5053873217 [email protected]

Çalıkuşu’nun Feride’sine dönüşmeye hazırlanan Fahriye Evcen, Vogue Türkiye’nin eylül sayısı için objektif karşısına geçti.

40 dereceye yakın sıcağa rağmen herkesin keyfi çok yerinde. En çok da fotoğrafçımız Olaf’ın. “Çok güzel, çok güzel” sözleri dökülüyor ağzından sık sık. Fotoğraflarında sinema dilinden yararlanan, karelerini hikayelerle geliştiren bir fotoğrafçı Olaf. Bu seferki kurgusu Amalfi sahillerinin ruhunu taşıyor. Ana karakteriyse güçlü, gururlu ve öfkeli bir kadın.

Yalnızca ruh haliyle değil, fiziğiyle de İtalyan kadınlarını andırıyor. Bütün plaj gururlu bir Sophia Loren, mağrur bir Claudia Cardinale, seksi bir Gina Lollobrigida’yı izliyor. Ama Fahriye Evcen bugün en çok İtalyan aktrislerin okyanus ötesi çağdaşlarından Elizabeth Taylor’a benziyor.

En doğal haliyle

Yüzünde neredeyse hiç makyaj yok. Rötuşa bile gerek kalmayan bir güzelliğe, duruluğa sahip. Kendi de istemiyor zaten. “Kendimi en güzel hissettiğim an, en doğal olduğum zaman. Uykudan ilk uyandığım zamanlar mesela. Yüzüme gerçekten dokunabildiğim, gözümü rahatça kaşıyabildiğim halim, en beğendiğim halim” diyor.

Çekimde de çok rahat olduğunu söylüyor Evcen. Kalın paltolar, deri etekler ve yünlü hırkalara rağmen sıcağı çok az hissettiğini anlatıyor: “Mutlu çalıştığımda rahatsız olmuyorum. Çekim esnasında da kendimi bir film veya dizi setinde; mesleğimi yapıyor gibi hissettim. Benim için bir karakter ve duygu üzerinden gitmek, modellik yapıp poz vermekten çok daha güzel ve rahat.”

“Çocuksu tarafım Feride’yi besliyor”

Olaf’ın karelerindekinden ruhen farklı olsa da, yine bir başka güçlü kadını canlandırmaya hazırlanıyor Fahriye Evcen. Reşat Nuri Güntekin’in unutulmaz eseri Çalıkuşu’nun ele avuca sığmaz, idealist ve cesur Feride’sini. Feride’yle ilk kez 12 yaşındayken tanışmış: “Ablam okuyordu Çalıkuşu’nu, ben de alıp okudum. Aklımda çok net sahneler kalmıştı. Karanlık okul, konağın bahçesi, Kamuran ve Feride’nin ilişkisi, serüveni sırasında olgunlaşan Feride.” Feride, fevri bir kız. Fahriye Evcen ise kontrollü olduğunu söylüyor: “Feride’yle tek benzerliğim, değişkenliğim. O an neyi gerektirirse onu yaşarım. Feride’yi canlandırıken kendimden yola çıktığım, çocuksu tarafımdan beslendiğim çok oluyor.”

“Çalıkuşu’na çok odaklandım. Beni çok heyecanlandırıyor. Akşam eve yorgun gidip yatağıma yattığımda bile ertesi günkü sahneyi nasıl geliştirebileceğimi düşünüyorum.”

Peki hiç yapmaktan suçluluk duyduğu, utandığı bir zevki yok mu? Kahkaha atıyor ve biraz da utanarak, “Arada Bollywood filmleri izlemeyi sevebiliyorum” diyor: “Çok saçma sahneler de olsa, bana masalsı geliyor. Severim Bollywood filmlerini. Oyuncularını da tanırım, bilirim.”