Eğitim
1 NİSAN’DA OKULLAR TATİL Mİ?
1 Nisan yani seçimden bir gün sonra okulların tatil olup olmadığı merak ediliyor. 31 Mart 2024 Pazar günü yerel seçimlerin ardından oy sayım işlemi okullar yapılacak. Oy verme işlemi sonrası oy sayımı , dökümü ve tutanakların düzenlenmesi vb işlemler gece geç saatlere kadar devam edecek. Peki 1 Nisan okullar tatil mi? Seçimden sonraki gün okullar tatil mi, 1 Nisan Pazartesi okul var mı, MEB açıklaması geldi mi? İşte yanıtı
1 Nisan’da okulların tatil olup olmayacağına dair henüz resmi bir açıklama gelmedi. Ancak 2023 yılında yapılan 14 Mayıs ve 29 Mayıs seçimlerinin ertesi günü okullar tatil edilmişti.
YSK, seçimin mart ayında olması nedeniyle mevsim şartları ve güneşin batış saatini dikkate alarak, doğudaki 32 ilde oy verme saatini bir saat erkene aldı. Bu nedenle, Adıyaman, Ağrı, Artvin, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Gaziantep, Giresun, Gümüşhane, Hakkari, Kars, Malatya, Kahramanmaraş, Mardin, Muş, Ordu, Rize, Siirt, Sivas, Trabzon, Tunceli, Şanlıurfa, Van, Bayburt, Batman, Şırnak, Ardahan, Iğdır, Kilis illerinde ve bu illerde bulunan ceza infaz kurumlarında oy vermenin başlangıç ve bitiş saatleri 07.00-16.00 olarak uygulanacak.
Bu illerin dışında kalan diğer illerde oy verme saatleri 08.00-17.00 olacak.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
MobilPress
1 yıl içerisinde Steam Deck’te en çok oynanan 100 oyun açıklandı.
Steam’in ön sayfasından erişilebilen tam liste, oyunları günlük aktif oyuncu sayısına göre sıralanıyor ve Mart 2023’ten başlayarak son 12 ayı kapsıyor.
Yıllık Bahar Steam İndiriminin başlamasının ardından Valve, Baldur’s Gate 3’ün son 12 ayda Steam Deck’te en çok oynanan oyun olduğunu açıkladı.
Listede GTA 5, Hogwarts Legacy, Cyberpunk 2077 de yer aldı.
İşte Valve’nin açıkladığı Steamdeck listesinde yer alan ilk 10 oyun;
Baldur’s Gate 3
Vampire Survivors
Dave the Diver
Hogwarts Legacy
Elden Ring
Palworld
Cyberpunk 2077
Grand Theft Auto 5
Stardew Valley
Red Dead Redemption 2
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
TeknoPress
Microsoft, üretken yapay zekası Copilot’un Pro sürümünü kullanıcılarla buluşturdu.
ABD’li teknoloji devi, 202 ülkede kullanıma sunulan Copilot Pro’nun 20 dolarlık ücreti bulunduğunu, ancak dileyen kullanıcıların Copilot’un ücretsiz versiyonunu kullanmaya devam edebileceklerini söyledi.
GPT-4 VE GPT-4 TURBO
Copilot Pro ile birlikte kullanıcılar GPT-4 ve GPT-4 Turbo yapay zeka modelini kullanabiliyor.
Yapay zeka botu ofis uygulamaları için de tam destek verse de henüz Türkçe dilinde kullanılamıyor.
Ayrıca kullanıcılar DALL-E 3 ile benzersiz görüntüleri daha da hızlı oluşturabilecek.
Microsoft, Mayıs ayında düzenlenecek geliştirici konferansına kadar bazı Windows 11 özellikleri de dahil olmak üzere Copilot’a daha fazla güncelleme yapmaya hazırlanıyor.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Güncel
Yapay zekayı soğutmada kullanılan su, çevre açısından endişe veriyor!
Yapay zeka modellerinin geliştirilmesi ve çalıştırılması esnasında ekipmanların aşırı ısınmasını önlemek amacıyla soğutma sistemlerinde kullanılan suyun miktarı araştırıldı. Artan yapay zeka uygulamalarıyla 2027 yılında 4.2-6.6 milyar metreküp su tüketilebileceği tahmin ediliyor.
Son araştırmaların GPT-3 ve BLOOM gibi modellerin ciddi miktarda su ve enerji tüketimine yol açabileceğini gösterdiğini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi İnci Karakaş, “İçilebilir ve kullanılabilir suya erişmedeki zorluk insanlığın paylaştığı en acil sorunlardan biri olduğu için de bu durum oldukça endişe verici.” dedi.
Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu (SHMYO) Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdür Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi İnci Karakaş, yapay zeka uygulamalarının kullandığı su kaynakları ve çevre konusunu değerlendirdi.
“Uygulamalarının, çevresel açıdan pek çok avantajı bulunuyor”
Yapay zeka uygulamalarının, çevresel açıdan pek çok avantajı bulunduğunu dile getiren Dr. Öğr. Üyesi İnci Karakaş, “Yapay zeka uygulamalarıyla, enerji tüketimi analiz edilebiliyor ve potansiyel tasarruf alanları belirlenerek, enerjinin en iyi şekilde kullanılması sağlanabiliyor. Su kaynakları açısından ise su tüketimini belirleyen algoritmalar ile suya olan ihtiyaç en aza indirilerek; kısıtlı olan kullanılabilir su kaynakları korunabiliyor ve akıllı sulama sistemleriyle ürün çeşidine özel sulama sistemleri geliştirilebiliyor.” dedi.
“GPT-3 ve BLOOM gibi modellerin ciddi miktarda su ve enerji tüketimine yol açabileceği belirtiliyor”
Diğer yandan yapay zeka ile ilgili son araştırmalar incelendiğinde, GPT-3 ve BLOOM gibi çeşitli modellerin ciddi miktarda su tüketimi ve enerji tüketimine yol açabileceğinin belirtildiğini kaydeden Dr. Karakaş, şöyle devam etti:
“Kaliforniya Üniversitesinde yapılan çalışmada, artan yapay zeka uygulamalarıyla 2027 yılında 4.2-6.6 milyar metreküp su tüketilebileceği tahmin ediliyor. Hızla artan nüfus ve tükenen doğal su kaynakları sebebiyle içilebilir, kullanılabilir suya erişmedeki zorluk insanlığın paylaştığı en acil sorunlardan biri olduğu için de bu durum oldukça endişe verici. Çeşitli yapay zeka modellerinin geliştirilmesi ve çalıştırılması esnasında ekipmanların aşırı ısınmasını önlemek amacıyla soğutma sistemlerinde kullanılan suyun miktarının net olarak belirtilmesi çevresel açısından önemli olacaktır. Bir ürün veya hizmet üretmek için kullanılan tatlı su miktarını gösteren su ayak iziyle birlikte karbon ayak izinin de çevresel açıdan sürdürülebilir yapay zeka modelleri oluşturmak için ortaya konması gerekiyor.”
“İçilebilir ve kullanılabilir nitelikteki su kaynağı sınırlı”
İçilebilir ve kullanılabilir nitelikteki su kaynağının sınırlı ve dünya genelinde eşit olmayan bir şekilde dağıldığını dile getiren Dr. Öğr. Üyesi İnci Karakaş, “Tarımsal veya kentsel amaçlarla birlikte, yapay zeka uygulamaları için de yeraltı veya yüzeysel su kaynaklarından çekilen sular, kullanılabilir su kaynağını azaltabiliyor. Yeraltından ve yüzeysel su kaynaklarından sular çekildikten sonra, su kalitesinde meydana gelen değişim sonraki kullanımlar için su stresi seviyelerine katkıda bulunuyor. Küresel su kaynakları hem miktar hem de kalite açısından yetersiz kalarak, su kıtlığı riski ile karşı karşıya kalınabiliyor.” dedi.
“Su kıtlığının halihazırda 4 milyar insanı etkiliyor”
Şiddetli su kıtlığının halihazırda 4 milyar insanı, küresel nüfusun yaklaşık üçte ikisini, her yıl en az bir ay boyunca etkileyebildiğini de anlatan Dr. Öğr. Üyesi İnci Karakaş, “Küresel su sorununa entegre ve kapsayıcı yaklaşımlar getirilmediği takdirde, 2030 yılına kadar dünya nüfusunun neredeyse yarısının ciddi su sıkıntısı çekebileceği ve 2040 yılına kadar dünya genelinde yaklaşık her dört çocuktan birinin ciddi su sıkıntısı çeken bölgelerde yaşayacağı yapılan çalışmalarda vurgulanıyor. Ayrıca, yapay zeka uygulamalarının eğitildiği ve çalıştırıldığı yer ve zaman da su tüketimi açısından önemli olabiliyor.” diye bilgi verdi.
“Yeterince farkındalık oluşmadı”
Yapay zeka uygulamaları tarafından kullanılan su kaynaklarıyla ilgili yeterince farkındalık oluşmadığını da dile getiren Dr. Öğr. Üyesi İnci Karakaş, “Uygulamaların geliştirilip, çalıştırılması esnasında tüketilen su miktarları net olarak ortaya konmadığından, suyun sürdürülebilirliğini sağlamak çok zor olabilir. Su ayak izinin belirtilmemesi, gelecekte çevresel açıdan sürdürülebilir yapay zeka uygulamaları önünde potansiyel engel de oluşturabilir. Sürdürülebilir yapay zeka uygulamaları açısından su ayak izi ve karbon ayak izinin birlikte değerlendirilmesi önemli.” dedi.
“Yapay zeka uygulamalarının çevresel açıdan oluşturabileceği riskler ortaya konmalı”
Yapay zeka uygulamalarının, çevre bilimi, sağlık, eğitim ve araştırma, bilimsel yayıncılık, dijital asistanlar, ulaşım ve lojistik, finans ve çeviri gibi alanlarda kullanılabildiğini dile getiren Dr. Öğr. Üyesi İnci Karakaş, sözlerini şöyle tamamladı.
“Hayatımızın pek çok alanında kullanılan yapay zeka uygulamalarının çevresel açıdan oluşturabileceği riskler ortaya konmalı. Yapay zeka programları karmaşık olduğundan diğer bilgi işlem sistemlerinden daha fazla enerjiye ihtiyaç duyuyor. Yapay zeka araçlarının tam olarak ne kadar enerji harcadığını tespit etmek ise son derece zor.
“Küresel ısınmanın etkileri daha ciddi hissedilebilir”
2022 yılında yapılan bir çalışmada, BLOOM modelinin eğitilmesi sonucunda 24.7 ton karbondioksit emisyonu; ekipman üretimi ve modelin çalıştırılması sonucunda ise, 50.5 ton karbondioksit emisyonu yaydığı tahmin edilmiş. Karbondioksit sera gazı emisyonları içerisinde en büyük paya sahip olduğu görülüyor. Artan sanayileşme ve nüfus artışıyla birlikte, yapay zeka uygulamalarının da karbondioksit emisyonlarını yükseltmesiyle atmosferdeki sıcaklığın artarak, küresel ısınmanın etkileri daha ciddi hissedilebilir.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
Sağlık
İftar yemeklerinde besinleri hızlıca tüketiyor, ana yemeğin ardından genellikle şerbetli tatlılara yöneliyoruz. Hamurlu yemekleri de soframızdan eksik etmiyoruz. Ramazan’da yaptığımız bir başka önemli hata ise yemek sonrasında hareket etmek yerine koltuğa uzanmak oluyor. Acıbadem Fulya Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Oya Yönal, uzun süren açlık ve hatalı beslenme alışkanlıkları nedeniyle Ramazan’da mide sorunlarında artış görüldüğüne dikkat çekerek, “Uzun süre aç kaldıktan sonra iftarda fazla miktarda ve hızlı yemek yenmesi nedeniyle midenin boşalma zamanının uzaması ve midenin asit miktarının artması; hazımsızlık, reflü, gastrit ile ülser gibi mide sorunlarını tetiklemektedir” diyor. Mide sağlığı için iftar ile sahur arasında tek öğün yerine az ve sık beslenilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Oya Yönal, “Acılı baharatlı yemekler, asitli içecekler, yağlı yiyecekler, kızartmalar ve hamur işleri gibi sindirimi zor yiyeceklerden uzak durmak da çok önemlidir. İhmal edilmemesi gereken bir başka önemli konu ise iftar ile sahur arasında günlük su ihtiyacını karşılamaktır” diyor. Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Oya Yönal, Ramazan’da mide sorunu yaşamamak için dikkat edilmesi gereken kuralları anlattı; önemli öneriler ve uyarılarda bulundu.
Çorbadan sonra 15 dakika ara verin
İftarınızı çorba ve salata gibi hafif yemekler ile açmanız, ana yemeğe geçmek için 15 dakika beklemeyi alışkanlık edinmeniz çok önemli. Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Oya Yönal, hazımsızlık, gastrit ve reflü gibi sorunları önlemek için midemizi dinlendirmemiz gerektiğine işaret ederek, sözlerine şöyle devam ediyor: “Dolayısıyla çorba veya salatadan sonra hemen ana yemeğe geçilmemesi gerekir. Ayrıca iftarda aşırı yağlı, acılı ve kızartılmış besinler yerine; hazmı kolay sebze ve protein ağırlıklı besinler tercih edilmelidir. Aşırı şerbetli, yağlı tatlılardan da kaçınmalı; sütlaç, güllaç ve muhallebi gibi sütlü tatlılar veya meyve tatlıları tüketilmelidir”
Besinleri 3 öğünde tüketin
İftarda boş mideyi birden doldurmak mide rahatsızlıklarına sebep olduğu için iftardan sahura kadar öğün sayısını artırıp, aralıklı beslenmeye özen gösterin. Öğünlerinizi sahurda ve iftarda iki ana öğün ve ara öğün şeklinde düzenleyebilirsiniz. Böylece gün içinde almanız gereken besinleri 3 öğüne bölmüş, dolayısıyla tek bir öğüne yüklememiş olursunuz.
Porsiyonlarınızı küçültün
Uzun süreli açlık nedeniyle yemekleri hızlıca ve bir anda tüketmek midede şişkinlik, reflü şikayetleri ve kilo alımına yol açabiliyor. Prof. Dr. Oya Yönal, bu nedenle az az küçük porsiyonlar şeklinde beslenmeniz gerektiğini belirterek, “Tabağa tüm besinleri doldurmak yerine, her besini tükettikten sonra diğer yemeğe geçmek alışkanlık edinilmelidir” diyor.
Besinleri iyice çiğnemeden yemeyin
Uzun süreli açlık sonrasında mide hareketleri yavaşladığı için besinleri iyice çiğneyerek aralıklı beslenmek midede şişkinlik ve hazımsızlık şikayetlerini azaltıyor.
Bu besinlerden uzak durun!
Reflü sorununuz varsa acılı ve baharatlı yemekler, asitli içecekler, yağlı yiyecekler ile kızartmalar gibi sindirimi zor yiyecekler ve kahve ile sigaradan uzak durmanız gerekiyor. Ayrıca yatar pozisyondayken yiyeceklerin mideden yemek borusuna geri gelmesi kolaylaştığı için yemekten sonra hemen yatmak özellikle reflü şikayetlerini artırıyor. Bu nedenle yemek ile yatma saati arasında 2-3 saat bırakmayı ihmal etmeyin.
Sahurda ağır yemeklerden kaçının
Sahurda ağır yemeklerden kaçınmaya dikkat edin. Süt, yumurta ve peynir gibi besinlerden oluşan hafif bir kahvaltı yapmalı ya da çorba, sebze ve zeytinyağlı yemeklerden oluşan mideyi rahatsız etmeyecek bir öğün tercih etmelisiniz.
Bol bol su için
Uzun süreli açlıkta vücutta sıvı kayıpları oluyor ve fazla su tüketilmediğinde kabızlık gelişebiliyor. Ramazan’da günlük ihtiyacınız olan 2-2.5 litre su içmeyi asla ihmal etmeyin.
Yemeklerin pişirme yöntemine dikkat edin
Mide sağlığınızı korumak için önem vermeniz gereken bir başka önemli nokta ise yemeklerin pişirme yöntemine dikkat etmeniz olmalı. Mide sağlığınız için ızgara, haşlama veya fırında yapılan yemekleri tercih etmeli, kavrulmuş ve kızartılmış besinlerden ise kaçınmalısınız.
Bağırsakları harekete geçirin
Uzun süre sıvı alamamak, lifli gıdalarla beslenmemek, fast food türü yiyecekler ile hamur işi besinler tüketmek ve hareketsizlik kabızlık şikayetlerini artırıyor. Çorba ve salata ağırlıklı beslenmek, lifli yiyecekler tüketmek, öğünler arasında hurma, kayısı, erik ve komposto gibi bağırsak hareketlerini hızlandıracak gıdalara yönelmek ise kabızlık şikayetlerinin azalmasını sağlıyor.
İftardan sonra yürüyüş yapın
Sindirime yardımcı olmak için iftardan sonra televizyon veya bilgisayar karşısına geçmek yerine kısa mesafeli yürüyüşler yapmayı alışkanlık edinin.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...