5053873217 [email protected]

GEL ABLA UMRE’YE GİDELİM

Umre’ye gitmeyi kafasına koyan bunun için hazırlıklara başlayan Helin Avşar ablasına beraber gitmeyi teklif etti

Helin Avşar önümüzdeki aylarda Umre yolcusu. Sosyeteyi kutsal topraklara götüren Nadire İçkale’nin tur şirketinde yerini şimdiden ayarlayan Avşar kızı, “İlk turda lütfen benim de adımı yazın” dedi. Daha önce Seda Sayan’ı Umre’ye götüren Nadire İçkale Helin’in bu isteği karşısında çok sevindi ve ona yeni bir teklif götürdü. İçkale “Seda’yı götürdüm bayıldı oralara. Hülya’ya söyle onu da götüreyim. Abla kardeş gidin” diyerek Hülya Avşar’a da Umre için teklif götürdü. Nadire İçkale’nin bu teklifini ablasına söyleyen Helin Avşar şimdi ablasının iş yoğunluğunun hafiflemesini bekliyor. Eğer Hülya Avşar iş yoğunluğundan sıyrılamazsa Helin kutsal topraklara tek başına gitmekte kararlı.

OSCARLAR SAHİPLERİNİ BULDU

84. Osacar Ödülleri töreni dün gece gerçekleştirilen törenle sahiplerini buldu. Hugo filminin 11 dalda aday olduğu Oscar Ödülleri’nde The Artist  En İyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Erkek Oyuncu başta olmak üzere beş ödül aldı. Hugo da Oscar’dan eli boş dönmedi. 5 ödül de Hugo’ya gitti. İşte ödüller:

 

En İyi Film: The Artist
En İyi Yönetmen: Michel Hazanavicius – The Artist
En İyi Erkek Oyuncu: Jean Dujardin – The Artist
En İyi Kadın Oyuncu: Meryl Streep – The Iron Lady



En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Christopher Plummer – Beginners
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Octavia Spencer – The Help
En İyi Uyarlama Senaryo: A.Payne ve Nat Faxon & Jim Rash – The Descendants
En İyi Orijinal Senaryo: Woody Allen – Midnight in Paris
En İyi Yabancı Film: A Separation (İran)
En İyi Görüntü Yönetimi: Robert Richardson – Hugo
En İyi Sanat Yönetmeni: Dante Ferreti, Francesca Lo Schiavo – Hugo
En İyi Animasyon: Rango (Gore Verbinski)
En İyi Belgesel: Undefeated (TJ Martin, Dan Lindsay, Rich Middlemas)
En İyi Animasyon (Kısa Metraj): The Fantastic Flying Books of Mr. Morris Lessmore
En İyi Belgesel (Kısa): Saving Face (Daniel Junge, Sharmeen Obaid-Chinoy)
En İyi Kısa Film: The Shore (Terry George, Oorlagh George)
En İyi Müzik: Ludovic Bource – The Artist
En İyi Şarkı: Bret McKenzie – Man or Muppet (The Muppets)
En İyi Görsel Efekt: Rob Legato, Joss Williams, Ben Grossman, Alez Henning – Hugo
En İyi Kurgu: Kirk Baxter, Angus Wall – The Girl With The Dragon Tattoo
En İyi Ses Miksajı: Tom Fleischman, John Midgley – Hugo
En İyi Ses Kurgusu: Philip Stockton, Eugene Gearty – Hugo
En İyi Makyaj: Mark Coulier, J. Roy Helland – The Iron Lady
En İyi Kostüm: Mark Bridges – The Artist

AYÇA ALBÜME Mİ HAZIRLANIYOR?

Bugüne kadar oyunculuğuyla tanınan Ayça Varlıer’in bir marifeti daha ortaya çıktı. Varlıer sesiyle ve yorumuyla birçok  şarkıcıya taş çıkardı

Kalbim Dört Mevsim dizisinin ünlü oyuncusu Ayça Varlıer, oyunculuk performansının yanı sıra sesiyle de dinleyenleri etkiliyor. Zaman zaman tiyatro sahnesinde söylediği şarkılarla bu yeteneğini su yüzüne çıkaran Ayça Varlıer, Disko Kralı programında ilk kez seslendirdiği Ağlama Babam adlı parçayla dinleyenlerden tam not aldı. İşte Varlıer’in o performansı:

 

[youtube width=”600″ height=”365″ video_id=”WUGhp1h_WsA”]

BU YAZIYI OKUMADAN YOLA ÇIKMAYIN

İstanbul ulaşımında bel kemiği haline gelen metrobüs zaman zaman yoğunluk nedeniyle tahammül edilmez bir ulaşım aracı haline gelse de onu amacına uygun kullanmanız mümkün. Bunun için Radikal’den Burak Kuru’nun hazırladığı kılavuzu okumanız yeterli

KILAVUZ NOKTALARINIZ OLSUN
İlk duraktan binecekseniz eğer metrobüste ‘kapı’yı yakalamak ‘Gauss’u solda sıfır bırakacak hesaplamalar yapmayı gerektirir. Çünkü eğer gelen araçta kapı önünüzde açılmazsa yer bulma şansınız azalır. Bu yüzden kılavuz noktaları belirlemelisiniz. Tabela, ışık vesaire gibi. Kapının açıldığı noktayı ertesi gün unutmamak için yere sakız yapıştırarak işaret bırakmak da kullanılan bir yöntem. Ve başarılı da oluyor.

BEKLEME YAPMAYIN
Kapı açıldı ve ilk siz bindiniz. Sakın ‘Nereye oturayım’ diye düşünmeyin. O kadar vaktiniz olmayacak çünkü. Gördüğünüz ilk yere oturun yoksa ayakta kalırsınız. İsterseniz ‘düşünmeyi’ deneyin ama kesinlikle tavsiye etmem.

TEK BAŞINASINIZ, UNUTMAYIN
Metrobüste seyahat ‘ekip çalışması’ için uygun değildir. Bireysel hareket şart. Bu aracın en önemli özelliği de budur zaten. Hiç kimse ayrıcalıklı değildir, tamamen eşitlik vardır. Herkes kendinden sorumludur. Ama yine de arkadaşınızla beraberseniz binmeden hangi durakta ineceğinizi söyleyin, içeride bağınız kopabilir. Egoist olmayı unutmayın.

GEREKİRSE TERS YÖNDE GİDİN
Bazı duraklar iş çıkışında mahşer günü kalabalığı ihtiva eder. Haliyle o duraklarda (Edirnekapı, Mecidiyeköy, Zincirlikuyu gibi) araca binmek hayli zordur. Çözümlerden biri vakit kaybettirse de işe yarar. Gideceğiniz yönün tersine seyreden metrobüse biner ve kalabalığın az olduğu bir durakta inersiniz. Tekrar gideceğiniz yöne doğru hareket eden metrobüse binersiniz.

KENDİNİZİ ‘ROCKSTAR’ GİBİ HİSSEDİN
Kimi konserlerde solist sahneden seyircilerin üstüne atlar ve ‘eller’ üstünde belirli bir mesafe kat eder. Benzer durumu metrobüste yaşamak mümkün. Kalabalık saatlerde araca binmeye çalışırsanız, hareket etmeden sadece kalabalığın sizi itelemesiyle gideceğiniz yere varırsınız. Bir nevi “Su akar yolunu bulur” da denebilir.

‘SON METROBÜS’Ü YAKALAYIN!
İstanbul’da günün her saati herkesin acelesi vardır. Sürekli bir koşturma halinin içerisinde bulursunuz kendinizi. Uyarayım, kalabalığa “Sakin olun” diyerek itidal çağrısı yapmayın, geçmiş tecrübelerime dayanarak söylüyorum kimse dinlemeyecektir. Bu ruh hali yüzünden durağa gelen metrobüs, dünyadaki son metrobüs muamelesi görür. Yerkürede felaket yaşanacaktır ve siz o metrobüse binip duraktan uzaklaşmazsanız öleceksinizdir! O yüzden duraklarda eller cepte ‘Bir sonrakini beklerim’ havasında vakit geçirmenin âlemi yok. Hepsi aynı…

KAVGALARA ALDIRMAYIN
Herkesin acelesi var demiştik. Bu durum çoğu zaman gerginlik yaratıyor. Misal sabahın köründe bindiğiniz metrobüste ‘şiddetli’ bir kavgaya tanık olabilirsiniz. Başlarda kavgalara müdahil olup ‘ombudsman’lık deneyimi yaşayacaksınız ama daha sonra alışacaksınız. Zira kavgasız gün geçmez. Metrobüs müdavimleri bu kavgaları kanıksadıkları için olay ‘gerçek şiddet’e varmadan ‘sözde’ boyutunda kalırsa müdahale ihtiyacı hissetmez ve yaşananları ‘münferit’ olarak değerlendirir. Bu olayı da bütün metrobüs camiasına mal etmez! Siz de ortamda yeni olduğunuzu hissettirmemek için kavgaları olağan karşılayın. (Radikal)

HONDA CRV REKABET İÇİN GELİYOR!

CR-V nin şua n piyasadaki baz modeli 2.0 benzinli motorla başlıyor. Dizeli ise 137 bin liralık etikete ve 2.2 bir motora sahip. Bu motor seçeneklerinin getirdiği ÖTV yükü ile ülkemizde CR-V “ÖTV'”ye yeniliyor.

Şu an Honda’nın özellikle Türkiye’de bir çok markanın gerisinde kalmasının tek nedeni Dizel motor seçeneği olmaması, olanın da 2.2 Litre olması. Geçtiğimiz ay yeni Civic ile birlikte Türkiye’ye de 1.6 dizel Honda’ların geleceği müjdesini vermiştik. Şimdi bu müjdeyi CR-V için yeniliyoruz. Yeni tasarım, düşük ÖTV ve yüksek tork.

Anlaşılan o ki Renault’un 5 yılı aşkın süredir “Joker Motor” mantığı ile ürettiği 1.5 Dci motor benzeri bir motor da Honda üretmiş. Honda’nın bu konuda neden bu kadar geç kaldığını anlamak çok güç.

Aklın yolu bir ve Renault ürettiği 1.5Dci motoru Clio’dan Latitute e, Megane’dan Fluence’e ve hatta Duster’dan Quashqai’ye kadar milyonlarca seri üretimde kullandı. Motora adapte ettiği otomatik şanzıman ile milyonlarca dolar kazandı. Bugün dizel Juke’lar Logan’lar hep aynı 1.5Dci ile bu kadar ekonomikler.

1.6 Dizel ve Performansı:

Kendi sınıfındaki motorlar arasında en hafif yapıya sahip olan yeni 1.596cc’lik dizel motor, 4000rpm’de 120 beygir güç üretirken 100g/km’lik CO2 emisyonu ile de performans ile çevrecilik arasında çok iyi bir denge sağlıyor. Ayrıca 2000rpm’de 300Nm tork değeri ile de tüm Honda modellerine mükemmel bir kullanışlılık sağlamış oluyor.

Testler sonucunda performansı ve sessizliğiyle büyük beğeni toplayan yeni 1.6 dizel motor, özellikle alt devirlerde sunduğu yüksek tork değerleriyle sürücülere daha rahat ve konforlu bir sürüş imkanı sunuyor.

Arka tasarım konusunda Volvo'ya benzeme eleştirisi yapılsa da Honda ilk kez 1998 yılında HR-V konseptinde tavana kadar uzayan stop lambasını kullanmıştı. Honda'yı suçlamadan önce kimin bu tasarımı daha önce kullandığını araştırmak gerektiği görüşündeyiz.

Fiyatı Ne Kadar Olacak:

 Tasarım güncel CR-V üzerine geliştirilmiş ön ve arka düzeltmelerden oluşuyor. Güncel HR-V baz modelinin satış fiyatı 86.000 liradan başlıyor. Yüzde 80 ÖTV yanına Yüzde 18 KDV ve diğer ufak tefek Tescil vs. gibi vergileri de çıkarınca kabaca bu araç için Honda’ya ödediğiniz miktarın 43.000 TL olduğunu söyleyebiliriz. Yeni gelecek 1.6 CR-V yi de Honda’nın Cebine girecek 43.000 lira hesabıyla piyasaya çıkaracağını düşündüğümüzde çok daha yüksek kar oranı ile fiyatının yaklaşık 62.000 lira olması gerekir. Bu fiyatın altına ineceği her bin lira için de Honda yıllık bazda 20 adet araç daha satar tahmini de çok abartılı olmasa gerek. Bugün CR-V üst-orta sınıfta kabul görmüş bir SUV. Bu imajın CR-V nin 1,6 lık versiyonu için oldukça büyük faydası olacaktır.

[youtube width=”600″ height=”365″ video_id=”HrH3rkzjpRM&feature=fvwrel”]

TAVSİYE:

Otomobillerle ilgili daha fazla bilgi ve tartışma için Türkiye’nin en iyi forum ve tartışma platformu Forum Donanım Haberi ziyaret edebilirsiniz.

[yslider posttitle = “Gazetepress.com’dan ” postwidth = 600 postimgheight = 300 postcontentheight = 70]

YENİDEN BİRLİKTELER!

Kaş’ta geçen yıl tatil yapan ve birlikte oldukları iddia edilen Mert Fırat ile Berrak Tüzünataç yeniden bir araya gelecek. Fakat ikilinin bir araya gelmesinin sebebi bu kez aşk olmayacak. Mert Fırat ve Berrak Tüzünataç başrolü paylaşacak

 

Yönetmen İlksen Başarır’la birlikte olduğu iddia edilen fakat iddiaları net bir dille yalanlayan Mert Fırat hakkındaki aşk dedikodularını alevlendirecek bir işe imza atacak. Aralarında İlksen Başarır’ın da bulunduğu bir grup arkadaşıyla yapım şirketi kuran Mert Fırat, şirketin ilk projelerinden birinde Berrak Tüzünataç’la kamera karşısına geçecek. Mert Fırat’ın adı geçtiğimiz aylarda bir kez daha Tüzünataç’la anılmıştı. İddiaya göre iki oyuncu Kaş’ta birlikte tatil yapıyorlardı. Aralarındaki samimiyeti öğrenen ve bu tatilden haberdar olan Nejat İşler ise Kaş’a giderek Berrak Tüzünataç’ı alıp İstanbul’a dönmüştü.