5053873217 [email protected]

Ünlüler dünyasında kim neresine ne yaptırmış, kim kaç kilo almış kaç kilo vermiş, hamileliğinden sonra vücudu ne hale gelmiş ya da gelmemiş, dışarıya makyajsız çıkmış mı çıkmamış mı ve benzeri konular hep gündemde olmuştur. Bu konuda ben bari bir şey demiş olmayayım diyordum ama yine Deniz Seki’nin, Yeşim Salkım’ın, Işın Karaca’nın, Gülben Ergen’in ve Ayça Bingöl’ün selülitleriyle ilgili haberlerle dolu bir programa rastlayınca dayanamadım.
Bu haberlerle ilgili başkalarına sorulduğunda, kimileri o camiadan kişilerin fiziksel görünüşlerine dikkat etmesi gerektiğini ya da görüntü vermemesi gerektiğini savunuyor. İlk bakışta bu cümleler mantıklı geliyor insana ama sonra düşünüyorum, kime göre neye göre belirleniyor bu güzellik? Sahnede muhteşem işler yapan, billur sesli şarkıcılar ya da usta oyuncular fazla kiloları, selülitleri varsa işlerini yapmayacaklar mı? Diledikleri gibi güneşlenip tatil yapamayacaklar mı? Çok iyi hatırlıyorum, Popstar yarışmalarından birinde Simge adında fazla kilosu olan bir yarışmacı vardı. Onun kilolarının popstar olmasına engel olup olmadığı tartışılmıştı da o zaman da “bizim hiç kilolu şarkıcımız yok mu yahu? Dünyada da var bizde de var. Onlar star değil mi yani” diye düşünmüştüm. Tabii bu mankenlik için farklı olabilir o konuda haklı olabilirler çünkü o fiziksel görünüşe dayalı bir meslek.
Yanlış hatırlamıyorsam, Pınar Altuğ Atacan bir röportajı sırasında kendisine kilo aldığı söylenince, “biz kadınız belli dönemlerimiz olur vücudumuz şişer, kilo alırız kilo veririz bunlar çok normal ve olması gereken şeyler” demişti. Ama medya bunu hemen her haberinde “kusursuz fiziğiyle bilmem kim…” ya da “şurası deforme olmuş burası sarkmış” gibi cümlelerle yansıttığı için ister istemez insanın kafasında ilk etapta“demek ki herkes böyle olmalı” düşüncesi oluşuyor. Böyle bakarsak metabolik veya hormonel sorunları ya da çeşitli engelleri olan ünlüler ellerinde “şu nedenle böyle görünüyorum” şeklinde pankartlar taşımalı.(!)

Ayça Bingöl de denizde ‘yakalanan’ ünlüler arasındaydı!

Sevgili Vahide Gördüm, iyileşmesinin ardından kibarca hastalığıyla ilgili fazla soru sorulmasını istemediğini, iyi olduğunu ve böyle şeylerle gündemi doldurmak istemediğini söylemişti. Kendisine bir kere daha hayran olmuştum, o nasıl mütevazı bir tavırdı öyle… Uzamaya başlayan saçlarını sarıya boyatmış, laf aramızda muhteşem olmuş, bu konuyla ilgili sorular sorulunca da gülümseyerek yine aynı mütevazi tavırla “böyle şeyleri konuşmayı pek sevmiyorum aslında” diyor. Bahsettiğim şey tam olarak bu. Olanlar ortada zaten, kilo almışsa almış, vermişse vermiş, saçını boyatmış ya da kestirmiş. “efendim biraz kilo almışsınız, selülitli fotoğraflarınız için neler söyleyeceksiniz?” demenin ne anlamı var? Bunu defalarca tekrar etmenin, düşünecek konuşacak başka şey yokmuş gibi sürekli aynı şeyleri haber yapmanın ne anlamı var? Vay efendim çilekeş Cemile, Bodrum sahillerinde çuval beziyle dolaşmış. Eee? Yani? Ünlü olmak bu insanların cezası mı arkadaş? Hepimiz kendi halimizde hayatlarımızı yaşıyoruz, neden o insanları bu kadar sık-boğaz ediyoruz? Bir ara Gülben Ergenle ilgili haber o kadar çok döndü ki neredeyse Ergen’in diğer adı selülit olmuştu. Hadi bir kere yazdın ettin, bir haber haftalarca gündemde tutulur mu?
Reklamla mı ilgili bu durum bilmiyorum. Ama ülke olarak birilerinin selülitlerinden, kilolarından ya da fiziksel kusurlarından daha fazla düşünecek şeylerimiz olduğunu düşünüyorum. Diyeceksiniz ki madem öyle sen niye yazıyorsun? Anlamıyorsun neden konuşuyorsun? Sonuçta ben de alıcı taraflardan biriyim ve bu haberler bana da sunuluyor. En azından birilerinin bu durumu sorguladığını görsünler diye naçizene fikrimi söylüyorum işte… E daha ben ne diyeyim arkadaş… En iyisi kilolarıma dikkat edeyim, mazallah fazla kilom var diye yazmamıza da karışırlar falan, neme gerek!

Başak SULTAN