Eğitim, SON DAKİKA
8 Haziran Cuma günü karne töreni ile 2011-2012 eğitim öğretim yılı sona eriyor. Karne alacak çocukları kimi çocukları karne heyecanı kimisini de karne korkusu sardı. Derslerinde başarılı olamayan çocuklar ailelerinden çekiniyor. Çocuklarının başarısızlıkları karşısında sert tepki gösteren ve cezalandırma yolunu seçen aileler nedeniyle bazen çocukları intiharı bile seçebiliyor.
International Hospital’dan Psikolog Ferahim Yeşilyurt, kötü karne getirmenin düşük zeka göstergesi olmadığını, okul başarısının sağlanmasında çocuklara olduğu kadar aileye de büyük sorumluluk düştüğünü belirtiyor.
Psikolog Ferahim Yeşilyurt, çocukların okul başarısı ve başarısızlığı konusunda merak edilenleri yanıtladı:
1- Kötü karne getirmenin nedenleri nelerdir? Çocuğun karnesinin iyi olmasında şunlar etkilidir: – Çalışma alışkanlıklarının kazanılması – Evde ders çalışma ortamının uygun olması – Sorumluluk duygusunun yerleşmiş olması – Duygusal sorunlarının yoğun olmaması Eğer çocuğunuz iyi karne getirmiyorsa, bu dört faktörün değerlendirilmesinde yarar var. Başarıyı etkileyen tek faktör zeka olmadığı için, iyi olmayan karnenin düşük zeka göstergesi olduğunu söylemek doğru olmayacaktır.
2- Karnesi iyi olmayan çocuk hayatta başarılı olamaz mı? Karne çocuğun tüm performansını yansıtmaz. Yani notları çok yüksek bir çocuğa, hayatta çok başarılı olacağı söylenemez. Tersi de geçerlidir. Karnesi iyi olmayan çocuğun da yaşamında çok başarısız olacağı söylenemez. Her çocuğun başarılı olabileceği yönleri muhakkak vardır. Bu özellikleri açığa çıkarmak ailenin ve eğitim sisteminin görevidir.
3- Çocukları notlarına göre ödüllendirmek ya da cezalandırmak doğru mu? Notlara göre aileler bazen çok katı cezalar verebiliyor ya da çocuk sınıfı geçti diye aşırı ödüllendirebiliyor. Notlar değerlendirilebilir ancak çok fazla abartılmamalıdır.
4- Çocuğun ailesi tarafından kabul edildiğini bilmesi neden önemli? Bir çocuğun ailesi tarafından olduğu gibi kabul edilmesi çocuk açısından çok önemlidir. Derslerindeki başarı ya da başarısızlığı ailesiyle olduğu gibi paylaşabilmek ve ailesi tarafından kabul hissini yaşamak çocuğu rahatlatır. Çocuk ailesinin sadece başarılarını kabul edeceğini düşünürse, bu durumda not düzeltme, yalan söyleme gibi dürüst olmayan yollara başvurabilir.
5- Karnesinde düşük notları bulunan çocuklara anne-baba olarak nasıl davranmak gerekir? Öncelikle dönem sonunda alınan karnenin, çocuğun karnesi olmasının yanı sıra, ailenin ve eğitim sisteminin de karnesi olduğu unutulmamalıdır. Öğrencinin başarısında ailenin önemli bir yeri vardır. Aile içi ilişkilerin sağlıklı olduğu, çocuğun kişiliğine saygıda bulunulan ve çocuğun kendini geliştirmesinin desteklendiği bir ailede başarının da o oranda yüksek olması beklenir.
ANNE BABALAR KENDİLERİNE BU SORULARI SORMALI Karne sonrasında öğrencinin notları düşükse genellikle bu durumdan öğrenci sorumlu tutulur. Eleştirilir, suçlanır. Oysa yapılması gereken, karnedeki düşük notların nedenlerinin ana-baba-çocuk üçgeninde değerlendirilmesidir.
Anne-babalar şu soruları kendilerine sorabilirler: – Acaba çocuğuma kitap okuma konusunda iyi bir model olabildim mi? – Ona ders çalışma sorumluluğunu verebildim mi? – Çocuğumuza aile içinde yoğun kavga ve çatışmaların olmadığı sağlıklı bir aile ortamı yaratabildik mi? – Ara sınavlardan düşük not aldığında onu eleştirip, yargıladık mı? – Onun özgüvenini kazanmasına yardımcı olabildik mi?
NELER YAPILABİLİR? Bu değerlendirmeler anne-baba arasında yapılabilir. Diğer taraftan çocukla bu sonuçların nedenleri üzerinde konuşulabilir. Eğer aile-çocuk iletişimi iyiyse, çocuk bu sonucun alınmasındaki kendi rolünü görüp, değerlendirmesini yaparak gerekli sorumluluklarını alacaktır. Unutulmaması gereken bir nokta; alınan karne notlarının telafisinin her zaman mümkün olduğu, gelecek dönemlerde yükseltebileceği olmalıdır.
Karneye Ödül ve Ceza Yok!
Karneyi ödüllendirirken çocuğu fark etmek, takdir etmek gibi manevi ödüllendirmeleri, çocuğun ihtiyaçlarına uygun, makul maddi ödüllerle desteklemek ruhsal gelişimi için daha sağlıklıdır. Ancak okula gitmenin ve ders çalışmanın onun sorumluluğu olduğu unutulmamalıdır. ‘Karnen iyi notlarla dolu olursa sana hediye alırım’ gibi bir yaklaşım yanlıştır. Çocuğa ne için ödül verilmektedir? Zaten dersine çalışmak onun sorumluluğudur. Bunu unutmamalısınız. Böyle davranışlara devam ederseniz, çocuk her başarısında ya da yerine getirmesi gereken sorumluluklarında sizden sürekli maddi imtiyaz veya hediye beklemektedir.
Çocuğunuzun okul başarısızlığının nedenlerini çok iyi değerlendirmeli ve bu başarısızlığın ortadan kalkması için neler yapılması gerektiğini ona anlatmalısınız. Çok fazla tepki göstermek kadar, hiçbir şey yokmuş gibi davranmak da doğru değildir. Fazla tepki gösterildiğinde çocuklar, sevilmediklerini ve aileleri tarafından başarılı olmaları koşulu ile sevilebileceklerini düşünürler. Hiç tepki göstermeme ise çocuk tarafından ilgisizlik ve umursamazlık biçiminde yorumlanabilir.
Tatil dönemi ilişkileri geliştirmek ve sağlamlaştırmak için çok güzel bir zamandır. Çocuğunuzla kaliteli vakit geçirip var olan sorunları daha kolay atlatabilirsiniz.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Eğitim
5 HAZİRAN DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ
ŞİŞLİ HANDAN ZİYA ÖNİŞ İLKÖĞRETİM OKULU’NDA KUTLANDI
1 Haziran 2012 Saat 10.00 da, ‘’KUŞTEPE DÖNÜŞÜYOR’’ Proje Yürüyüşü gerçekleşti.
Handan Ziya Öniş İlköğretim Okulu Çevre Kulübü öğretmenleri Hale KALKIN ve Hande ÖZSOY, çevre kulübü öğrencileri ve çevre gönüllüsü velileri “Kuştepe Dönüşüyor” projesi ile Kuştepe Mahallesi sakinlerinin çevreye karşı olan duyarlılıklarını arttırırken entegre atıkların geri dönüşümüne de ilgilerini çekmek istediler.
Bu amaçla bir proje oluşturdular. Şişli ilçesinde yer alan mahallenin, geri dönüşüme en az katılan mahalle olması başlangıç noktası oldu. Çevre temizliği bilincinin Kuştepe halkında da yer etmesini sağlamak, bu konuya ilgi çekmek amacıyla Kuştepe Mahallesi’ndeki yürüyüşü gerçekleştirdi.
Şişli Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü ile koordineli yürütülen, çevreyi koruma ve geri dönüşümlü atıkları toplama çalışması sonucunda, “GERİ DÖNÜŞTÜR KAZAN” ve “HER ŞİŞE VE KAPAK YENİ BİR HAYAT” kampanyalarında aktif olarak görev alan okul, öğretmen ve öğrenciler ödül töreni için 1 Haziran 2012 günü saat 11.00’de oHandan Ziya Öniş İlköğretimOkulunda toplandı.
Handan Ziya Öniş İlköğretim Okulu Şişli İlçesi okulları arasında,“HER ŞİŞE VE KAPAK YENİ BİR HAYAT” kampanyasında üçüncü, Ambalaj atıkları kampanyasında ise on birinci olarak iki tekerlekli sandalye ve bir bastonu ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaya hak kazandı.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Eğitim
Kamuoyunda öğretmenlerin 3 hatta 4 ay tatil yaptığınadair yanlış bir algı var. Bürokratlar ise her dönemde bu yanlış algıyı pekiştirecek sözler söylüyor. Uzun zamandır öğretmenlerin tatil dönemi 1 Temmuz-1 Eylül tarihleri arasını kapsıyor. Üstelik bu dönemde ortalama yükseltme ya da ders geçme sınavları olduğunda yine görevlerinin başında oluyorlar.
Her yıl yapılan seminerler bu yıl 280 bin sınıf öğretmeni için biraz daha sıkı olacak. Okulları dışında toplanacak öğretmenler 09:00-14:00 saatleri arası 50 şer dakikalık 5 dersten oluşan sıkı bir eğitim programına dahil olacaklar. Uzaktan eğitim ve telekonferans yöntemleri ile gerçekleşecek eğitimler özellikle sınıf öğretmenlerini terletecek.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Eğitim, SON DAKİKA
MİNİAİSTANBUL DERSLİĞİ VE 81 İLİN GÖZÜYLEİSTANBUL SERGİSİ
HANDAN ZİYA ÖNİŞ İLKÖĞRETİMOKULU’NDA AÇILDI
Handan ZiyaÖniş İlköğretim Okulu bünyesinde hazırlanan ‘’MİNİAİSTANBUL’’dersliği yedi ay süren bir emeğin karşılığı olarak 04.06.2012tarihinde tamamlanarak açılışı yapılmıştır.
Okuldaki öğrencilerin bir gezi dönüşü ,öğretmenlerineBoğaz Köprüsü’nü ve denizi ilk kez gördüklerini söylemeleri üzerine çalışmalarıbaşlatılan derslikte; öğrencilerin normal derslik statüsünün dışında görerek, hissederek,sadece öğretmenlerinden değil,İstanbul’un tarihinde ve kültüründe yeri olankişi ve kuruluşlardan da İstanbul’u dinlemeleri,İstanbul’u öğrenmelerihedeflenmiştir..Buradan hareketle Miniaİstanbul dersliği oluşturulmuştur.
Derslikprojesini desteklemek üzere her köşesi başka bir cevher olan ülkemizde yaşayantüm çocukların İstanbul ile ilgili hayallerini öğrenmek üzere her ildenİSTANBUL konulu birer resim getirilmesi sağlandı.
İl MilliEğitim Müdürü Sayın Dr Muammer YILDIZ’ınbaşlatmış olduğu İstanbul Dersi uygulaması projeye ışık tutmuş ve SayınOkul Müdürü Suna Meliha ÖZKAHYA ‘nın önderliğinde Şişli İlçe Milli EğitimMüdürlüğü, Şişli Rotary Kulübünün sponsorluğunda, Handan Ziya Öniş İlköğretimokulu öğretmenlerinden Dilek SAGUNve Neşe TÜRKMEN, Okul Aile Birliği üyeleri,okulun öğretmenleri ve sivil toplumörgütlerinin desteğiyle hazırlanan derslik ve sergi görkemli bir açılış töreniile herkesin beğenisine sunulmuştur.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Eğitim
Değişen eğitim sistemi okulların yapısından öğrencilerin okula başlama yaşına, öğretmenlerin görev yerinden tatil sürelerine kadar pek çok değişik getiriyor. Merak edilen bazı sorulara açıklık getiren Ömer Dinçer, ”Bu sene, okul kapandıktan sonra 3 hafta süreyle ve eylül ayında okul açılmadan iki hafta önce toplam 5 hafta süreyle, haftada 36 saat olmak üzere 258 bin öğretmenimiz için eğitim programı tertip ediyoruz. Bunu her yıl yapacağız, hatta ara dönemlerde, hafta sonlarında yapacağız” dedi.
TOBB ETÜ öğrenci konseyinin düzenlediği konferansa katılan Bakan Dinçer, bakanlığın yaptığı çalışmalara, Okullar Hayat Olsun Projesi ile Fatih Projesi’ne ve zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasına ilişkin düzenlemeye değindi.
Eğitim sisteminde paradigma değişikliğine gittiklerini belirten Dinçer, eğitimde farklılıkların gözetilmesinin önemine işaret etti. Dinçer, çocukların küresel düzeyde rekabet gücünü yakalayabilecek bilgi ve yeteneklere sahip olması gerektiğini belirterek, çocukların toplumsal ve ahlaki değerleri, sosyal sorumluluğu, tarih bilinci taşıyacakları bilgi sahibi olmaları gerektiğini söyledi.
Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkardıklarını anımsatan Dinçer, ilköğretim ve ortaöğretimdeki okullaşma oranları hakkında bilgi verdi. Türkiye’nin ortaöğretimde okullaşma oranında dünyanın gerisinde olduğunu ifade eden Dinçer, ”AB, 2020’ye kadar toplam nüfusun lise mezunu olma oranını yüzde 90 ve üzerine çıkartmayı hedefliyor. Türkiye’deki nüfusun lise mezunu olma oranı yüzde 28. Biz, eğitimi 12 yıla çıkarmakla aslında 2020, 2023 yılına Türkiye’deki lise mezunu seviyesinin oranını artırmayı hedefliyoruz” diye konuştu.
Üniversite eğitimini de tüm çocuklara yaygınlaştırmayı hedeflediklerini belirten Dinçer, eğitimi kanunen 12 yıla çıkarmanın bu hedeflerin gerçekleşmesi açısından yeterli olmayacağını, idari tedbirlerle ve hayat boyu öğrenme yöntemleriyle bunun desteklenmesi gerektiğini kaydetti.
İlk 4 yılda temel becerilerin kazandırılacağının ifade eden Dinçer, ortaokulda ise temel derslerin yanı sıra seçmeli derslerin olacağını belirtti. Öğrencilerin ilgilerine göre ders seçebileceğini, seçmeli ders sayısının artacağını bildiren Dinçer, şöyle devam etti: ”Lisede ise çocuklarımıza daha farklı bir uygulama yapacağız. çocuklarımızın önemli bir kısmı fen liselerine, sosyal bilgiler liselerine gidebilmek için veya Anadolu liselerine gidebilmek için yoğun çaba sarf ediyorlar. Ama çocuklarımızın kabiliyetine göre gidebileceği kapasitede okula sahip değiliz. Yeni bir uygulamayla liselerimizde, fen lisesi, sosyal bilgiler programlarını uygulamaya başlayacağız. matematik, edebiyat ve güzel sanatlar gibi programları da uygulamaya başlayacağız. Böylece çocuklar bir fen lisesine gitmeden fen derslerini alabilme imkanını sahip olacak. Türkiye’nin her yerindeki çocuğumuz kendi kabiliyetine göre bir alana gidebilecek.” Meslek lisesine giden öğrenciler için ise 2. sınıftan sonra mesleki tercihlerini yapmalarını sağlayacaklarını anlatan Dinçer, bu yapı içerisinde farklı bir program tercihinde bulunan öğrencilerin de değişikliğe gidebileceğini ifade etti.
-”Bir yıl daha az eğitim veriyoruz”-
İlköğretime başlama yaşına ilişkin düzenlemeye de değinen Dinçer, ”İlköğretime 66 ayını dolduranların kaydı yapılacak. Müfredat onlara göre hazırlanacak. Zaten biz 60-72 aylık çocukların yüzde 70’ini okullarımızda okul öncesi eğitime almıştık. Biz okulda olan çocukların sadece 66 ay ve sonrası doğumluları kaydedeceğiz. Aralık ayında okuma bayramı yapabilmek için bütün çocuklara okuma yazmayı öğreteceğiz diye çaba da sarf etmeyeceğiz. Çocuklara daha çok oyun oynamayı, oynayarak öğretmeyi ve daha esnek bir programı uygulayacağız” diye konuştu.
Ders saatlerine ilişkin de bilgi veren Dinçer, 1. sınıftan 8. sınıfa kadar yılda 720 saat ders verildiğini, hiçbir ülkenin 1. sınıfta okuyan çocuğa bu kadar saat ders vermediğini ifade etti.
Bakan Dinçer, ”8 yıllık süre içerisinde 43 ülkenin ortalamasına göre 674 saat eksik ders veriyoruz. Neredeyse biz, 8 yıllık süre içerisinde dünyadaki akranlarından bir yıl daha az eğitim veriyoruz çocuklarımıza” dedi.
Bütün ülkelerin kendi ana dillerini çocuklarına öğretebilmek için müfredatlarında önemli bir yer ayırdıklarını ifade eden Dinçer, ”43 ülkeyle mukayese edildiğinde, yine biz Türkçe’yi öğretebilmek için 200 saat daha fazla zaman ayırıyoruz. Buna karşın lisede ve üniversitede Türkçe dersi veriyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
-”Yüksek lisans ve doktorayı teşvik ediyoruz”-
Konuşmasının ardından konferansa katılan öğrencilerin sorularını yanıtlayan Dinçer, ”4 4 4 düzenlemesi ne zaman tam anlamıyla uygulanabilecek?” sorusu üzerine, yeni sistemin bütün boyutlarıyla hayata geçirilmesi için 4 yıla ihtiyaç olduğunu söyledi.
”Seçmeli dersler neler olacak?” sorusuna Dinçer, seçimlik derslerin hangileri olacağı konusunda çalışmaların sürdüğünü belirterek, ”Mesela, din Bilgisi diye bir ders koyacağız. Orada, Hristiyan ise birisi kendi dinini öğrenebilecek, Musevi ise öğrenebilecek. Onun dışında kişisel kabiliyetlere göre dersler olacak. Zengin bir seçmeli ders olacak” cevabını verdi.
Bakan Dinçer, ”Yüksek lisans veya doktora yapacak öğretmenlere bakanlığın bir desteği olacak mı?” sorusu üzerine, öğretmenlerin yetişmesiyle ilgili tedbirler almak için çalıştıklarını belirtti.
Öğretmenleri kapsamlı bir seçme sürecinden geçirmeyi istediklerini ifade eden Dinçer, öğretmenlerin eğitim ve gelişim çabalarının önünü kesecek bugüne kadar hiçbir karar vermediklerini bildirdi.
Öğretmenlerin bulunduğu ilde lisansüstü eğitim yapacağının altını çizen Bakan Dinçer, 5 yıl öğretmenlik tecrübesi yaşamadan bir kişinin eğitim açısından yüksek lisans almasının katkısı olmayacağını ifade etti. Öğretmenlerin yüksek lisans ve doktora yapmasını teşvik ettiklerini vurgulayan Dinçer, şöyle konuştu: ”İl müdürlerine talimat verdim, yüksek lisans veya doktora yapmak isteyen öğretmenlere izin vereceksiniz, ders programlarını buna göre ayarlayacaksınız diye.
Biz, bu sene haziran ayının 8’inden sonra, okul kapandıktan sonra 3 hafta süreyle ve eylül ayında okul açılmadan iki hafta önce toplam 5 hafta süreyle, haftada 36 saat olmak üzere 258 bin öğretmenimiz için eğitim programı tertip ediyoruz. Bunu her yıl yapacağız, hatta ara dönemlerde yapacağız, hafta sonlarında yapacağız. Biz öğretmenlerin yetişmesi ve gelişmesi için elimizden geleni yapacağız.” Seviye belirleme sınavı ve üniversiteye giriş sınavlarına ilişkin bir soruya ise Dinçer, sınav sonuçlarına bakarak öğrencilerin eğitimdeki başarı seviyesini, eğitimdeki kalitesini görme imkanı olmadığı karşılığını verdi.
Dinçer, şunları belirtti: ”Sınavda, ’sıfır çeken çocuk’ dediğimiz çocuk aslında gerçekten sıfır bilgi ve yeteneğe sahip çocuk anlamına gelmiyor. Sistemik olarak insanları sıralayacağımız bir sınav yapıyoruz. Sonuçları da ona göre değerlendiriyoruz. Göreli olarak o çocuk zayıf gözüküyor. Sınav sistemini değiştirmek istiyoruz. Artık bundan sonra çocuklarımızın başarını ölçmek ve onların sıralamasını yapmak için değil, Milli Eğitim Bakanlığı’nın başarısını ölçmek ve sıralamasını yapmak için kullanalım istiyoruz” diye konuştu.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Eğitim, SON DAKİKA
Milli Eğitimdeki yeni sistem sadece öğrencilere değil öğretmenlere de bir dizi yenilik getiriyor. İşte yeni sistemle öğretmenlerin yaşayacağı değişiklikler.
Sabah’tan Yaşar Özay’ın haberine göre; yeni sisteme göre öğretmenler, belirli dönemlerde sınava tabi tutulacak, aldıkları puanlar performansları ile birleştirilecek. Yeterli görülen öğretmen üst seviyeye yükselecek. Başöğretmenliğe kadar çıkabilecek olan eğitimciler istediği şehirde, istediği okulu tercih edebilecek.
Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nde değişiklik yapacak olan bakanlık, rotasyonu kaldırıp bunun yerine kariyer planlama sistemini getirecek. Bu sisteme göre öğretmenlerin tümü bir basamaktan başlayacak ve basamak atlamak için sınava girecekler. Performansları ile birlikte akademik başarılarının yanı sıra sınavdan aldıkları puana göre yükselecekler ve buna göre ücretleri, sorumlulukları, statüleri, kariyerleri ve hakları artmış olacak. Böylece öğretmen istediği okulu kendi tercih edebilecek. MEB’in uzun süredir üzerinde çalıştığı “Ulusal Öğretmen Stratejisi” sistemine göre, öğretmenler kariyer basamaklarında ilerledikçe kendilerine öncelik hakkı doğacak.
Kariyerlerinde ilerleyen başarılı öğretmenler ödüllendirilmiş olacak. Kariyerde en üst seviyelere gelen öğretmenler ise istediği şehirde, istediği okulu tercih edebilecek. Bakanlık bu sistemle birlikte hem öğretmeni geliştirmeyi hem de eğitimdeki kaliteyi artırmayı hedefliyor.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...