5053873217 [email protected]

KARSU, ENKA AÇIKHAVA’YA GELİYOR

ENKA Kültür Sanat, şehre ritim katan Açıkhava buluşmaları kapsamında yeni haftada Karsu’yu ağırlıyor. Caz, blues, soul, funk müziklerini Türk müziğiyle birleştiren Karsu, kendine has yorumu ve enerjik sahnesiyle seyircisini büyülemeye geliyor.

New York Carnegie Hall, North Sea Jazz Festival gibi dünyanın önemli sahnelerinin yanı sıra Avrupa ve Türkiye’deki performanslarıyla da adından sıkça söz ettiren Karsu, 20 Ağustos Salı akşamı saat 21.15’te ENKA Açıkhava‘da sahne alacak. Enerji dolu sahne performanslarıyla tanınan Karsu, sevilen şarkılarını ENKA’da seyirciler ile hep bir ağızdan söyleyecek.

2012 yılında ilk stüdyo albümü “Confession”ı yayımlayan Karsu, üretim süreçlerinde piyanist, söz yazarı, besteci ve aranjör rollerini de üstlendi. Kendi bestelerinin yanı sıra kült haline gelmiş Jest Oldu, İnci Tanem ve Gesi Bağları gibi şarkılara getirdiği yorumu ile kısa sürede dinleyici kitlesini arttıran Karsu, yurt içi ve dışında binlerce kişiye konser verdi. Caz, blues, soul, funk müziklerini Türk müziğiyle birleştirerek kendi tarzını yaratan Karsu, 2016 yılında Hollanda’nın en prestijli ödülü “Edison Jazz/World” kazandı. 2018’de Atlantic Records’un kurucusu Ahmet Ertegün’ü anlattığı projesiyle Avrupa’da müzik eleştirmenleri ve izleyiciler tarafından büyük övgüler aldı.

SERENAY’IN ‘ALICE’ YOLCULUĞUNU ANLATTI

Afife, Seyahatname, Güldesten gibi birçok önemli sahne eserinin koreografisini yapan ve son dönemde büyük ilgi çeken Alice Müzikali ile adından söz ettirmeye devam eden ünlü koreograf Beyhan Murphy, Anjelika Akbar ile Sesler programının konuğu oldu. Başarılı isim, koreograf olma sürecinden Alice Müzikali’nin ortaya çıkışına kadar birçok konuda samimi açıklamalarda bulundu.

Ünlü besteci ve piyanist Anjelika Akbar, her hafta kültür, sanat ve iş dünyasından önemli isimleri programında ağırlamaya devam ediyor. Cumartesi günleri saat 16.00’da TRT-2 ekranında yayınlanan Anjelika Akbar ile Sesler’in bu haftaki konuğu, ünlü koreograf Beyhan Murphy oldu.

Anjelika Akbar’ın kendisine ait ‘’Tek Kişilik Tango’’ bestesiyle açılışını yaptığı programda Beyhan Murphy merak edilenleri yanıtladı.

‘’Serenay’a senden çok güzel Alice olur dedim’’

Son dönemde büyük ilgi çeken Alice Müzikali’nin koreograflığını yapan Beyhan Murphy projenin kendisinden çıktığını söyledi.

Proje sürecini ‘’Fikir benden çıktı. Seranay Sarıkaya ile Fi dizisinde çalışmıştık. Serenay da ‘’Bir şey yapsak mı birlikte?’’ dedi. Sonra buluştuk, konuştuk hem Ayşe Barım’la hem Serenay’la. Bir yerden Alice geldi aklıma. Senden çok güzel Alice olur dedim Serenay’a. Hakikaten de öyle. Oradan yola çıktık ve yaptık.’’ diyen başarılı isim, çok iyi bir ekibi olduğunu dile getirdi.

Projeye başlarken ekipte yer alan oyunculardan Seranay Sarıkaya’nın dışında kimseyi tanımadığını ifade eden Murphy ‘’Ama ben bu durumu hiçbir zaman problem etmiyorum, alışkınım. Salona girdiğimiz zaman orada kimlikler dışarıda kalıyor. Orada insanın duru olarak, kendisi olması gerekiyor. Ben de çok kişiyle çalıştım. Direkt onların gönlünde iç kimliklerini tarif ediyorum. Ne kadar tanınmış oldukları, dışardaki kimlikleri pek bir şey ifade etmiyor. İş çok kıymetli, o an çok kıymetli. Herkesin kabiliyeti kendine ve özel ama herkes eşit.’’ dedi.

Çalışma sırasında tecrübelerinden yola çıkarak hangi oyuncuyla nasıl bir metotla çalışacağını kestirebildiğini söyleyen başarılı koreograf ‘’Kimi zorlayabilirim kimi zorlamamalıyım diye düşünüyorum. Doğru dozda olması gerekiyor tüm bunların. Bazı insan baskıdan hoşlanıyor. Bazısı teşvik seviyor. Onu da tecrübeden anlıyorsun. Şerbetinin doğru dozda verdiğiniz zaman güzel bir şekilde geri geliyor. ‘’ dedi.

‘’İlk birkaç denemem kötüydü’’

Londra Çağdaş Sanatlar Okulu’nda eğitim gören Beyhan Murphy koreograflık seçimini ve sürecini ‘’Gençtim dans etmek istiyordum ama daha çok koreografiye devam ettim ve orda bir kulvar buldum kendime. Sırtımda problemler oldu ben de o tarafa doğru kök saldım.’’ diyerek anlattı.

Ünlü koreograf, eğitim almaya başladığı ilk zamanlardaki denemelerini ise ‘’Londra Çağdaş Sanatlar Okulu’nda birinci sınıftan itibaren koreograf olmak isteyenlere özel dersler vardı. Herkes bir şeyler deniyordu. İlk birkaç denemem çok kötüydü. 18-19 yaşındayım. Son senemde bir parça yaptım. Bir beyefendi yanıma geldi ve ‘’Galler’de yeni bir kumpanya kuruldu. Çalışmanızı çok beğendim. Bize bir eser yapar mısın?’ dedi. 20 yaşında, bir anda koreograflık teklifiyle karşılaştım. İlk profesyonel işim oydu.’’ şeklinde ifade etti.

KÜÇÜK ŞEYLER’E KARADAĞ’DAN ÖDÜL

Yönetmen Kıvanç Sezer’in ikinci uzun metraj filmi “Küçük Şeyler”; Karadağ’da gerçekleşen 33. Herceg Novi – Montenegro Film Festivali’nden ödülle ayrıldı! “Küçük Şeyler”in başrol oyuncularından Alican Yücesoy festivalde “En İyi Erkek Oyuncu Ödülü”ne layık görülürken ödülü, Yücesoy adına yönetmen Kıvanç Sezer aldı.

Karadağ’ın en önemli film festivali olan Herceg Novi – Montenegro Film Festivali, bu yıl ağustos ayında 33’üncü kez gerçekleştirildi. Kıvanç Sezer’in yazıp yönettiği “Küçük Şeyler”in başrol oyuncularından Alican Yücesoy festivalde, “En İyi Erkek Oyuncu Ödülü”ne layık görülerek filme ilk ödülünü kazandırdı. Alican Yücesoy’un başrollerini Başak Özcan’la paylaştığı filmin yapımcılığını ise Tolga Karaçelik, Kıvanç Sezer ve Kanat Doğramacı üstleniyor.

İlk filmi “Babamın Kanatları” ile festivallerde adını başarıyla duyuran Kıvanç Sezer’in yeni filmi “Küçük Şeyler” dünya prömiyerini Karlovy Vary Uluslararası Film Festivali 2019’da gerçekleştirmişti. Film, Onur ve Bahar çifti üzerinden ışığı sönen bir ilişkiyi anlatıyor. Trajikomik anlatım diliyle dikkatleri çeken, mizah unsurunun eksik olmadığı “Küçük Şeyler”, İstanbul’un uzak bir semtinden ev alan ancak işsiz kalmasıyla sadece evleri değil aynı zamanda ilişkileri de tehlikeye giren bir çifti odağına alıyor. Yer yer dramatik yer yer absürt bir tonun hakim olduğu, mizahınsa hiç eksilmediği film seyirciyi kendi hayatından kesitler bulmaya çağırıyor.

Başrollerini Alican Yücesoy ve Başak Özcan’ın paylaştığı “Küçük Şeyler”de; Bülent Emrah Parlak, Seda Türkmen, Müfit Kayacan, Nihal Koldaş, Ece Dizdar, Zeynep Dinsel ve Kubilay Tuncer gibi isimler de rol alıyor. Görüntü yönetmenliğini Hatip Karabudak’ın, sanat yönetmenliğini Alceste Wegner ve Reyhan Acar’ın yaptığı filmin uygulayıcı yapımcılığını Selim Güntürkün, yardımcı yönetmenliğini ise Emin Akpınar üstleniyor.

Asteros Film, Karaçelik Film ve Zebra Productions yapımı olan “Küçük Şeyler”, tüm dünyadaki festival yolculuğuna devam edecek.

BODRUM DOLUNAYI CANDAN

Türk müziğinin sevilen seslerinden Candan Erçetin, Kerki-Solfej’in düzenlediği açıkhava konserlerinde sevenleriyle buluşmaya devam ediyor. Geçtiğimiz akşam Bodrum Antik Tiyatro da sahneye çıkan sevilen sanatçıyı dinleyicileri sahneden göndermek istemedi.

Açıkhava konserlerinin sevilen isimlerinden Candan Erçetin, şarkıları ve güçlü sesiyle dinleyenleri mest ederken, dansları ve şıklığıyla da büyük beğeni topladı. Sanatçı, “Biz bu konserleri her yıl yapıyoruz. Geçen sene repertuvarımız biraz daha içe kapalı, depresifti ancak bu sene ruh halimiz değişti. bu yıl daha neşeli olduğumuzu söyleyebiliriz” diyerek konserde ne kadar eğleneceklerinin sinyallerini verdi. Bodrum seyircisi de Candan Erçetin’in neşeli repertuvarının hakkını verdi ve temposu bir n olsun düşmeyen bir konser yaşandı.

“BİZİM DOLUNAYIMIZ SENSİN”

Konser akşamı gökyüzündeki dolunaya da değinen Candan Erçetin, “Çok şanslısınız. Bu akşam ne kadar güzel bir dolunay var ve siz bu dolunay altından şarkılar dinleyeceksiniz” dedikten sonra seyircilerden birisi “Bizim dolunayımız sensin” diye bağırdı.

 

NİLÜFER YILDIRIM CONTEMPORARY İSTANBUL 2019’DA

Sanatseverlerin ve koleksiyonerlerin son yıllarda özellikle yakından takip ettiği genç sanatçı Nilüfer Yıldırımbirbirini tamamlayan “Night for Day” ve“We Should Meet in Water, You and I” serilerini12-15 Eylül 2019 arası Contemporary İstanbul’da sergileyecek.

Processed with VSCO with 4 preset

İtalya Marangoni’de eğitimini tamamlayıp bir süre İstanbul’da çalışmalarına devam ettikten sonra A.B.D Brooklyn’de yaşamaya ve üretmeye başlayan Nilüfer Yıldırım, kendisini cezbeden renk, fon ve dokuları keşfederek çıktığı çağdaş sanat yolculuğunda figüratif ile soyut arasında yumuşak bir geçişle ilerliyor.

Galeri Diani ile bu sene 12-15 Eylül tarihleri arasında Contemporary İstanbul 2019’a katılacak olan Yıldırım; söylenemeyenleri, ifade edilemeyenleri renkler, dokular ve kompozisyon ile ifade edebildiğini ve bunu deneyimleyerek zamanla öğrendiğini aktarıyor bizlere. Hem figür hem de soyutlama unsurlarıyla, günlük gerçeklikler ile icat edilmiş dünyalar arasında geçiş yapıyor.

Nilüfer Yıldırım çalışma tekniğini sınırlandırmadan, akrilikten pastele ve mürekkebe birçok değişik malzemeyi ve dokuyu renkle harmanlayarak kullandığını söylüyor. Sanatçı Türkiye ve A.B.D.’de katıdığı ve açtığı sergileri hem konsept hem de teknik olarak birbirini tamamlayarak geliştirerek aralarında bağlamlar oluşturarak sürekliliğini devam ettiriyor. Yapıtlarındaki referansları bazen ince ve belirsiz bazen de daha belirgin olmasına rağmen, yapıtları sürekli olarak doğayı anımsatıyor gerçekte.

Galeri Diani sanatçısı olarak Contemporary İstanbul’a katılacak olan Nilüfer Yıldırım, sergisini “Night for Day”ve “We Should Meet in Water, You and I”serileri ile oluşturuyor. Her iki seri sanatçının son sergisinde verilerini izleyiciye sunduğu konu ve tekniklerden kaynağını alıyor.

Contemporary İstanbul 2019’da (12-15 Eylül) sanatçı Nilüfer Yıldırım sanatseverleri kendi iç dünyalarına yolculuğa çıkartmaya hazırlanıyor.