5053873217 [email protected]

‘KEMAL SUNAL MÜZESİ’ AÇILDI

 

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, ‘Kemal Sunal Müzesi’ni, merhum Sunal’ın evinin yanı başında, Sunal ailesi ile birlikte açtı. İmamoğlu, “Çok güzel şeyler yapmaya gayret ediyoruz. Bu milletin hakkını, hak ettiğini vermeye çalışıyoruz. Yapacağımız ve yaptığımız işlerle ilgili de hiçbir zaman süslü işler, süslü laflar kurarak sizi aldatmadık, aldatmayacağız. İnşallah onları size yaşatmaya devam ederek, yolumuza ‘tam yol ileri’ diyerek yürümek değil, koşmak istiyoruz. Bu şehrin artık israf edilecek ne bir lirası ne bir günü ne bir insanı ne bir zamanı, hiçbir şeyi yok. İnşallah bolca tasarruf, hatta üstüne koyarak insanlarımızın yaratıcı güçlerini, özellikle çocuklarımıza, gençlerimize dönüp borçlarını hızlı bir şekilde ödeyeceğimiz bir 5 yıl daha sizlerden talep ederek, Kemal Sunal’ın bize bıraktığı o güzel anıların önünde saygıyla eğiliyorum” dedi.

 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), yıllardır Türkiye’yi güldüren usta oyuncu merhum Kemal Sunal’ın adını, bir müzeyle yaşattı. 60. Yıl Göztepe Parkı içerisinde konumlandırılan “Kemal Sunal Müzesi” için düzenlenen tören; İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Dr. Dilek Kaya İmamoğlu, Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı, CHP Kadıköy Belediye Başkan adayı Mesut Kösedağ, merhum Sunal’ın eşi Gül Sunal, çocukları Ali Sunal, Ezo Sunal ile kardeşleri Cemil, Cengiz Sunal, sinema dünyanın ünlü isimleri ve kalabalık bir vatandaş topluluğunun katılımlarıyla gerçekleştirildi. Açılış töreninde, sırasıyla; Gül Sunal, İmamoğlu ve müzenin oluşumuna katkı sunan şair-yazar Sunay Akın birer konuşma yaptı.

 

“O kadar faydalı bir açılış yapıyoruz ki, bütün açılışlarımızı bir kenara itti” diyen İmamoğlu, “Hepimizin yüzünü gülümseten, aynı zamanda düşündüren çok kıymetli bir sanatçımızın, yıllarca izleyip, hayranlıkla takip ettiğimiz bir sanatçımızın ismiyle, yaşamıyla yaşayacak olan, anılarıyla yaşayacak olan muhteşem bir müzeyi, kıymetli ailesiyle birlikte açıyor olmanın gururunu yaşıyorum” şeklinde konuştu. Kış mevsiminin ardından bahar aylarına girdiğimizi hatırlatan İmamoğlu, “Doğal olarak doğa canlanıyor şu anda. Şehir, böyle bir hareketleniyor. İnşallah yağmurun bereketi ve Allah’ın izniyle de mis gibi bir baharın kapıda olduğunu hissediyorum. Elbette İstanbul’un her hali güzel ama baharda, hele hele Ramazan’da bir başka güzeldir bu” dedi. Türk insanının gülmeyi seven bir millet olduğuna dikkat çeken İmamoğlu, özetle şunları söyledi:

 

“Burada çok değerli bir işi yaptık. Bu fikri bana ilk kez açıp, heyecanla karşılamama vesile olan Sunay Akın’a hepinizin huzurunda teşekkür etmek istiyorum. Bana dedi ki böyle böyle bir şey var. Tabii heyecanla karşıladım. Sonra bir araya geldik. Sonra ilginç bir şey oldu aslında. Bu konular konuşuldu, edildi ve sonra buluştuk. Sağ olsun, yemek diye gittik, ama Gül Abla sadece kahveyle bizi uğurladı. (Gül Sunal: Dondurma yedirdim.) Hatırlamıyorum. Yemekten bahsediyoruz, dondurmayla bizi yollayacak. Neyse, aylar önce ben buraya gelmiştim ve buradaki yapıları gezmiştim. Ben, Park Bahçeler Daire Başkanımıza dedim ki, ‘Bu ne lüks kardeşim? Yani bayağı büyük bir yapı ve çok makam var. Yani böylesi anlar, böylesi bir ortamlar kolay bulunmuyor. ‘Biz buraları kültüre, sanata dair nasıl döndürebiliriz, neler yapabiliriz’ diye konuştuğumuzda bir şeyler düşünmüştük, taşınmıştık. Tam bu iş açıldı, Sunay Abi’yi ziyarete gittik. Konuşurken ben de burada böyle bir binadan bahsettim. Meğerse öyle bir parkı ve öyle bir binayı tariflemişim ki, rahmetli Kemal Kemal Sunal’ın aslında evini tarif etmişim kader ya. Annem der, ‘Allah seni hep iyi insanlarla karşılaştırsın.’ Demek Kemal Sunal da iyi adam, ben de iyi adam; birbirimizi böyle bulmuşuz ve adreslemişiz yani. Muhteşem bir şey. Başka bir yer de tarifleyebilirdim o anda. Sonra sağ olsun hem Sunay Abi hem arkadaşlarımız burayı gezip, olumlu bakınca, kıymetli ailemiz de bu işe ‘evet’ deyince, burada, yanı başınızda, komşunuz olarak Kemal Sunal inşallah ebediyen sizinle yaşayacak.”

“YOLUMUZA ‘TAM YOL İLERİ’ DİYEREK YÜRÜMEK DEĞİL, KOŞMAK İSTİYORUZ”

“Çok güzel şeyler yapmaya gayret ediyoruz. Bu milletin hakkını vermeye çalışıyoruz. Bu milletin hak ettiğini vermeye çalışıyoruz. Ve yapacağımız işlerle ilgili hiçbir zaman süslü işler, süslü laflar kurarak sizi aldatmadık. Yaptığımız işlerle ilgili de süslü laflarla sizi sizi aldatmadık, aldatmayacağız. İnşallah onları size yaşatmaya devam ederek, yolumuza ‘tam yol ileri’ diyerek yürümek değil, koşmak istiyoruz. Bu şehrin artık israf edilecek ne bir lirası ne bir günü ne bir insanı ne bir zamanı, hiçbir şeyi yok. İnşallah bolca tasarruf, hatta üstüne koyarak insanlarımızın yaratıcı güçlerini, özellikle çocuklarımıza, gençlerimize dönüp borçlarını hızlı bir şekilde ödeyeceğimiz bir 5 yıl daha sizlerden talep ederek, Kemal Sunal’ın bize bıraktığı o güzel anıların önünde saygıyla eğiliyorum. Ve her zaman sizlere, siz kıymetli hemşehrilerimize layık birer yönetici olma konusunda özenli davranacağımıza, Cumhuriyetin, demokrasinin, özgürlüğün ve Mustafa Kemal Atatürk’ün yolunda hep yürüyeceğimize söz veriyoruz. Müzemiz, bu prensiplerle ilçemize hayırlı ve uğurlu olsun. Emeği geçen herkese yürekten teşekkür ediyorum.”

GÜL SUNAL: “BU MÜZEYİ KEMAL SUNAL DÜŞÜNDÜ”

Merhum Sunal’ın eşi Gül Sunal da duygularını şu sözlerle dile getirdi:

“Ne diyeceğimi bilemiyorum. Hiçbir konuşma hazırlamadım tabii ki. Sadece Kemal’i alkışlamak istiyorum. Bu güzel duyguyu, gururu bize yaşattığı için her zaman minnettarım. Tabii ki bu müzeyi biz hep düşündük. Daha doğrusu Kemal düşündü. ‘Bu eşyalar ne olacak’ dediğim zaman, ‘Belki bir gün bir müze olur’ diyordu. O müzeyi şimdi Ekrem Başkanım gerçekleştirdi. Ve asla hakkını ödeyemeyeceğim Sunay Akın; neredesin? Bunu akıl edip de böyle bir yerde sizlerle buluşturduğu için, ona bambaşka minnet duyguları besliyorum. Kemal’in bu gördüğünüz 10’da 1’i kadar eşyası. Oyunculuğa başladığı ilk günden itibaren, sakalını, bıyığını, yüzüne sürdüğü patı, kaşının kalemini… Şöhret olmayı hayal bile edemezken, biriktirdiği arşivi bu. Onun için çok değerli. Şöyle düşünelim burayı: Kemal Sunal Müzesi’nden çok, bir insanın yaptığı işe, hayatına sanatına, ailesine, vatanına nasıl değer verdiğini gördüğümüz bir sergi olacak bu. Bir insan kendine bu kadar değer veriyorsa, yaptığı her şeyi özenle saklıyorsa ve kendi önemini, kendi belirliyorsa -ki öyle olmuş- o zaman biz de Kemal’i çok önemsiyoruz ve burada onun için buluştuk. Tekrar çok teşekkür ediyorum.”

ÜNLÜ DOLMUŞTA, ÜNLÜ ŞARKI EŞLİĞİNDE AÇILIŞ

Konuşmaların ardından; İmamoğlu çifti, Sunal ailesi ve beraberlerindeki heyetle birlikte Kemal Sunal Müzesi’ni gezdi. Gezinin en ilginç anı, merhum Sunal’ın “Atla Gel Şaban” filmindeki unutulmaz dolmuşa, İmamoğlu ve Ali Sunal’ın birlikte binmesi oldu. Bu sırada filmle özdeşleşen “Şiki Şiki Baba” şarkısının çalması, gülüşmelere neden oldu.

İBB, önceleri Anadolu Park ve Bahçeler Şube Müdürlüğü binası olarak kullanılan yapıyı yenileyerek, “Kemal Sunal Müzesi”ne dönüştürdü. Bina, zemin kat ve 1 normal kattan oluşuyor. Müzede, 2000 yılında vefat eden usta sanatçının film afişlerinden kişisel eşyalarına, giydiği kostümlerden özel hatıralarına kadar birçok anısı sergileniyor.

İkinci Film Rekorla Vizyona Girdi

Dune: Çöl Gezegeni’nin devam filmi 1 Mart’ta vizyona girdi.

Ünlü yazar Frank Herbert’ün aynı isimli bilim kurgu-fantezi eserinden uyarlanan film, gişe rekoru kırdı.


Başrollerinde Timothee Chalamat ile Zendaya’nın yer aldığı Dune 2 filmi, Kuzey Amerika’da 82,5 milyon dolar hasılat elde etti.

Paul Atreides’in hikayesini konu alan film, dünya çapında ise 182,5 milyon dolar hasılat elde ederek 2024 yılının en iyi açılış yapan filmi oldu.

2021 yılında vizyona giren ilk Dune filmi 41 milyon dolar ile açılış yapmıştı.

Warner Bros. ve Legendary Entertainment’in yapımcılığını üstlendiği filmin bütçesi 190 milyon dolar olarak açıklanmıştı. Filmin tanıtım masrafları ise 100 milyon dolar civarında.

 

Dune’un devam filmi sırasıyla en çok İngiltere, Fransa, Almanya, Güney Kore ve Avustralya’da izlendi.

DUNE: ÇÖL GEZEGENİ BÖLÜM 2 KONUSU
Filmde Paul, Harkonnen ailesinin saldırısından kurtulduktan sonra, Fremenlerle birlikte yaşamaya başlar. Fremenlerin yardımıyla, Arrakis’in kontrolüne yeniden sahip olmak ve evrenin kaderini değiştirmek için mücadele eder.

İKİ FİLM ARASINDAKİ FARKI AÇIKLADI

İlk film ile ikinci film arasındaki farkı açıklayan yönetmen Villeneuve, “Birinci film daha çok düşünsel tondaydı. Ancak devam filmi, aksiyon dolu, destansı bir savaş filmi. Çok daha yoğun olacak” dedi. İkinci filmde görsel açıdan da büyük değişiklikler yapıldığını ifade eden ünlü yönetmen, “Tekrar hissi istemiyordum. Her şey yeni” ifadelerini kullandı.

İki Bin Yıllık Aşk Hikayesini Merve Dizdar Anlatacak

Tekfen Filarmoni, 28 Mart’ta Maurice Ravel’in en önemli yapıtlarından “Daphnis ve Khloe” adlı bale müziğinin Türkiye prömiyerini gerçekleştirecek. Ravel’in bu büyülü eserini, Daimi Şef Aziz Shokhakimov yönetimindeki Tekfen Filarmoni, Şef Masis Aram Gözbek yönetimindeki MAGMA Filarmoni Korosu ile birlikte seslendirecek. Müziğe ise Yiğit Sertdemir’in rejisiyle, Merve Dizdar’ın anlatımı eşlik edecek.

Bir Türkiye prömiyerine imza atmaya hazırlanan Tekfen Filarmoni, 20. yüzyılın başında yaşayan Fransız besteci Maurice Ravel’in, Antik Yunan edebiyatının önemli örneklerinden “Daphnis ve Khloe”nin hikayesini 28 Mart’ta Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenecek konserde sanatseverlerle buluşacak. Eseri daimi Şef Aziz Shokhakimov yönetimindeki Tekfen Filarmoni ve Şef Masis Aram Gözbek yönetimindeki MAGMA Filarmoni Korosu icra edecek. Midilli Adası’nın kırlarında büyüyen iki genç olan Daphnis ve Khloe’nin serüvenlerle dolu aşk hikayesini ülkemizin sevilen sanatçılarından, Cannes ödüllü Merve Dizdar anlatacak. Tiyatro yönetmeni Yiğit Sertdemir’in metni ve rejisiyle sahnelenecek temsilin kostüm ve dekoru ise Candan Seda Balaban tarafından tasarlanacak.

Dünya edebiyatında pastoral anlatının ilk örneği olarak kabul edilen hikaye, asırlar boyu birçok yazar, ozan, heykeltraş, ressam ve müzisyene ilham kaynağı olmuştur. Empresiyonizm Akımına has zengin armoniler sunan bir saat uzunluğundaki bale müziği Ravel’in en uzun ve aynı zamanda en beğenilen eserlerinin başında geliyor.

Dune 2 Mart’ta Vizyonda

Gösterime girdiği ilk andan itibaren başta eleştirmenlerin ve sektörün önemli isimlerinin övgülerini alan Dune devam
filmiyle seyirciyle buluşmaya hazırlanıyor. Frank Herbert’ın ünlü romanı Dune’un bir sonraki bölümü olan “Dune: Bölüm İki”
ile efsane devam ediyor.


Ailesini yok eden komploculara karşı başlattığı intikam savaşında Chani ve Fremen’lerle birleşen Paul Atreides’in efsanevi
yolculuğu anlatan ikinci bölümde, Paul hayatının aşkıyla, bilinen evrenin kaderi arasında bir seçim yapma durumunda
kalırken, yalnızca kendisinin öngörebileceği korkunç bir geleceği engellemeye çalışacak.
Ülkemizdeki dağıtımını TME Films’in üstlendiği “Dune: Çöl Gezegeni Bölüm İki”, 1 Mart’ta vizyonda olacak

Altı Oscar Ödüllü Dune’un merakla beklenen devam filmi Dune: Çöl Gezegeni Bölüm İki’nin kadrosu uluslararası yıldız
oyuncularla dolu. İlk filmde de yer alan ve Wonka, Call Me by Your Name gibi filmlerin de yıldız oyuncusu Timothée
Chalamet, Paul Atreides rolü ile yine karşımıza çıkıyor. Zendaya (Chani), Rebecca Ferguson (Lady Jessica Atreides), Javier
Bardem (Stilgar), Josh Brolin (Gurney Halleck), Stephen McKinley Henderson (Thufir Hawat), Charlotte Rampling (Anne
Mohiam), Dave Bautista (Glossu Rabban Harkonnen) ve Stellan Skarsgård (Baron Vladimir Harkonnen) gibi yıldızlarla
devam eden destana yeni oyuncular da katılıyor. İmparator rolünde Christopher Walken, Prenses Irulan Corrino rolünde
Florence Pugh, Leydi Margot rolünde Léa Seydoux, Shishakli rolünde Souheila Yacoub ve Feyd-Rautha Harkonnen rolünde
Austin Butler yer alıyor.
Herbert’ın romanından uyarlama filmin senaryosunu Denis Villeneuve, Frank Herbert ve Jon Spaihts birlikte kaleme alıyor.
Ödüllü film yönetmeni Denis Villeneuve’in aynı zamanda yapımcılığını üstlendiği ikinci bölümünde Mary Parent, Cale
Boyter, Patrick McCormick ve Tanya Lapointe, Villeneuve’e eşlik ediyor. Filmin başyapımcıları ise Josh Grode, Herbert W.
Gains, Jon Spaihts, Thomas Tull, Brian Herbert, Byron Merritt, Kim Herbert.

Kevin J. Anderson da kreatif danışman olarak görev yaptığı filmde, Villeneuve yine ilk filmdeki yaratıcı ekibiyle iş birliği
yapıyor: Oscar ödüllü görüntü yönetmeni Greig Fraser, Oscar ödüllü yapım tasarımcısı Patrice Vermette, Oscar ödüllü
kurgucu Joe Walker, Oscar ödüllü görsel efekt sorumlusu Paul Lambert, Oscar adayı kostüm tasarımcısı Jacqueline West.
Filmin müziklerini ise Oscar ödüllü besteci Hans Zimmer yapıyor

2024 Oscar Adayları Açıklandı

Oscar Ödülleri için geri sayım resmen başladı! Amerikan Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi tarafından 1929’dan bu yana verilen ve film dünyasının enlerinin seçildiği Oscar Ödülleri için adaylar belli oldu. 96’ncısı düzenlecek olan Oscar Ödülleri’nin sunucusu ABD’li ünlü talk şov sunucusu Jimmy Kimmel olacak. Ödüller 10 Mart 2024’te sahiplerini bulacak. İşte Oscar adayları…

Bu yıl 96’ncısı düzenlenecek olan Oscar Ödülleri’nin adayları belli oldu. Los Angeles’ta düzenlenecek törenin sunuculuğunu yine ünlü talk şov sunucusu Jimmy Kimmel üstlenecek. Ödüller, Dolby Theatre’da gerçekleşen görkemli törenle 10 Mart 2024’te sahiplerini bulacak.

 

EN İYİ YARDIMCI ERKEK OYUNCU

Sterling K. Brown, American Fiction
Robert De Niro, Killers Of The Flower Moon
Robert Downey Jr., Oppenheimer
Ryan Gosling, Barbie
Mark Ruffalo, Poor Things

EN İYİ YARDIMCI KADIN OYUNCU

Emily Blunt, Oppenheimer
Danielle Brooks, The Color Purple
America Ferrera, Barbie
Jodie Foster, Nyad
Da’Vine Joy Randolph, The Holdovers

EN İYİ ERKEK OYUNCU

Bradley Cooper, Maestro
Colman Domingo, Rustin
Paul Giamatti, The Holdovers
Cillian Murphy, Oppenheimer
Jeffrey Wright, American Fiction

EN İYİ KADIN OYUNCU

Annette Bening, Nyad
Lily Galdstone, Killers of the Flower Moon
Sandra Hüller, Anatomy of a Fall
Carey Mulligan, Maestro
Emma Stone, Poor Things

 

EN İYİ FİLM

American Ficiton
Anatomy of a Fall
Barbie
The Holdovers
Killers of the Flower Moon
Maestro
Oppenheimer
Past Lives
The Zone of Interest

EN İYİ YÖNETMEN

Justine Triet, Anatomy of a Fall
Martin Scorsese, Killers of the Flower Moon
Christopher Nolan, Oppenheimer
Jonathan Glazer, The Zone of Interest
Yorgos Lanthimos, Poor Things

EN İYİ ORİJİNAL SENARYO

Anatomy of A Fall
The Holdovers
Maestro
MayDecember
Past Lives

 

EN İYİ UYARLAMA SENARYO

American Fiction
Barbie
Oppenheimer
Poor Things
The Zone of Interest

EN İYİ GÖRÜNTÜ YÖNETİMİ

El Conde
Maestro
Dolunay Katiller
Oppenheimer
Poor Things

EN İYİ ULUSLARARASI FİLM

Io Capitone
Perfect Days
Society of the Snow
Teacher’s Lounge
The Zone of Interest

EN İYİ ANİMASYON FİLMİ

The Boy and the Heron
Elemental
Nimona
Robot Dreams
Spider-Man: Across the Spider-Verse

EN İYİ ORİJİNAL FİLM MÜZİĞİ

American Fiction
Indiana Jones: Kader Kadranı
Dolunay Katiller
Oppenheimer

EN İYİ ORİJİNAL ŞARKI

“The Fire Inside” – Flamin’ Hot

“I’m Just Ken” – Barbie

“It Never Went Away” – American Symphony

“Wahzhazhe (A Song for My People” – “Killers of the Flower Moon

EN İYİ SES

The Creator
Maestro
Mission: Impossible – Dead Reckoning Part One
Oppenheimer
The Zone of Interest

EN İYİ BELGESEL

Bobi Wine: The People’s President
The Eternal Memory
Four Daughters
To Kill a Tiger
20 Days in Mariupol

EN İYİ KISA BELGESEL FİLMİ

The ABCs of Book Banning
The Barber of Little Rock
Island in Between
The Last Repair ShoP
Nǎi Nai & Wài Pó

EN İYİ KOSTÜM TASARIMI

Barbie
Killers of the Flower Moon
Napoleon
Oppenheimer
Poor Things

EN İYİ KURGU

Anatomy of a Fall
The Holdovers
Killers of the Flower Moon
Oppenheimer
Poor Things

EN İYİ MAKYAJ VE SAÇ TASARIMI

Golda
Maestro
Oppenheimer
Poor Thinghs

EN İYİ KISA ANİMASYON FİLMİ

Letter to A Pig
Ninety-Five Senses
Our Uniform
Pachyderme
War is Over

EN İYİ PRODÜKSİYON TASARIMI

Barbie
Dolunay Katilleri
Napoleon
Oppenheimer
Poor Things

EN İYİ GÖRSEL EFEKT

The Creator
Godzilla Minus One
Guardians of the Galaxy 3
Napoleon
Mission İmpossible

EN İYİ LIVE-ACTION FİLM

The After
Invincible
Night of Fortune
Red, White and Blue
The Wonderful Story of Henry Sugar

Chris İsaac Caz İçin İstanbul’da

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından, 27 yıldır Garanti BBVA sponsorluğunda gerçekleştirilen İstanbul Caz Festivali, güncel müziğin en iyi ve en yeni örnekleriyle 3-18 Temmuz’da bir kez daha müzikseverlerle buluşacak. Bu sene 31’incisi düzenlenen festivalin iki büyük ismi belirlendi: Gregory Porter ve Chris Isaak.


Her performansında izleyiciyi şaşırtan, dünyanın en iyi caz vokalleri arasında gösterilen Gregory Porter, 8 Temmuz Pazartesi akşamı Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda sahnede olacak. Çocukluk döneminden bu yana beslendiği country, gospel ve blues’un yanı sıra caz, R&B ve funk arasında seyreden ayırt edici tarzıyla öne çıkan Porter, cazı büyük kalabalıklarla buluşturmaya devam ediyor.

Porter, Dr. Martin Luther King’i anlattığı “1960 What?” şarkısıyla hafızalara kazındı; 2014’te Liquid Spirit ile, 2017’de Take Me to the Alley ile “En İyi Caz Vokal Albümü” dalında Grammy’ye layık görüldü. Müzik listelerini altüst eden Liquid Spirit, tarihin en çok dinlenen caz albümü olarak kayda geçti. BBC’nin “endişe verici biçimde az rastlanan, ender bir tür” olarak tanımladığı Gregory Porter’ın en çok gurur duyduğu başarısı ise iyileştirici ve umut veren müziği sayesinde dinleyicisiyle kurduğu özel bağ.

Rock’n roll’un romantik prensi Chris Isaak, İstanbul Caz Festivali için ilk kez Türkiye’de

“Wicked Game”, “Blue Hotel” gibi popüler şarkıları ile tanınan ünlü müzisyen Chris Isaak, eşsiz performanslarından birini sergilemek üzere 31. İstanbul Caz Festivali için ilk kez ülkemize geliyor. Konser, 12 Temmuz Cuma, Garanti BBVA’nın gösteri sponsorluğunda, Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda…

Chris Isaak’ın kariyerinde önemli bir dönüm noktası olan “Wicked Game”, David Lynch’in 1990 yılında yayımlanan ünlü Wild At Heart filminde de yer aldı. Aradan geçen yıllar Chris Isaak müziğinin zamansız olduğunu “Blue Hotel” ve “Baby Did A Bad Bad Thing” gibi hitlerle birçok defa kanıtladı. Rock, rockabilly, soul, folk, pop ve country türlerinden ödünç olsa da daha ilk notasında kendi tarzını ortaya koyan şarkılarıyla Isaak, neredeyse 40 yıllık ikonik kariyerine iki Grammy adaylığı, bir platin plak, on üç stüdyo albümü, on iki tekli, sayısız kapalı gişe konser ve birçok film müziği sığdırdı.

Festivalin ilk isimleri için biletler, Lale Kart üyeleri için 17 Ocak Çarşamba günü 10.30’da başlayacak öncelikli satış döneminin ardından, 19 Ocak Cuma günü 10.30’da, avantajlı dönem fiyatlarıyla passo.com.tr, Passo mobil uygulaması, Passo perakende satış noktaları ve İKSV ana gişeden genel satışa sunulacak.