5053873217 [email protected]

AÇIK ÖĞRETİM FAKÜLTESİ DERS KİTAPLARI KALKIYOR

ESKİŞEHİR’deki Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Davut Aydın, Açık Öğretim Fakültesi (AÖF) ile diğer uzaktan eğitim sistemi kapsamındaki İktisat ve İşletme fakültelerinde ders kitaplarının elektronik ortama alınacağını ve önümüzdeki 3 yıl içerisinde kağıt kitapların kaldırılacağını söyledi.

 

Rektör Prof.Dr.Davut Aydın, Eskişehir Atatürk Stadyumu’ndaki mezuniyet töreni öncesinde AÖF bölümleri ile uzaktan eğitim veren İktisat ile İşletme fakültelerini birincilikle bitiren ve dereceye giren öğrencilere çeşitli hediyelerin verilmesi nedeniyle düzenlenen törene katıldı.

Yunus Emre Kampusü’ndeki Atatürk Kültür Merkezi Salonu’nda yapılan törende konuşan Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Davut Aydın, dünyada çok hızlı bir değişim ve gelişmenin görüldüğünü, üniversite olarak kendilerinin de buna ayak uydurmaya çalıştıklarını belirtti. Rektör Prof.Dr. Aydın, uzaktan eğitim sisteminin verildiği AÖF’teki, iktisat ve İşletme fakültelerindeki ders kitaplarının elektronik ortama alınma çalışmalarına başlandığını kaydederek şöyle konuştu: “Dünyada çok hızlı bir gelişim yaşanıyor. Bu bakımdan bizim 30 yıldan beri sürdüre geldiğimiz sistemin de değişmesi gerekiyordu. Çok önemli bir değişim stratejisi uyguluyoruz. Baştan aşağı Açıköğretim sistemi sınav sistemiyle, ölçme ve değerlendirmesiyle, kitaplarıyla ve tüm organizasyonlarıyla yeniden yapılanıyor. Bizim yapacağımız yüzde 1’lik bir hata en az 10 bin kişiyi ilgilendirebiliyor. Bu nedenle hata yapma diye bir şansımız yok. Onun için çok dikkatli ve kademeli hareket etmemiz gerekiyor. Bu nedenle biz 2 yıl önce sistemi Polonya süreci dediğimiz Avrupa Yüksek Öğretim kriterleri çerçevesinde dönüştürmeye karar verdik. Her şeyiyle değişmiş bir Açık ve uzaktan Öğretim Sistemi öğrencilere sunmuş oluyoruz. Değişim sürecinde kitaplar da değişiyor. 20 milyon kitap cildi ile karşı karşıyayız. Çok büyük bir organizasyon. Ama kademeli bir şekilde bütün kitaplarımızı elektronik ortama aktarma çalışmalarımız devam ediyor. 3 yıl içerisinde kağıt kitabı kaldıracağız. Bunun yapılması gerekiyor. Kağıt ithal bir şey. Ticari ve mali boyutu da var. Kademeli bir şekilde elektronik ortama geçeceğiz. Önümüzdeki yıl Türkiye’den değişik üniversitelerden 5 bin kişilik öğretim üyesi, yazarımız, editörümüz, televizyon yapımcımız ve danışmanımız olarak Anadolu Üniversitesi ailesi içerisinde görev yapıyor olacak. Bu Türkiye’nin en büyük eğitim organizasyonudur.”
ENGELLİ İLKER ENGEL TANIMADI

Konuşmaların ardından uzaktan eğitim sistemi veren AÖF’ün bölümlerini birincilikle bitiren ve dereceye girenlere çeşitli hediyeler verildi. Anadolu Üniversitesi AÖF İşletme Bölümü birincisi 27 yaşındaki ortopedik engelli İlker İstanbullu, törene tekerlekli sandalye ile katıldı. İstanbullu, hediyesini almak için sahneye 4-5 kişinin tekerlekli sandalyesini merdivenlerin üzerinden havaya kaldırmasıyla çıktı. İktisat Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Rıdvan Karluk ile İşletme Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Melih Erdoğan İlker İstanbullu’ya hediyesini verdi.

Türkiye’de engelli olmanın zor olduğunu ve engelli öğrenim görmenin ise hepsinden zor olduğunu söyleyen İlker İstanbullu, “Birinci olmayı beklemiyordum. Engelliler için Türkiye’de öğrenim görmek zor tabii ki. İmkanlar kısıtlı. Hemen hemen yok gibi bir şey. Anadolu Üniversitesi bu konuda öncü bir eğitim kurumu. Bu sayede zaten üniversiteyi bitirdik. Engelli insanlar engelleriyle birlikte eğitimini devam ettiremiyorlar. Ya okuyamıyorlar ya hiç okula başlamıyorlar. Üniversiteyi bırakın engelli olup daha ilkokula gidememiş arkadaşlarımız var. Engelli insanlar imkanları dahilinde zorluklardan yılmasınlar. Hangi fırsatı yakalayabilirlerse onu değerlendirsinler” diye konuştu.

57 YAŞINDAKİ BİRİNCİ

AÖF İşletme Yönetimi Ön lisans Programı birincisi 57 yaşındaki Gül Kaya da hediyesini Prof.Dr. Rıdvan Karluk ile Prof.Dr.Melih Erdoğan’dan aldı.

Daha önce Anadolu Üniversitesi AÖF Bankacılık ve Sigortacılık ile İktisat bölümlerini bitirdiğini belirten Gül Kaya, “Öğrenimim devam edecek. Bundan sonra da Hukuk Fakültesi’ni okumak istiyorum” dedi.

Celalettin Kaya da eşinin başarısının kendisini mutlu ettiğini belirterek, “Benim okumam için annem saçını süpürge etmiş. Bende eşimin okuması için sakalımı süpürge etmeye hazırım” diye konuştu.

MİLLİ EĞİTİMDE TATİL SÜRELERİ KISALACAK MI?

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, eğitimde tatil süresinin kısaltılacağına ilişkin haberlerin gerçeği yansıtmadığını belirtti.

Ömer Dinçer, Haliç Kongre Merkezi’nde Uluslararası Öğrenciler Mezuniyet Töreni’ne katıldı. Dinçer tören öncesinde gazetecilerin eğitimde tatil süresinin kısaltılacağı yönündeki haberlere ilişkin sorusunu, “Son iki gündür, eğitim süresinin uzayacağı haberleri yapılıyor. Bu haberler doğru değil. Biz geçtiğimiz günlerde eğitimin genel müfredatını belirledik. Eğitim daha önce 180 gündü, yine 180 gün olacak. Tatilleri eskisi gibi aynen uygulayacağız. Milli Eğitim Bakanlığı dışındaki haberlere lütfen itibar etmeyin. Öğretmenlerimizin tatil süresiyle ilgili de herhangi bir değişiklik yok” diye yanıt verdi.

4+4+4 İLE İLGİLİ TÜM SORULAR BİRİNCİ AĞIZDAN YANITLANDI

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer zorunlu eğitimi kesintili 12 yıla çıkaran kanunda merak edilen soruları yanıtladı.

Dinçer “12 Yıllık Zorunlu Eğitim: Sorular ve cevaplar” adlı “4+4+4 kitapçığı”nda bulunan 58 soruya yanıt verdi.

2007 doğumlu bir çocuğun ailesi birinci sınıfa değil de anaokuluna çocuğunu vermek isterse ne olacak?
2007 yılı doğumluları doğum aylarına göre ayrıştırarak değerlendirmek gerekir. 2012 – 2013 eğitim ve öğretim yılı için 30 Eylül 2012 tarihi itibariyle 66. ayını dolduranların kayıt işlemi e-okul sistemi üzerinden merkezi sistemle yapılacaktır.

30 Eylül 2007 tarihinden sonra doğan ve gelişim yönünden yeterince hazır olduğu 16 düşünülen 61 – 66 ay arasındaki çocuklar ise velisinin istemesi halinde ilkokula yönlendirilebilecek, aksi halde okul öncesi eğitim kurumlarına devamları sağlanacaktır.

Çocuklar daha erken yaşta okula başlayınca, yapılan eğitim onun için daha ağır kalmayacak mı?
Yeni düzenleme ile ilköğretim birinci sınıfa o eğitim öğretim yılı için 30 Eylül itibariyle 66. ayını dolduranlar kayıt olacaktır. Daha önceki uygulamada ise o yılın 31 Aralık tarihi itibariyle 72. ayını dolduranlar kayıt olmaktaydı.

Dolayısıyla okulların eğitime başladığı Eylül itibarıyla bu çocuklar 68 – 69 aylık oluyorlardı. Bakıldığında yeni uygulama ile eski uygulama arasında fark sadece 2 aylık bir süreyi kapsamaktadır.

Yani 2 ay daha erken ilkokul birinci sınıfa başlayacaklardır. Bu fark çocukların fizikî ve ruhî gelişiminde olumsuzluk yaratmayacaktır. Ayrıca birinci sınıfta uygulanacak programlar yeni durum nedeniyle yaş grubuna uygun olarak revize edilmektedir.

Ortaokullara sınavla mı geçilecek?
Bütün ortaokullara geçiş herhangi bir sınava tabi olmaksızın e-okul sisteminden merkezi olarak adrese dayalı nüfus kayıt sistemi verilerine göre yapılacaktır.

Bu sistem özel okullara giriş konusunu değiştirecek mi? Üsküdar Amerikan, Avusturya Lisesi gibi okullar ortaokul bölümlerini tekrar açabilecekler mi?
Özel Yabancı Okullar ile Özel Okulları birbirinden ayırmak gerekmektedir. Özel okullar tamamen Türk eğitim mevzuatına tabi olup mevzuattaki her türlü değişikliklere uymakla yükümlüdür.

Nitekim 222 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde “Türk vatandaşı kız ve erkek çocuklar ilköğrenimlerini resmi veya özel Türk ilköğretim okullarında yapmakla mükelleftir.” hükmü bulunmaktadır.

Bu Kanun hükmü doğrultusunda yabancı okullar ortaokul açamazlar. Özel Türk okulları ise bağımsız ortaokul açabileceklerdir.

İstanbul Erkek, Galatasaray gibi okullara öğrenci geçişi nasıl olacak?
Mevcut durumdaki öğrenci kabul esas ve usulleri uygulanmaya devam edecektir.

Seviye Belirleme Sınavlarına (SBS) devam edilecek mi?
Yakın zamanda sınav sisteminde önemli değişiklikler olmayacak, ancak uzun dönemde lise eğitiminde okul çeşitliliği yerine program çeşitliliği esas olacağından bu sınavların eleme, sıralama ve yerleştirme amaçlı olması yerine, programlardaki kazanımların ölçülmesi ve değerlendirilmesi amaçlı yapılması öngörülmektedir.

Bu sistem lise ve üniversite giriş sınavlarında nasıl değişiklikler getirecek?
Sınav sistemlerinde kısa sürede herhangi bir değişiklik beklenmemelidir. Zaten ilkokulu bitiren öğrencilerin ortaokullara devam etmesinde herhangi bir değişiklik söz konusu olmayacaktır. Ortaokulu bitiren öğrencilerin liselere devamı konusunda ise birkaç yıl daha Seviye Belirleme Sınavına (SBS) göre bir seçme süreci devam edecektir.

Esasen bu konu diğer bazı konulardaki çalışmalarımızla birlikte değerlendirilmesi gereken bir konudur. Bilindiği gibi, lise (ortaöğretim) düzeyinde temel olarak iki farklı tür bulunmaktadır. Genel ortaöğretim kurumları (liseler) ve mesleki ve teknik ortaöğretim kurumları (liseler). Ancak bunların içindeki türlere geçildiğinde tür ve program bazında farklılıklar çoğalmaktadır.

Son yıllarda bu türlerin azaltılması ve programların güncellenerek artırılması yönünde bir çalışma Bakanlığımızda devam etmektedir. Şu anda sistemde bulunan genel ortaöğretim kurumları genel liseler, Anadolu liseleri, fen liseleri, sosyal bilimler liseleri, Anadolu öğretmen liseleri, güzel sanatlar ve spor liseleridir.

Ayrıca, iki öğretim yılı boyunca uygulamaya devam edilen genel liselerin Anadolu liselerine dönüştürülmesi çalışmaları bu öğretim yılında da devam etmektedir.

Önümüzdeki öğretim yılı sonunda bu çalışma tamamlanarak genel liseler tamamen kaldırılacak ve bunlar ya Anadolu Lisesi ya da mesleki ve teknik liseye dönüşmüş olacaktır. Bu çalışma tamamlandığında hem tür bazında azalma hem de türlerin programları bazında bazı değişiklikler hayata geçirilecektir.

Mesleki ve teknik eğitimde ise türlerin tamamının kaldırılması ve programların güncellenerek artırılması çalışması devam etmektedir. Bunların sonucunda türler arasında programlardan kaynaklanan kalite farklılıkları kaldırılmış olacak ve ortaokullardan liselere geçişlerde seçme ve sıralamaya dayalı merkezi sınav uygulaması da gereksiz hale gelecektir.

Liselerden üniversiteye geçişte ise yine makul bir süre sonunda yerleşme sisteminde değişiklikler gerçekleştirilecektir. Bu süre içinde ise öncelikle üniversite eğitimindeki kapasite arzını artırmak ilk hedefimizdir. Her ne kadar şu anda açık öğretim dâhil üniversitelerimizin kontenjanları liselerden o yıl mezun olan öğrenci sayısına ulaşmış ise de, geçmişten gelen bir birikim bulunması ve eğitim alanı veya üniversitesi tercihlerinde değişiklik yapmak isteyen öğrencilerin de taleplerini karşılayacak kadar kontenjan oluşmasına halen ihtiyaç bulunmaktadır.

Gerek lise düzeyindeki kurumlarımızın türlerinde ve programlarında gerçekleştirilecek değişiklikler ve bunlar arasındaki kalite farklılıklarını kaldıracak yeni uygulamalarımız, gerekse üniversitelerimizdeki gelişmeler sonucunda birkaç yıl içerisinde liselerden üniversitelere geçiş sisteminde de değişiklikler yapılmasını sağlayacak ortamı oluşturacak ve şimdiki gibi öğrenci seçme, sıralama ve elemeye dayalı merkezi sınav sistemi ortadan kaldırılmış olacaktır.

Öğrenci seçmeye dayalı sınavlar yerine eğitim sisteminin kalitesini ölçen değerlendirmelere yönelmek ve meslek liselerini güçlendirmek bu tarz sınavların ve dolayısıyla dershanelerin önemini de azaltacaktır.

Seçmeli ders ilkokullarda uygulanacak mı?
İlkokullarda seçmeli ders uygulaması olmayacaktır. Seçmeli dersler ortaokul ve liselerde uygulanacaktır.

Seçmeli dersler hangi kademede başlayacak?
Kanunda “Ortaokul ve liselerde, Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamberimizin Hayatı, isteğe bağlı seçmeli ders olarak okutulur” denilmektedir.

Diğer seçimlik derslerin adı geçmemektedir. Ancak ortaokul ve lisede seçmeli dersler için geniş bir havuz oluşturulacak ve okulların öğretmenler kurulu bu havuzdan dersleri seçecektir. Ortaokullarda ve liselerde okuyan tüm öğrencilerimiz seçmeli dersleri alabileceklerdir.

Yabancı okullar, örneğin Fransız Lisesi din eğitimini içeren seçmeli dersleri almak isterse nasıl yapılacak? Kuran-ı Kerim ve Arapça derslerini isterlerse bu okullar alabilecek mi?
Yabancı okullar Türk mevzuatına tabidir. Dengi resmi okullarımız için konulmuş programlar bunlar için de geçerli olacaktır.

Azınlık okullarında Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamberin Hayatı dersi olacak mı? Farklı dinlere mensup öğrenciler kendi dinlerini mi okullarda öğrenecekler?
Azınlık okullarında okuyan öğrenciler için Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamberimizin Hayatı ders olarak okutulmayacaktır. Azınlık okullarında kendi dinleriyle ilgili dersler zaten okutulmaktadır.

Yeni eğitim sisteminde (özellikle seçmeli dersler belirlenirken), toplumsal talepler dikkate alınacak mı? Örneğin, ilkokul öğrencilerine din eğitimi imkânı sağlanması hususu veya Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi 1. sınıftan itibaren müfredatta yer alacak mı? Ayrıca, farklı din ve mezheplere göre seçmeli dersler sunulacak mı? Türkiye’de konuşulan dillerin öğretimi talepleri de dikkate alınacak mı?
İlköğretim okullarında seçmeli dersler belirlenirken öğrencilerin gelişim özelliklerinin yanı sıra ilgi ve ihtiyaçlarının da dikkate alınması gerektiği Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının 2010 yılında aldığı 75 sayılı Kurul Kararında açıkça belirtilmiştir.

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi ilkokul 4. sınıftan itibaren okutulmaktadır. Farklı din ve mezheplere göre seçmeli derslerin okutulması ya da Türkiye’de konuşulan farklı dillerin öğretimi konusunda öğretim programlarının yanı sıra öğretmen faktörünün de göz önüne alınması gerekir.

Gelişim özellikleri dikkate alındığında 1. sınıftan itibaren ahlak eğitimi, değer eğitimi veya karakter eğitimi gibi uygulama temelli derslere yer verilebilir.

Anaokulu öğretmenleri 1. sınıflarda görev alacak mı?
Okul öncesi öğretmenleri yine okul öncesi öğrencilerine, sınıf öğretmenleri ise ilkokuldaki öğrencilere ders vereceklerdir. Okul öncesi öğretmenlerinin ilkokul öğrencilerine ders vermesini gerektirecek bir durum söz konusu olmayacaktır.

Din eğitiminin oluşturacağı personel ihtiyacı nasıl karşılanacak?
Din eğitimi içerikli dersler için öncelikle Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi öğretmenlerinden ve imam hatip liselerindeki meslek dersi öğretmenlerinden yararlanılacak, bunlarla ihtiyacın giderilememesi halinde ise ilahiyat mezunu ve pedagojik formasyonu olan kişilerden yararlanılacaktır.

Galatasaray, İstanbul Erkek Lisesi, Fen Liselerinin ortaokulları açılacak mı?
Açılmayacak.

Kur’an-ı Kerim dersinde kıyafetler nasıl olacak?
Sadece ders sırasında olmak üzere imam hatip okullarında kız öğrenciler isterlerse başörtülü bu dersi okuyabilir. İmam hatip okulları dışındaki okullarda da yine aynı şekilde o derse mahsus olmak üzere başörtülü ders yapılabilir.

İmam hatip okulları ile 4+4+4 konusunun bağlantısı nedir?
Kanunla imam hatip okullarının orta kısmının açılmasına imkân sağlanması, düzenlemenin sadece bu amaçla yapıldığı şeklinde haksız değerlendirmelere sebebiyet vermektedir.

Zorunlu eğitim süresinin 12 yıla çıkarılması, çocukların ilgi ve tercihlerine göre seçimlik dersler alması imkânının getirilmesi, okul binalarının çocukların gelişim evrelerine göre ayrı mekânlarda olması, farklı programlar arasında tercihe imkân verecek şekilde ortaokulların kurulması gibi düzenlemeler görmezden geliniyor.

Ayrıca sadece dini eğitimde değil, güzel sanatlar ve spor gibi alanlarda da daha erken yaşlarda ve eğitimin alt kademelerinde eğitim almak gerekiyor.

Spor ve güzel sanatlar, müzik, sosyal bilimler, fen bilimleri, Türk dili ve edebiyatı gibi geniş bir yelpazede öğrencilere tercihler yapma esnekliği getirilmesinin imam hatip okullarıyla ilgisi ne olabilir?

Yapılan düzenlemeleri bir bütün olarak görmek ve değişiklik yapılan kanunların değişiklik yapılmayan hükümleriyle birlikte bu değişiklikleri okumak gerekir.

258 BİN ÖĞRETMEN 3 HAFTALIK EĞİTİME ALINDI

Her yıl Haziran ve Eylül aylarında yapılan öğretmenlerin seminer çalışmaları bu yıl farklı bir yolla gerçekleştiriliyor. Teknolojinin en etkin şekilde kullanıldığı eğitimlerde öğretmenler bu kez öğrenci koltuğuna oturuyorlar. Eğitimler bu sabah Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in video konferans sistemiyle öğretmenlere hitap etmesiyle başladı.


Hizmetiçi eğitim, 29 Haziran 2012 tarihinde sona erecek. Eğitimlerin bir haftası uzaktan eğitim yoluyla, iki haftası ise yüz yüze verilecek. Öğretim görevlilerinin vereceği eğitim; mesleki çalışma, eğitim uygulamaları, konular, öğretmen sayıları, okul veya merkez kapasiteleri dikkate alınarak il veya ilçe milli eğitim müdürlüklerince planlanacak.

Hafta içi her sabah saat 9’da başlayacak ve 5 saat sürecek, her ders 50 dakika sürecek. Hazırlanan eğitim programlarıyla ilköğretim kurumlarındaki öğretmenler ile okul öncesi öğretmenlerinin mesleki gelişimlerinin artırılması ve motivasyonlarının sağlanması amaçlanıyor.

Öğretmenlere zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran kanunun uygulanması, eğitimde aile, çocuk ve öğretmen faktörlerinin önemi gibi çeşitli konularda sunumlar yapılacak.

Eğitim süresince Milli Eğitim Bakanlığı’nın yeniden yapılandırılmasına ilişkin bilgilerin yanı sıra öğretmenlik mesleğinde kişisel ve mesleki gelişimin önemi de anlatılacak.

Öğretmenlere, beden dilini nasıl kullanmaları gerektiğinin aktarılacağı eğitimlerde, öğrenciyi tanıma tekniklerini, özel eğitim ve kaynaştırma yöntemleri, sınıf rehberliği, meslek etiği, öğrenme stratejileri gibi konularda da bilgiler verilecek.

SBS’DE HATALI SORU

Dershaneci Naci Atalay, bugün yapılan2012 Seviye Belirleme Sınavı’nda (SBS) A kitapçığında yer alan Fen Bilimleri Bölümü’ndeki 9’uncu kimya sorusunun hatalı olduğunu iddia etti.

Başkanı Naci Atalay, SBS’de yer alan soruların Milli Eğitimin müfredatında yer alan konulardan oluştuğunu hatırlatırken, soruların bir çoğunda anlaşılmasının kolaylaştırılması için şekiller çizildiğini söyledi. Atalay, Fen Bilimleri Bölümü’ndeki A kitapçığının 9’uncu sorusunda “Kırılgandır. Yüzeyi Mattır. Oda sıcaklığında katıdır. Elektron almaya yatkındır’ özellikleri verilen element, aşağıdaki hangi periyodik tabloda koyu renkle belirtilen bölgede yer alır ?” denildiğini belirterek şöyle dedi:

“Soru ve cevapları incelediğimizde hem B seçeneğinin, hem C seçeneğinin taralı bölgesinde bulunan bazı elementlerin yukarıdaki özellikleri taşıdığını gördük. B seçeneğindeki taralı bölgede 8A grubu (soygazlar) ve 7A grubunun ilk iki üyesi oda koşullarında gazdır. Bu nedenle B seçeneğindeki çoğu elementin temsil edildiği taralı bölge yukarıda verilen özellikleri taşımamaktadır. Doğru şık olduğu açıklanan B seçeneği hatalıdır. En yakın cevap ‘C’ gözüküyor. 8A (soygazlar) oda koşullarında katı değildir, yüzeyi mat olmaz, elektron almaya veya vermeye yatkın değildir.”

KARNESİ KÖTÜ ÇOCUK “DÜŞÜK ZEKALI DEĞİL!”

8 Haziran Cuma günü karne töreni ile 2011-2012 eğitim öğretim yılı sona eriyor. Karne alacak çocukları kimi çocukları karne heyecanı kimisini de karne korkusu sardı. Derslerinde başarılı olamayan çocuklar ailelerinden çekiniyor. Çocuklarının başarısızlıkları karşısında sert tepki gösteren ve cezalandırma yolunu seçen aileler nedeniyle bazen çocukları intiharı bile seçebiliyor.

Karne Zeka Ölçütü Değil

International Hospital’dan Psikolog Ferahim Yeşilyurt, kötü karne getirmenin düşük zeka göstergesi olmadığını, okul başarısının sağlanmasında çocuklara olduğu kadar aileye de büyük sorumluluk düştüğünü belirtiyor.

Psikolog Ferahim Yeşilyurt, çocukların okul başarısı ve başarısızlığı konusunda merak edilenleri yanıtladı:

1-  Kötü karne getirmenin nedenleri nelerdir? Çocuğun karnesinin iyi olmasında şunlar etkilidir: – Çalışma alışkanlıklarının kazanılması – Evde ders çalışma ortamının uygun olması – Sorumluluk duygusunun  yerleşmiş olması – Duygusal sorunlarının yoğun olmaması Eğer çocuğunuz iyi karne getirmiyorsa, bu dört faktörün değerlendirilmesinde yarar var. Başarıyı etkileyen tek faktör zeka olmadığı için, iyi olmayan karnenin düşük zeka göstergesi olduğunu söylemek doğru olmayacaktır.

 

2- Karnesi iyi olmayan çocuk hayatta başarılı olamaz mı? Karne çocuğun tüm performansını yansıtmaz. Yani notları çok yüksek bir çocuğa, hayatta çok başarılı olacağı söylenemez. Tersi de geçerlidir. Karnesi iyi olmayan çocuğun da yaşamında çok başarısız olacağı söylenemez. Her çocuğun başarılı olabileceği yönleri muhakkak vardır. Bu özellikleri açığa çıkarmak ailenin ve eğitim sisteminin görevidir.

3- Çocukları notlarına göre ödüllendirmek ya da cezalandırmak doğru mu? Notlara göre aileler bazen çok katı cezalar verebiliyor ya da çocuk sınıfı geçti diye aşırı ödüllendirebiliyor. Notlar değerlendirilebilir ancak çok fazla abartılmamalıdır.

4- Çocuğun ailesi tarafından kabul edildiğini bilmesi neden önemli? Bir çocuğun ailesi tarafından olduğu gibi kabul edilmesi çocuk açısından çok önemlidir. Derslerindeki başarı ya da başarısızlığı ailesiyle olduğu gibi paylaşabilmek ve ailesi tarafından kabul hissini yaşamak çocuğu rahatlatır. Çocuk ailesinin sadece başarılarını kabul edeceğini düşünürse, bu durumda not düzeltme, yalan söyleme gibi dürüst olmayan yollara başvurabilir.

 

5- Karnesinde düşük notları bulunan çocuklara anne-baba olarak nasıl davranmak gerekir? Öncelikle dönem sonunda alınan karnenin, çocuğun karnesi olmasının yanı sıra, ailenin ve eğitim sisteminin de karnesi olduğu unutulmamalıdır. Öğrencinin başarısında ailenin önemli bir yeri vardır. Aile içi ilişkilerin sağlıklı olduğu, çocuğun kişiliğine saygıda bulunulan ve çocuğun kendini geliştirmesinin desteklendiği bir ailede başarının da o oranda yüksek olması beklenir.

 

ANNE BABALAR KENDİLERİNE BU SORULARI SORMALI Karne sonrasında öğrencinin notları düşükse genellikle bu durumdan öğrenci sorumlu tutulur. Eleştirilir, suçlanır. Oysa yapılması gereken, karnedeki düşük notların nedenlerinin ana-baba-çocuk üçgeninde değerlendirilmesidir.

Anne-babalar şu soruları kendilerine sorabilirler: – Acaba çocuğuma kitap okuma konusunda iyi bir model olabildim mi? – Ona ders çalışma sorumluluğunu verebildim mi? – Çocuğumuza aile içinde yoğun kavga ve çatışmaların olmadığı sağlıklı bir aile ortamı yaratabildik mi? – Ara sınavlardan düşük not aldığında onu eleştirip, yargıladık mı? – Onun özgüvenini kazanmasına yardımcı olabildik mi?

NELER YAPILABİLİR? Bu değerlendirmeler anne-baba arasında yapılabilir. Diğer taraftan çocukla bu sonuçların nedenleri üzerinde konuşulabilir. Eğer aile-çocuk iletişimi iyiyse, çocuk bu sonucun alınmasındaki kendi rolünü görüp, değerlendirmesini yaparak gerekli sorumluluklarını alacaktır. Unutulmaması gereken bir nokta; alınan karne notlarının telafisinin her zaman mümkün olduğu, gelecek dönemlerde yükseltebileceği olmalıdır.

 

Karneye Ödül ve Ceza Yok!
Karneyi ödüllendirirken çocuğu fark etmek, takdir etmek gibi manevi ödüllendirmeleri, çocuğun ihtiyaçlarına uygun, makul maddi ödüllerle desteklemek ruhsal gelişimi için daha sağlıklıdır. Ancak okula gitmenin ve ders çalışmanın onun sorumluluğu olduğu unutulmamalıdır. ‘Karnen iyi notlarla dolu olursa sana hediye alırım’ gibi bir yaklaşım yanlıştır. Çocuğa ne için ödül verilmektedir? Zaten dersine çalışmak onun sorumluluğudur. Bunu unutmamalısınız. Böyle davranışlara devam ederseniz, çocuk her başarısında ya da yerine getirmesi gereken sorumluluklarında sizden sürekli maddi imtiyaz veya hediye beklemektedir.

Çocuğunuzun okul başarısızlığının nedenlerini çok iyi değerlendirmeli ve bu başarısızlığın ortadan kalkması için neler yapılması gerektiğini ona anlatmalısınız. Çok fazla tepki göstermek kadar, hiçbir şey yokmuş gibi davranmak da doğru değildir. Fazla tepki gösterildiğinde çocuklar, sevilmediklerini ve aileleri tarafından başarılı olmaları koşulu ile sevilebileceklerini düşünürler. Hiç tepki göstermeme ise çocuk tarafından ilgisizlik ve umursamazlık biçiminde yorumlanabilir.

Tatil dönemi ilişkileri geliştirmek ve sağlamlaştırmak için çok güzel bir zamandır. Çocuğunuzla kaliteli vakit geçirip var olan sorunları daha kolay atlatabilirsiniz.