olan velilerin büyük çoğunluğu da tercihini okul formasından yana kullandı.

En çok düzenleme yapılan konulardan biri
Okullarda kılık kıyafet düzenlemesinin geçmişi çok eskilere dayanıyor. Okullarda kıyafet uygulaması, 1930’lu yıllarda siyah önlükle başladı, günümüze kadar pek çok değişikliğe uğradı ve üzerinde çokça tartışmaların yaşandığı bir konu oldu.

Ayrıca kılık kıyafet düzenlemesi, Milli Eğitim Bakanlığınca da hakkında en çok düzenleme yapılan konu olma özelliğini de taşıdı.

Siyah önlük uygulamasına, ”ilköğretim çağındaki çocukları psikolojik açıdan olumsuz yönde etkilediği” gerekçesiyle Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol döneminde 1990-1991 eğitim öğretim yılından başlanmak üzerine son verildi. Yerine ilkokul 1-5. sınıflarda ”deniz mavisi, lacivert, siyah ve gri” renklerden birisinin önlük rengi olarak seçilmesi kararlaştırıldı.

Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay ise bazı sorunların yaşanması nedeniyle yayımladığı genelgeyle mevcut düzenleme hakkında uyarıda bulundu. İlköğretim kurumlarının 6, 7 ve 8. sınıflarındaki öğrencilerin fiziksel ve ruhsal olarak ilk 5 sınıftaki öğrencilerden farklılık gösterdiğini hatırlattı. Kızların forma, ceket, etek, kazak; erkeklerin ceket, pantolon, gömlek, kravat, sıcak mevsimde sadece gömlek, soğuk mevsimde ceket altına kapalı yaka kazak giydiği belirtildi.

Yayımlanan genelgelerle okul kıyafetleriyle ilgili sorunların yaşandığı, velilerin şikayetlerinin olduğu hatırlatılarak, ”velilerin okul kıyafetlerini istediği yerden alabilecekleri” uyarısının okul kapı girişlerine asılması uygulaması başlatıldı.

İklim koşullarına göre de değişti
Milli Eğitim Bakanı Necdet Tekin de yayımladığı genelgeyle iklim koşullarına uygun giyim konusunda yoğun istek geldiğini belirterek, bu isteklerin değerlendirilerek ortaöğretim kurumlarındaki kız öğrencilerin siyah, füme, gri renk pantolon giyebileceklerini bildirdi.

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik de yayımladığı genelgeyle kılık kıyafet konusunda veli ve öğrencilerden yakınmaların yaşandığını belirterek, okul yönetimlerince yönetmeliklerde belirlenen özellikler dışında kılık kıyafet istendiğini, sık sık kıyafet değişikliğine gidildiğini, okulların anlaşmalı mağazalarda kıyafetlerin yüksek fiyatlarla satıldığı şikayetlerinin olduğunu kaydetti.

Çelik, şikayetler üzerine çok önemli olmadıkça öğrenci kıyafetlerinde değişikliğe gidilmemesi uyarısında bulundu.

Serbest kıyafet tercihe bırakıldı
Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu döneminde ise ”Okul Kıyafetleri Çalıştayı” yapıldı. Çalıştay sonunda elde edilen raporlarda, kılık kıyafetle ilgili genel çerçevenin Milli Eğitim Bakanlığınca belirlenmesi önerildi.

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer döneminde ise örencilerin kılık kıyafet yönetmeliğinde değişikliğe gidildi. Değişiklikle, ”öğrenciler, okul, sınıf ve şubelerde tek tip kıyafet giymeye zorlanamaz. Ancak, velilerin en az yüzde 60’ının muvafakatiyle, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın yaptığı yeni düzenlemeyle ise tüm okullarda serbest kıyafet veya okul formasının kıyafet olarak belirlenmesinin velinin yüzde 50’sinden fazlasının kararıyla alınması kararlaştırıldı.