5053873217 [email protected]

Türk Telekom’dan Yerli Depolama Çözümü

Türk Telekom, Dijital Depo Kurumsal ürününü lanse etti. Kurumlar, kurum içi ve dışı dosya paylaşımı, büyük dosya transferi, eş zamanlı ortak çalışma gibi yetkinlikleri olan servisten aylık ödeme modeli ile yararlanabilecekler.

 

Türkiye’nin lider bilgi ve iletişim teknolojileri şirketlerinden Türk Telekom, Dijital Depo Kurumsal hizmetini başlattı. Türk Telekom, bu hizmetle, kurumsal müşterilerinin verilerini bulut ortamında saklama, her cihazdan kolayca ulaşabilme ve dosyalar üzerinde ortak çalışabilme taleplerini karşılamayı hedefliyor. Böylece kurumlar, kurum içi ve dışı dosya paylaşımı, büyük dosya transferi, eş zamanlı ortak çalışma gibi yetkinlikleri olan Kişisel Verileri Koruma Kurumu (KVKK) uyumlu bu servisten Türk Telekom’un aylık ödeme fırsatıyla faydalanabilecekler.

 

Dijital Depo Kurumsal, kullanıcıların elektronik ortamdaki tüm bilgi ve belgelerini 512 bit kriptolayarak koruma altına alan, her türlü belgeyi saklayan ve bu belgelerin kolaylıkla paylaşılmasını sağlayan bir dosya içerik yönetimi ve arşivleme sistemidir. Mobil uygulaması ve kullanıcı dostu web arayüzü ile internet bağlantısı olduğu sürece tüm verilere erişilebiliyor.

 

Verileri yurt içinde saklama olanağıyla global rakiplerinden ayrışıyor

 

Türk Telekom Ürün ve Servis Yönetimi Direktörü Fatih Türkoğlu, verileri yurt içinde tutma olanağıyla global rakiplerinden ayrıştıklarını vurgulayarak şöyle konuştu: “Türkiye’nin verisini koruma ve saklama vizyonuyla; yerli bulut teknolojilerini geliştirmeye ve iş birlikleri ile sürekli olarak büyümeye devam ediyoruz. Bu anlamda Dijital Depo kurumsal uygulamamız ile kurumsal müşterilerimize maliyet, güvenlik, erişim ve ölçeklenebilirlik avantajları sunuyoruz.”

Ücretsiz dosya paylaşım penceresi ile hızlı ve güvenli dosya paylaşımı:

 

Aylık ödeme modeli ile sunulan Dijital Depo Kurumsal uygulamasının dosya transfer özelliğinin abonelik gerektirmediğinin ve tüm kullanıcılara ücretsiz sunulduğunun altını çizen Türkoğlu: “ Müşterilerimizin sadece kendi verilerini saklamalarına imkân sağlamanın yanında; ister birey olsun ister kurum olsun; birbirleri ile güvenli ve hızlı şekilde dosya paylaşımı yapmak isteyen herkes Türk Telekom veri merkezlerinde barındırılan bu uygulamaya https://dijitaldepokurumsal.turktelekom.com.tr/ adresinden ulaşarak ücretsiz ve abonelik gerektirmeden kullanıma başlayabilirler” dedi.

Samsung M8 Monitörden Çok Daha Fazlası

Samsung’dan geliştirilmiş özellikleri ve şık tasarımıyla yeni M8 akıllı monitör serisi. Samsung, daha geliştirilmiş özellikleri ve şık tasarımıyla yeni M8 akıllı monitör serisini tanıttı. Kullanıcıların hayatını kolaylaştıran ödüllü teknolojilerin yanı sıra ‘SlimFit’ kamera özelliğine sahip ve ikonik ince tasarımıyla dikkatleri üzerine çeken yeni M8 akıllı monitör, dört farklı modern renk seçeneğiyle müşterilere sunuluyor.

 

Samsung, 32 inç boyutta, UHD çözünürlüğe sahip, çok amaçlı yeni M8 akıllı monitör serisini tanıttı. Yeni M8 akıllı monitör serisi Warm White, Sunset Pink, Daylight Blue ve Spring Green olmak üzere dört farklı renk seçeneği ile müşterileri bekliyor.

 

Samsung’un İlk kez 2020’nin Kasım ayında piyasaya sürdüğü Akıllı Monitör serisi, kullanıcılarının ev ortamındaki işlevsellik ve eğlence ihtiyaçlarını karşılamak üzere dünyanın ‘hepsi bir arada’ özellikli ilk monitörlerini kullanıcılara sunuyor. Yeni M8 akıllı monitör serisi, geleneksel bir monitör olmanın ötesine geçerek, Wi-Fi bağlantısı üzerinden, herhangi bir bilgisayar veya TV bağlantısına ihtiyaç duymaksızın kullanıcıların Netflix, Amazon Prime Video, Disney+ and Apple TV gibi OTT [1]hizmetlerini kullanabilmesini sağlıyor[2].

Ultra şık ve etkileyici tasarımıyla dikkatleri üzerine çeken yeni M8 akıllı monitör serisi, hem alan hem de çalışma açısından önemli bir verimlilik sunuyor. Üstelik, yeni M8 akıllı monitör serisi, 11.4mm kalınlığıyla, önceki modellerden artık dörtte üç oranında daha ince. Sofistike ve düz tasarımıyla M8’in sıcak beyaz renk üzerinde çeşitlenen renk seçenekleri, kullanıcıların kişisel tercihlerine uygun olarak, her mekana kolayca uyum sağlıyor. M8 akıllı monitörün sunduğu ekran teknolojileri ise, Tüketici Teknolojileri Derneği (CTA) tarafından gerçekleştirilen CES İnovasyon Ödülleri’nde ödüle layık görüldü.

 

Tek bir ara yüz sayesinde tüm uygulamalar verimli bir şekilde kullanılabiliyor 

Yeni M8 akıllı monitör, Samsung Smart Hub uygulaması üzerinden çeşitli Bluetooth cihazlarına bağlanarak bilgisayar kullanımı gerektirmeden, kusursuz bir evden çalışma ortamı sağlıyor. ‘Workspace’ kullanıcı ara yüzü ise tek bir ekranda çalışmak için gereken tüm hizmetleri aynı anda sunuyor. Ayrıca, kullanıcıların bir Windows veya Mac PC’ye kablosuz olarak bağlanmasına ya da akıllı telefondan ekrana içerik yansıtmalarına olanak sağlıyor. Kullanıcıların, Samsung DeX, Apple AirPlay 2 ve Microsoft 365[3]  bulut hizmeti gibi çeşitli uygulamaları verimli bir şekilde kullanmasına yardımcı oluyor.

 

Tüm bunların yanında yeni M8 akıllı monitör, mıknatıslı ve takılıp çıkarılabilir bir ‘SlimFit’ kameraya da sahip. Bu kamera, monitöre yapışarak kullanıcıların masasının üstünde kablo kalabalığı oluşturmuyor ve yer kaplamıyor. SlimFit kamera ayrıca ‘yüz takibi’ ve ‘otomatik yakınlaştırma’ gibi özellikleriyle, ekranda görünen insan yüzünü algılayarak, otomatik olarak yüze yakınlaştırma yapabiliyor. Kısacası, bir kullanıcı konuşurken onu yakalayıp ve takip ederek, sunumlar veya canlı yayınlar için mükemmel bir deneyim yaşatıyor. Ayrıca ‘Google Duo’ gibi görüntülü sohbet uygulamalarını destekleyen M8 akıllı monitör, kullanıcıların SlimFit kamerayı evde veya işyerinde kullanarak, uzaktan çalışmasına veya görüntülü arama yapmasına olanak tanıyor.

 

Tek bir ekranda tüm IoT cihazlarını kolayca izleme ve kontrol etme imkanı

M8 akıllı monitör, ayrıca kullanıcıların tüm cihazlarını kablosuz olarak bağlayabilecekleri ‘SmartThings Hub’ adlı Nesnelerin İnterneti (IoT) merkezine de sahip. Samsung SmartThings uygulaması, ışık anahtarı ve elektrik gücü dahil olmak üzere M8’e bağlı diğer cihazlar tarafından sağlanan tüm bilgileri yansıtabiliyor. Uygulamanın sezgisel kontrol paneli üzerinden kullanıcıların diğer IoT cihazlarını evin her yerinde kolayca izlemelerini sağlıyor[4].

 

Yüksek hassasiyete saihp ‘Uzak Alan Sesi’ mikrofonu ile donatılmış asistan, sesli komutları kullanarak Bixby ve Amazon Alexa[5] gibi cihazları da denetleyebiliyor. Bu mikrofon, sanal asistan Bixby etkinleştirildiğinde, monitörün ekranı kapalı durumdayken dahi konuşma bilgilerini ekrana yansıtabilen ‘Her Zaman Açık Ses’ işlevine de sahip bulunuyor.[6]

 

Uyarlanabilir görüntü teknolojisi ile kullanıcılara büyük konfor sunuyor 

Yeni M8 akıllı monitör, ‘Uyarlanabilir görüntü teknolojisi’ sayesinde ekran parlaklığını ve renk sıcaklığını otomatik olarak ayarlanabiliyor. Böylece, kullanıcıya daha fazla konfor sunuluyor. M8 ayrıca yüksekliği ayarlanabilir stant (HAS) ile eğim kazanabilme özelliğine de sahip. Bu sayede kullanıcılar, bir proje üzerinde çalışırken, akşamları film izlerken ya da ders çalışırken monitörlerini istedikleri pozisyonda kullanabiliyor.

Samsung Electronics Görsel Ekran Bölümü Başkan Yardımcısı ve Tasarım Ekibi Başkanı Kyounghoon Kim, yeni M8 akıllı monitöre ilişkin “Tüm kullanıcıların yaşam tarzına ve tercihlerine hitap edebilecek bir ürün geliştirmeyi hedefledik. M8’in dört farklı renkten oluşan renk paleti, ‘Doğal Renk Tonları’ temasından ilham alıyor. Bu renkler, parlak güneşli bir günde masmavi gökyüzünü, içinde dinlendiğimiz yemyeşil bir ormanı ya da güneşlendiğimizde yüzümüze vuran günbatımını çağrıştırıyor” dedi.

Samsung M8 Akıllı Monitör, farklı renk ve özellik seçenekleriyle tüm dünya ile birlikte Türkiye’de de satışa sunuldu.[7] M8 Akıllı Monitörle ilgili daha detaylı bilgi almak için https://www.samsung.com/tr/business/monitors/smart-monitor/ adresi ziyaret edilebilir.

Mr Gif Yaşamını Kaybetti

GIF formatının yaratıcısı Stephen Wilhite yaşamını yitirdi. GIF’ler, her gün insanların birbirine yolladığı milyonlarca görselin bir döngüye girerek bir animasyon oluşmasını sağlıyor.

Stephen (Steve) Wilhite, 1987’de ilk GIF’i yarattığında bu duruma geleceğini bilmiyordu ancak hareket halindeki görseller, Web 1.0 günlerinden günümüze ve muhtemelen önümüzdeki yıllarda interneti yönetmeye devam edecek.

1980’lerde, o zamanlar çevrimiçi hizmet sağlayıcı CompuServe’de geliştirici olan Wilhite ve ekibi, yavaş çevirmeli bağlantı hızlarının, uyumsuz bilgisayar sistemlerinin ve başka bir kullanıcıya verimli bir şekilde gönderilemeyecek kadar büyük olan görüntülerin, özellikle de renkli görüntülerin üstesinden gelmekle görevlendiril

Airtag ile İzleniyor muyum ?

AirTag bir dizi takip olayı ile de gündemden düşmüyor. Siber güvenlik uzmanları AirTag’in nasıl çalıştığını, kullanırken nelere dikkat edilmesi gerektiğini, bu ve buna benzer cihazların takibinden korunmak mümkün mü ?

Öncelikle takip edilip edilmediğini anlamanın en kolay yolu sizi takip ettiğini düşündüğünüz kişinin telefonundan BUL uygulamasına bakmak.  AirTag, piyasaya sürüldüğü geçen yıldan bu yana suçluların kullandığı bir dizi vakayı beraberinde getirdi. Siber

  • Apple, Nisan 2021’de kaybolması kolay nesneleri aramaya yardımcı olan AirTag etiketlerini tanıttı. Bir AirTag’in içinde değiştirilebilir bir pil ve oldukça büyük bir hoparlörle birlikte kablosuz modüle sahip bir kart yer alıyor. AirTag’ler en basit senaryoda şu şekilde çalışıyor: Anahtarlar ve AirTag anahtarlığa takılıyor. O gün işe geç kalınıyorsa ve anahtarlar evde bir yerde kaybolduysa, iPhone arama modu etkinleştiriliyor. Ultra genişbant (UWB) teknolojisini kullanan telefon, kişiye AirTag’in bildirimleriyle “sıcak” veya “soğuk” gibi yardımcı yönlendirmelerde bulunuyor.
  • Daha karmaşık bir senaryoda AirTag’in sırt çantasına bağlandığını, bir gün metrodan hızla inerken yanlışlıkla çantanın geride bırakıldığı bir senaryo öngörülsün. Çantanın kaybedildiği fark edildiğinde ve iPhone sırt çantasından çok uzakta olduğundan UWB yardımcı olmuyor. Bu kez nispeten modern Apple cihazları (iPhone 7 ve daha yeni) Bluetooth kullanarak yakındaki AirTag’i algılar ve yaklaşık koordinatları Apple hesabına iletiyor.

  • Böylece sırt çantasının nerede olduğunu görmek için Apple’ın Bul hizmeti kullanılabiliyor. Tüm bunlar otomatik olarak gerçekleşiyor; hiçbir şey yüklemeye gerek olmuyor. AirTag arama sisteminin çalışması için gereken her şey, yüz milyonlarca kullanıcının iOS’unda zaten yerleşik olarak yer alıyor.

  • Ancak Bluetooth’un maksimum mesafe aralığının yalnızca birkaç düzine metre olduğu göz önüne alındığında, bu yalnızca iPhone’u olan çok sayıda insanın bulunduğu büyük şehirlerde çalışıyor. Sırt çantası, tüm sakinlerin Android akıllı telefonlar kullandığı küçük bir kasabaya giderse AirTag’in yerini belirlemek daha zor olacaktır. Bu durumda üçüncü bir algılama mekanizması devreye giriyor: Aradan birkaç saat geçerse ve AirTag’in herhangi bir iPhone ile bağlantısı yoksa, yerleşik hoparlör ses çalmaya başlar. Öğeyi bulan kişi akıllı telefonunu NFC ile AirTag’e nasıl bağlayacağını öğrenirse, AirTag onlara öğenin sahibinin telefon numarasını söylüyor.

  • Teoride AirTag’ler, kaybolması kolay nesnelerin takibi için kullanışlı bir aksesuar. Teknoloji, koltuğun arkasına düşmüş anahtarlarınızı veya geride bıraktığınız bir çantayı bulmanıza yardımcı olabilir. Geçen yıl boyunca geniş çapta tartışılan faydalı bir uygulamaya bir örnek, uçağa binmeden önce bir bavula AirTag yapıştırmak oldu. Birçok durumda yolcular kayıp bagajlarını havayolu çalışanlarından daha hızlı bulabildiler.

  • Ancak pratikte cihaz satışa çıktıktan hemen sonra, insanların cihazı yasal olmayan şekillerde kullandıklarına dair raporlar ortaya çıkmaya başladı. Bunlar arasında aleni suç faaliyeti raporları bile vardı. İşte başlıca örnekler:

Almanya’da bir aktivist, AirTag içeren bir zarfı postaladıktan sonra çok gizli bir devlet kurumunun yerini ortaya çıkardı. Pek çok insan, gerçek posta dağıtım yollarını izlemek için böyle bir taktik kullanıyor. Ancak Alman aktivistin yaptığı gibi bir AirTag kullanmak da mümkün: Eğer birisi gerçek adresini gizli tutmak için posta kutusu kullanıyorsa, içinde AirTag bulunan bir posta gerçek ikameti ortaya çıkaracaktır.

Daha ciddi bir notta, Aralık 2021’de Kanada polisi, suçluların araba çalmak için AirTag’leri kullandığı birkaç olayı araştırdı. Halka açık bir otoparkta bir arabaya bir AirTag yapıştırdılar, onu sahibinin nerede yaşadığını bulmak için kullandılar ve sonra gece arabayı potansiyel tanıklardan uzakta, bir banliyöde park halindeyken çaldılar.

Rusya’da Instagram Tamamen Kapatıldı

Rusya Federal Bilgi Teknolojileri ve Kitle İletişim Denetleme Kurumu (Roskomnadzor), ülkede daha önce kısıtlanan sosyal medya uygulaması Instagram’ın tamamen kapatıldığını duyurdu.

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırılarının ardından ülkede sosyal ağlara erişim sınırlandırmıştı.

Roskomnadzor tarafından yapılan açıklamada, yeni bir kararla sosyal medya uygulaması Instagram’ın ülkede gece yarısından itibaren tamamen kapatıldığı ifade edildi.

Instagram’a erişimin engellenmesiyle açıklamada, Rusya’nın VKontakte ve Odnoklassniki dahil olmak üzere kendi rekabetçi sosyal medya platformlarına sahip olduğu vurgulanarak, “Bu internet ortamlarına geçişinizin hızlı bir şekilde gerçekleşeceğini ve gelecekte iletişim ve iş yapmak için yeni fırsatlar keşfedeceğinizi umuyoruz” denildi.

 

Facebook “Nefret”i Serbest Bıraktı!

Facebook, Instagram ve WhatsApp’ın çatı şirketi Meta, sosyal medya platformlarında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e ve Rus askerlerine yönelik nefret söylemlerini serbest bıraktı.

Uluslararası haber ajansı Reuters tarafından görülen Meta’nın dahili e-postalarına göre, sosyal ağ bazı ülkelerdeki Facebook ve Instagram kullanıcılarının Ukrayna işgali bağlamında Ruslara ve Rus askerlerine karşı şiddet çağrısı yapmasına izin verecek. Sosyal medya şirketinin içerik moderatörlerine gönderilen dahili e-postalarına göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin veya Belarus Devlet Başkanı Alexander Lukaşenko’ya ölüm çağrısı yapan bazı gönderilere geçici olarak izin veriliyor.