Üniversite Öğrencisi Adaylarına MEB’den son dakika tavsiyeleri geldi. Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Hakan Sarı, YGS’ye girecek öğrencilerin sınav öncesi iyi dinlenmeleri, beslenmelerine dikkat etmeleri, kendilerine güvenmeleri, aşırı kaygılanmamaları ve sınavdan önceki gece iyi uyumaları tavsiyesinde bulundu.
Aileler için de önerilerde bulunan Hakan Sarı
pazar günü yapılacak YGS öncesi öğrencilere ve ailelere birtakım uyarı ve tavsiyede bulundu.
Sınav tarihi yaklaştıkça gençlerin kaygılarının arttığını ifade eden Sarı, kaygının aşırı olmaması durumunda motive edici bir özelliğinin olduğuna dikkati çekerek, aşırı kaygının öğrenmenin ve öğrendiğini kullanmanın önünde büyük bir engel olduğunu söyledi.
Kaygının gelecekle ilgili karamsarlık, başarısızlık, umutsuzlukla ortaya çıktığını anlatan Sarı, sınav kaygısının da bu şekilde oluştuğunu belirtti. Aşırı kaygının bireyleri fiziksel, psikolojik ve zihinsel olarak etkilediğini ifade eden Sarı, ”Yoğun kaygı sonucunda beden kimyasında meydana gelen değişiklikler beyinde öğrenme için gerekli olan protein zincirlerinin oluşumunu engeller. Böylece akıl yürütme ve soyut düşünme yönündeki zihin faaliyetleri bozulur ve başarısızlık kaçınılmaz olur” diye konuştu.
-Sınav kaygısının nedenleri-
Yoğun kaygı yaşayan, sınava olduğundan farklı anlamlar veren öğrenciler için her sınavın bir ”kriz durumu” olabileceğine dikkati çeken Sarı, öğrencilerin aşırı kaygıyla başa çıkmanın yollarını öğrenmesi gerektiğini söyledi.
”Sınav kaygısı, öğrencinin sınava bakış açısından kaynaklanabilmektedir” diyen Sarı, şunları söyledi:
”Özgüven eksikliği, öğrencinin kişiliğine verilen değerin sınav başarısı ile ölçülmesi, arkadaşları ile karşılaştırılması, sınavla ilgili olumsuz düşünceler üretilmesi, aile yapısının baskıcı ve mükemmeliyetçi olması, sınavın bir ölüm kalım meselesi haline getirilmesi, ’Sen başaracaksın biz sana çok güveniyoruz’ diyerek abartılı cesaretlendirmelerde bulunulması sınav kaygısının temel nedenleri arasında sıralanabilir.”
Sınav kaygısı yaşayan öğrencilerin şiddetli bir huzursuzluk içinde olacağını, ders çalışırken dikkatlerini toplamakta güçlük çekebileceğini anlatan Sarı, öğrencilerin yeme ve uyku düzenlerinin bozulabileceğini, çok gergin ya da çok hassas olabileceklerini, terleme, üşüme, yorgunluk, solunumda güçlük, titreme, mide ağrısı gibi sorunlar yaşayabileceğini de belirtti.
-Öğrencilerin yapması gerekenler-
Hakan Sarı, öğrencilerin sınav kaygısıyla mücadelesine ilişkin de şu bilgileri verdi:
”Sınavdan önce mutlaka iyi dinleneceğiniz bir zaman ayırın. Sınava çalışmış ve tüm konuları gözden geçirmiş olarak girin. Sınavdan önceki gece iyi uyuyun. Beslenmenize dikkat edin, az ya da çok veya farklı yiyecekler yemeyin. Kendinize güvenin. Dinlenmenizi ve rahatlamanızı sağlayacak faaliyetler yapın. Sizi üzecek ve kaygınızı artıracak olumsuz duygu ve düşüncelerden uzak durun.”
Sınav başlamadan ve sınav sırasında öğrencilerin yapması gerekenler hakkında da bilgi veren Sarı, şunları kaydetti:
”Sınav başlamadan sormak istediğiniz bir durum varsa ya da ortamda sizi rahatsız eden bir durum varsa bunu sınav gözetmeninize bildirin. Sınav başlamadan gözetmenin uyarılarını dikkatle dinleyin, sınav kitapçığınızın adınıza düzenlenip düzenlenmediğini ve eksiksiz olup olmadığını kontrol edin. Sınav sırasında ise sadece sorulara odaklanın, başka bir şey asla düşünmeyin. Kendinize güvenin ve ’bu sınavı başaracağım’ gibi motive edici cümleler söyleyin. Soruları ve seçenekleri dikkatlice okuyun. Soru kökündeki ’değildir’ gibi olumsuz ifadelere dikkat edin. Soruyu okuduktan sonra seçeneklere geçin ve en doğru bulduğunuz seçeneği cevap kağıdına işaretleyin. Cevabınızı işaretlerken doğru soru ve doğru seçeneği işaretlediğinize emin olun ve kaydırma yapmayın. Bir soru üzerinde çok zaman harcamayın, başka bir soruya geçin eğer sonra süre kalırsa o soruya tekrar dönün. Sınavdan çabuk çıkmak için acele etmeyiniz, tüm soruları okuyun ve cevaplamaya çalışın. Sınav süresini verimli kullanın. Zaman zaman süreyi kontrol edin.”
-Ailelerin görevleri-
Sınava hazırlık sürecinde ailelere de birtakım görevler düştüğünü vurgulayan Sarı, şöyle devam etti:
”Aileler çocuklarını iyi tanımalı, yapabildikleri, yapamadıkları ve istekleri hakkında bilgi sahibi olmalılar. Çocuklarının öğrenme stilini
tanımasına ve çalışma sistemini buna göre planlamalarına yardımcı olmalılar. Çocuklarına yönelik gerçekçi beklenti içinde, ulaşabileceği hedefler koymasında onlara yardımcı olmalılar.
Çocuklarının kendilerine güven duyması konusunda destek olması gereken aileler, planlı yaşaması ve zamanını iyi kullanması konusunda onlara yardımcı olmalılar. Çocuklarının geçmişteki başarısızlıklarını hatırlatmak yerine gelecekte başarılı olmasının yollarını birlikte aramalılar. Onların bedensel ve duygusal değişimlerine duyarlı olmalılar. Sınav konusunda sakin davranarak örnek, düzenli uyuması ve sağlıklı beslenmesi konusunda ise destek olmalılar. Aileler, çocuklarının sınava ilişkin duygu ve düşüncelerini ifade etmesini sağlamalı ve anlattıklarını dikkatle dinlemelidir.
Sınavın öğrencinin kişiliğini değerlendiren bir ölçü olmadığını benimsemeli ve benimsetmeliler. Sınavı bir tehdit unsuru olarak asla kullanmamalılar.”
ALTERNATİF TAVSİYELER
Konya Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ömer Üre, öğrencilerin 12 yıl boyunca aldıkları eğitimin sadece bir günde yapılacak sınavda ölçmenin pedagojik olarak pek de doğru olmadığını belirtti.
YGS’ye girecek öğrencilerin, yüzde 10 ile yüzde 15’inin çok çeşitli mazeretleri çıkacağını ifade eden Prof. Dr. Üre, ”Kişinin geleceğini belirleyecek öneme sahip bu gibi sınavlar bir gün yerine belli aralıklarla birden fazla tarihlerde yapılabilir. Sınavın bir kerede yapılıp bitmemesi lazım. Yani öğrenciye, 3 ya da 6 ay arayla belirlenecek ikinci bir tarihte aynı sınava girme hakkı tanınmalı” dedi.
Sınava girecek öğrencilere önemli uyarılarda bulunan Prof. Dr. Üre, şunları kaydetti:”Güven duygusu yüksek olan öğrenciler, eğer kendileri istiyorsa sınav yapılacak okula tek başına gelebilir. Bu durum tümüyle öğrenciye bırakılmalıdır. Tereddüt yaşayan, desteğe ihtiyaç duyan, ailesi yayında olduğunda kendisini daha güçlü ve güvende hissen öğrencilerin ise sınav yerine aileleriyle gelmelerinde hiç bir sakınca yoktur. Sınav yerine ailelerin gelmesi pek çok öğrenciye güven duygusu verir, hatta yararlıdır. Çünkü pek çok öğrenci ebeveynlerini böyle durumlarda, kendilerini daha ağır bir baskı unsuru olan sosyal yargıya maruz bırakmayacak koruyucular olarak görürler. Anne ve babalar, felaket ve kayıplara karşı öğrenci için koruyucudur.
Aşırı sınav stresi yaşayan öğrencilerin sabah hafif kahvaltı yaparak sınav yerine yürüyerek gitmelerinde yarar var. Ne aç olmalılar ne de karınları aşırı tok olmalı… Grip mevsimine girmemiz nedeniyle sınav sabahı duş alınmaması, basit ancak önemli bir tedbirdir. Çünkü ıslak saçla aceleyle evden çıkan kişi üşütüp kolaylıkla rahatsızlanabilir. Duşlarını sınavdan sonra da alabilirler.”
– Ders çalışmayı en az bir gün önce bırakın –
Öğrencilerden sınavdan bir gün önce ders çalışmayı mutlaka bırakmalarını isteyen Üre, ”En az bir gün beyin ve vücut dinlendirilmelidir. Bu dinlenme, uzun zamandır durmaksızın koşan, adeta savaşa hazırlanan öğrenciyi rahatlatacaktır” diye konuştu.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...