*Magazin
Cem Yılmaz ve Ahu Yağtu oğulları Kemal’in doğum gününü Bodrum’da birlikte kutladı.

Kemal’in üçüncü yaş günü için yakın dostlarının katıldığı bir parti veren eski eşler, oldukça neşeliydi. Yağtu bu mutlu günden kareleri sosyal medya hesabında “Nice mutlu yıllara canım oğlum” notuyla paylaştı.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
TeknoPress
42 ülkede faaliyet gösteren Interactive AdvertisingBureau’nun Türkiye merkezi IAB Türkiye, Orta ve Doğu Avrupa’dan diğer 7 IAB ülkesinin ortak katılımıyla hazırlanan ve internet kullanımı konusunda iç görü sağlamak amacıyla yapılan DigitalSCOPE 2014 Raporu’nu yayınladı. Rapora göre, Türkiye’de online tüketiciler internette en çok arama motoru vee-posta hizmetlerini kullanıyor, bunların yüzde 73’ü TV izlerken aynı anda internete bağlanıyor.

Türkiye’deki internet kullanıcılarının alışkanlıklarını analiz eden DigitalSCOPE 2014 Raporu’nun sonuçlarına göre, Türkiye’de internet kullanıcılarının yüzde 73’ü TV izlerken aynı anda internete bağlanıyor. Aynı anda iki ekranı kullananların yüzde 47’si TV karşısında sosyal medyada geziniyor, yüzde 21’i TV’de gördüğü insanları ve yüzde %19’u da TV’de gördüğü markaları internette araştırıyor.
Online olarak yapılan aktiviteler arasında arama motoru kullanımı tüm platformlarda ön plana çıkarken, bilgisayardan internete bağlananların yaklaşık yüzde 70’i e-postalarınıkontrol etmek ve markalar hakkında bilgi toplamak içinbilgisayarlarını kullanıyor. Cep telefonlarında en fazla harita gibi lokasyonbazlı hizmetlerle (%64) sosyal medya (%64) kullanılırken, tabletlerde ise daha sıklıkla makale takibi (%39)ve video izleme (%38) ön plana çıkıyor.
YÜZDE 60, İNTERNET BAŞINDA 2 SAATTEN FAZLA KALIYOR
Rapora göre, internet kullanıcılarının %63’ü her gün online oluyor, yüzde 60’a yakını ortalama bir günde 2 saatten daha fazla süresini internette geçirirken %21’i için ise bu süre 5 saatten daha fazla. İnternette günde 30 dakikadan az vakit geçirenlerin oranı ise yüzde 8’de kalıyor.
İnternet kullanıcılarının TV izleme alışkanlıkları incelendiğinde 2 saatten fazla TV izleyenlerin oranı yüzde 39’da kalırken sadece %7’si 5 saatten fazla televizyon izlediğini belirtiyor. Günde 2 saatten fazla radyo dinleyenlerin oranı %14 olurken bu oran basılı gazete için %10.
AKILLI TELEFON KULLANICILARININ %82’Sİ HER GÜN ONLİNE
Araştırmada internet kullanıcılarının cihaz tercihlerine dair de ilginç bulgular var. Türkiye’de yaşayan akıllı telefon sahiplerinin %82’si her gün akıllı telefon aracılığıyla online olurken, Doğu ve Orta Avrupa (DOA) ülkelerindeki akıllı telefon sahipleri için bu oran %75’de kalıyor. DOA ülkeleri ortalamasına paralel olarak Türkiye’de bilgisayar sahiplerininyaklaşık yüzde 70’ibilgisayarlarından her gün internete bağlanıyor.
Türkiye’deki tablet sahiplerinin ise %57’si her gün internete bağlanırken, DOA ülke ortalaması %54’de kalıyor.
ÜRÜN ARAŞTIRMASINDA EN ÇOK İNTERNETE BAŞVURULUYOR
İnternet kullanıcılarının tüketim alışkanlıklarının da incelendiği araştırma bir ürün/hizmet almadan önce en çok internetten araştırma yapıldığını (%68) ortaya koyuyor. İkinci olarak başvurulan kaynak ise %47’yle tanıdıkların tavsiyesi. Öte yandan en güvenilir olarak görülen kaynaklar uzman görüşleri ve tanıdıkların verdiği tavsiyeler.
Katılımcıların %56’sı araştırdıkları ürün/hizmetlerden ilk defa internet aracılığıyla haberdar olduklarını belirtiyor. Online tüketicilerin %76’sı yeni ürünler bulmak, %75’i en iyi fiyatı bulmak, %65’i ise alışveriş yapmak için internetin faydalı olduğunu düşünüyor.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Kültür Sanat
D-Marin Turgutreis; kurmaca, belgesel ve animasyondan oluşan birbirinden ilgi çekici filmlerle bu yıl da deniz ve macera tutkunlarını Cinemarine Açıkhava Sineması’nda bir araya getiriyor.
Naviga dergisiyle birlikte hayata geçirilen ve ikincisi düzenlenen festival, 28 Ağustos- 3 Eylül tarihleri arasında ücretsiz olarak sinemaseverlerle buluşuyor. İnsana dair tüm duyguların deniz sevdasıyla birleştiği filmlerle “D-Marin Deniz Filmleri Festivali”, ülkemizin açık hava sinemasına sahip tek marinası olan D-Marin Turgutreis’te beyaz perdeye yansıyor. Festival, denizi sadece mekan olarak kullanan değil onun öğreten, geliştiren, büyüten, korkutan, güldüren tüm yanlarını kısaca deniz yaşamını yansıtan filmlerden derlenen özel bir seçkiyle yazın sıcak günlerine mavi bir mola veriyor.
Filmlerden Film Beğenin
Günbatımının ardından serin bir esinti eşliğinde izleyiciler; kah Black Sea filminde olduğu gibi ünlü aktör Jude Lowe’la birlikte denizaltında define arayacak kah köpekbalığı saldırısında tek kolunu 13 yaşında kaybeden sörfçünün gerçek yaşam öyküsünü izlerken yeniden denizlere dönme macerasına Soul Surfer’da tanık olacak.
Festivalde gösterilecek filmler arasında Japonya’nın efsanevi manga ve animasyon sanatçısı, Time dergisinin “En Etkili İnsanlar” listesinde yer alan Hayao Miyazaki’nin insan olmak isteyen süs balığıyla 5 yaşındaki Sosuke’nin arkadaşlığını anlatan animasyonu da yer alıyor; Küçük Deniz Kızı Ponyo. Drew Barrymore, Kristen Bell gibi Holywood sinemasının parlayan yıldızlarının başrolleri paylaştığı Big Miracle da festivalin ilgi çeken filmlerinden.
D-Marin Deniz Filmleri Festivali’nin etkileyici filmlerinden bir diğeri de 518 günde tekne ile dünya turunu tamamlayan en genç isim olan 14 yaşındaki Laura Dekker’in seyahat öncesi ve sonrası yaşadıklarını anlatan belgesel Maidentrip. Sinema tarihinin en etkileyici yelken yarışı sahnelerine sahip olan, gerçek olaylardan esinlenerek çekilen, yönetmenliğini Carrol Ballard’ın yaptığı Wind filmi de izleyicileri deniz üstünde adrenalin ve macera dolu bir yarışa davet ediyor.
Festivalde ayrıca ülkemizden de iki belgesel yer alıyor; Son Süngerci ve Derinlerden Yansımalar aynı gece üst üste izleyicilerin karşısında olacak.
Sanatın tüm yönlerini sahiplenen D-Marin Turgutreis, festival döneminde açık hava sinemasında gösterilecek filmler öncesinde sanatseverlerle keyifli söyleşiler de gerçekleştirecek. Denizden ilham alan filmleri deniz tutkunlarıyla buluşturmak amacıyla yola çıkılan festivale, her gün 21.00’den itibaren tekne sahipleriyle birlikte yöre halkının da ilgisinin büyük olması bekleniyor.
Film Gösterim Tarihleri ve Konuklar:
-28 Ağustos Cuma: Black Sea:
Konuk: Tümamiral (E) Cem Gürdeniz / Amatör Denizcilikte Acil Durum Seyri ve Mavi Uygarlık kitaplarının yazarı-Ülkemizin denizcileşmesi adına çalışan bir amatör denizci.
–29 Ağustos Cumartesi: Big Miracle
Konuk: Erkan Gürsoy / Kuzey Kutup Dairesi’ni kendi yaptığı yelkenli tekneyle, tek başına geçen en yaşlı kişi olan Erkan Gürsoy, seyir boyunca kuzey denizlerindeki yaşam koşulları ve halkların yaşayışlarını Naviga Dergisi’ne yazdı.
-30 Ağustos Pazar: Ponyo
Konuk: Onur Erol / Orff çalgıları üretimi yapan Onur Erol; gösterim öncesi her yaştan çocuk ve yetişkinin katılabileceği Orff etkinliği gerçekleştirecek.
-31 Ağustos Pazartesi: Wind
Konuk: Edhem Dirvana / Extreme Sailing Series’te Türkiye’yi temsil eden Team Turx’ün kurucusu Edhem Dirvana aynı zamanda Bozburun Yat Kulübü’nün sahibi.
-1 Eylül Salı: Maidentrip
Konuk: Sibel Karasu / Osman Atasoy ile birlikte Uzaklar II yelkenlisiyle Güney Okyanusu üzerinden Antarktika’ya gitti. Ve böylece bu seyri yapan ilk Türk kadını olarak tarihe geçti. Film öncesinde ilginç ve heyecan dolu maceralarını izleyiciyle paylaşacak.
-2 Eylül Çarşamba: Son Süngerci & Derinlerden Yansımalar
Konuklar: Savaş Karakaş, Aksona Mehmet Çektiği belgesellerle birçok ulusal ve uluslararası ödül kazanan Karakaş, İz TV’de yayınlanan Sudaki İzler belgesel kuşağını hazırlayıp sunuyor. Derinlerde bir ömür geçiren Son Süngerci Aksona Mehmet ise seyirlerine 18 metrelik tirhandili Aksona Mancorna ile devam ediyor.
-3 Eylül Perşembe: Soul Surfer
Konuk: Lena Aylin Erdil / Almanya ve Belçika’da büyüyen Lena Aylin Erdil, Türkiye şampiyonu ve PWA dünya turu genel klasmanda altıncı oldu. Erdil’in başarı grafiği o günden beri yükseliyor: 2012 PWA Dünya Turu’nu üçüncü, 2014’ü ise ikinci olarak noktaladı.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
*Magazin
Oyuncu Ümit Kantarcılar, Chevrolet Apache marka klasik kamyonetini, tamirciye bırakıp tatile çıktı. Tatil dönüşü bir magazin programında klip arkası röportaj çekiminde aracını görünce şok oldu.

Tamirci, Kantarcılar’ın kamyonetini kendisinden habersiz Mustafa Ceceli’nin klibine kiraya verildiğini iddia ediyor. Kantarcılar, aracı klip için kiraya veren uyanık tamirciyi mahkemeye verdiğini söyledi. Kantarcılar’ın, aracını alır almaz satılığa çıkardığı da konuşulanlar arasında.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Kültür Sanat
13 Ekim 2015’te Marianne Faithfull bir kez daha İstanbul’da CRR’de boy gösterecek ve 50 yıllık kariyerini sahneye sığdıracak. Öncesinde ise sahne Hauschka’nın.

Rock dünyasında diva’lardan söz edilecekse, rahatlıkla Marianne Faithfull’dan başlanabilir. Üstelik bu diva 2014’te, popüler deyişle “50. sanat yılı”nı tamamladı bu dünyada. Daha 17 yaşında, o efsane Rolling Stones partisindeki “dikkat çekmiş olan kız” iken, üç ay sonra Stones şarkısı ‘As tears go by’ ile listelerdeydi. Sonrasında ise bir hayatı dolu dolu yaşamak için ne gerekiyorsa hep o yerlerde.
Avusturyalı bir baronesin kızı olan Marianne Faithfull’un bu 50 yıla neler sığdırdığını basitçe sıralamak bile hiç kolay değil: Rolling Stones ile birlikte yuvarlanan bir taş, boğuk sesli bir kahraman, bir oyuncu, balad okurken punk’a geçebilen bir cambaz, Beat yazarları Allen Ginsberg ve William Burroughs’un dostu, bir ‘femme-fatale’, Kurt Weill-Dylan-Patti Smith-Leadbelly-Tom Waits-Donovan-Lennon-Van Morrison yorumcusu.
“Bütün şarkılarımda hayatımdan bir şeyler vardır. Mesela ‘She’de bir parça Ingrid Bergman, bir parça Marlene Dietrich, bir parça da Greta Garbo vardır. Çok çok güzel ama ne istediğini söyleyemeyen kadınlar… Bir anlamda kendimi de öyle görüyorum. Cazibe de çok önemli tabii. Cazibe rock’ın merkezidir.”
Faithfull’u bir kez daha İstanbul’da izleyebilecek olmanın en önemli nedeni, 20. albümünü çıkarmış olması. Give My Love To London isimli albümün iki farklı yüzü var. Birinde şarkıcının, dünyanın içinde bulunduğu duruma karşı artan öfkesi ve karanlık hisleri dinleyiciye yansıyor. Diğer yüzde ise daha içe dönük, daha hayat dolu bir Faithfull var. 2013 yılında Los Angeles’da geçirdiği bir kazada kalça kemiğini dört yerinden kıran şarkıcı altı ay boyunca Paris’te iyileşmeyi beklemiş. “Çok berbattı ama bir yandan da hayatımda kesintisiz olarak şarkı yazabildiğim en uzun dönem buydu. Bu bakımdan da iyiydi.” İşte bu sürecin meyvesi, yeni albüm Give My Love To London ve her zaman olduğu gibi işin içinde göz kamaştıran bir ekibin parmağı var. Kimi sadece bir dokunuşla, kimi sadece bir fikirle, kimisi ise doğrudan işin içinde: Adrian Utley (Portishead), Brian Eno, Ed Harcourt,Warren Ellis & Jim Sclavunos (The Bad Seeds), Nick Cave, Roger Waters, Steve Earle, Tom McRae ve Anna Calvi. Faithfull çağırırsa kim “hayır” diyebilir ki..
“Yolun başında biraz kural dışı düşlerim vardı. Gönlümü eğlemek istiyordum-hep yaptığım gibi. Ama bir pop şarkıcısı olmayı özellikle istemiyordum. Kendime örnek aldığım kişi hep Billie Holiday olmuştur” diyen Marianne Faithfull, 26 Nisan 2015’te CRR’de kim bilir daha neler diyecek.
***
Marianne Faithfull’dan önce ise, çok farklı bir müzikal coğrafyadan gelen Hauschka sahne alacak. Düsseldorflu piyanist ve besteci Hauschka, nam-ı diğer Volker Bertelmann yaratıcılığı ve piyano ile piyano müziğine getirdiği farklı yaklaşımla dikkatleri üzerinde topluyor bir süredir. Piyanoyu adeta yapıbozuma uğratıyor ve onunla yapılabilecek keşiflerin sınırlarını zorluyor.
Ünlü besteci John Cage’in ‘prepared’ piyanosunun yanı sıra house ve techno müziğinden de ilham alan Hauschka; pinpon topları, tahta çubuklar, ziller, film makaraları gibi küçük katkılarla piyanonun dilini çözüyor, çeşitlendiriyor ve adeta bir orkestraya dönüştürüyor. Bu nedenle Hauschka’nın müziği size hayali peyzajlara sürüklerse hiç şaşırmayın, çünkü duyacağınız sesler sadece piyanodan değil, bambaşka bir boyuttan geliyor olacaklar. Karmaşık görünüyor olabilir ama değil. Hatta tersine, basit, temiz ve diri bir ‘sound’ çıkıyor ortaya. Hauschka, perküsyon çalan eşlikçisi Kai Angermann ile birlikte bize bir enstrümanı iyi çalabilmek kadar, zeki ve yaratıcı olmanın da ne kadar önemli ve gerekli olduğunu gösterecek.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...