Erken doğumun yol açtığı riskleri ve sezaryen ameliyatının kaçıncı haftada yapılması gerektiğini söyleyen Riskli Gebelikler Uzmanı Doç. Dr. İbrahim Bildirici, “Tıbbi gerekçe olsun olmasın pek çok durumda planlı sezaryen yapılıyor. Bu tür durumlarda bebeğin anne karnında 39 haftayı tamamlamasını sağlamak gerekiyor. ABD Kadın Doğum Derneği de 39 haftayı tamamlamayı öneriyor” diyor.
Gebeliklerdeki çeşitli riskler ya da anne adayının özel bir tarihte doğum yapma isteği gibi nedenlerle pek çok bebek doğum haftalarından önce dünyaya getiriliyor. Normal koşullarda bebeklerin çoğu 38-41 hafta arasında dünyaya geliyor. Çünkü bu haftalarda, bebeğin sağlığı ve gelişimini tamamlaması için gereken
şartlar, tamamlamış oluyor. ABD Kadın Doğum Uzmanları Derneği mümkünse bebeklerin anne karnında 39 haftaya kadar tutulmasını öneriyor. Çünkü bebeklerin akciğerleri 39’uncu haftada tam anlamıyla geliştiğinden doğuma hazır oluyor. Acıbadem Maslak Hastanesi Riskli Gebelikler Uzmanı Doç. Dr. İbrahim Bildirici, anne karnında bebek kaç hafta kalmalı sorusuna bebeğin akciğer gelişimini tamamlayıp tamamlamadığını test ederek yanıt verebildiklerini belirtiyor. Doç. Dr. Bildirici 34’ncü haftadan sonra özellikle anneye ya da anne karnındaki bebeğe ait çeşitli risk faktörleri varlığında “Bebek içerde mi, dışarıda mı daha güvenli sorusunun yanıtını vermemiz gerektiğinde ultrasonografi eşliğinde anneden amniyosentezle sıvı alıp bebeğin akciğerlerinin gelişip gelişmediğini test edebiliyoruz” diye konuştu.
34 HAFTADAN SONRA DA GEREKTİĞİNDE İLAÇ VERİP
AKCİĞERLERİ GELİŞTİRİYORUZ
Gebeliğin devamının riskli olabileceği durumlarda eğer bebeğin akciğerleri gelişmişse, doğurtma yönünde karar verdiklerini vurgulayan Doç. Dr. İbrahim Bildirici, akciğerlerin gelişmemiş olması halinde ise bebeği anne karnında daha fazla tutmak yönünde karar aldıklarını söylüyor. ABD’de Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi`nde uzun yıllar çalışan ve o dönemde kendisinin dizayn ettiği ve beş yıl süren bir bilimsel araştırma yaptıklarını anlatan Doç. Bildirici şu sonucu aldıklarını anlatıyor:
“Bu çalışmamızda 34. gebelik haftasından sonra anneden sıvı alıp da fetusun akciğer gelişimini yetersiz bulduğumuz anneleri onamlarını alarak iki gruba ayırdık: Birinci gruptaki bebeklerin akciğerlerinin gelişmesi için annelere steroid ilacını verdik, diğer gruba ilaç vermedik. Bir hafta sonra yeniden amniyosentez yaptık. Sonunda steroid verilen annelerin bebeklerinin akciğer gelişiminin çok daha hızlı olduğunu gördük. 24-34 hafta arasındaki gebeliklerde yani 5,5 ile 8 ay arasında erken doğum riski olanlarda steroid uygulaması standart olarak yapılıyor ve bu uygulamanın bebeklerin ölüm riskini azalttığını biliyorduk. Bizim çalışmamız ise, steroid vermenin 34 haftadan sonra da etkili olabileceğini gösteren dünyadaki ilk ciddi bilimsel çalışmaydı. Bu çalışmamız 2010 yılında prestijli ‘American Journal of Obstetrics and Gynecology’ de yayınlandı. ABD’de bizim açtığımız bu kulvarda şu anda başka çalışmalar da yürütülüyor. “
PLANLI SEZARYEN, ÖZEL TARİHLERDE YAPILAN DOĞUM RİSKLİ
34. hafta sonrası anne karnındaki bebeğin akciğerlerinin gelişimini tespite yönelik amniyosentezin tecrübeli ellerde yapılmasının uygun olduğunu vurgulayan Doç. Dr. İbrahim Bildirici, şu noktaların altını önemle çiziyor:
• Tıbbi gerekçe olsun olmasın pek çok durumda planlı sezaryen yapılıyor. Bu tür durumlarda bebeğin anne karnında 39 haftayı tamamlamasını sağlamak gerekiyor. ABD Kadın Doğum Derneği de 39 haftayı tamamlamayı öneriyor.
• Planlı bir doğumu 39 hafta öncesinde güvenle gerçekleştirebilmek için amniyosentez ile akciğerlerin yeterince gelişmiş olduğunun ortaya konması gerekiyor. Ancak sıvının azaldığı, bebeğin sıkıntıya girdiği durumlarda, elbette 39’uncu haftayı beklemezsiniz, müdahale edersiniz ama, herhangi bir sorun yokken yapılacak planlı bir sezaryende 39 haftayı tamamlamak gerekiyor. Aksi takdirde erken alınan bu bebeklerde sorunlar çıkabiliyor.
• Bu sorunlardan da en sık görüleni yenidoğan bebeklerde geçici olarak hızlı solunuma yol açan ‘yaş akciğer’ ya da ‘yenidoğanın geçici takipnesi ‘ denilen durumdur. Bu durumda bebeğin 72 saat hastanede yatması gerekiyor, solunum desteğine ihtiyaç olabiliyor, enfeksiyon riski ortaya çıkabiliyor, bazense ‘respiratuar distres sendromu (RDS)’ denilen daha ciddi solunum sıkıntıları ortaya çıkabiliyor ve hayati risk gelişebiliyor. Bu bebeklerin yoğun bakım ünitelerinde özel tıbbi bakım gerektirmesi mali açıdan da sıkıntıya neden olabiliyor.
• Günümüzde yenidoğan bakımı gelişti ama yine de niye risk alınmalı? Planlı bir sezaryen yapılacaksa 39’uncu haftayı tamamlamak bu açıdan önem taşıyor.
• Ülkemizde yılda bir milyon 250 bin anne adayı doğum yapıyor. Bu anne adaylarından bazıları son adetlerini güvenilir şekilde bilmiyor ya da günlendirilmeleri yanlış yapılmış olabiliyor. Bu grupta da doğal doğum eylemi beklenmeden yapılan sezaryenler erken doğuma yol açıyor. İşte günlendirme ile ilgili şüphe olan olgularda da bizler amniyosentez ile anne karnındaki bebeklerin akciğer gelişimlerini değerlendirebiliyoruz.
• Riskli gebeler mutlaka sezaryenle doğurtulacak diye bir kural yok. Pek çoğu hem de kendileri için daha güvenli olacak şekilde normal yolla da doğurabilir.
• Hangi gebeler normal doğurmalı, kimlere sezaryen yapılmalı? Aslında bu karar hastanın durumuna özeldir. Hastanın durumu değerlendirilerek karar verilir. Ama öncelikle tercih edilmesi gereken doğum, normal doğumdur.
• Normal doğumu yaygınlaştırabilmek için epidural anesteziyi (ağrısız doğum hizmetlerini) de yaygın ve kaliteli bir şekilde sunabilmemiz gerekiyor.