Farah Zeynep Abdullah’ın Yılmaz Güney hakkında yaptığı açıklamalara Fazıl Say’dan tepki geldi. Ünlü piyanist, Farah Zeynep Abdullah’ın haddini bilmediğini dile getirerek “Şu ‘Yol’ filminde figüran bile olamayacak niteliksizlikteki ‘dizi oyuncusu’ artık
Fazıl Say ile Farah Zeynep Abdullah arasında gece yarısı Yılmaz Güney polemiği…
Murathan Mungan, Yılmaz Güney’in ölüm yıldönümü olan 9 Eylül’de bir yazı kaleme alarak Türk sinemasının ‘Çirkin Kralı’ hakkında “İyi bir yönetmen, iyi bir oyuncu, iyi bir senarist olmasının yanı sıra sinemamızın en iyi yürüyen erkeğiydi. Bir daha kimse onun gibi boynunu hafifçe yana kırarak hüzünle bakarken içimizin en ücra yerine dokunamadı…” dedi.
Farah Zeynep Abdullah, “Sinemamazın en iyi yürüyen erkeği ve kadın döven ve şiddet türleri açısından ve etkili silah kullanan diyelim” diyerek Murathan Mungan’a karşı çıktı.
Güney Ailesi de bunun üzerine Farah Zeynep Abdullah’a dava açtı. Ayrıca, birçok kişi, sosyal medyada Abdullah’a tepki gösterdi.
Farah Zeynep Abdullah, geçtiğimiz günlerde düşünceleri nedeniyle hakaret içerikli paylaşımlarda bulunan 100’e yakın kişiye dava açacağını, kazandığı tazminatları kadına şiddet derneklerine ‘Çirkin Kral adına’ bağışlayacağını açıkladı.
Farah Zeynep Abdullah’ın Yılmaz Güney ile ilgili açıklamalarına Fazıl Say’dan gecikmeli ve bir hayli sert tepki geldi.
“KEŞKE SANATI UCUNDAN ÖĞRENEBİLSEYDİ…”
İtalyan ressam Caravaggio’nun ‘Hilekârlar’ tablosunu ve Yılmaz Güney’in kült filmlerinden olan ‘Yol’dan bir sahne paylaşan Fazıl Say, Farah Zeynep Abdullah’ın ‘Haddini bilmesi gerektiğini’ vurgulayarak şunları söyledi:
İlk fotoğraf; Caravaggio’nun ‘Hilekârlar’ tablosu (1594)
İkinci fotoğraf; Yılmaz Güney’in kult filmi ‘Yol’dan bir an… Başrol oyuncusu Tarık Akan’ın filmde, kötü yola düşmüş, töresel ceza altındaki hasta eşini, Doğu Anadolu dağlarında kar fırtınası içinde, sırtında taşıyarak hastaneye yetiştirmeye çalıştığı o sahne, dünya sinema tarihinin en etkileyici sahnelerinden biri.
Caravaggio (1571-1610) ve Yılmaz Güney’in ortak alın yazısı;
Cinayet.
İkisinin de belli bir organize suç örgütü adamı olmadığını biliyoruz, bu işlenen cinayetler anlık cinnetleri, husumet ve kavgaların talihsiz sonuçlarını bize anlatıyor.
Tablodaki 3 kişinin ifadelerine bakın. Sanki oradayız; yanındayız…
Ve yine ortak yanları;
Bu dünyadaki kötülüğe, törelere, bu gaddar yönetimlere açtıkları isyan bayrağı. Çok büyük bir gerçekçilikle, yalın bir dokunuşla, bu dünyayı olduğu gibi bize ve sonsuz geleceğe anlatmaları. Sert durmaları. Sorgulamaları.
Ve şunu anlıyoruz; Ne için var sanat? Cevabı burada…
İnsanlar tartıda, iyisi ve kötüsü ile eşittir hep.
Tarkovski’nin dediği gibi; “Dünya, mükemmel olmadığı için sanat var.”
‘Bu sanatçıların dönemi bitti’ gibi yanlış bir algıya düşmeyelim. Çünkü bitmez, bitmeyecek.
O dönem bittiyse peki hangi dönem başlayacak? Çok iyi reyting alan dizilerin, tutmuş bir şeyin, Instagram’daki iki plaj fotoğrafının, twitter’da iki polemiğin olduğu dünya mı bu çok beğendiği ‘yeni dönem’?
‘Ünlü’ olmak mı tek değer?
10 saniyelik reklamda hiç bir şey yapmadan ve yapmasına da zaten gerek olmayan görüntülerde milyonlar kazanırken, aynı anda, her gün yüzlerce Filistinli çocuğun öldürüldüğü, insanların deprem enkazları altında inlediği bu yeni dünyada, sanki kendi hatası olmayacak mı hiç? İçine düştüğü durumlarda mı olmayacak? Şu ‘Yol’ filminde figüran bile olamayacak niteliksizlikteki ‘dizi oyuncusu’ artık ‘dönemleri’ ve ‘milatları’ tayin eder olmuş. Biraz haddini bilmek gerek.
Sanat yüreğimizdedir.
Bu ülkenin kültür tarihini değersizleştirmeye boşuna uğraşmasın, karşısında bilmediği bir şey olan gerçek sanat var. Farah Zeynep, sanatı keşke ucundan öğrenebilseydi. Kendisine olan saygıyı daha şimdiden yok etti büyük sanatçıları ezmeye kalkarak.