5053873217 [email protected]

Kadın erkek ilişkileri geçmişten günümüze pek çok belirsizliği barındırmakta. Erkekler genelde kendilerinden istenileni yeterince yaptığını söylerken kadın kendisine ilgi gösterilmediğinden yakınır. Psikolojinin kurucularından sayılan S.Freud dahi 30 yıllık araştırmalarına rağmen yanıtlayamadığı bir soru olduğunu kabul etmiştir: “Kadın ne ister?”

 

 

 

 

 

 

Kadınlar yakın ilişki kurdukları ve partneri olarak seçtikleri erkekler tarafından anlaşılmak isterler. Bir erkeğin ve bir kadının ilişkilerinin arkadaşlıktan farklı olarak daha çok yakınlık kazanmasındaki neden, bireylerin kendilerini dinleyecek ve hem sıkıntılarını hem de sevinçli anlarını paylaşabilecek birini bulmuş olmalarıdır. Ancak; kadınlar ve erkekler zamanla birbirlerini anlayamaz hale gelebilmektedirler. Buradaki neden kadınların ve erkeklerin duygusal ifadelere yükledikleri anlamın farklı olmasıdır. Kadınların duygusal zeka seviyelerinin erkeklerden daha yüksek olduğu bilimsel araştırmalar doğrultusunda ortaya konmuştur. Bu da onların, duygu çeşitliliğine daha fazla sahip olduklarını ve olaylara daha duygusal yaklaştıklarını açıklamaktadır.

Araştırmalar göstermektedir ki;  kişilerarası ilişkilerde, sorumluluk duygusunu taşıma ve empati kurabilme alanında kadınlar erkeklere; özsaygı ve strese dayanıklılık alanlarında ise erkekler kadınlara oranla daha başarılı. Bu durum, erkek ve kadın beyninin farklı çalıştığının da bir göstergesi.

Erkek uzun bir süre önce çiçek almayı, çiçek aldım olarak görebilirken; kadın uzun bir süredir partnerimden çiçek almadım olarak görebilir. Yani; Erkek genelde sonuç odaklıyken kadın süreç odaklıdır. Ancak; ilişki bir etkileşimi ifade etmektedir. Başarılı bir ilişki için de değer verilen insanın değer verdiklerini önemsemek gerekir. Daha çok kadınlarda görülen “Duygularla yaşama” durumu nedeniyle olumlu duyguları dinamik tutabilmek adına birden fazla duyuya benzer zamanlarda hitap etmek gerekli.

Bu noktada 3 ok modelinden bahsetmek gerek: Söyle, Yansıt, Dokun.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sık sık iltifat etmek, “Seni seviyorum”  sözünden sakınmamak gerekir. Bunlar, kulağa hitap eder.

Sevmek, soyuttur, sevgiyi somuta dökmek gerekir. Bunun için sevgi davranışlara yansımalıdır. Hediyeleşmek,  yemeğin birlikte hazırlanması, ev işlerinin eşler arasında paylaşılması, ortak faaliyetler yapılması, birlikte bir şeyler üretilmesi gibi etkinlikler sevginin davranışa dökülmesidir.

Dokunulmak ise güven duygusunu artırır. Özellikle, sırt bölgesi güven duygusu için merkezdir. Bebekler ağladığında annenin vereceği ilk tepki bebeği kucağına almaktır. Ten teması yakınlığı pekiştiricidir. Eşlerin el ele tutuşması, işe giderken birbirlerini öperek uğurlaması, omzuna dokunma gibi çabalar ilişkinin canlılığını korumada etkilidir ve birbirlerine dair yakınlığı pekiştirir.

Eros bir ok attı  ve birbirinizi buldunuz. Artık; “Söyle, Yansıt, Dokun”. Hepsini kararınca yapmak bir meziyet. Ancak; ilişki için ya hep ya hiç mantığından kaçınmak gerekir. Huzurlu ve dinamik bir ilişkiye sahip olma yolunda, 3 oktan birinin hedefe ulaşma olasılığı tek okun olasılığından yüksektir.