Başarılı kadınlarla farklı konularda söyleşilere ev sahipliği yapan Marks & Spencer, bu hafta ‘’İyi Yaşam Aşkına’’ ileri anti-aging yaklaşımlarını ülkemizde ilk uygulayan Dr.Ayşegül Çoruhlu’yu ağırlayacak.
Alkali beslenme, alkali diyet, detoks ve vitaminler hakkında, beslenme alışkanlığınızı değiştirecek bir söyleşi için Marks & Spencer Bağdat Caddesi mağazasına davetlisiniz!
Selçuk Basa’nın “Amorf” albümünden Yasak Aşklar (feat. Ajda Pekkan) ve Bir O Yana Bir Bu Yana parçaları iTunes’da
Fotoğraf çekimleri Mehmet Turgut tarafından gerçekleştirilen “AMORF” albümünün tümü 05 Şubat 2016 Cuma günü iTunes‘dan indirilebilir. DMC etiketi ile çıkan albüm 12 Şubat 2016 Cuma günü tüm dijital platformlarda ve müzik marketlerde yer alacak.
DMC etiketi ile çıkan ve tamamını kendi bestelediği şarkılardan oluşan “Amorf” albümünün prodüktörlüğünü de üstlenen Selçuk Basa, ilk albümü “Aşk Bekler mi?” ve “Huzursuz” isimli single’ının ardından çıkardığı ve onbir şarkıdan oluşan “Amorf”u; “1980’lerin yansımalarına egzotik bir dokunuşla ortaya çıkan ve pop, caz, rock ve funk tınılarını harmanlayan bir efor” olarak tanımlıyor.
Düzenlemeleri Selçuk Basa, Burçin Büke, Emin İnal, Ferhat Hasanoğlu ve Behsat Boran’dan oluşan Amorf Project üyeleri tarafından yapılan şarkıların tümü canlı kaydedildi. Toplam onbir parçadan oluşan “Amorf” albümü, sözleri Yağmur Başar’a ait olan “Faydasız”, “O’nsuz” ve “Uykusuz”; sözleri Selçuk Basa’ya ait olan “Sınırsız”, “Cevapsız”, “İmkansız”, “Huzursuz”, “Yasak Aşklar”, “Bir O Yana Bir Bu Yana” ve “Amorf” isimli şarkılardan oluşuyor. Berkay Özideş, Barış Bölükbaşı, Aytun Gelgin, Halil İbrahim Işık ve İstanbul Strings albüme katkıda bulunan diğer müzisyenler.
Albümün sürprizi ise; Selçuk Basa’nın “Yasak Aşklar” isimli şarkısına Türk pop müziğinin Süper Starı Ajda Pekkan’ın yaptığı vokal.
Kış hastalığı olarak bilinen zatüre, kronik rahatsızlığı olanlarda daha ağır seyreden ve zaman zaman ölümle sonuçlanabilen ateşli bir hastalıktır. Kış mevsiminde sıklıkla görülen ve ağır geçen griplerin zatüreye ortam hazırladığını söyleyen Liv Hospital Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ferah Ece zatüre ile ilgili merak edilenleri anlattı.
Zatüre neden ortaya çıkar?
Akciğer lobunun iltihaplanması şeklinde ortaya çıkan, eşlik eden başka bir hastalığı olmayan hastalarda, günlük yaşamı sırasında görülebilen, kronik bir rahatsızlık sahibi olan kişilerde daha ağır bir şekilde seyreden ve zaman zaman ölümle sonuçlanabilen ateşli bir hastalıktır. Bu hastalıkta akciğerlerde bulunan hava kesecikleri iltihaplı bir sıvıyla dolduğundan akciğerlerin görevi olan oksijen alışveriş işlevi bozulur ve bu nedenle kanda oksijen düzeyi azalır. İltihaplanmaya virüs, bakteri veya mantar gibi mikroorganizmalar neden olur.
Bulaşıcı mıdır?
Zatürreye neden olan bu mikroplar kişiden kişiye, yakın temas sonucu bulaşırlar. Hastalığın sağlıklı kişilere bulaşması, öksürük, aksırık ya da hasta kişilerin konuşması sırasında havaya yayılan damlacıkların doğrudan solunması yoluyla gerçekleşir. Kalabalık yerler, kapalı alanlar, insanların toplu hâlde yaşadığı okullar, askeriye ve yurtlar zatürrenin bulaşma olasılığının fazla olduğu yerlerdir. Alkol uyuşturucu maddeler, sigara ve kötü hayat şartları, ağır grip zemin hazırlayan etmenlerdendir.
Grip zatüreye çevirebilir mi?
Ağır geçen grip hastalığı zatüreye ortam hazırlar, vücudu aşırı ölçüde zayıf düşüren hastalıkların seyri sırasında da zatüre ortaya çıkar.
Tedavisi nedir?
Tedavide antibiyotikler, gerekirse antiviral ajanlar, ateş düşürücüler kullanılması, oksijen alınması, su kaybını karşılayacak ölçüde sıvı alınması, yatak istirahati, bol vitaminli ve yüksek kalorili diyet ile hastanın çok iyi beslenmesi gerekir.
Nasıl korunmak gerekiyor?
Grip hava yolu ile bulaşan bir hastalık olduğundan, grip virüsüne yakalanmış insanların öksürme ve hapşırmaları ile ortama saçtıkları virüslerden korunmak için maske kullanmak en etkili yoldur.
Toplu taşıtlar, sinema, tiyatro gibi kalabalık yerlerde havalandırmanın iyi olmasına dikkat etmek, temizliğe özen göstermek gibi tedbirlerle gripten korunmak mümkün olabilir.
Stres, vücut direncini azalttığı için hastalıklara da zemin hazırlayan en önemli etkenlerdendir. Bu nedenle, çeşitli yollar ile stresten uzaklaşmak sağlıklı kalmayı da beraberinde getirecektir.
Sigara içmemek, düzenli uyumak alınacak diğer önlemler arasında sayılabilir
Kar yağışı ve beraberinde gelen buzlanma dışarıda yürümeyi tehlikeli hale getiriyor. Özellikle buzlu kaldırımlarda ve üst geçitlerde yürümek, kayarak düşme sonucunda ciddi yaralanmalara sebep olabiliyor.
Karlı havalarda dışarı çıkmadan önce bir takım önlemler almak gerekiyor. Memorial Ankara Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Hakan Özsoy, karlı ve buzlu zeminde yürürken dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.
Mermer ve granit zeminlere dikkat!
Kar yağarken ve sonrasında don olaylarının yaşandığı dönemlerde dışarıda yürürken çok dikkatli olmak gerekmektedir. Bu havalarda yürürken aniden kayıp sakatlanmamak için zemin mutlaka kontrol edilmelidir. Özellikle mermer ve granit zeminler kar yağdığında çok daha kaygan bir hale gelmektedir. Üst geçitler ve merdivenler de kayma ve düşme riskinin en yüksek olduğu yerlerdendir. Bu nedenle karlı havalarda üst geçit veya merdivenleri kullanırken; mutlaka trabzanlardan destek alınmalı, adımlar yan yana yani ayakkabı tabanının tümünün yere basacağı şekilde atılmalıdır.
Hava ayaz olsa da eller cepte olmamalı
Denge sorunu olanlar, ileri yaştaki kişiler ve görme problemi olanlar karda yürürken iki kat daha fazla özen göstermelidir. Bu kişiler karda dışarı çıkmak zorunda oldukları zaman, ellerine baston gibi bir destek alarak yürümelidir. Ayrıca buz tutan yerlerden değil de, daha çok kar olan yerlerin üzerinden yürümek kayma riskini biraz azaltacaktır. Eller cepteyken düşülürse, kafayı çarpma riski daha fazladır. Bu nedenle karda yürürken eller kesinlikle cepte olmamalıdır.
Ayakkabıya çorap geçirmek kayma riskini azaltıyor
Kaygan zeminlerde yürürken düşme riskini azaltmak için bazı önlemler almak gerekmektedir. Bu noktada öncelikle ayakkabı seçimine dikkat edilmelidir. Altı tırtıklı ya da kauçuk tabanlı ayakkabılar kaymaya karşı daha dayanıklıdır. Kösele ayakkabılar ve yüksek topuklu ayakkabılar ise karda kaymayı kolaylaştırır. Bu nedenle karlı ve buzlu havalarda bu tarz ayakkabılar giyilmemelidir. İş nedeniyle bu tarz ayakkabılar giymek zorunda olan kişiler, iş yerine gidene kadar kaydırmaz tabanlı bir ayakkabı giymeli ve ofise varınca ayakkabılarını değiştirmelilerdir. Kaydırmaz zeminli ayakkabılar da buz zeminde kayabilirler. Bu nedenle özellikle yerlerin buz tutuğu dönemlerde ayakkabının üzerine çorap geçirmek buzda kayma riskini azaltacaktır. Özellikle kadınların giydiği diz altı ince çoraplar çok ince ve pürüzlü bir yapıya sahip olduklarından kaymaya engel olabilirler.
Tüm önlemleri almanıza rağmen kayıp düştüyseniz…
Öncelikle düştükten hemen sonra ayağa kalkmaya çalışılmamalıdır.
Bir süre yerden kalkmadan beklenmeli, kol ve bacak gibi uzuvlar hareket ettirilerek kontrol edilmelidir.
Yaralanan kısım vücudun üst kısmında ise yavaşça ayağa kalkıp en yakın sağlık kurumuna gidilmelidir.
Vücudun alt kısmında yani kalçada ya da bacaklarda bir sakatlanma söz konusu ise, hiç hareket etmeden sağlık ekiplerine haber verilmelidir. Kırık olan bacağı hareket ettirmek veya üzerine basmak kesinlikle doğru değildir.
Kırık olan bölgede dışardan görülebilen belirgin bir şekil bozukluğu varsa yumuşak hareketlerle düzeltilip, sağlık ekiplerini beklenmelidir.
Kitabını yaşadıklarından yola çıkarak yazdığını söyleyen Başak Sayan, “Yazarlık çocukluk hayalimdi. Bir cesaret yazdım ve sevildi. Şimdi yeni kitaplarım yolda…” dedi. Murat Vardal imza günü sırasında eşi Başak Sayan ve okurlarının bol bol fotoğraflarını çekti
Oyunculuğunun yanı sıra yazdığı kitaplarla da adından söz ettiren Başak Sayan, son kitabı ‘Kelebeğin Kaderi’nin Trump Alışveriş Merkezi D&R mağazasındaki imza gününde hayranlarıyla buluştu. Ekonomist olan eşi Murat Vardal’ın da katıldığı imza gününde Başak Sayan’ın mutluluğu yüzünden okunuyordu. Eşinin de çok yoğun çalıştığını belirten Başak Sayan, hafta sonlarını birbirlerine ayırdıkları için imza gününde eşinin kendisini yalnız bırakmadığını söyledi. Murat Vardal imza günü sırasında bol bol eşiyle okurlarının fotoğrafını çekti.
Kitabı yazarken kendi yaşadıklarımdan yola çıktım
Son kitabı “Kelebeğin Kaderi”nin bir buçuk sene önce kafasında şekillendiğini söyleyen Başak Sayan, “Kitaba başlamadan bir süre önce yaşadığım bazı beni üzen olayların aslında eşimle beni bir araya getirmek için oluşturulduğunu fark ettim. Yaşadığımız her şey bir sebepten meydana geliyor, hiçbir şey tesadüf değil. Daha sonra etrafımdaki insanların hayatlarına baktım ve onların da geçmişte üzüldükleri şeylerin aslında onları bambaşka bir noktaya getirmek için yaşandığını gördüm. Bunu fark etmemle birlikte de hikaye kafamda oluşmaya başladı. Kitaptaki karakterler de hepimiz gibi hayatında bazı sorunlar yaşamış, çok üzülmüş, kendini haksızlığa uğramış hisseden insanlar…”
Çocukken hayalim yazar olmaktı
Çocukken ilk hayalinin ileride yazar olmak olduğunu belirten Başak Sayan, “Ben kendimi bildim bileli hep bir şeyler yazıyordum. Hatta ilkokuldayken de öyküler yazardım. Çocukken geleceğe dair ilk istediğim şey yazar olmaktı. Bütün ilkokul hayatım boyunca bunun hayalini kurdum. Sonra lisede sinemaya merak sardım. Sürekli sinemaya giderdim, film izlerdim. O dönemde oyuncu olmalıyım diye karar verdim. Bir şeyler yazmak, yazar olmak hep aklımın bir köşesindeydi. 2009 yılında da bir cesaret ilk kitabımı çıkardım. Oyunculuk da yazarlık da benim tutkum. Hayatta en güzel şey insanın tutkusunu gerçekleştirebiliyor olması. Kimi dönem oyunculuğum öne çıkabilir, kimi dönem yazarlık yönüm öne çıkabilir ama bu diğerinden vazgeçtiğim anlamına gelmez. Hayatımın sonuna kadar bu ikisini gücüm yettiğince devam ettirmek istiyorum” diyerek hem oyunculuğa hem de yazarlığa devam edeceğine vurgu yaptı.
“Yazmak yalnızlık getiren bir iş”
“Kitabın bitmesine yakın, son iki üç ayım çok yoğun geçti. Yazmak yalnızlık getiren bir iş. Etrafınızda kimse olmasına tahammül edemiyorsunuz. Dikkatinizi toplayıp, konsantre olup yazmanız gerekiyor. Açıkçası o dönem biraz sıkıntılı geçti. Eşim ilk üç dört ay bir şey demedi ama en sonunda o da yeter artık dedi. Çünkü ya evde olmasın ya da odadan çıkmasın istiyordum. Sonunda kitap bitti birkaç ay rahatladık ama şimdi de kitabın tanıtım çalışmaları sebebiyle yine bir yoğunluk içindeyiz” diyen Başak Sayan eşinin bu süreçte kendisine fazlasıyla destek olduğunu belirtti.
Önümüzdeki günlerde yeni bir kitap yazmak için hazırlıklara başlayacağını söyleyen Başak Sayan, yaza doğru da televizyona geri döneceğinin sinyallerini verdi.