Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin, katıldığı NTV canlı yayınında dershanelerin kapatılacağı ve kapatmayanlara para cezası uygulanacağı iddialarını değerlendirdi.
Bir gazetenin haberiyle gündeme gelen iddiaların gerçeği yansıtmadığını söyleyen Tekin, dershanelerin kapatılmayacağını ancak Milli Eğitim Bakanlığı’nın tanıdığı ve güvence verdiği eğitim kurumu olmaktan çıkarılacağını söyledi.
Tekin, “Aslında özel dershaneler bence zil takıp oynaması lazım. Ben MEB’in denetimlerinden sıkıldım diyenlere de biz sizi ‘denetlemiyoruz’ diyoruz, özgürleştiriyoruz” dedi.
Özel okula dönüşmek isteyen dershanelere uygulanacak teşviklere ilişkin bilgiler de veren Tekin, “Başta kredi olmak üzere her konuda destek verilecek” diye konuştu.
Tekin, dershanelerde görev yapan öğretmenlerin de süreç sonunda mağdur olmayacağını ifade etti, “Bu yapı ortaya çıkarsa öğretmen sayısı yetersiz hale gelecek” ifadesini kullandı.
Tekin’in açıklamaları şöyle:
“Uzun yıllardır tartışılan bir konu milli eğitimde bir iki başlılıktan söz ediliyor. Dershaneler milli eğitim kurumlarına alternatif olarak görülüyor. Herkes, dershanelerin milli eğitimdeki sorunları tolere etmek için kurulmuş yapılar olduğu konusunda hemfikir.
Şu anda bu sorunlar yapılan düzenlemelerle belli bir noktaya geldi. Artık dershaneler duyulan ihtiyaç minimize edilmiş durumda. MEB de bunun alt yapısını hazırlamış durumda. Öğrencileri test çözmek konusunda uzmanlaştıran dershaneler yerine özel eğitim kurumlarının kurulması bugün tartışılan bir konu değil.
AK Parti iktidarı kurulduğu günden bu yana bunu deklare etmişti. Daha önceden de bu adım atılmıştı. Dershanelerin ürettiği sorunlardan hareketle özel okullara dönüşmelerinin daha sağlıklı olacağı yönünde karar alındı. Eski MEB bakanlarından Hüseyin Çelik döneminde de bu yönde adım atılmış ancak o dönemin koşulları nedeniyle hayata geçirilememişti.
Şu anda bulunduğumuz durum uzun bir süredir tartışmasını yürüttüğümüz adımları atışmış şeyin nihai hale getirilmiş hali. Uygulaması için verilen süre dolmuş durumda. Bu süre dolduktan sonra mevzuatta buna ilişkin değişiklikler yapılması gündeme geldi.
Milli eğitimdeki sorunların tamamının giderildiğini söyleyemeyiz ama önemli ölçüde bu sorunları üreten kaynak kurutuldu. Yakın bir zamanda ciddi adımlar atılacak. Fatih Projesi bunlardan bir tanesi. Dershaneler duyulan ihtiyaç ciddi bir biçimde azaldı. Örnek verecek olursak; SBS’nin yerine bu yıl öğrencilerin okulda girdikleri yazılıların iki tanesini liseye yerleştirmede esas kabul edeceğiz.
Yapılan bu küçük değişiklikle bile dershanelerdeki öğrenci sayısını azalttı. Elimizdeki rakamlara göre, geçen sene dershanelere kayıtlı 1 milyon 300 bin öğrenci vardı. Şu anda ise bu sayı 833 bin. Sadece bu ortaokuldan liseye geçiş sınavından yapılan değişiklik bile bu tabloyu oluşturdu.
Şu anda Türkiye’de yaklaşık 3 bin 800 dershane bulunuyor. Bunlara 10 yıl önce hazırlıklarını başlatmaları gerektiği söylendi. Elimizdeki verilere göre bu dershanelerin yüzde 70’e yakını kendilerine mantıklı teşvik paketi sunulduğunda özel okula dönüşme arzusunda olduklarını söylüyorlar. Yüzde 15’i ise mevcut koşullarda özel okula dönüşmek istediklerini söylüyorlar.
Aradaki yüzde 60’lık kesime teşvik uyguladığımızda özel okula dönüşebilirler. Şu anda gazetelerde tartışılan taslak metin de aslında bir anlamda bunu yapıyor. Türkiye’de bir grup bilinçli bir şekilde yanlış bilgiler veriyor.
Bu tasarıyla; dershaneler MEB’in kontrolündeki bir kurum olmaktan çıkıyor. Legal olarak onları bir eğitim kurumu olarak tanımaktan ve denetlemekten vazgeçiyor. Hiçbir dershanenin kapısına kilit vurup kapatmıyoruz, sadece eğitim kurumu olarak tanımaktan vazgeçilecek. Dershaneleri MEB’in tanıdığı bir kurum olmaktan çıkartıyoruz. Bu dershanelerin kapısını kilit vurmak değil.
Biz artık tanımıyoruz, biz vatandaşlarımızın merdiven altında faaliyet gösteren bir yapıya çocuğunu göndereceğine ihtimal vermiyoruz. Bu tuhaf bir biçimde gazetelerde dershanelerin kapatılacağı şeklinde yorumlandı. Bu çok yanlış.
İkinci adımda da bu tür durumda olan kişilere eğitim kurumu olarak varlığınızı sürdürmek istiyorsanız, size bir alternatif sunuyoruz, özel okul olmanız lazım. Özel okul haline dönüşürseniz, dershaneyken olduğu gibi güvencemiz ve denetimlerimiz devam edecek. Bu isteğe bağlı bir şey. İsterlerse kendileriyle 2 yıllık protokol imzalayacağız. Özel okul olma garantisi verirse bazı teşvikler uygulayacağız.
Okul olmak için dershanelerin öngörülen standartları karşılamaması durumunda kolaylıklar sağlayacağız. 2 yıl içinde bu standartları sağlamak koşuluyla özel okul olarak çalışma izni verilecek.
Maddi durumları yetersiz olan kurumlara başta kredi olmak üzere her konuda destek verilecek. Bazı kurumlara öğrenci desteği verilecek. Bu sayede okula maddi destek sağlanacak. Arsa temininde güçlük çekenlere MEB için tahsis edilen arsaları paylaşacağız. İmar problemleri için parlamento yasal düzenlemeleri yapacak. Maddi anlamda her türlü kolaylık sağlanacak.
Hangi tür okullara dönüşebilecekleri konusunda alternatifler sunulacak. Taslak metin aslında Yani kamuoyunda anlatıldığından 180 derece tersinde bir şey. Sıkı yönetim uygulanması, para cezaları kimsenin aklından geçmeyen bir şey. Şu yapıya bakıldığıda aslında özel dershaneler bence zil takıp oynaması lazım. Ben MEB’in denetimlerinden sıkıldım diyenlere de biz sizi ‘denetlemiyoruz’ diyoruz, özgürleştiriyoruz.
Bu yasal düzenleme, özel okullarla dershanelerle öğrenci velileriyle görüşüldü, herkesin fikri alındı. İnanılmaz derecede mutlular. Sadece Türkiye’deki bir yayın grubu taslağın içeriğini yanlış anlanacak şekilde lanse etti.
Bu yapı ortaya çıkarsa öğretmen sayısı yetersiz hale gelecek. Yeni öğretmenlerin istihdamı gündeme gelecek. Özel okula dönüşemeyen dershanelerdeki öğretmenler de mağdur edilmeyecektir. MEB kendi yapısı içinde farklı formüllerle bu mağduriyetler giderilecektir.
Taslak hazır. Hazırladığımız metni Bakanlar Kurulu’nun takdirine sunacak. MEB’in bir gece yarısı operasyonuyla kanun çıkaracağı haberleri var. Asla böyle bir şey yok. TBMM’yi hiçe sayacak bir adımımız asla yok.