5053873217 [email protected]

CORONA VİRÜS AŞISINDA SON DURUM

Dünyada virüs salgınında ölü ve vaka sayıları artıyor. Son verilere göre virüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 6 bini, vaka sayısı ise 162 bini aştı. Türkiye’deki vaka sayısı da 18’e yükseldi. ABD’de geliştirilen corona virüs aşısının bugün ilk kez test edileceği açıklandı. Vakaların gerilediği Çin’den de yeni rakamlar geldi.

Corona virüs (Covid-19) yayılmaya devam ederken, birçok ülke aşı geliştirme çabasına girmiş durumda.

Umut verici son haber ABD’den geldi. Geliştirilen bir Covid-19 aşısının, bugün ilk kez Washington eyaletinde test edileceği açıklandı.

Amerikan AP haber ajansının ABD’li hükümet yetkililerine dayandırdığı haberinde, Ulusal Sağlık Enstitülerince fonlanan aşı testinin Seattle’daki Kaiser Permanente Sağlık Araştırma Enstitüsünde yapılacağı ifade edildi.

Testin 45 yaşındaki sağlıklı bir kişiye uygulanacağını aktaran yetkililer, bu kişiye virüs bulaşma riskinin bulunmadığını ve testin sadece aşının yan etkilerini test edeceğini bildirdi.

Yetkililer, corona virüs salgınına yakalanan hastalarda kullanılacak bir aşının geliştirilmesinin sekiz ay ile bir yıl arasında sürebileceğine dikkati çekti.

Bu arada ülkenin 50 eyaletinin 49’unda virüs bulunan hasta rapor edilirken, toplam vaka sayısı da 3 bin 485’e, ölü sayısı da 65’e yükseldi

TELEFONUMDA CORONA VAR MI?

Virüsten korunmak için doktorlar ve bilim insanları pek çok öneride bulunuyor. Hergün düzenli olarak kullandığımız akıllı telefonlar virüsün yayılmasında önemli bir role sahip olabilir.

 

İngiliz Telegraph gazetesinde yer alan habere göre, düzenli olarak temizlenmeyen akıllı telefon ekranları potansiyel tehdite ev sahipliği yapıyor. Aynı habere göre akıllı telefonların cam ekranları virüslere ev sahipliği yapacak ideal bir ortam sunuyor.

Uzmanlar enfeksiyon riskini minimuma indirmek için gün içinde pek çok defa kullandığımız akıllı telefonların düzenli olarak dezenfekte edilmesi gerektiğiniz belirtiyor. İngiliz uzmanlar kullanıcılara günde en az iki defa telefonlarını dezenfekte etmeleri gerektiği uyarısında bulunuyor.

CORONA VİRÜSÜ İNSANLARA NASIL BULAŞTI?
Pangolin, yeni Corona virüs salgınındaki son halka olabilir. Ama SARS ve MERS salgınlarında olduğu gibi, yarasaların bu ölümcül virüsün ana kaynağı olma ihtimali yüksek. Peki virüs nasıl bulaştı?

Covid-19 adı verilen yeni Corona virüs nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısı bin 500’ü aştı, yolcu gemileri karantinaya alındı, sınırlar kapatıldı. Biliminsanları ise bu salgının nasıl başladığını anlamaya çalışıyor. Çin’de yapılan bir çalışma, nesli tükenmekte olan pangolinlerin; yeni Corona virüs ile yarasalar ve insanlar arasındaki olası bağlantıyı oluşturduğunu ortaya koydu.

CORONA COVİD-19 HAKKINDA SON BİLGİLER

Çin’in Wuhan şehrinde ortaya çıkan, Coronavirus adında yeni bir virüsü takip etmeye ve kontrol altında tutmaya çalışıyor.

ABD’li araştırmacılar tarafından oluşturulan bu gerçek zamanlı bilgi haritası virüsle ilgili olarak nerede ve kaç tane vaka rapor edildiğini gösteriyor. 11 Mart 2020 tarihi itibarıyla 118 bin 252 doğrulanmış vaka ve 4262 ölüm kaydedildi. Hastalıkların ve ölümlerin büyük kısmı Çin’de görüldü. Avrupa’da ise özellikle İtalya koronavirüs salgının ciddi şekilde etkilediği ülke konumunda bulunuyor. İran da virüs salgınından etkilenen ülkelerin arasında başta geliyor. Şu anda dünya çapında 116 ülke veya bölgede resmi koronavirüs vakası bildirildi.

Corona virüsü hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak isteyenler için aşağıda yer alan sık sorulan sorular ve onların cevapları yardımcı olacaktır. Zamanla bu virüs hakkında yeni gelişmeler oldukça bu sayfayı da yeni bilgilerle güncelleyeceğiz.

İçindekiler

Coronavirus nedir, nerede ve nasıl ortaya çıktı?
Coronavirus SARS ile aynı mı?
Yeni virüs ne kadar tehlikeli?
Öksürüyorum. Bende virüs var mıdır?
Corona virüsünden nasıl korunurum?
Yurt dışına yapacağım seyahatimi iptal etmeli miyim?
Türkiye Coronavirus tehdidi altında mı?
Coronavirus nedir, nerede ve nasıl ortaya çıktı?
Aralık ayı sonunda Çin’den halk sağlığı görevlileri Dünya Sağlık Örgütü’ne bir problem yaşadıklarına dair bilgilendirmede bulundu. Bilinmeyen, yeni bir virüs Wuhan şehrinde zatürre benzeri bir hastalığa yol açmıştı. Hızlı bir şekilde bunun bir koronavirüs olduğuna karar verdiler. Üstelik bu virüs hızlı şekilde Wuhan geneline ve dışına yayılıyordu. Daha sonra bu virüs tipi COVID-19 olarak adlandırılmaya başlandı.

Koronavirüsleri her tür hayvanda yaygındır, hatta bazı türleri evrim geçirerek insanlara da bulaşır. Bu yüzyılın başından bu yana, iki farklı coronavirus türü insanlara sıçramıştı. 2002’de SARS, 2012’de de MERS insanları etkilemişti.

Bilim insanları, bu yeni virüsün insanlara bulaşma yeteneğini ilk kez aralık ayının başlarında keşfettiler. Görünüşe göre, virüsü ilk kapanlar da Wuhan’daki bir balık pazarındaki kişiler oldu ve oradan da başka yerlere yayıldı.

Virüsün ortaya çıktığı hayvan türü ise tam olarak bilinmiyor. Çin’deki bir grup araştırmacı yayınladıkları raporda, virüsteki genetik koda dayanarak bunun yılanlardan geldiğini öne sürdüler. Ne var ki, bilim insanları bu sonuca çok şüpheli yaklaştılar. Bir başka analiz ise yeni virüsün genetik dizisinin yarasalarda bulunan bir koronavirüsü ile yüzde 96 oranında uyum gösterdiğini saptadı. Hem SARS hem de MERS’in kaynağı yarasalardı.

Coronavirus SARS ile aynı mı?
Her ne kadar kaynağı yine Çin olsa da, yeni virüs SARS değil. SARS ile aynı virüs ailesinden geldiği için, bazı benzerlikleri var. Ancak tamamen yeni bir virüs ile karşı karşıyayız. Ne var ki, ortaklıklar bilim insanları ve halk sağlığı görevlilerinin bu yeni virüsü durdurmak için geçmişteki virüslerle ilgili olarak yaşadıkları deneyimlerden yararlanabilecekleri anlamına geliyor.

Yeni virüs ne kadar tehlikeli?
Virüsün bulaştığı kişilerdeki belirtiler orta ile şiddetli arasında değişiyor. WHO’ya göre doğrulanmış vakaların dörtte biri şiddetli olarak sınıflandırılıyor. Şimdiye kadar ölüm oranı ise yüzde 3-4 seviyesinde bulunuyor. Ancak bu oran virüs yayıldıkça artabilir. SARS’ın ölüm oranı yüzde 14 ile 15 seviyesindeydi. Corona virüsünde ise ölümlerin büyük çoğunluğu daha yaşlı insanlarda, kalp krizi, hipertansiyon ve diyabet gibi altta yatan başka sorunlardan kaynaklanıyor. Grip gibi hastalıklardan ölüm tehlikesi taşıyanlardan birçoğu da aynı demografik dağılımı paylaşıyor.

Virüsün insandan insana hızlı ve kolay şekilde nasıl yayıldığını da tam olarak bilmiyoruz. İlk kanıtlar virüsün hasta insandan yakın aile bireylerine veya sağlık çalışanlarına geçtiğini gösteriyor. Bu da diğer koronavirüsler gibi, birbirleriyle yakın temas içinde olan insanlar arasında geçiş yapıyor ve muhtemelen virüsün bulaştığı insan hapşurduğunda veya öksürdüğünde yayılıyor. Ancak WHO, 23 Ocak tarihinde yayınladığı raporda virüsün en az dört insanın bulunduğu bir zincirde yayıldığını kaydetti. Bir insan, muhtemelen hayvandan hastalığı kapıyor, daha sonra virüsü bir başka insana geçiriyor, o bir başka insana taşıyor ve zincir böyle uzuyor.

WHO, araştırmacıların her bir hasta insanın 1.4 ile 2.5 arasında insana daha bu virüsü bulaştıracağına inanıyor. Ne var ki, bu sadece bir ön tahmin. Bu sayılar virüsün R0 değerleri olarak nitelendiriliyor. Matematiksel bir gösterim olan R0, bir enfeksiyonun daha yüksek sayıya, daha hızlı şekilde nasıl yayılabileceğini gösteriyor. Karşılaştıracak olursak, SARS için R0 değeri 2 ile 5 arasındaydı. Karantinalar ve diğer uygulamalar sayesinde hasta bir insanın virüsü bulaştırabileceği kişi sayısı kontrol altına alınabilir. Bu da hesaba katıldığında, araştırmacılar efektif yeniden üreme sayısını ya da Rt değerini bulacaktır. Hedef Rt değerini 1’in altına indirmek, böylelikle hasta insanlar hastalığı diğerlerine bulaştıramayacak ve hastalığın yayılması duracak.

Bir hastalığın ne kadar “kötü” olduğuna karar verme konusunda şiddeti ve geçirilebilirliği hakkında bilgiler dikkate alınıyor. Epidemiyoloji uzmanları karar verme aşamasında aşağıdaki araçtan yararlanıyor:

Eğer bir hastalık çok şiddetli değilse ve sadece küçük bir yüzdedeki insanı öldürdüyse, ancak yüksek bir geçirilebilirlik değeri varsa; hâlâ yıkıcı etkilere yol açabilir. Eğer bir hastalık milyonları etkilerse, ölümüne yol açtığı küçük yüzde bile yüksek sayıda ölüme karşılık gelebilir.

Öksürüyorum. Bende virüs var mıdır?
Eğer yakın zamanda koronavirüs vakasının görüldüğü bir ülkeye veya bölgeye gitmediyseniz veya hasta olan ve yakın zamanda bu yerlerde bulunmuş birisiyle yakın temasa girmediyseniz, virüsü taşımanız çok düşük bir ihtimal demektir.

Eğer kendinizi hasta hissediyorsanız ve yakın zamanda koronavirüs vakasının resmi olarak doğrulandığı bir ülkede bulunduysanız ya da orada bulunan bir kişi ile yakın temas içine girdiyseniz, hemen en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalısınız.

Corona virüsünden nasıl korunurum?
Şimdiye kadar bildiklerimiz, gribe karşı aldığınız önlemlerin benzerini alarak kendinizi koruyabileceğinizi gösteriyor. Ellerinizi en az 20 saniye boyunca sabun ve suyla yıkayın, sabun ve suyun olmadığı durumlarda alkol bazlı el antiseptiği kullanmaya özen gösterin. Antiseptik veya antibakteriyel içeren sabun kullanmanıza gerek yoktur, normal sabun yeterlidir. Öksürürken ağzınızı elinizle kapatın ve hasta olan insanlardan uzak durun.

Hasta insanlarla temastan kaçının, mümkünse en az 1 metre uzakta durun. Özellikle hasta insanlarla veya çevreleriyle doğrudan temas ettikten sonra ellerinizi sık sık yıkayın.

Sağlık Bakanlığı, sağlıklı kişilerin maske kullanmasına gerek olmadığını belirtiyor. Herhangi bir viral solunum yolu enfeksiyonu geçirmekte olan kişinin öksürme veya hapşırma sırasında burun ve ağzını tek kullanımlık kağıt mendil ile örtmesi, kağıt mendilin bulunmadığı durumlarda ise dirsek içini kullanması, mümkünse kalabalık yerlere girmemesi, eğer girmek zorunda kalınıyorsa ağız ve burnunu kapatması, mümkünse tıbbi maske kullanmasını da öneriyor.

Öte yandan Sağlık Bakanlığı 14 Gün Kuralı olarak adlandırdığı kurallara uyulmasını önemli dile getiriyor.

 

 

Yurt dışına yapacağım seyahatimi iptal etmeli miyim?
Koronavirüs, başlangıçta sadece Çin’de büyük etki gösteriyordu ve genel olarak Çin’e yönelik seyahat kısıtlamaları uygulanıyor, bu ülkeye mecbur olunmadıkça seyahat edilmemesi tavsiye ediliyordu. Ancak COVID-19, dünya çapında yaygınlığını artırıp ciddi bir salgın hâline dönüşünce, yurt dışı seyahatlerinin mecbur değilse iptal edilmesi öneriliyor. Ayrıca yurt dışına çıkması zorunlu olanların da ülkeye dönüşte 14 gün boyunca kendilerini karantina altına almaları, evden dışarı çıkmamaları öneriliyor.

Türkiye Coronavirus tehdidi altında mı?
11 Mart 2020 tarihi itibarıyla Türkiye’de ilk resmi koronavirüs vakası açıklandı. Açıklama yapan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Avrupa seyahatinden dönen bir erkek hastada coronavirus tespit edildiğini kaydetti. Bu kişinin kontrol altında olduğunu, yakın çevresindeki kişilerin de gözetimde tutulduğunu kaydetti. Bakan Koca, şimdiye kadar COVID-19’a karşı gerekli tedbirlerin alındığını, hazırlıkların yapıldığını dile getirdi.

DR. ÖZ’DEN CORONA VİRÜS ÖNLEMLERİ

Doktor Mehmet Öz, astım, diyabet ve kalp hastalığı gibi kronoik kronik rahatsızlığı olanların corona virüse karşı tehdit altında olduğunu söyledi ve alınabilecek önlemleri anlattı.
Dünyaca ünlü kalp cerrahı Doktor Mehmet Öz, yayımladığı bir video ile corona virüs salgınına karşı alınabilecek önlemleri anlattı.

Paniğe gerek olmadığın söyleyen Öz, basit önlemlerle virüsten korunulabileceğini söyledi.

Çoğu vakanın şiddetli olmadığını söyleyen Mehmet Öz, “En yüksek risk altında olanlar yaşlı insanlar. Astım, diyabet, kalp hastalığı gibi kronoik rahatsızlığı olanlar da ciddi bir enfeksiyon geliştirme riski altında” dedi.

Doktor Öz, virüs önlemlerini ise şöyle sıraladı: Yeterli uyku, düzenli egzersiz, soluduğunuz havayı nemlendirin el sıkışmayın, yüzünüze dokunmayın.

CORONA NASIL BULAŞIYOR?

CORONA damlacık yoluyla bulaşıyor.

Öksürüp, hapşırıldığında parçacıklar damlacıklarla hareket ediyor.

Bunlarında ilerleme mesafesi 1 metre.

Kış aylarında havalar soğuk ve kuru olduğunda damlacıklar havada daha uzağa gidebiliyor.

Yaz aylarında hava ısınıp, nemlenince, damlacıklar havadaki nemle birleşip ağırlaşıyor ve yere düşüyor.

O nedenle yazın damlacıkların insandan insana bulaşma mesafeleri kısalacak.

Ancak bunun da bir garantisi yok.

Yani ‘Yaz gelecek de bu hastalık bitecek, virüsler yok olacak’ diye bir şey yok.

Virüsler yazın da olacak ancak bulaşma azalacak.

DEMİR EKSİKLİĞİ SAÇ DÖKÜLMESİNE NEDEN OLUR MU?

Demir, yerkabuğunda en sık bulunan ikinci metal. Vücuttaki birçok fonksiyon için hayati önem taşıyor. En önemli görevi ise kanda hemoglobin üretmek, yani dokulara oksijen taşımak.

Vücutta ihtiyaç duyulan demirin çeşitli nedenlerle karşılanamaması durumunda ortaya çıkan demir eksikliği, dünyadaki en yaygın beslenme sorunu olarak görülüyor ve tüm anemi (kansızlık) nedenlerinin yarısını oluşturuyor. Kadınların vücudunda bulunması gereken demir miktarı 3.5 – 4 gram, erkeklerin ise 4 – 5 gram arası.

Dünyada en sık görülen anemi türünün demir eksikliği anemisi olduğunu, üretken dönemdeki kadınların üçte ikisinde ise demir eksikliği bulunduğunu belirten İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Rıfkı Evrenkaya, dünya nüfusunun yaklaşık dörtte birinde demir eksikliği olduğunu söyledi.

Demir eksikliğinin ülkemiz için de çok ciddi bir halk sağlığı sorunu olduğunu ifade eden Dr. Evrenkaya, çok fazla önemsenmeyen ama sonuçları bakımından çok ciddi sağlık sorunlarına yol açan demir eksikliğinin yaşam kalitesini önemli oranda düşürdüğüne dikkat çekti.

Vücuttaki demir miktarının azalması durumunda en çok etkilenen organların kalp ve damarlar olduğunu aktaran Prof. Tevfik Rıfkı Evrenkaya, demir eksikliği ile ilgili sık sorulan soruları şöyle yanıtladı:

  • Demir eksikliği neden kaynaklanır?

Genel olarak bakıldığında, demir eksikliğinden sorumlu olan 4 ana neden vardır:
1. Azalmış demir alımı (diyette demir kaynaklarının azlığı, az et tüketmek, vejateryen olmak, yoksulluk.)
2. Azalmış demir emilimi (mide asiditesini azaltan ilaç kullanımı, demiri bağlayan ilaç ve yiyecekler, bazı gastritler, mide küçültme ameliyatları, çölyak gibi emilim bozuklukları.)
3. Artmış demir ihtiyacı (gebelik, emzirme dönemi, sık doğum yapmak, büyüme ve ergenlik dönemi.)
4. Artmış demir kaybı.

Günlük pratikte, demir eksikliği ile yüzleşen kişilerde ilk sırayı adet görmekte olan kadınlar almaktadır. Bu grubu, kan sulandırıcı ilaç kullanımına bağlı mide ve bağırsak kanaması geçiren orta-ileri yaş kişiler izler.

  • Demir eksikliğinin belirtileri nelerdir? Demir eksikliği kişinin hayatını nasıl etkiler?

Saç dökülmesi, tırnaklarda yumuşama ve yırtılma, ciltte kuruluk, ciltte solukluk, dudak birleşkelerinde çatlaklar, dilde yanma hissi, yutkunma bozukluğu, halsizlik, sabah yorgun uyanma, enerji düşüklüğü, konsantrasyon ve algı bozukluğu, efor kapasitesinde azalma ve nefes darlığı, baş dönmesi, göz kararması, baş ağrısı, tansiyon düşüklüğü, uyku sorunları, üşüme, kulak çınlaması, el ve ayaklarda uyuşma gibi belirtilere neden olur. Demir eksikliği kişinin hayatını çok olumsuz etkiler. Üçüncü dünya ülkelerindeki kadınlar arasında kalp yetmezliğinin önde gelen nedenidir. Demir eksikliğine bağlı hastalık ve rahatsızlıklar şöyle özetlenebilir: Kalp hastalıkları (kalp ritm bozuklukları, taşikardi, kalp yetmezliği, kalp büyümesi), sorunlu gebelikler (bebekte düşük doğum ağırlığı, bedensel ve zihinsel gelişim geriliği, erken doğum riski), bağışıklık sisteminde zayıflama, gelişme çağındaki çocuklarda zihinsel gelişme geriliği, huzursuz bacak sendromu.