5053873217 [email protected]

BİR OTOMOBİL ANCAK LAMBORGINI KADAR GÜZEL ÇİZİLEBİLİR

Cenevre Otomobil Fuarı’nda sahneye çıkan Lamborghini Veneno, üç adet üretilmesi,

Geçtiğimiz hafta Lamborghini’nin 50’nci doğum günü kutlanmıştı. Bu yılın başında Cenevre Otomobil Fuarı’nda sergilediği Veneno ile bir anlamda kendine doğum günü hediyesi vermişti.

Sadece 3 adet üretileceği açıklanan Veneno fırtınası şimdi de Veneno Roadster ile farklı güce ulaşıyor. Cenevre’de tanıtılan sabit tavanlı kardeşinin robotik gri rengine karşın koyu kırmızı renkli bir kıyafet giyen Veneno Roadster’da Aventador platformu kullanılıyor.

Ortaya konumlandırılan 6.5 lt’lik atmosferik V12, 750 HP’lik gücünü 4 tekerleğe birden 7 kademeli sıralı otomatik şanzıman üzerinden aktarıyor.

0-100 km/s hızlanmasını 2.9 saniyede tamamlayan Veneno Roadster, bu disiplinde Coupe kardeşinden 0.1 saniye hızlı. 355 km/s’lik maksimum hıza ulaşan Veneno Roadster 1490 kg ile bir tüy sıklet olmasa da türünün en hafifleri arasında yer alıyor. 1.99 kg/HP gibi çok etkileyici bir ağırlık/güç oranı sunan rüya otomobilinin bu özelliğinde hem şasinin karbon-fiber kompoziti, hem de karoserin karbon-fiberden üretilmiş olması önemli bir rol oynuyor.

3 adet üretilecek olan Veneno Coupe için vergiler hariç 3 milyon Euro’luk bir fiyat etiketi belirleyen Lamborghini, üstsüz Veneno içinse tarifeyi yüzde 10 arttırmış. Vergiler hariç 3.3 milyon Euro’dan satılacak olan Lamborghini Veneno Roadster’ın planlanan üretim adediyse dokuz.

BMW VE FERRARİ FLÖRTÜNDEN ÇIKAN MUHTEŞEM MAKİNE

Alman ve İtalyan teknolojisinin bir araya getiren Fransız Lazareth firmasının ürettiği ‘The Lazareth Wazuma’, iddialı bir konsepte sahip.

The Lazareth Wazuma, 3 litrelik V8 Ferrari motoru ve BMW vites kutusuyla performans olarak da tatmin edici özelliklere sahip.

250 bin dolara fiyata satılan araç, 650 kilogram ağırlığında ve 250 beygir güç üretebiliyor. 320 KM hıza ulaşıyor.

 

YENİ MTV İLE TÜM DENGELER DEĞİŞİYOR

Maliye Bakanlığı, Motorlu Taşıtlar Vergisi’nde (MTV) araçların egzost emisyon değerlerini dikkate alan bir sisteme geçilmesi için çalışmalarını hızlandırdı.
Avrupa Birliği’nin (AB) de uyguladığı sistem, karbondioksit salımı yüksek yeni araçların yanında, egzost emisyon değerleri yüksek olan eski araçları kullananlar da daha yüksek vergi ödeyebilecek. Bununla birlikte son yıllarda yaygınlaşan LPG’li araçlarsa bir anlamda teşvik edilmiş olacak.
Maliye Bakanlığı, MTV için araçların tipi, motor hacmi ve yaşı gibi kriterlerin yerine başka bir vergilendirme sistemi getirmeye hazırlanıyor. Daha önce de sıkça gündeme getirilen ve son dönemde yeniden üzerinde çalışılmaya başlanan sistemle, karbondioksit emisyon değerleri yüksek araçlar, daha yüksek vergilendirilecek. Bununla birlikte söz konusu kriterlere göre yeni nesil dizeller, yeni nesil teknolojilere sahip benzinli modeller ve LPG’li araçlar daha da az vergi ödeyecek, avantajlı olacak.

Yenilemeye dolaylı teşvik
Sistem bir bakıma trafikten çekilmesine çalışılan eski araçlar için de etkili olacak. Teknolojisi geri kaldığı için karbondioksit salımları yüksek eski araçların vergisi daha yüksek olacak. Araçlar eskidikçe, vergileri de artacak.
Düzenlemenin, dolaylı olarak sıfır otomobil alımını özendireceğine dikkat çekiliyor. Bununla birlikte büyük motorlu arazi araçlarının yanı sıra ve kamyon gibi büyük ticari araçların da, yüksek karbondioksit salımları nedeniyle üst vergi dilimindeki grupta yer alacağı belirtiliyor. Türkiye’de halen motorlu araç parkında benzinli motora sahip araçların sayısının hayli yüksek olduğu, bununla birlikte 20 yaş üstü binek araçların sayısının ise yaklaşık 4 milyon civarında olduğu kaydediliyor.
Son dönemde yeni otomobil satışlarında dizelin payı da yüzde 50’yi aşmış durumda. Bununla birlikte düzenlemenin yasalaşması halinde yüzde 20’lerde bulunan LPG’li araç oranının da artması bekleniyor.
LPG avantajlı

Emisyon değerlerine göre vergilendirme yapılması durumunda, dizel ve LPG’ye sahip motorlara sahip araçların, genel anlamda benzinli motorlara oranla daha düşük karbondiokbit (CO2) değerleri sayesinde avantajlı olmaları bekleniyor. Günümüzde yeni dizel motorlu ve LPG’li araçların kilometre başına CO2 salımları, benzinlilere göre daha düşük. Ancak son dönemde yeni bazı küçük hacimli benzinli motorlarda, dizellerin bile altında CO2 değeri sunan modeller çıkmaya başladı. Yeni nesil dizellerde CO2 salımı oranı ortalama 110 g/km olurken, benzinlilerde bu 10-15 gram yükseliyor. Dizellerde en düşük CO2 oranı 99 g/km‘yi, sbenzinlilerde de 96 g/km’ye inebiliyor. Hibrit modellerdeyse durum farklı ve daha düşük. LPG’li araçlarda CO2 miktarı, benzine göre yüzde 20 daha düşük olabiliyor.
Bu sisteme göre, aynı markada 15 ila 40 gr/km daha çok karbondioksit emisyonu olan benzinli araçlar, dizel araçlara göre daha çok vergi ödeyecek.

 

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, yeni sistemin, AB’nin “kirleten öder” prensibine göre hazırlandığını kaydetti.
Eskiyen araçların daha fazla karbondioksit emisyonu saldıklarını, dolayısıyla eski araçların vergisinin artacağını vurgulayan Palandöken, “Trafikten 2011 yılında 198 bin 801, 2012 yılında 125 bin 407 adet kaydı silinen araç varken, 2013 yılı Ocak-Ağustos arasında 164 bin 718 aracın kaydı silinmiş. Bu nedenle, eskiyen araçlarını çevreyi daha az kirleten araçlarda değiştirmek isteyenler için hurda teşviki getirilmeli. Hurda teşviği bütçeye zarar yerine fayda getirir” dedi. Palandöken, hurda teşviğiyle her yıl fazladan ortalama 150 bin aracın yenileneceğini, bunun da ekonomiye katma değer sağlayacağını ve işsizliğin azalmasına olumlu etkisi olacağını kaydetti.
Yeni sisteme kademeli geçiş yapılması gerektiğinin de altını çizen Palandöken, “Bugün çok düşük tutarlarda MTV ödeyen araç sahiplerinin vergisi bir anda artabilir. Türkiye’de MTV, araçların silindir hacmi ve yaş esasına göre alınıyor. Bu nedenle, yeni sisteme kademeli geçilmeli ve eski model araç sahipleri mali olarak zor durumda bırakılmamalı” diye konuştu.

 

LPGLİ ARAÇ NEDEN AĞIR KUSURLU?

LPG sistemi taktıranlara kötü haber geldi. Geçmişte muayenede ağırlık sorunu yaşamayan bazı araçlar, Ulaştırma Bakanlığı’nın mevzuat güncellemesi ile artık ‘ağır kusurlu’ sayılıyor ve trafiğe çıkma izni verilmiyor.

Bir aracın ruhsatta yazan ağırlığı 1200 kilogramken LPG sistemi taktırıldıktan sonra 70-100 kilogram daha ağırlaşarak yeni bir ağırlığa kavuşuyor. Bu yeni ağırlık LPG sistemi+yakıt ağırlığı olarak hesaplanıp ruhsata işleniyor. Kimi araçlar için bu ağırlık aracın taşıma kapasitesini olumsuz yönde etkileyerek sınırları aşabiliyor. İşte bu araçların LPG’yi söktürüp yeniden ruhsat alarak muayeneye girmesi gerekecek.

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı “Kusurlar tablosu”nu yeniden düzenledi.

Eski mevzuatta LPG sisteminin ağırlığı nedeniyle ortaya çıkan durum, “hafif kusur” kabul ediliyordu ve araç muayeneyi geçiyordu.

Yeni mevzuatta ise, fazla ağırlık “ağır kusur” kabul ediliyor ve trafiğe çıkma izni verilmiyor.

 

Türkiye’de yaklaşık 2 milyon LPG’li araç var.

CRV DİZEL TÜRKİYE’YE TANITILDI

Honda CR-V 1.6 dizel modelinin tanıtımında, 2013 yılı itibarı ile gerçek Honda’nın yeniden hayat bulmaya başladığını ifade eden Yamasaki, inovasyon, üstün mühendislik, sportiflik ve eğlence gibi otomobiller için vazgeçilmez değerlerle yoğrulan Honda modellerinin, bu yıl itibarı ile yeniden doğduğunu kaydetti. Yamasaki, 2015 yılında yeniden başlayacakları Formula 1’in, gerçek Honda ve Honda mühendisliğinin doğuşunu simgelediğine işaret ederek, “Önümüzdeki dönemde Türkiye’de de satışa sunacağımız NSX ve Type R modelleri, Honda’nın sportif, yenilikçi ve eğlenceli yanını pekiştirmiş olacaklar” dedi.


2012 yılı itibarı ile dünya genelinde 25 milyon Honda müşterisine ulaştıklarını ve bugün rekor sayılabilecek yıllık 3,8 milyon yeni müşteri sayılarını 2017 yılı sonunda yıllık 6 milyon satışa ulaştırmayı hedeflediklerini bildiren Yamasaki, “Küçük dizel motorumuzla Avrupa’da önemli bir başarı hedefliyoruz ve ‘Earth Dreams Technology’ motorlarımızın ilki olan 1.6 i-DTEC sayesinde Türkiye’deki müşterilerimizi sınıf lideri performans ve düşük tüketimle buluşturuyoruz. CR-V dizel modelimizin sadece 4,5 litre olan 100 kilometredeki tüketimiyle Türkiye’de büyüyen SUV pazarında güçlü bir konuma yerleşeceğine inanıyoruz” diye konuştu.

Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Yamasaki, Honda’nın Türkiye’de ikinci bir model üretip üretmeyeceğine ilişkin soruya şu karşılığı verdi:

“Türkiye’de ürettiğimiz Civic Sedan ile 50 bin adetlik üretim kapasitemizi dolduramıyoruz. 15 bin adet Civic Sedan üretiyoruz. Yaklaşık 35 bin adetlik kapasite geriye kalıyor. Bu bağlamda yeni model üzerinde çalışmayı düşünüyoruz. Honda olarak C segmentinde ilerliyoruz. Ama kapasiteyi doldurabilmek için B Sedan üretmeyi düşünebiliriz. Şu an itibari ile tüm olanakları değerlendiriyoruz. Hangisinde daha fazla kar edeceğimiz konusunda çalışmalarımız devam ediyor.”

Yamasaki, üretilmesi planlanan yeni modelin zamanına ilişkin ise “Genellikle bir ürünün hazırlama aşaması iki yıldan fazla süre alıyor. Bizler 2013 yılının sonundayız. Tam zamanını söyleyemem ama hesaplamayı siz yapabilirsiniz. Bizler 2013’ün sonundayız hala çalışmamız gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.

“Dövizdeki dalgalanmaların fiyata yansıması söz konusu olabilir”

Son dönemde döviz kurundaki dalgalanmalara ilişkin de Yamasaki, “Türk piyasasına baktığımızda, elbette daha önce de bu döviz kuru dalgalanmaları olmuştu. 1-3 ay gibi bir zamanda bu tür olayların fiyata yansıması söz konusu olabilir. Bu durumda planımız 1-3 ay içerisinde piyasanın ve pazardaki son gelişmelere göre fiyata artış olarak yansıyabilir” şeklinde konuştu.

Honda Türkiye Otomobil Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Erdem Soydaş ise Avrupa pazarında yüzde 50’ler seviyesinde paya sahip kompakt SUV segmentinde tamamen yeni bir pazara adım atmış olacaklarını belirtti. Soydaş, Türkiye’deki SUV segmentinin toplam satışları incelendiğinde Türkiye’de şanzıman tercihlerinde manuel vitesin tercih edilme oranının 2008 yılındaki yüzde 20’lerden 2013 yılında yüzde 60’a ulaştığının gözlemlendiğini aktardı. Tüm bu veriler ışığında Honda olarak, artık hem Avrupa hem de Türkiye’de müşterilerin beklentilerini karşılayacak olmanın mutluluğunu yaşadıklarını dile getirerek, “Honda CR-V 1.6 i-DTEC’in, vergi avantajının getirdiği rekabetçi fiyatıyla Türkiye’de büyük başarı göstereceğine inanıyoruz. 2013 yılının 600 bin, 2014’ün de 610 bin adetlerle kapanmasını öngördüğümüz Türkiye binek otomobil pazarında 2 bin 250 adetlik CR-V dizel satışı gerçekleştirmeyi planlıyoruz” dedi.

Honda Türkiye Satış Sonrasından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Can Eroskay da CR-V 1.6 dizelin Honda ürün gamındaki Earth Dreams Technology motor serisinin bir ürünü olan yeni 1.6 i-DTEC motor ile donatılmış ikinci model olduğunu anlattı. Eroskay, şunları ifade etti: “Otomobil tipi oturma pozisyonu, akıllı ergonomi ve geliştirilmiş ses yalıtımı ile konfor seviyesini yukarılara taşıyan CR-V 1.6 i-DTEC’in, tek dokunuşla katlanan arka koltukları ve geniş bagaj hacmi ile sınıfına örnek… Önden çekiş ve manuel vites kombinasyonu ile 120 PS güç ve 300 Nm tork ile yüksek performansı 100 kilometredeki sadece 4,5 litrelik düşük yakıt tüketimi ile birleştiren CR-V, ‘Earth Dreams Technology’ sayesinde sınıfının en düşük değerlerine ulaşıyor. Bunu hafifletilmiş bir motor ve iki tekerlekten çekişli aktarma sisteminin beraber kullanılması ile sağlayan modelimiz, 2.2lt dizel CR-V ile karşılaştırıldığında 116 kilogram daha hafif olmasının yanında daha iyi yol tutuşa da sahip.”

CR-V 1.6 dizelin 3 versiyonu bulunuyor

İlk kez tanıtıldığı 1995 yılından bu yana SUV pazarının en önemli temsilcisi haline gelen Honda CR-V, bir SUV’un kullanışlılığı ile normal bir otomobilin sürüş güvenliği ile dinamizmini birleştiriyor. 1996 yılından bu yana dünya genelinde 5,1 milyon adedin üzerinde satılan Honda CR-V’nin yeni modeli Avrupa ve Türkiye için son derece önemli olan 1.6 litrelik dizel motorla satışa sunuldu. Honda’nın ürün gamındaki Earth Dreams Technology motor serisinin ürünü yeni 1.6 i-DTEC motor ile donatılmış ikinci model olan CR-V 1.6 dizel, başlangıç fiyatları 80 bin 900 ile 92 bin 900 lira arasında değişen Dream, Premium ve Elegance adlı üç farklı versiyona sahip bulunuyor.

BMW 2 SERİSİ TANITILDI

Dedikodularla başlayan BMW 2 serisinin varlığı tartışılırken resmi açıklama da geldi. 1 Serisi Coupé’nin yerine geçen 2 Serisi, 1 Serisi’ne oranla daha yumuşak hatlara sahip.

1 Serisi’nin ön kısmından tamamen farklılaşan yüzünde ince yapılı farlar dikakt çekerken kaput ve yan yüzeylerde görülebilen dalgalanmalar organik tasarımın parçaları olarak öne çıkıyor. Küçük yapılı stopları 1 Serisi Coupé’dekilere benzerken donanım seviyesine göre sunulan jant ve tampon tasarımları farklılık gösteriyor.

4.432 mm boya, 1.774 mm genişliğe ve 1.418 mm yüksekliğe sahip olan aracın aks mesafesi 2.690 mm olarak açıklanırken bagaj hacmi de 390 litre.

Dış görünüşü hatchback kardeşinden farklı olan otomobilde aynı şeyi iç mekan için söylemek zor. 1 Serisi’nden alınan ön konsol yolculara tanıdık bir hava sunuyor.

İlk etapta zengin motor seçenekleriyle piyasaya sürülecek olan küçük coupé 2 litre hacimli turbo Diesel ünitenin üç versiyonuna sahip. 218d, 220d ve 225d’de sırasıyla 143, 184 ve 218 beygir güç üretebilen motor yine modeline göre sırasıyla 320, 380 ve 450 Nm tork üretebiliyor.

220i’de görev yapan iki litre hacimli motor 184 beygir güç, 270 Nm tork üretebilirken ailenin M logolu modeli M235i’de bulunan 3 litre hacimli motor 326 beygir güç, 450 Nm tork üretiyor.

Haber: Bmw 2 Serisi Tanıtıldı